Haberler

Erdoğan: Mustafa Kemal de Kürdistan Dedi Oda mı Bölücüydü

Güncelleme:

Başbakan Erdoğan 'Kürdistan' eleştirilerine "Mustafa Kemal de Kürdistan dedi. Oda mı bölücüydü?" şeklinde yanıt verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tarihi Diyarbakır ziyareti sonrası parti grubunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Geçtiğimiz hafta Diyarbakır'da gerçekleştirdiği konuşmada ilk defa "Kürdistan" ifadesini kullanan Erdoğan, kendisine yöneltilen eleştirilere "Bize bölücü diyorlar. Peki Mustafa Kemal'de mi bölücüydü. Bütün meclis mebusları da mı bölücüydü. Kürt damadımız var diyen Alparslan Türkeş de mi bölücüydü. Deve kuşu kafasını kuma döner dünya karanlık ve küçük der. Kimse kusura bakmasın. Biz barış ve işbirliği temelli güvenlik temelli tüm dünya ülkeleriyle hiç tereddüt etmeden irtibat kurarız" şeklinde yanıt verdı.

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;

Nejat Uygur'a ve düşen Tataristan uçağında ölenlere Allah'tan rahmet , Tataristan Cumhurbaşkanı'na başsağlığı mesajlarımı iletiyorum. Aytunç Altındal da ebediyete intikal etti. Kendisine rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

"DİYARBAKIR'DA TARİHİ GÜNLER YAŞADIK"

Cumartesi Diyarbakır'da tarihi günler yaşadık. Diyarbakırlı kardeşlerimizle toplu açılış törenleri yaptık. 740 trilyon liralık eser ve hizmetin resmi açılışını yaptık. Törende Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani, 37 yıldır ülkesinden ayrı kalan Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses de bize katıldılar. Sonra 400 çiftin nikah merasimlerine katıldık. Burada Perver ve Tatlıses'in unutulmaz düetini dinledik. Dicle Üniversitesi'ndeki ilahiyat fakültesi camiini açtık. Sonra sayın Barzani ile görüştük. Son olarak Valilik tarafından verilen yemeğe iştirak ettik. Diyarbakır'ın en büyük meydanında 10 binlerce Diyarbakırlı kardeşimle bu coşkuyu paylaşmak çok anlamlıydı.

DİYARBAKIR'A 880 TRİLYONLUK YATIRIM

Red ve inkar politikalarını bırakmayı biz birilerine rağmen değil kendi kararlılığımızın gereği olarak ifade ettik açıkladık ve tekrar söyleme imkanı bulduk. Pazar günü de Bismil'de 15 bin kişiye hitap ettik. 83 trilyon liralık resmi hizmetin açılışını yaptık. Ergani'de de 20 bin kişiye hitap ettik. 57 trilyon liralık eser ve hizmetin açılışını yaptık. Toplamda 880 trilyon liralık hizmeti resmi olarak açmış olduk. Elyasa ve Zülkifl peygamberlerin makamlarını ziyaret ettik. Vakıflar müdürlüğünün restorasyon çalışmalarını inceledik. Sonra da Ankara'ya döndük.

"BİSMİL'DE BİR GENÇ ÖNÜMÜZÜ KESTİ"

2009'da bir temennimizi iletmiştik. Anneler artık ağlamasın demiştik. Hamdolsun geçen süre içinde son 1 yıl içinde temennimiz karşılık bulmaya akan kan durmaya gözyaşları dinmeye başladı. Anneler ağlamasın dedik ama cumartesi günü Diyarbakır'da ve 81 vilayetimizde bir istisna yaşadık. Türkiye genelinde evlerde sokaklarda annelerin babaların gençlerin hatta çocukların gözyaşları döktüğüne şahit olduk. Bu gözyaşları bu sefer çok farklıydı. Allaha sonsuz hamdu senalar olsun sevinç gözyaşlarıydı. Umudun vuslatın kavuşmanın gözyaşlarıydı. Bismil'de bir genç önümüzü kesti. Yüreğinden gelen bir sesle Başbakan'ım barış istiyoruz diye feryadını dile getirdi.

