Haberler

İngiliz Basınında Bugün

İngiliz Basınında Bugün, ABD Başkanı George W. Bush'un Irak ile İlgili Raporu ve Türkiye'deki Genel Seçimler Başlıkları Öne Çıktı.

İngiliz basınında bugün, ABD Başkanı George W. Bush'un Irak ile ilgili raporu ve Türkiye'deki genel seçimler başlıkları öne çıktı.

BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www.bbc.co.uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, İngiliz gazetelerinin bugün ayrıntılı işledikleri konuların başında, ABD Başkanı George Bush'un Irak'ta kaydedilen ilerlemeyi değerlendirdiği ara raporu ve rapora tepkiler geliyor. Bush, Kongre'nin belirlediği hedeflerin yaklaşık yarısında tatmin edici sonuç alındığını söylemişti. Daily Telegraph, Bush'un argümanlarını tekrarlayıp, Irak'a takviye asker göndermeye dayanan yeni stratejiye biraz daha

zaman tanınması gerektiğini savunuyor. Aksi görüşteki Guardian ise "İnkar eden bir başkan" diyerek, Bush'un Irak'ın gerçeklerini inkar etmesi yüzünden ülkede ilerleme sağlanamadığını, Amerikan askerlerinin geri çekilmelerine yönelik inandırıcı bir plan da yapılamadığını belirtiyor. Gazetenin manşetiyse "Brown'un ABD'ye mesajı: Artık yıkma değil, inşa etme zamanı". İngiltere Ticaret ve Kalkınma Bakanı Douglas Alexander, Gordon Brown'un İngiltere Başbakanı olması sonrası Amerika'ya giden ilk İngiliz bakandı.

Guardian, Alexander'ın Amerika'ya önceliklerini değiştirme çağrısı yaptığı konuşmasını manşetine taşıyor. Gazeteye göre konuşma, Brown'un Washington ziyareti öncesi, İngiltere'nin dış politikasında değişim sinyali.

Guardian gibi Independent da Bush'u eleştiriyor. Independent Bush'un, iyi hesaplanmamış öldürücü bir savaşın bedelini ödediğini vurguluyor. Gazete, Bush'un popülaritesinin, Watergate skandalı sırasında dönemin başkanı olan Richard Nixon'ınkiyle aynı olduğunu belirtiyor. Independent'ın aktardığı bir kamuoyu araştırmasına göre, her 10 Amerikalıdan yedisi, Irak'taki Amerikan askerlerinin Nisan ayına kadar çekilmelerinden yana. Gazeteye konuşan Irak'ın tecrübeli Kürt siyasetçilerinden Mahmud Osman şimdiden

Amerikalıların geri çekileceklerini varsaydığını söyleyip ekliyor: "Amerikalılar yenildiler, hiçbir hedeflerine ulaşamadılar". Financial Times'a demeç veren Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ise ara raporun ciddi ve dengeli olduğunu söylüyor. Zebari, Irak'taki Amerikan güçlerinin komutanı David Patraeus'un Kongre'ye raporunu sunacağı Eylül ayına dek, Irak'ta siyasi cephede önemli ilerlemeler görüleceğini düşünüyor.

Financial Times'ta, Türkiye muhabiri Vincent Boland'ın imzasını taşıyan yazının başlığı, "Türk ordusu bilinmeyene doğru ilerliyor". Vincent Boland, genel seçimi tetiklediğini belirttiği ordunun bu kez davasına zarar vermiş olabileceğini söylüyor. Boland'a göre ordunun 27 Nisan'da yaptığı ve bazı kesimlerce "elektronik muhtıra" olarak adlandırılan açıklama, tartışmalı şekilde, beklenmeyen ya da en azından arzulanmayan iki gelişmeye neden oldu: "Birincisi Adalet ve Kalkınma Partisi'ne destek, büyük oranda

arttı. İkinci olarak da ordunun açıklaması, ültimatomu destekler görünen muhalefetteki görünüşte sosyal demokrat Cumhuriyet Halk Partisi'nin güvenilirliğine zarar verdi. Açıkça laik bir parti olduğunu beyan eden CHP orduyla o kadar özdeşleşti ki bazen ordunun siyasi kanadı gibi görünüyor".

The Economist dergisinin bu haftaki sayısında da Türkiye'deki genel seçimlere yönelik bir yazı var. Dergi, seçimlerde kadınların rolünün önemli olacağını belirtiyor. Yazıda önce Türkiye'de cinsiyet eşitliği konusunda tablonun hala karanlık olduğu hatırlatılıyor. "Türkiye, Avrupa'da kadınların mecliste en az temsil edildiği ve kadınlar arasında okuma yazma oranının en düşük olduğu ülke" diyor Economist. Türkiye'de kadınlara yönelik şiddette artış olduğunu da ekliyor. Dergiye göre Adalet ve Kalkınma

