Haberler

DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ -TEKRAR

8 yaşındaki Aymina, dünya matematik şampiyonu oldu KOCAELİ'nin Derince ilçesinde, ilkokul 2'nci sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Aymina Turmuş, dünya çapında yapılan Caribou Matematik Yarışması'nın üçüncü ayağında 9 sorunun tamamını doğru cevaplayarak birinci oldu.

8 yaşındaki Aymina, dünya matematik şampiyonu oldu

KOCAELİ'nin Derince ilçesinde, ilkokul 2'nci sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Aymina Turmuş, dünya çapında yapılan Caribou Matematik Yarışması'nın üçüncü ayağında 9 sorunun tamamını doğru cevaplayarak birinci oldu.

Derince'de özel bir okulda eğitim gören Aymina Turmuş, matematik öğretmeni Cansu Gökçe'nin organizasyonu ile katıldığı Kanada merkezli Uluslararası Caribou Matematik Yarışması'nda dünya birincisi oldu. Toplam 6 aşamadan oluşan yarışmanın üçüncü aşamasında sorulan 9 sorunun tamamını doğru yanıtlayan Emine ve Hakan Turmuş çiftinin kızı Aymina, dünyanın çeşitli yerlerinden yarışmaya katılan 7 bin 328 öğrenci arasından birinciliği kazandı.

Aymina Turmuş soruların biraz zor olduğunu belirterek, "Sorular azıcık zordu. Tek tek geçtim. Öğretmenim dünya şampiyonu olduğumu söyleyince ilk önce şaşırdım. Sınava çalışarak hazırlandım. Evde çalışıyordum. Test kitaplarımdan çözüyordum. Bir de tahtada yapıyordumö dedi.

Aymina'nın başarısının diğer öğrencileri de olumlu yönde etkilediğini söyleyen Cansu Gökçe, "Kanada merkezli bir sınav bu. Bilgisayar ortamında internet üzerinden yapılıyor. Sorularımız İngilizce matematik soruları. 6 aşamadan oluşuyor bu sınav. Eylül'de ilk aşamasından başladık. Üçüncü aşamasında da Aymina 9 sorunun 9'una da cevap vererek dünya birinciliğini elde etti. Şu an 3 aşamamız daha var. Sınavımız Mayıs'ta sonuçlanacak. İnşallah diğer aşamalarda da aynı başarıyı devam ettirir diye ümit ediyoruz. Tabii ki ben de böyle zorlu bir sürecin ardından böyle bir başarı elde edince onun kadar mutlu oldum ve gururlandım. Bu başarı diğer çocukları da çok etkiledi. Matematik dersi olduğu için çocuklar bu tarz yarışmalara karşı önyargılılar. Kendi içlerinden birinin böyle bir başarı elde edebilmesi onları da çok teşvik etti. Seneye belki de sınava girme oranımız çok daha fazla artacak. O açıdan çocukların hepsinde olumlu sonuçlar aldık.ö diye konuştu.

Kızının matematik sevgisini okula başladıktan sonra fark ettiğini söyleyen anne Emine Turmuş, şöyle konuştu:

"Kendisi matematik çözmekten keyif alıyor. Özellikle yeni konularda, çarpma konularında birçok çocuğun zorlandığı görülürken Aymina'da bu zorluğu görmüyoruz. İnşallah bu şekilde devam eder. Aymina ilkokula başladıktan sonra matematiğe olan sevgisini biz anladık. Onun sevgisiyle birlikte öğretmeninin verdiği emeklerin karşılığını da bu şekilde görüyoruz.ö

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Okuldan görüntüler

Aymina'nın sınıfta matematik dersi yapılırken görüntüsü

Matematik öğretmeniyle özel çalışması

Matematik öğretmeni Cansu Gökçe ile röp.

Anne Emine Turmuş ile röp.

Aymina Turmuş ile röp.

Detay

HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/DERİNCE(Kocaeli),

Haber Kodu : 200225016

=====================================

Lösemi hastası Mert'in hayali 'Arka Sokaklar' oyuncularıyla tanışmak

AKSARAY'da 5 yıldır lösemi hastalığı tedavisi gören Mert Bülbül'ün (11) tek hayali Kanal D'de yayınlanan 'Arka Sokaklar' dizisinin oyuncularıyla tanışmak. Mert Bülbül, "En sevdiğim karakter, Şevket Çoruh'un oynadığı Mesut komiser ve Rıza baba karakteri ile Zafer Ergin. Bunlarla birlikte tüm ekibi görmek ve onlarla tanışmak istiyorum." dedi.

