Haberler

Kavakçı'dan Başörtüsü Açıklaması

George Washington Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Merve Kavakçı, Başörtüsü Konusunda 'Yasak Kalkmadı. Kadınların Yüzde 69'u Mağdur Ediliyor. Yasağı Birilerinin Kaldırması Gerekiyor' Dedi.

Bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Helal Gıda Konferansı'nda konuşan George Washington Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Merve Kavakçı, başörtüsü konusunda ''Yasak kalkmadı. Kadınların yüzde 69'u mağdur ediliyor. Yasağı birilerinin kaldırması gerekiyor'' dedi.

Feshanede, bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Helal Gıda Konferansı'nda konuşan George Washington Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Merve Kavakçı, gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Ergenekon operasyonu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ise Kavakçı, “AK Parti hükümetinin, doğruları ile yanlışları ile şöyle bir değerlendirilme yapılsa, 2002'den bu yana şöyle bir bakılsa bu milletin hayrına yaptıkları en önemli gelişim diye düşünüyorum. Milletimiz için böyle içimize işlemiş, bazen bir haber olduğumuz tehlikeli bir yapının ortaya çıkarılmasını çok olumlu buluyorum” karşılığını verdi.

Merve Kavakçı, “Hükümetin özgürlükler konusunda, başörtü özgürlükleri konusunda gerekli çabayı gösterdiğine inanıyor musunuz?” sorusu üzerine de şunları kaydetti:

“Hükümetin bazı özgürlükler konusunda çaba gösterdiğine görüyorum. Elbette başörtüsü konusunda böyle bir adımın atılmaması sadece üzüntü veriyor. Yasak olduğuna göre yasağı kaldırmak için birilerinin bir şeyler yapması gerekiyor. Yasak kalktı mı? Kalkmadı. Bu ülkenin nüfusunun yarısından çoğunu oluşturan kadınların yüzde 69'u şu veya bu şekilde mağdur ediliyor mu? Hala ediliyor. Yasak orada, sorunu gene birilerinin kaldırması gerekiyor. Biz hala bekliyoruz.”

HELAL GIDA

Kavakçı, helal gıda konusunda ABD'deki müslümanların daha hassas olduğunu ifade etti.

Kavakçı, Türkiye'de müslümanların ABD'de haram olduğu için tüketilmeyen ürünleri rahatlıkla kullandığını belirterek, müslümanlarda islami bilgi eksikliği olduğunu söyledi.

Yahudilerin “Koşer” konusundaki hassasiyetleri nedeniyle yiyecek fırınlarının dahi hahamların teyidi ile sertfikalandırıldığını anlatan Kavakçı, ABD'de helal sertifikalı ürünlerin yetersizliği nedeniyle müslümanların Koşer belgeli ürünleri mecburen tükettiğini bildirdi.

Konferanstan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kavakçı, “Türkiye'de özgürlükler konusunda gelişmeleri nasıl görüyorsunuz?” sorusu üzerine şunları söyledi:

“Şöyle geçmişe bakıp, bu günle mukayese ettiğimizde özgürlükler konusunda bazı açılımların yapıldığını görmek memnuniyet verici. Bunu inkar etmek mümkün değil. Gönül istiyor ki her alanda özgürlükler devam etsin. Başörtüsü konusu ile ilgili sıkıntılar maalesef artarak sürüyor. Geçtiğimiz 10 yıla baktığımız zaman sadece bu alanda hiç bir gelişme olmadı ve hatta kötüye gidiş oldu.

10 sene önce tam bu günlerde Mecliste o hadiseler yaşandığı zaman başörtülü bir kadının kamusal alanda görev yapması hatta milletvekili olması tartışılıyordu, bugün için başörtülü bir kadının görevi değil de eşi başörtülü olan bir erkeğin bile hangi göreve geleceği tartışılır hale geldi.”