"BÜTÜN MİLLET SEVİNÇTEN GÖZYAŞI DÖKTÜ"

Arkadaşlarımız aktardılar. Gazetelerde yerlerini aldı. Televizyonlarda sesinden dinledik. Diyarbakır'da o meydanda Diyarbakır'ın sokaklarında evlerde kadınlar erkekler sevinçle ağlarken, 70 yaşında 90 yaşında nine ve dedeler de hayır dualar ettiler. O gün mutluluktan ağlayan sadece Diyarbakır değildi. Diyarbakırla birlikte Edirne, İzmir, Konya, Mersin, Trabzon'du... Sadece Türkler ve Kürtler değil, bütün millet sevinçten gözyaşı döktü.

"KARDEŞLİK İKLİMİNİ HİSSEDEMEDİLER"

Aziz milletim burada çok önemli hususu dikkatinize sunmak istiyorum. Diyarbakır'da Türkiye'nin tamamı için tarihi bir an yaşanırken, heryerden sevinç gözyaşları dökülürken, birilerinin bu heyecanı paylaşamadıklarını gördük. 4 gündür başta MHP olmak üzere, siyasetçilerin Türkiye'ye egemen olan kardeşlik iklimini hissedemediklerini gördük.

"BİZİM TARİHİMİZ 1980'DE BAŞLAMADI"

Bizim tarihimiz MHP'nin zannettiği gibi 1980'de başlamış bu kadar kısır bir tarih değildir. Bizim tarihimiz bundan 200 yıl önce başlamış da değildir. Bizim için tarih Hz. Adem'in yer yüzüne indirilmesiyle başlamıştır. 1960'da değiştirilen yer isimlerini sanki 1000 yıllık bir uygulama gibi sunuyorlar. 80 yıllık andı 1000 yıllık ahit gibi lanse ediyorlar. Tek parti zulüm ve baskılarını, asimilasyon politikalarını sanki bu milletin kızıl elması gibi yanıltıcı biçimde savunuyorlar. Bu milletin tarihi 12 Eylül'de başlamadı. 27 Mayıs'ta başlamadı. 100 200 yıl önce başlamadı. Kalıplara sığmayacak, sınırlarla daraltılmayacak kadar uzun zengin renkli ve kucaklayıcı bir tarihtir.

"DOĞU KÜRDİSTAN, KARADENİZ LAZİSTAN'DI"

Yüzlerce binlerce milyonlarca kahraman yazmıştır bu tarihi. Bu millet köksüz değildir. Reddi miras yapacak ecdadını unutacak bir millet değildir. Çok uzağa gitmeye gerek yok. 90 yıl öncesine gidin, MHP'nin yöneticileri şurada meclis kütüphanesinde gitsinler ilk meclis zabıtlarını okusunlar. Okuma hakları var. Bugün MHP ve CHP neye karşı çıkıyorsa ilk meclis zabıtlarında o karşı çıktıkları şeyleri görecekler. Gazi Mustafa Kemal'in nutuklarında görecekler. Kürt Gürcü Arap Laz kelimelerini Kürdistan kelimesini o meclis zabıtlarında görecekler. Anasırı İslam kavramını o zabıtlarda görecekler. Kendi tarihini bilmeyen, cehalet ve karanlıktan başka hiçbir şey söylemez. Osmanlıya gittikleri zaman Doğu'nun Kürdistan, Karadeniz'in Lazistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunları görmezden gelemezsiniz.

"O DEVLETLERİ EN İYİ TANIYAN MUSTAFA KEMAL'Dİ"

Gazi Mustafa Kemal Osmanlı zabitiydi. Onlarca cephede savaş yönetti. Dönemin büyük devletlerine karşı savaştı. Bizim Misakı Milli topraklarını işgal edenler uzaydan gelmedi. Antepte Kilis'te Şanlıurfa, Kars, Trabzon, İzmir Edirne'de düşman vardı. İstanbul işgal altındaydı. Bu millete çok ağır zulümler katliamlar yapıldı. O devletleri en iyi tanıyan M. Kemal'di. O zulmü iliklerine kadar yaşayan oydu. Ama Cumhuriyeti ilan ettikten sonra aynı M. Kemal aynı devletlerle barışı başlattı. İngilizler İstanbul'u işgal etti diye onlara küsmedi. Fransızlara küsmedi. Ruslar, Yunanlılar işgal etti diye kin tutmadı. Varsa da gizledi. İntikam hissiyle yaklaşmadı. Gazi Mustafa Kemal'in neler yaptığını yakından göreceksiniz. Devletlerin ilişkileri intikam hissiyle yürümez. Bunun en iyi bilenlerden bir tanesi de Gazi Mustafa Kemal'di...