Partisi hükümeti, Atatürk döneminden bu yana kadınlara yönelik en radikal reformları gerçekleştirdi. Türkiye'de artık erkekler resmen ailenin reisi değil, kadınların da çalışmak için eşlerinin rızalarını almalarına gerek yok. Mağdur ettikleri kişilerle evlenmeleri halinde tecavüzcüleri cezadan kurtaran yasalar artık yürürlükte değil. Yeni yasalar ise evlilik içi tecavüzü de suç sayıyor, namus cinayeti işleyenlere daha az ceza verilmesini de önlüyor. Tüm bu değişiklikleri sıralayan Economist, AKP'nin kadın

haklarına yönelik gayretlerinin belki de, daha dindar bir seçmen tabanı olan partinin oy kaybetmesine neden olabileceğini söylüyor. Dergi AKP'nin reform gayretlerinin arkasında ise bu reformlara inanmaktan çok, Avrupa Birliği'ni tatmin etme isteğinin bulunduğu yönünde iddialar olduğunu da aktarıyor. Economist, buna kanıt olarak da, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üç yıl önce zinayı suç yapmaya çalışmasının gösterildiğini vurguluyor.

MERKEL: "ÜLTİMATOMLARA YANIT VERMEYİZ"

Independent ve Times, Almanya hükümetinin yabancı göçmenlerin topluma entegrasyonu konusunda hazırladığı uyum planınına ve Türkleri temsil eden çok sayıda kuruluşun plana tepkilerini sayfalarına taşıyor. Türkler özellikle göçmenlerin Türkiye'den getirdikleri eşlerinin yeterli derecede Almanca bilmesinin ve çalışacak durumda olmasının koşul olarak getirilmesinden kaygılı.

Independent'a göre Türk gruplar, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in entagrasyonu artırma çabasını hiçe sayıyor. Türkleri temsil eden kuruluşlar, Göçmenlik Yasası değişmediği sürece Uyum Zirvesi'ne katılmayacaklarını söylemişlerdi. Independent'taki haberde, Türk grupların tepkisi sonrası Merkel'in "Alman hükümeti ültimatomlara yanıt vermez" dediği belirtiliyor. Times da Türkleri temsil eden kuruluşların dünkü Uyum Zirvesi'ni boykot etmesine sayfalarında yer veriyor.

Gazetenin Berlin muhabiri Roger Boyes, "Dünya Hayali, Alman Televizyonu'nun yeni yüzü. Dikkat çekecek şekilde ne mavi gözlü, ne de sarışın" diyerek habere başlıyor. Boyes, ailesi Irak'tan göçen Hayali'nin, ZDF Televizyonu'nda yayımlanan önemli haber programlarından Heute-Journal'in sunucularından biri olduğunu, bunun, Avrupa'nın ırk olarak en homojen toplumlarından birinde küçük çapta bir devrim anlamına geldiğini belirtiyor. Hayali, Almanya'da prime-time'da yayımlanan haber programlarından birini sunan

ve ailesi Alman kökenli olmayan ilk kişi. Roger Boyes Almanya'da etnik grupların nadiren isyan başlattıklarını ancak göçmen kökenli yetenekli kişileri teşvik etmekte, diğer Avrupa ülkelerinin gerisinde kaldığını vurguluyor. Boyes bu noktada yapılan bir araştırmaya atfen, Almanya'da Türkiye kökenli yaklaşık 2 milyon 700 bin kişinin yaşadığını fakat bu kişilerden sadece 80'inin devlet dairelerinde çalıştığını söylüyor.

Times muhabirinin dikkat çektiği bir diğer nokta da Almanya Parlamentosu'nda Türkiye kökenli sadece beş kişinin olması. Bu milletvekillerinden hiçbiri de Başbakan Angela Merkel'in lideri olduğu Hristiyan Demokrat Parti'ye üye değil.

Daily Telegraph, unutulmaz müzik grubu Beatles'ın da üyelerinden John Lennon'a ait bir çift gözlüğün internet üzerinde açık artırmayla satışa çıkarıldığını duyuruyor. Daily Telegraph'a göre gözlük tam 1 milyon sterlin yani yaklaşık 2 trilyon 600 milyar Türk Lirası'na satılabilir. Beatles, 1966'daki Japonya turnesi sırasında kutsal sayılan Budokan Salonu'nda konser verdiği için fanatik dinci gruplardan ölüm tehditleri almıştı. John Lennon da bu nedenle Tokyo'daki Hilton Oteli'nde saklanmak zorunda

kalırken, Japon bir çevirmenle dostluk kurmuş. Beatles'ın Japonya'daki konseri sonrası çevirmen Lennon'a bakır bir fincan hediye etmiş. Lennon da çevirmene, satışa çıkarılan gözlüğünü vermiş.

Daily Telegraph, John Lennon'ın en son el değiştiren gözlüklerinin 2002'de Liverpool'daki Beatles Müzesi'nde saklandığını ve yine 1 milyon sterline sigortalandığını da belirtiyor.

(BBC-SŞ-SŞ-ÖK-D)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Dünya

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title