Haberler

Hayalimdeki Meslek Neydi

Başarıya Ulaşanlar Her Zaman Hayallerine de Ulaşmış Olmuyor. Bu Durumu En Net Ortaya Koyan da Kariyerlerinde Üst Noktada Olan İş İnsanlarının Bir Zamanlar Hayallerini Süsleyen Meslekler ile Bugün Yaptıkları İşlerin Farklılığı.

Başarıya ulaşanlar her zaman hayallerine de ulaşmış olmuyor. Bu durumu en net ortaya koyan da kariyerlerinde üst noktada olan iş insanlarının bir zamanlar hayallerini süsleyen meslekler ile bugün yaptıkları işlerin farklılığı.

Wella Türkiye Genel Müdürü Hakan Koçoğlu’nun her erkek çocuğunun en az bir kez hayallerini süslediği gibi, pilotluk düşleri vardı. Türk Prysmian Kablo Genel Müdürü Hakan Özmen de Münih Olimpiyat Stadı’nda futbol oynama hayaliyle yaşıyordu. Adidas Türkiye Genel Müdürü Haluk Özmutlu’nun çocukluk hayali ise otomobil yarışçısı olmaktı. Mermerler Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Mermer, aslında bir saatçi olmak istiyordu.

 

“Büyüyünce ne olacaksın” sorusuna verilen yanıtlar, genelde hayalle gerçek arasında gidip gelir. Kimi bir çizgi kahramandan, kimi bir filmden etkilenir. Bazen rol model olarak görülen yan komşunun ya da anne-babanın mesleği bile bu yanıtı etkiler. Hayalleri süsleyen mesleğin ne olduğuna dair verilen yanıtlarda ne yetenekler, ne koşullar, ne de olasılıklar düşünülür. Henüz yetişkinliğin masallar kadar uzak olduğu dönemlerde neredeyse tüm oyunların konusu da hayallerdeki mesleğin canlandırması gibidir.

Aradan yıllar geçer… Hayatın akışında yaşananlar kimilerini hayallerinin mesleğine ulaştırır, kimilerini de ondan uzaklaştırır.

Peki, bugün iş dünyasında kaç kişi hayalindeki mesleğe kavuştu? Başarıyı yakalayanların hayatını kapsayan işleri, hayallerini süsleyen meslek mi? Bu soruyu sektöründe başarısıyla öne çıkmış iş insanlarına sorduk. Gördük ki, hayalindeki mesleğe kavuşanların sayısı hiç de fazla değil

Örneğin, küçük yaşlardan beri hep ticarete ilgi duyan Vatan Bilgisayar’ın patronu Hasan Vatan, hayalinden hiç vazgeçmediğini, bugün hayallerindeki mesleği sürdürdüğünü söylüyor. Hatta henüz iş hayatına atılmadan, üzerinde Vatan Ticaret İmparatorluğu yazan kartvizitini bastırdığını belirtiyor. Ancak herkes onun kadar şanslı ve kararlı değil.

Bugün her biri işlerine tutkuyla sarılmalarına karşın, bir zamanlar hayalleri başka mesleklerle dolu olan iş insanlarının hayallerine veda etmesinin birçok nedeni var. Bu nedenler arasında ailenin yönlendirmesi, eğitim sistemi ya da sağlık başta yer alıyor.

İşte iş insanları, onların hayallerini süsleyen meslekler ve o mesleklere neden ulaşamadıklarının hikayesi.

 

KOÇOĞLU “KOMPLO” KURBANI

"HAYALİMİ ŞİMDİ GERÇEKLEŞTİRİYORUM"

Ayşen Zamanpur

Silk & Cashmere Yönetim Kurulu Başkanı

 

ŞOLOHOV’LA OKUMAYI SEVDİM

Orta ikinci sınıftaydım. Şolohov’ un “Durgun Akardı Don” adlı romanını sadece, “Babam ne okuyor” diye karıştırmak için elime almış, tüm bir öğleden sonra ayaklarım uyuşuncaya dek saatlerce okumuştum. Daha sonraki günlerde romanı elimden düşürmeden okudum ve 4 cildi bitirdim. İlk defa sadece büyüklerin anlayacağını sandığım, uzaktan biraz korktuğum kalın bir romanı okumuştum. Bu da beni şaşırttı. Daha sonra en sevdiğim şey okumak oldu.