"HOP OTURUP HOP KALKIYORLAR"

3 Temmuz 1920'de TBMM'de gizli oturumda Gazi Mustafa Kemal demişti ki: "Milli hudud olarak çizdiğimi daire içinde yaşayan İslam unsurları yek diğerine karşı ırki ahlaki bütün hukukuna riayet eden özkardeşlerdir. Bizce kati olarak belirli birşey varsa milli hudutlarımız içinde KÜrt Türk Laz Çerkez vs. bütün bu İslami unsurlar çıkar birliği içindedirler. Beraber çalışmaya karar vermişlerdir. Hiçbir vakit başka noktai nazar yoktur. Vicdani arzularıyla kardeşle ve dindarca bir vahdet vardır. Şüphe yok ki Kürt Laz vesair reyi sorulduğu zaman bu reyi verirler"

Evet biz bugün aynı sözleri söylediğimizde buna itiraz ediyorlar. Hop oturup hop kalkıyorlar. Bunların tarihleri 30 40 yıllık... Milletin ruh köküyle temas edemiyorlar. Bir başka gizli oturumda, 24 Nisan 1920'de, Meclis zabıtlarından konuşuyorum... 1920'de Gazi özetle şunu söylüyor: "Milli sınırlarımız içinde bulunan insan kaynaklarını sınır dışında israf etmek istemeyiz. Ancak birlik kuvvet teşkil edeceğinden İslam alemini ittifak etmesini memnuniyetle karşılarız. Irak ve Suriyelilerin bu iki mintıkadaki dindaşlarımızın kalpleri bizimledir. Şartlar oluşursa bunlardan azami istifade mümkündür."

"MUSTAFA KEMAL VE TÜRKEŞ DE Mİ BÖLÜCÜYDÜ?"

Yani o günün Esed'ini ifade etmiyor. Suriye halkını ifade ediyor. Meclisin ikinci gününde Gazi Kemal Irak bize ihanet etti arkamızdan vurdu demiyor. Oradakiler kardeşimiz dayanışma içinde olmamız lazım diyor. Milletimin bunları bilmesini istiyorum. Türkiye'nin yakın tarihi MHP'nin çizdiği gibi bir tarih değlidir. MHP ve CHp'nin çizdiği tablo gibi derinliksiz değildir. Bize bölücü diyorlar. Peki Mustafa Kemal'de mi bölücüydü? Bütün meclis mebusları da mı bölücüydü. Kürt damadımız var diyen Alparslan Türkeş de mi bölücüydü? Deve kuşu kafasını kuma döner dünya karanlık ve küçük der. Kimse kusura bakmasın. Biz barış ve işbirliği temelli güvenlik temelli tüm dünya ülkeleriyle hiç tereddüt etmeden irtibat kurarız. Milletimiz kazanacaksa, ilkelerimizi sınırlarımızı hassasiyetlerimizi dikkate alır Türkiye'nin kazanacağı her meselede aktif oluruz. Korkuyla büyük devlet olunmaz. Kelimelerden korkanlar kendi icat ettiği tabulardan korkanlar büyük devlet inşa edemezler. Küçük düşünerek büyük işler yapılmaz.

"BÜYÜK DEVLETLERİN BÖYLE KORKULARI OLMAZ"

Türkiye içine kapanık bir ülke değildir. Kabuslardan korkacak bir ülke değildir. Dilden korktular dili yasakladılar. Türküden şarkıdan korktular kasetleri yasakladılar. Fikirden yazıdan korktular sanatçıyı sürgüne yolladılar. Kılık kıyafetten korktular zulmettiler. Büyük devletlerin böyle korkuları olamaz. Buradan aziz milletime soruyorum. Bugüne kadar hangi yasak Türkiye'yi büyütmüş ve barışı sağlamıştır. Hangi asimilasyon Türkiye'ye fayda sağlamıştır. Tam tersine bütün bunlar Türkiye'yi zayıflatmış sorunların birikmesine çoğalmasına sebep olmuştur.

"ENSESİNE KURŞUN SIKILANLARIN ACISINI ANLAMAYA ÇALIŞIN"

Tekrar söylüyorum her ne yapıyorsak Türkiye'yi normalleştirmek için yapıyoruz. Türk'ten alıp Kürde vermiyoruz. Kimseye imtiyaz sağlamıyoruz. Tam tersine biz olması gerekeni gecikeni yapıyor, hem kardeşliği büyütüyor hem TÜrkiye'yi büyütüyoruz. Biri Türkü söyledi diye bu ülke bölünmez. Farklı kıyafet giydi diye bu ülke bölünmez. Bu ülke toprağa birliğe kardeşliğe pamuk ipliği ile bağlı değildir. 76 milyonun tamamına sesleniyourm, 1000 yıl boyunca birbirimizin acısı ve sevincini hissettiğimiz için bir arada yaşadık. Bu ülkeyi köprü altında ensesine kurşun sıkılanların acısını anlamaya çalışsın.