“TÜRKİYE KRİZ NEDENİYLE KAYBETTİĞİ İHRACAT PAZARLARINI HELAL GIDA SERTİFİKALI ÜRÜNLERLE DOLDURABİLİR”

 Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer, Türkiye'de 25 yıldır bu konuda çalışmalar yaptığını belirtti.

Büyüközer, dünyada 60 değişik ülkede helal gıda sertifika çalışması yapıldığını dile getirerek, “Ancak yapılan bu çalışmaların her biri, birbirinden farklı ve kopuk çalışmalar. Dolayısıyla standart bir sertifikalama yok. Konferansımızın amacı tüm müslümanları tek bir standartta, tek bir sertifikalandırma programında buluşturmak” diye konuştu.

Konunun aynı zamanda ekonomik yönünün olduğunu ifada adan Büyüközer, dünyada 2 trilyon dolarlık helal sertifikalamalı ürün potansiyeli olduğunu, müslümanların bunun 10'da birini dahi gerçekleştiremediğini söyledi.

Büyüközer, Türkiye'nin kriz nedeniyle kaybettiği ihracat pazarlarını helal gıda sertifikalı ürünlerle doldurabileceğini belirtti.

Müslümanların 'Koşer' denilen Yahudiliğin helal gıda ürünlerine talip olduğunu dile getiren Büyüközer, “Ancak biz biliyoruz ki Koşer, her üründe helal sertifikasının yerini tutmuyor. Koşer 250 milyar dolarlık bir pazarı yakaladı. Biz, müslümanların kaybedilmiş, gasp edilmiş bir hakkını ayağa kaldırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

AHMAD SAKR

Kaliforniya İslami Eğitim Merkezi Müdürü Ahmad Sakr ise müslümanların yahudilerin helal gıda sertifikası olan Koşer'in damgalı ürünlerinin helal olduğuna inanmaması gerektiğini söyledi.

Sakr, helal gıda konusunda çok yanlış anlaşmalar olduğunu belirterek, “Örneğin eti taze göstermek için ete sodyum sülfat sıkılıyor, bunun kanserojen etkisi bulunuyor. Bunun gibi bir çok örnekler verilebilir. Kesilen hayvanın etinin helal olması için hem hayvana verilen yemin hem de kesilme şeklinin helal olması gerekiyor” diye konuştu.

Sakr, müslümanların kendi helal gıda konusunda kendi sistemini ve organizasyonunu oluşturmasının gerektiğini sözlerine ekledi.

GİMDES Teknik Bilim Kurulu Üyesi Kimya Profesörü Mustafa Nutku da, helal haramın insanoğlunun ilk imtihanı olduğunu ifada ederek, müslümanların bu konuya çok dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.

“TÜRKİYE HELAL GIDA KONUSUNDA ÖNCÜ OLMALI”

Türkiye'nin helal gıda konusuna çözümler getirmede öncü olması gerektiğini anlatan Nutku, şunları söyledi:

“Bugün, 60 binden fazla endüstri gıda ürünü var. Bu ürünlerin içerisinde çok sayıda katkı maddesi kullanılan ürün de var. Hem bu gıdaların hem de bu katkı maddelerinin helal olma mecburiyeti var.

Müslümanlar arasında bilgisizlik, cahillik ve ilgisizlik çok yaygın bir durum. Türkiye'de sığır çiftliği kadar domuz çiftliği var. Sığır kesildiği kadar domuz da kesiliyor. Bunların yasaklanması gerekiyor. Ama yasaklanamıyor. Çünkü biz laik bir ülkeyiz. Devlet laik olabilir ama fert laik olamaz. Müslüman tüketiciyle helal gıda arasındaki engeller çok fazla.”

Nutku, laik ülkelerde devletlerin helal gıda sertifikası verme imkanı bulunmadığını, bunun Sivil Toplum Kuruluşlarıyla (STK) yapılması gerektiğini dile getirerek, “STK'lar bunu verirken ticari amaç uğruna kullanmamalıdır. Devlet bunu verecek STK'yı denetlemelidir. Tıpkı dernekleri denetlediği gibi” diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Politika

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title