Muhammed ve Şerife Bülbül çiftinin 3 çocuklarından biri olan 5'inci sınıf öğrencisi Mert Bülbül'e 5 yıl önce lösemi hastası teşhisi kondu. Tedavileri olumlu sonuçlanan ve hastalığını büyük oranda atlatan Mert, Kanal D'de yayınlanan 'Arka Sokaklar' dizisini izlemekten büyük keyif alıyor. Mert'in en büyük hayali ise dizinin oyuncularıyla tanışmak. Oyuncularla tanışıp moral bulacağını ifade eden Mert Bülbül, şunları söyledi:

"Benim bu hayatta tek bir hayalim var. Arka Sokaklar dizisi oyuncularını görüp, tanımak. En sevdiğim karakter Şevket Çoruh'un oynadığı Mesut komiser ve Rıza baba karakteri ile Zafer Ergin. Bunlarla birlikte tüm ekibi görmek ve onlarla tanışmak istiyorum. Hastalığı büyük anlamda atlattım ve şimdi kontrollere gidiyorum. Bende buradan Rıza Baba'ya sesleniyorum. Diziye gidip onları görsem veya oturup onları izlesem bile bana yeter. Çok mutlu olurum. En büyük moral kaynağı olur.ö

Torunun en büyük hayalini gerçekleştirmek istediklerini ifade eden dedesi Cevat Öztürk, "Kızım, damadım ve 3 torunumla birlikte yaşıyoruz. Ben emekli olduğum için torunlarıma bakıyorum. Torunum Mert, lösemi hastası ve Allah'a şükür biraz atlattık. Ama torunumun bir hayalı var. Lösemi hastalarının en büyük ilacı moraldir. Benim torunumun tek isteği 'Arka Sokaklar' dizisi ekibini tanımak ve onlarla bir gün dahi olsa vakit geçirmek istiyor." dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Mert ile dedesinin sohbet etmesi

-Mert ve dedesi Cevat Öztürk Röp

HABER-KAMERA:   ERKAN ALTUNTAŞ AKSARAY DHA))

Haber Kodu : 200225025

================================

Işıl hocanın masalları çocuklara ışık oldu

ZONGULDAK'ta anaokulu öğretmeni Işıl Uzun (36), kendi yazdığı masal ve bestesi kendisine ait şarkılarla mesai saatleri dışında okulları gezip çocuklara masallar anlatarak hayal dünyalarının kapılarını açmalarına yardımcı oluyor. Masalın çocukların gelişimine olumlu katkılar sunduğunu anlatan Uzun, "Gücüm yettiğince çocuklarımızla buluşup oyunlar oynamaya, masal anlatmaya devam edeceğim. Umarım bu süreç bütün ülkede böyle bir zincirin halkası gibi yayılır ve kocaman bir masal çemberi oluştururuz" dedi.

Merkez Anaokulu öğretmeni Işıl Uzun, üniversite yıllarında masalların çocuk gelişimine katkılarını fark etti. Mesleğe başladıktan sonra çocuk masalları yazmaya başlayan, söz ve müziği kendisine ait besteler yapan Işıl Uzun, 2 yıl önce de gönüllü olarak okulları dolaşıp çocuklara masal anlatmaya başladı. Işıl Uzun, geçen iki yılda birçok anaokulu ve özel gereksinimli çocukların eğitim gördüğü okulların yanı sıra haftada bir gün Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Onkoloji Servisi'nde tedavi gören çocuklara masal anlatıp şarkıları söyledi. Uzun'a zaman zaman müzisyen arkadaşları da eşlik ediyor. Çocukların hayal dünyalarında kapılar açan Işıl Uzun'un gönüllü çalışmaları, diğer öğretmen ve öğrencilerin velileri tarafından da takdirle karşılanıyor. Işıl Uzun, masallarına, şarkı ve müzikler ekleyerek interaktif masal anlatımı olarak tanımladığı yöntemle çocukların gelişimlerine katkıda bulunuyor.