"BİZ ESERLERİMİZLE KONUŞUYORUZ"

Dili, türküyü, kelimeleri yasaklamanın nasıl bir his olduğunu anlamaya çalışsın. Doğusu da Batısı da vatan bayrak birlik bütünlük şehadet hassasiyetlerini anlamaya çalışsın: Diyarbakır'da tek millet, tek bayrak, tek vatan dedik... Bütün orada onbinlerce insan bizimle beraber aynı coşkuyu paylaştı. Acıları yarıştırmayalım. Acılar üzerinden konuşmayalım. Bizi biz eden bizi var eden kardeş eden nice değerimiz var onlara bakalım: Fakat muhalefet orada tek millet tek bayrak diyemiyor. Türk bayraklarıyla meydanları dolduramıyor. Senin neren milliyetçi. Eser ortaya koyacaksın. Eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır semeri. Biz eserlerimizle konuşuyoruz.

"ULAN HEPİNİZ ORADAYDINIZ BE!"

Şivan Perver odaya girdiği zaman herkes heyecanlandı. İçeriye girene Şivan Perver olarak değil bir sanatçı olarak, vatanından 37 yıldır uzakta olan ve vatanına dönmüş gibi bir insan olarak bakıyordu. Böyle bir şey olabilir mi? Acaba bunu kimler yaptı? Bedelini ödemesi gerekenler var. Aynı şeyi Ahmet Kaya'ya yaptılar. Ödül töreninde saldırdılar. Kimler saldırdı? Gezi Parkı'nda bize saldıranlar kimse orada da Ahmet Kaya'ya saldırdılar. O gün Ahmet Kaya'ya saldıranların bir kısmı o esnada tuvaletteydim dışardaydım diyor. Ulan hepiniz oradaydınız be! Artık kaybedilemeyecek o kamera kayıtlarında sizi izliyoruz. Millet de görüyor. Dürüst olun dürüst. Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor. Sizin de mumunuz söndü. Hepinizi görüyoruz. Ama bu milleti aldatamayacaksınız. Bu hissiyatı anlamak ve empati kurmak zorundayız. Faili meçhulde öldürülen ve yavrusu şehit olan anneyi anlamak zorundayız. Diyarbakır 76 milyonun birbirini anlaması bakımından önemlidir. O gün oraya 60 bin insan geldiyse bunun için geldi.

"KARDEŞÇE MUHABBET EDECEĞİZ"

Biz şehitlerimizin ruhunu muazzeb etmeyiz. 76 milyon aynı sofranın etrafındayız. Hep birlikte bu sofranın ekmeğini büyütecek kardeşçe muhabbet edeceğiz. CHP'nin MHP'nin ve kusura bakmasınlar BDP'nin yöneticilerinin büyük bir kısmı, maalesef daha önce de söylediğim gibi özellikle kendilerini ismen anmayacağım, çünkü onların çok sorunlu dil ve üslupları var. Cevap vermeyeceğim. Son derece seviyesiz edep sınırlarını çokça açan açıklamalara da asla cevap vermeyeceğim. Bunlar benim gündemimde olmayacak.

"ULAŞMADIĞIMIZ YER KALMADI"

CHP MHP ve BDP sanal korkularla tabanlarını kışkırtmaya çalışırken yalanı ve hakareti bir siyaset olarak benimserken biz ortaya çok somut örnekler koyduk. Biz bölen ve ayrıştıran değil devasa yatırımlarla kucaklayan olduk. Ulaşmadığımız yer kalmadı. Diyarbakır merkez, Bismil, Ergani yatırımları... CHP ve MHP iktidar ortağı oldukları dönemlerde, CHP diyecek ki biz hiç olmadık, siz zaten DSP ile adeta yavrusunuz, olsan da olmasan da aynı, geçmişte de oldunuz, şimdi de oluyorsunuz, ülkenin itibarını ciddi şekilde zedelerken biz Türkiye'nin bayrağımızın, pasaportumuzun itibarını arttıranlardan olduk.