 

YAZMAYA ANILARLA BAŞLADIM

Bir süre sonra da yazmak ilgimi çekmeye başladı.

Anı defteri yazarak başlayan süreç, zaman zaman bir şeyler karalayarak devam etti. Kurmaca yerine daha çok yaşadıklarımı yazabiliyorum ve şu anda da kitabımı yazmaya devam ediyorum. Hiçbir zaman kendimi okuduğum, sevdiğim yazarlar kadar yetenekli, donanımlı ve yaratıcı görmedim.

 

YAZAR OLABİLECEĞİME İNANMADIM

Bir şeyler yazabiliyorum ama gerçek bir yazar olabileceğime hiç inanmadım. Kendimde bu yeteneği görseydim, kendimi tamamen yazmaya verirdim. Hiçbir zaman buna yeltenmedim ama iddiasız bir biçimde de olsa yazmanın hep hayatımda olmasını istedim ve oldu da. Şimdi belki de hayatımın ilk ve son romanını yazıyorum. “Kaşmir Yolu” adını koymayı düşündüğüm bu romanda Silk&Cashmere’i yaratma sürecinde yaşadıklarımızı, 15 yıl önce başlayan İç Moğolistan maceramızı, 18 saatlik tren seyahatlerini, dünyada yoğun rekabette yaşadıklarımızı, vazgeçişlerimi, kazançlarımı anlatıyorum.

Bugün zorunlu olarak, kadın ürünleri gündeminde önemli bir yer tutan Wella Türkiye Genel Müdürü Hakan Koçoğlu, küçükken her erkek çocuğunun en az bir kez hayallerini süsleyen pilot olma düşleriyle yaşıyordu. Bu hayalini gerçeğe dönüştürmek için somut adımlar atmaya da başlamıştı. Koçoğlu, tam Hava Harp Okulu’na giriş sınavı için belgelerini toparlıyordu ki, hayallerinin mesleğine kavuşamayacağını anladığı bir gelişmeyle yüzleşti. Aile doktorlarına muayene olmaya gitti ve gözlerinin bozuk olduğunu öğrendi. Oysa Koçoğlu, bugün 40 yaşında olmasına rağmen gözlerinin hala sağlam olduğunu söylüyor ve “Hala içimde bunun doktorum ile annem arasında gerçekleşen bir anlaşma olduğu duygusu var” diyerek kuşkularını dile getiriyor.

Yaklaşık 3 yıldır Wella Türkiye’nin genel müdürlüğünü yürüten Hakan Koçoğlu, başlamadan biten pilotluk kariyerinin ardından yoluna nasıl devam ettiğini ise şu sözleriyle anlatıyor: “Daha ileriki yaşlarımda parapante ve paraşüt yapmaya başladım. Havacılık zevkini bu biçimde tadıyorum. 1991 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Amerika’da bir ithalat-ihracat firmasında çalışmaya başladım. 3 yıl süren bu deneyimden sonra Türkiye’ye dönüp Unilever’de hemen hemen her kademede çalıştım. 5 yıl önce geldiğim Wella’da da son 3 yıldır genel müdürlüğü yürütüyorum.”

 

“MÜNİH HAYALİ”, ODTÜ’YLE NOKTALANDI

“Ben çocukken National Geographic gibi bir belgesel kanalı için çalışan, hayvanları doğal hayatlarında inceleyen bir araştırmacı olmak istiyordum.” Bu sözler Türk Prysmian Kablo Genel Müdürü Hakan Özmen’e ait. ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunu olan Özmen, şimdi yaptığı işten çok memnun. Ancak, mühendisliği kazanana kadar bu mesleğe herhangi bir ilgi duymadığı da başka bir gerçek. Çocukluğunda araştırma ekiplerinin ormanda uzun süreler kalmaları ve vahşi doğanın içinde hiç görülmemiş hayvan türlerinin peşinde gece gündüz demeden koşmalarının kendini her zaman çok etkilediğini söyleyen Özmen, daha sonraki yaşlarında ise futbola merak salmış. Özmen, uzun süre futbolcu olma ve Münih Olimpiyat Stadı’nda oynama hayaliyle yaşamış. Bu hayaline bir dönem Almanya’da değişik takımlarda lisanslı olarak, ardından da Göztepe’de futbol oynayarak çok yaklaşsa bile, hayali sınırlı kalmış.  