Evli ve 1 çocuk annesi Işıl Uzun, meslek hayatının ilk yıllarında hikaye okumanın ve masal anlatmanın ne kadar değerli olduğunun farkında olduğunu söyledi. Bu şekilde çocukların dikkatini toplayarak etkin bir öğrenme gerçekleştiğini gördüğünü ve öğretmen ve velilerin çocuklardaki olumlu değişimi kendisiyle paylaştığını belirten Işıl Uzun, "Bunu görebiliyordum ama eksikler vardı ve bir şeyler daha olmalıydı. Çocuklara en cazip gelen neydi? Oyundu, müzikti ve masaldı. Bu üç unsuru birleştirerek ortaya interaktif masal anlatıcılığı çıkardım kendimce. Bu masal anlatıcılığına kendi yazdığım şarkıları ve oyunları da ekledim. Zaman zaman ritim tuttuk, oyunlar oyandık ve masallar anlattım. Süreçte çoklu zeka kuramına yani 5 duyuya hitap ettiği için mutlaka her çocuk süreçten bir şeyler öğrenmiş olarak çıktı. Müziği seven müzikle, ritmi seven ritimle ilgili, matematiği seven matematikle ilgili bir gelişim alanında yol kat etmiş oldu." dedi.

'UMARIM ÜLKEDE BİR MASAL ZİNCİRİ OLUŞTURURUZ'

Gücü yettiğince okulları gezerek çocuklara masallar anlatmaya devam edeceğini ifade eden Işıl Uzun, şöyle dedi:

"Özel gereksinimli çocuklarımız için ise özellikle sosyal gelişimlerine çok katkıda bulunuyor bu proje. Onlar burada birbirlerini iyileştiriyorlar aslında. Birlikte öğrenme gerçekleşiyor. Süreçte göz kontağı hiç kurmayan çocukların göz kontağı kurmaya başladığını, hiç konuşmayan çocukların yine gelecek misin diye sormaları beni de çok iyileştiren bir şey ve sürecin çok doğru gittiği yönünde bir göstergeydi. Bundan sonra gücüm yettiğince mesaiden arta kalan zamanlarda bu çocuklarımızla buluşup oyunlar oynamaya çocuklara masal anlatmaya devam edeceğim. Umarım bu süreç bütün ülkede böyle bir zincirin halkası gibi yayılır ve kocaman bir masal çemberi oluştururuz. Benim temennim bu yönde."

'ÖĞRETMENİMİZİN GÖNLÜNE SAĞLIK'

Uzunmehmet Özel Eğitim Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Ayşegül Çolak, Işıl öğretmen ile başladıkları masal dinleme etkinliklerinden sonra çocukların gelişiminde olumu yönde ilerleme kaydettiklerini söyledi. Bu tür etkinliklerin çocuklara önemli katkılar sunduğunu söyleyen Çolak, "Bizim çocuklarımız özel gereksinimli çocuklar. Başladığında neyle karışılacaklarını bilmedikleri için tutuk ve tedirgindiler. Sonrasında akış, ses tonu, karşılıklı interaktif oyunlar ve Işıl öğretmenin masalın içine çocukları çekişiyle hiç konuşmayan çocukların bile ikinci üçüncü masal anlatımından sonra iletişime geçmeye başladığını gözlemledik. Daha sosyal olmaya başladıklarını gözlemledik. Ciddi bir gelişme gözlemledik. Işıl öğretmenimizin gönlüne sağlık. Bunu gönüllü ve hiçbir zorunluluğu olmadan yapıyor." diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Işıl Uzun'un masal anlatması

-Özel eğitim gören çocukların dinlemesi

-Masal anlatımından detaylar

-Işıl Uzun ile röp.

-Müdür Yardımcısı Ayşegül Çolak ile röp.

-Işıl hocanın diğer okul ve hastanede masal anlatımları

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,

Haber Kodu : 200225017

===================================

Elazığ'da kurulan konteyner kentte 500 depremzede anahtarını teslim aldı

ELAZIĞ'ın Sivrice ilçesinde, 24 Ocak günü meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde evleri zarar görenlerin geçici barınmalarını sağlamak amacıyla kurulan konteyner kentte yerleşmeler sürüyor. 500 depremzedenin yerleşimi yapılırken, AFAD tarafından eşya ve malzeme desteği de sağlanıyor.