YENİ NAYASA ÇALIŞMALARI

Anayasa konusunda komisyon tutanaklarının hepsi millete açıklanacak. Hangi partinin nasıl bir tutum takındığını herkes görecek. Biz hep sürece olumlu katkıda bulunduk. Sayın Meclis Başkanı da buna dayanılamayacak hale geldiği için bir tavır koydu. Biz mektubunu bekliyoruz. Bakalım sayın başkan bize ne bildirecek. Biz hep samimi olduk. Batıda muhalefet ülke menfaati olduğunda destek verir. Ama bizim muhalefet ülke menfaati de olsa iktidar oy kazanacak diye engellemek için karşısına dikilir. Dün söylediklerinin aksini yaparlar. Ama biz bu oyuna gelmeyeceğiz çünkü güvencemiz millettir.

"100 YIL SONRA NİZAM CAMİSİ'Nİ BİZ AYAĞA KALDIRDIK"

Milletimin kimin milliyetçi, vatansever bir hizmetkar olduğunu da tekrar görmesini arzu ediyorum. Sayın Bekir Bozdağ Karadağ'da yaşadığı bir hadiseyi anlattı. Karadağ'ın başkenti yakınlarında Tuzi adında bir kasaba var. Burada bir Osmanlı şehitliği bulunuyor. Nizam Camii adında bir cami var. Karadağ diyanet işleri başkanı Bekir Beye diyor ki 1911 'de atalarımız camiyi tamir etsin diye Osmanlı'ya mektup yazmış. Ancak 1912'de Balkan savaşı başlayınca Osmanlı yapamamış. 1937 yılında caminin son imamı şehit edilmiş ve cami yıkılmış. Tayyip Bey Başbakan olunca halimizi bir kez daha arzettik camimiz restore edildi ve 2011 kadir gecesinde ibadete açıldı diyor. İlk mektubun yazılmasından tam 100 yıl sonra Nizam Camisi'ni biz tekrar ayağa kaldırdık. Karadağ diyanet işleri başkanı diyor ki, Sayın Bakanım bir daha bizim mektuplarımıza cevap vermek için lütfen 100 yıl beklemeyin! Mektuplar artık 100 yıl beklemiyor anında cevap buluyor. Orada bir medrese son mezunlarını 100 yıl önce vermiş. Gittik tamir ettik, 2012 yılında ilk mezunlarını verdi.

RESMİ KALKINMA YARDIMLARI

Kosova'da, Dragaş'ta yaşlı bir amca TİKa heyetini karşılıyor ve hoşgeldiniz ama niye bu kadar geç geldiniz diyor. 100 yıldır sizi bekliyorduk diyor. Somali Cumhurbaşkanı diyor ki siz gelmeden önce hastalarımız Azrail bekliyordu siz geldiniz hastalarımız doktor bekliyor diyor. Resmi kalkınma yardımı 85 milyon dolardan 2 buçuk milyar dolara geldi. Tam 30 kat arttı. Buna özel ve sivil yardımları eklediğimizde rakam 3 buçuk milyar dolara çıkıyor. Tika görevlileri Sultan Alparslan'ın türbesini Türkmenistan'ın Merv şehrinde buldular. Bu türbeyi restore ediyoruz. Moldova'da aynı şekilde Gökoğuz Türkleri'ni bulduk onlara huzurevi yapıyoruz. Novi Pazar'da iki adet tam donanımlı ilköğretim okulu yaptık. Makedonya'da Türkçe eğitim yapan M. Kemal Atatürk okulu olarak biz açtık. Kazakistan'a ulaştık, Kazak Türk dostluk lisesini açtık. Tacikistan'da okul açtık. Sudan'da beş bin metrekare alanda Sudan Türk mesleki ve teknik eğitim merkezini TİKA eliyle faaliyete açtık.

"CHP VE MHP BUNLARI BİLMEZ"

Makedonya'da Kocacık köyüne gittik. CHP, MHP bu köyü bilmez. Kocacık Köyü Gazi M.Kemal'in babasının doğduğu büyüdüğü köydür. TİKA gitti köyü buldu Ali Rıza Efendi'nin evini tespit etti oraya büyük bir anı evi inşa etti. İşte bu da ortaya çıkan eserdir. Dedim ya eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır eseri. Biz bunlarla anılacağız. CHP de MHP de burada hazırolda and okurken biz Manastır'a gittik, M. Kemal'in eğitim aldığı Manastır Askeri İdadisi'nin restorasyonunu yaptık. Farkımız bu işte. Biz buyuz! Türkiye'deki ben medyanın amiraliyim diyenler bunları görmüyor. Hadi bunları görsenize! Bir kenara yazın bunları. CHP lafını yapar, biz uygulamasını yaparız. Onlar Gazi M. Kemal'in resmini Türk lirası üzerinden çıkarırlar, biz ise bunları yaparız. Posta pullarının üzerinden Atatürk'ün resmini kaldırıp İnönü'nün resmini koydular. Bunu CHP yaptı CHP...