Ailesinin futbolcu olmak yerine mühendis olması konusunda yoğun baskısını her zaman üzerinde hisseden Özmen, sonuçta da ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü kazanınca tüm hayallerine noktayı koymuş. Hakan Özmen, kendine bundan sonra çizdiği yolu şöyle anlatıyor: “Hayallerimden vazgeçtim çünkü ilk tercihim olan bu bölümü çok iyi bir puanla kazanmıştım. Üniversiteyi üstün başarıyla bitirdim. Bundan dolayı ilk iş başvurum olan Siemens tarafından işe alınırken 200 adayın içinden seçildim.” Bugün Türk Prysmian Kablo’nun genel müdürü olan Özmen, hiçbir zaman endüstri veya ticaret alanlarından birinde çalışmayı düşünmediği halde bu noktada. Kendinde göremediği yetenekleri gördüğü ve ona yaptıkları yönlendirmeler için ise ailesine minnettar.

 

MİZAHIN ETKİSİNDE BİR ÖMÜR

DOĞUŞTAN TÜCCAR

Hasan Vatan / Vatan Bilgisayar Genel Müdürü

 

KÜÇÜKKEN İŞADAMI KARTVİZİTİM VARDI Küçük yaşlardan beri hep ticarete bir ilgim oldu. Aslında bugün yaptığım işin temeli benim için o yaşlarda atılmıştı. O yaşlarda bile kendime ait bir kartvizit hazırlamıştım, tabii profesyonel anlamda değil. O kartvizitte “Vatan Ticaret İmp.” ibaresi yazıyordu. Bu yazının anlamı ise Vatan Ticaret İmparatorluğu idi.

 

HAYALİMDEN HİÇ VAZGEÇMEDİM

Şu anda baktığım zaman bu hayalimden hiçbir zaman vazgeçmediğimi görüyorum. Lise ve üniversite yıllarında da hep bu hayalimin üzerine gittim. Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü bitirdim. Mimarlık severek okuduğum bir bölümdü fakat benim aklımda hep ticaretle uğraşmak vardı. Üniversitede bile ODTÜ çıkarmaları yapıp bunun bir şekilde satışını gerçekleştiriyordum.

 

İLK BİLGİSAYARI NASIL ALDIK?

Kariyer hayatım bir bakıma zorunlu bir şekilde başladı. Bugün, Elmadağ Vatan Bilgisayar Mağazası olarak bilinen yerde 24 yıl önce ailemin oto yedek parça dükkanı bulunuyordu. O yıllarda bilgisayar satışları için bugünkü anlamda mağazalar bulunmuyor, satışlar müşterilere gidilerek yapılıyordu. Babam işlerimizin takibi için bir bilgisayar almak istedi. Fakat o günlerde bilgisayar fiyatları da bugünkü kadar uygun değildi. O gün o bilgisayarı almasaydık belki de bir daha almayı düşünmeyecektik.

 

OLMAZ DENİLENİ BAŞARDIM

Bilgisayarı almamızla birlikte ben ilk defa bir ticari yazılım programı geliştirdim. Herkesin olmaz dediği 3-4 programı bir araya getirerek programı oluşturdum. Bu bir dönüm noktası oldu. Geriye dönüp baktığımda sektöründe başarılı, ilklere imza atmış Vatan Bilgisayarın kurucusu ve genel müdürü Hasan Vatan’ı görüyorum.

Çocukken karikatürist olmak isteyen Unifree Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Çilingiroğlu bu isimlerden biri. Onun bir çocuk olarak zengin hayal dünyasını çizgiye olduğu gibi aktarabilmesi hem ailesinin hem de öğretmenlerinin ilgisini çekmiş. Kendisini geliştirmesi için de sürekli desteklenen bir çocuk olmuş. Öyle ki Çilingiroğlu’nun karikatürleri önce okulunda yayınlanmış. Ardından çizer kimliğiyle kendine Planet, Fırt, Gırgır gibi, ülkenin en önemli mizah dergilerinde yer bulmuş. Lise sıralarında da karikatür çizmeye devam eden Cüneyt Çilingiroğlu çoğu yönetici gibi hayalindeki meslekle üniversite sınavına hazırlanırken vedalaşmış ve hukuğu kazanmış. Öykünün devamını Çilingiroğlu’ndan dinliyoruz:

“1988 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum ve aynı yıl İstanbul Barosu’na kaydoldum. Ve artık karikatür çizmek gerçekten sadece hobim olarak kalacaktı. Ancak, karikatür tutkum ve sonrasında gelen hukuk eğitimim, bana profesyonel süreçte çok destek oldu. Yönetim sürecinde karşımıza çıkabilecek kompleks sorunlar ile başedebilme yetkinliği adına mizah duygumun ve hukuk deneyimimin birlikte çalışan bir ekip olduğuna hep inandım. Bugün bir hukukçu ve yönetim kurulu başkanı olarak çoğu zaman karşıma çıkan stratejik kararlar, risk yönetimi gibi konularda, daha esnek yaklaşabilme ve süreçlerin daha keyifli geçmesini sağlayabilme, mali ve hukuksal başlıkları her yönden kontrol altında tutabilme yetisine sahip oldum.”

 

AİLE İŞİ HAYALİNDEN ETTİ

Ailesinin bir şirketi olanlar aynı zamanda hayalindeki mesleğe ulaşmada belki de en şanssızlar oluyor. Çünkü çocukluktan itibaren bir gün aile işinin başına geçmek üzere hazırlanıyorlar. Bugün Yeşil Kundura’nın genel müdürü olan Emel Yeşil Küçükçolak da aynı kaderi paylaşan veliahtlardan biri. “Resme ve çizime kabiliyetim vardı. Moda stilisti olmak istiyordum. Lise sınavında araştırarak Maçka Teknik Lisesi boya ve dekorasyon bölümünü bulmuştum. Açtıkları sınava girmiş ve kazanmıştım. Ancak ailem beni farklı yönlendirdi” diyen Küçükçolak’ın ailesi, kızlarının işletme eğitimi almasını istemiş. Küçükçolak da hayallerindeki meslekten yine üniversiteye hazırlanırken tamamen vazgeçmek zorunda kalmış.

Çalışma Ekonomisi mezunu olan Emel Yeşil Küçükçolak, büyüyen köklü bir şirketlerinin olması ve ailesinin onu çocukluğundan beri ticaret hayatına hazırlaması nedeniyle de daha üniversite 2’nci sınıfta iş hayatına atılmış. Bugün iş hayatına erken girmiş olmasının avantajlarını yaşadığını söyleyen Küçükçolak, şirketin kurumsallaşması yönünde de ciddi adımlar atmış. Ancak gerçekleştiremediği hayaller onu bugün ailesinden farklı düşünme noktasına getirmiş. Öyle ki, “Benim çocuğum, ne okumak isterse onu okuyacak, hangi işi yapmak isterse onu yapacak. Eğer yeterli eğitim, duygusal ve genel zeka düzeyi ve mevcut kurum kültürüne uygun bir formasyona sahip değil ise, sırf aileden olduğu için yerini hakkıyla dolduramayacağı herhangi bir pozisyonda bulunması doğru olmaz” diyerek çocuğunun hayalindeki mesleği gerçekleştirmesi konusunda ona destek olacağını belirtiyor.

 

REKABET YÜZÜNDEN MİMAR OLAMADI

İTFAİYECİ, ŞOFÖR VE GARSON OLMAK İSTEDİ

Eşref Hamamcıoğlu / Sodexho Entegre Hizmet Yönetimi Genel Müdürü

 

İLK HAYALİM İTFAİYECİ OLMAKTI

Çok küçüktüm, 5-6 yaşlarındaydım ve tek hayalim büyünce itfaiyeci olmaktı. Bunun nedeni ise oturmakta olduğumuz İzmit’te, mahallemizde çıkan bir yangını seyretmiş olmamdı. İtfaiyecilerin cesaretle mücadele etmeleri, komşularımız tarafından alkışlanarak takdir edilmeleri, bu mesleğe karşı bir sempati beslememe neden olmuştu.

 

CUMHURBAŞKANININ ŞOFÖRÜ OLACAKTIM

Sırasıyla cumhurbaşkanının şoförü, pilotluk gibi eğilimlerim olsa da ilerleyen yıllarda en uzun süreli ve en ciddi isteğim “garson” olma konusunda gelişti. Tabii ki benim de her çocuğun yaşadığı bu hayallerim, büyümemle birlikte sona erdi.