Merkez üssü Sivrice ilçesi olan, 41 kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından yaraların sarılması için kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları seferber oldu. Bu kapsamda AFAD, Elazığ'daki depremzedelerin geçici olarak barınmaları amacıyla Aşağı Demirtaş, Kırklar, Doğukent, Hankendi mahalleleri ile Sivrice'nin Gölbaşı mevkisinde 4 bin 806 konteyner kurulması için çalışma başlattı. Depremzedeler için Doğukent Mahallesi'nde kurumu tamamlanan 900 konteynerden 500'ünün yerleşimine başlandı. Diğer konteynerlere yerleşimin sağlanması için çalışmalara aralıksız devam ediyor.

EŞYALAR AFAD TARAFINDAN KARŞILANIYOR

Konteyner kentin kurulduğu bölgede sosyal alanlar da oluşturulurken, konteynerlere yerleşen depremzedelerin eşya ihtiyaçları ise AFAD tarafından karşılanıyor. Depremde evi hasar gören eşi ile 4 çocuğuyla birlikte konteyner kente yerleşen Yunus Koç, geçici olarak konaklanacakları konteynerin anahtarını teslim aldı. Koç, emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek, şunları söyledi:

"Deprem olduğundan şimdiye kadar devletimiz ailemle birlikte bize çok iyi baktı, Allah devletimize zeval vermesin. Dün konteynerin anahtarını teslim aldık, konteynerimiz güzel ve bize yetiyor. Temizdir, çadırdan ve dışarıdan kalmaktan çok iyidir. Büyüklerimizden Allah razı olsun."

'DEVLETİMİZ YANIMIZDA'

Yunus Koç'un eşi Arzu Sarıboğa Koç ise jandarmanın yardımıyla konteynere yerleştiklerini ifade ederek, "Komutanlar bizi alıp getirdi, eşyalarımızı araçlar getirdiler. Sağ olsunlar her şeyi devlet yaptı. Özellikle Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. 4 çocuğumla burada yaşıyorum, devletimiz yanımızda, biz başkasından medet beklemiyoruz" dedi.

Eşiyle birlikte konteynere yerleştirilen Musa Tağgür, depremin ardından çadırda yaşamlarını sürdürdüklerini belirtti. Tağgür, "Evimiz ağır hasar aldı depremde, 20 gün boyunca bazen çadırda, bazen de akrabalarımızda kaldık. Allah'a şükür şimdi buradayız, dün bize teslim ettiler, taşındık ve yerleştik. Şu anda memnunum. Çünkü 20 gün boyunca ne zorluk çektiğimi ben biliyorum. O yüzden Allah büyüklerimizden, Cumhurbaşkanı'mızdan ve bakanımızdan razı olsun. Onlara çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Konteyner kent

-Konteynerdeki yaşam

-Muhabir Mehmet Mucahit Ceylan'ın anonsu

-Yunus Koç ile röportaj

-Arzu Sarıboğa Koç ile röportaj

-Musa Tağgür ile röportaj

-Çocuk oyun parkı ve çocukların parkta oynamaları

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN- Selim KAYA/ELAZIĞ,

Haber Kodu : 200225020

==============================

6 metre karda önce yol açtılar, şimdi genişletiyorlar

MUŞ'ta yoğun kar yağışı nedeniyle kapalı olan 9 köy ve 22 mezraya ulaşım sağlandı. Ekipler, bir aracın geçebildiği yolu genişletmek için çalışmalarını sürdürüyor.

Şubat ayının ilk günlerinde yaşanan yoğun kar yağışı sonrası 9 köy ve 22 mezraya ulaşımın sağlandığı Üçevler Grup Köy yolu ulaşıma kapandı. Muş İl Özel İdaresi ekipleri, kar kalınlığının yer yer 2 ila 6 metre arasında değiştiği yolu ulaşıma açmak için çalışma başlattı. 1 Şubat'ta kapanan grup köy yolunu tek aracın geçebileceği halde 17 Şubat günü ulaşıma açan ekipler, şimdi de yolu genişletmek için hummalı bir çalışma sürdürüyor. Metrelerce kar kalınlığıyla mücadele eden ekipler, zaman zaman zor anlar yaşıyor.