"MEVLAN'NIN DOĞDUĞU EVİ BULDUK"

Mehmet Akif'in dedesinin yaptırdığı camiyi bulduk inşa ediyoruz. Kudüs'te Kubbettüssahra'nın hilalini beşinci defa Türkiye olarak biz yeniledik. Filistin'de Osmanlı Kışlası'nı biz onardık. Kırım'da Bahçesaray'da zincirli medreseyi biz restore ettik. TİKA'yı ta Etiyopya'ya gönderdik. Son Osmanlı konsolosluk binasını restore ettik. Habeşistan'a gönderdik. Habeş kralı Necaşi ve 30 sahabenin mezarını onardık. Belh'e gittik. Mevlana'nın doğduğu evi bulduk.

"HANİ MİLLİYETÇİYDİNİZ, NEDEN YAPMADINIZ?"

Peki CHP MHP bunu hiç duydular mı? Ne gezer... Onların öyle bir derdi var mı? Babası Bahauddin Veled'in ders verdiği evi restore ettik. Filistin'de Abdülhamid'in yaptırdığı saat kulesini restore ettik. İşte şimdi son hali bu. Ecdadımız nereye gitmiş. İşte mühür bunlar. Laf ola beri gele yok. Eser ola söz ola demiş. İşte bu... Şimdi TİKA Zigetvar'da Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının gömüldüğü türbeyi bulduk restore ediyoruz. Heryerde TİKA eliyle tarım ve hayvancılığı destekliyoruz. Afrika'da bunları yapıyoruz. ABD'de Oregon'da 5 bin kişiye su bulacak tesisatı TİKA üstlendi. Kızılderililer için... İnşallah bu suyu orada Kızılderililer içecek. TİKA başkanımız Kızılderili kabile şefine bunun için gereken çeki teslim etti. Bunlar sizin göreviniz değil miydi? Siz neden yapmadınız? Hani milliyetçiydiniz? Neden yapmadınız?

"4 BİNİ AŞKIN VAKIF ESERİNİ ONARDIK"

Bunlara şunu sormak lazım. Siz Urumçi'yi Oş'u Oregon'u Belh'i bilir misiniz? Tarihi 30 yıl önce başlayanlar vakıf nedir bilmezler. Ama bizim tarih tasavvurumuz çok eski. Vakıf medeniyetini biz çok iyi biliriz. Türkiye içinde 4 bini aşkın vakıf eserini onardık. İnsanlığa sunduk. Çünkü bunlar insanlığın ortak malıdır. Bu arada Almanların Goethe enstitüsü, İspanyolların Socrates'i var. Bunlar yaygın. Biz bunlara karşı Yunus Emre Enstitüsü'nü kurduk. Dünyaya yayılıyor. Şu anda 15 bin civarında öğrenciye Türkçe öğretiyoruz. 25 ülkede 32 merkez kurduk, seneye bu sayı 40'a ulaşacak.

"ŞEHİTLERİMİZİ ANITLAŞTIRIYORUZ"

Birilerinin şehitlerle tek ilgisi şehit cenazelerini istismar. Biz ise şehit gelmemesi için çırpınıyoruz. Şehit ailelerine kutsal bir emanet gibi bakıyoruz. Şehitliklerimizi anıtlaştırıyoruz. İster Türkiye'de ister yurt dışında. Bunlara sorun Myanmar'da bizim bir şehitliğimiz var mı? Ne CHP ne MHP bilmezler... Biz ta Myanmar'da bunu bulduk. Bakınız! Bu Myanmar şehitliğinin eski hali, 1. Dünya Savaşı'nda oraya esirlerimiz götürüldü ve şehit oldular. 3 bine yakın şehidimiz orada yatıyor. Burma hükümetiyle görüştük şehitlikleri tespit ettik proje hazırladık ve şehitlik anıtının inşasına başladık.

Kaynak: Haberler.Com / Güncel

Güncel Haberler

title