 

GARSONLUK HAYALİMDEN UZAKLAŞMADIM

Son hayalim olan garsonluk mesleğini bire bir icra etmiyor olsam da, bugün yöneticiliğini yaptığım işim çerçevesinde, kendimi bundan çok uzaklaşmış görmüyorum. Sodexho’da yine hizmet sektöründeyim.

Yöneticilik kariyerime Tekfen’de çeşitli branşlarda ve kademelerde çalışarak başladım ve buradaki üstlerimden çok şeyler öğrendim. Bugün 15 yıldır kurucu genel müdürlüğünü yapmakta olduğum Sodexho’nun kariyerime en büyük katkısı ise “ileri dönük planlı” ve “metodik” çalışmayı öğretmesi oldu.

Meslek seçiminde herkes bir şekilde kahramanından etkileniyor. Bu çoğu zaman her çocuğun ilk rol modeli olan anne ya da baba oluyor. Century 21 Türkiye Genel Müdürü Ahmet Rauf Saatçi’nin rol modeli de mimar olan babasıymış. Saatçi, mimarları her zaman çok yaratıcı olarak gördüğünü, kendi yaratıcılığını da en iyi mimar olarak gösterebileceğini düşündüğü için bu mesleği seçtiğini söylüyor. Ancak ailesi tarafından desteklenmesine rağmen Saatçi, mimar olamamış. Nedenini “Mimarlık için başvurduğum üniversitede hem yazılı sınav hem de mülakat yapılıyordu. Mülakatta karşı karşıya kaldığım üniversitenin bölüm başkanı babamın rakibi çıktı. Öyle olunca da mülakattan geçebilmem mümkün olmadı” sözleriyle açıklayan Saatçi şimdi yaratıcılık merakını iş geliştirmek için kullandığını söylüyor.

1993 yılında Bağdat’ta İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olan Ahmet Rauf Saatçi, mezuniyetinin ardından Türkiye’ye gelerek Bilkent Üniversitesi’nde MBA Programı’na başlamış. İş yaşamına GSM sektöründe giren Saatçi, daha sonra sırasıyla Sony, Alcatel, Aria, ve Sabancı gibi önemli şirketlerde önemli görevler üstlenmiş. Daha sonra Uzel Grubu’yla tanışan Saatçi, şu an Century 21 Uzel Emlak Hizmetleri Genel Müdürü olarak iş hayatına devam ediyor.

 

MÜHENDİSLİĞİNİ HER İŞTE KULLANIYOR

Burger King Türkiye Genel Müdürü Caner Dikici’nin gençliği bilgisayarların yeni ortaya çıktığı döneme rastlıyor. Yeni teknolojilere her zaman ilgi duyduğunu söyleyen Dikici’nin böylece ilk hayali bilgisayar mühendisliği oluyor. “Tabii aynı dönemde uzay çalışmaları, aya seyahat, televizyonun keşfi beni hep elektroniğe ve bilgisayarların büyülü dünyasına çekiyordu. Araştırmacı olmayı hayal ediyordum” diye konuşan Dikici, sonuçta da elektronik yüksek mühendisi olarak hayallerine ulaşmış bir yönetici.

Türkiye’de iş yaşamına Simko’da araştırmacı olarak başlayan Dikici, ekip arkadaşlarıyla birlikte 1982’de mikroişlemcilerle çalışan trafik sinyalizasyon cihazlarını dizayn etmiş. Daha sonra küçük ama kendi teknolojisini üreten Eges’e geçmiş. Oradaki yıllarının da mesleki hayalleri açısından büyük tatminlerle dolu olduğunu belirten Caner Dikici, güç elektroniği konusunda pek çok cihaz üretmiş. Eges’te geçen 11 yılın ardından ise Ata İnşaat Grubu’na geçmiş ve ilk görevi Rusya’da kurulmakta olan kereste fabrikasının yatırım koordinatörlüğü olmuş. Dikici, Tab Gıda’daki genel müdürlük görevine kadar hep araştırmacı yöneticilik yapmış, yani hep mühendisliğini kullanmış. Dikici, bugün de aktif olarak mühendislik yapmasa da analitik düşünce yapısının yöneticiliğini de etkilediğini ifade ediyor ve “Çok hızlı ve dinamik bir iş kolunda çalışıyoruz, ben de mühendis yapımın işe olumlu yansıdığını düşünüyorum” diyor.

 

YÜKSEL MERMER SAATÇİ OLACAKTI

“OTOMOBİL YARIŞÇISI OLACAKTIM”

Haluk Özmutlu / ADIDAS Türkiye Genel Müdürü

 

BABAM TÜRKİYE’NİN İLK YARIŞÇILARINDANDI

Uzunca bir süre, yani üniversite yıllarına kadar profesyonel otomobil yarışçısı olmak istiyordum. Aynı zamanda da modifikasyonların yapıldığı bir garaja sahip olmak da hayallerim arasındaydı. Bunun nedeni, çocukluğumda otomotivle çok yakın olmamdı. Çünkü babam da mekanik sporlarla ilgiliydi. Türkiye’deki ilk önemli yurtdışı otomotiv yarışlarından birine katılmıştı. Babam Okan Özmutlu bugün Paris Dakar Rallisi’ne dönüşen Londra Münih Yarışı’na 1974’te katılmıştı.

 

MESLEK HAYALİM HOBİYE DÖNÜŞTÜ

Bu Londra’da başlayıp bütün Afrika’yı ve Sahra Çölü’nü geçip tekrar Münih’e dönülen bir yarıştı. Bu yarışa ilk defa katılan Türk ekibinin içinde babam da vardı. Ben o zaman 8 yaşındaydım. O arabaların hazırlanışı gibi aşamaların içinde de bulundum. Otomobil sporlarına olan merakım o zamanlardan bu zamana hep devam etti. Hala da devam ediyor. Ben de yarıştım. 1-2 defa ralli yaptım. Pist yarışlarında ise tek marka kupasında yarıştım. Şimdi hobiye dönüşen bu hayalimi amatör de olsa yarışarak gerçekleştiriyorum.

 

BU İŞTEN PARA KAZANILMIYORDU Profesyonel bir otomobil yarışçısı olmama nedenim ise işin içine girince çok para gerektiren bir iş olduğunu görmemdi. Türkiye’de bu işi profesyonel olarak yapıp, bundan para kazanmak benim gençliğimde çok zordu. Türkiye’de ancak 1-2 tane isim bundan para kazanıyordu. Ve o günkü Türkiye koşullarında büyük bütçeler gerekiyordu. Ben de bu işi amatör olarak da yapabileceğimi düşündüm. Kariyerime yine sporla iç içe bir şirket olan Adidas’ta devam ederek sporcu ruhumu da hiç yitirmiyorum.

Türkiye’nin önemli aile şirketlerinden biri olan Mermerler Şirketler Grubu’nun yönetim kurulu başkanı Yüksel Mermer, aslında bir saatçi olmak istiyordu. Küçükken ailesiyle birlikte sık sık İsviçre’yi ziyaret eden Mermer, “Çeşit çeşit ve birbirinden şık saatleri gördükçe büyüyünce saatçilik yapmaya karar vermiştim” diyor. O zamanlar bir yandan saatçilik yapmayı düşünürken bir yandan da babası Muzaffer Mermer’in çalışmalarına özenen Mermer, “Babam, son derece prensip sahibi ve çalışmaya aşık bir insandı. Nitekim baba mesleğine olan ilgi ve hayranlığım ağır bastı ve saatçilikten vazgeçtim. Almış olduğum karardan hiçbir zaman pişmanlık duymadan bugünlere geldim” diye konuşuyor. Ancak Mermer, aile işinde işe yönetici olarak başlamamış.

“Hayatımın hiçbir döneminde hazıra konmadım” diye konuşan Mermer, iş yaşamına adımlarını gerçek anlamda çıraklık yaparak attığını ifade ediyor. Ayrıca merhum babasının çok çalışkan olduğunu, tüm işleri tek başına yürüttüğünü ve gençlik yıllarından itibaren babasının tek yardımcısı olduğunu da dile getiriyor. Yüksel Mermer, oturduğu koltuğu hak ettiğini şu sözleriyle belirtiyor: “Zaman içerisinde çalışma performansım ve tecrübelerimle bugün oturduğum koltuğa sahip oldum. Yönetici olacağım konusunda kendime güvenim her zaman vardı. Ancak bu süreç hiç kolay olmadı.”

 

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Eğitim

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title