İl Özel İdaresi kar savurma operatörü Celal Tümer, "Muş İl Özel İdaresi karla mücadele ekipleri olarak bir haftadır Üçevler Grup Köy yolunda çalışıyoruz. Yolları açtık, şu anda sorun yok. Yollar açık, ulaşım sağlanmıştır. Şimdi ise yolları genişletmeye çalışıyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Karla mücadele çalışmasından detay

-Karla mücadele eden iş makinesinden detay

-Yaklaşık 6 metre karda çalışmadan detay

-İş makinesinden yakın ve genel detaylar

-İş makinesinin içerisinde detay

-Karla mücadele çalışmalarından detay

-Kar savurma aracından detay

Haber-Kamera: Muhammed Sami MARAL/MUŞ,

Haber Kodu : 200225021

=================================

Ödüllü kitap okuma projesinde veliler ter döktü

BİNGÖL'de biri anaokulu tarafından hayata geçirilen 'Okuyorum, minik yüreklere dokunuyorum' projesi kapsamında düzenlenen kitap okuma sınavında ter döken veliler, ödül olarak belirlenen çeyrek altını kazanmak için kıyasıya yarıştı.

Uydukent Anaokulu'nda çocukların evde teknolojik aletlerden uzak durmaları ve ailelerin de çocuklarının yanında kitap okumaları amacıyla, 'Okuyorum minik yüreklere dokunuyorum' projesi hayata geçirildi. Proje kapsamında yazar Leyla Avaro'nun 'Gerçekten beni Duyuyor musun' adlı kitabı, okumaları için velileri dağıtıldı. Kitabı okuyan veliler, daha sonra Uydukent Anaokulu öğretmen ve idareciler gözetiminde sınava tabi tutuldu. Sınav esnasında büyük bir heyecan yaşanırken, birinci olan veli çeyrek altın, ikinci olan 150 TL kırtasiye çeki, üçüncüsüne ise kitap hediye edildi.

VELİLERE OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANMASI AMAÇLANDI

Uydukent Anaokulu Müdürü Murat Atılgan, bu projeyi hayata geçirmekteki amaçlarının, öğrenci velilerinin kitap alışkanlıklarını artırmak olduğunu söyledi. Atılgan, "Amacımız önce velileri eğitim içine katmaktır. Okuyarak çocuklarımıza okumanın önemini anlatmak için velilerimizin okumasını gerektiğinin bilincinde olduğumuz için 'Okuyorum minik yüreklere dokunuyorum' projemizi başlattık" dedi.

Projenin fikir sahibi Uydukent Anaokulu'nda görevli psikoloji ve rehber öğretmeni Leyla Anli ise, "Bu yıl okulumuzda ilk defa 'Okuyorum minik yüreklere dokunuyorum ' adlı projemizi gerçekleştirdik. Kitap olarak Leyla Avaro'nun 'Gerçekten beni duyuyor musun' kitabını seçtik. Daha sonra 2 aylık bir süreden sonra velilerimizi bir teste tabi tuttuk. Katılım umduğumuzdan daha fazlaydı. Katılan velilerimize çok teşekkür ediyorum. 2'inci dönem tekrar bu projenin devamını yapmak istiyoruz. Umarım tüm Türkiye'de okuma yazma seferberliğine bizimde bir katkımız olmuştur" diye konuştu.

Velilerden psikolog Şeyma Beritan, projenin hem veliler hem de çocuklar açısından faydalı olduğunu söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

Sınava katılanlar

Velilerin soruları çözmeleri

Röportajlar

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Aziz ÖNAL/BİNGÖL,

Haber Kodu : 200225022

==================================

Tek isteği, engelli kızının yatağa dönüşen tekerlekli sandalyeye kavuşması

BİNGÖL'ün Karlıova ilçesinde, doğuştan zihinsel ve bedensel engelli 13 yaşındaki Sevda Kaya, yatağa bağımlı yaşıyor. Sevda'nın annesi Nurcan Kaya, tek isteğinin kızının yatağa dönüşen tekerlekli sandalyeye sahip olması olduğunu söyledi.

Karlıova ilçesinde oturan Kaya ailesinin doğuştan zihinsel ve bedensel engelli kızları Sevda, yaşamını yatağa bağımlı olarak sürdürüyor. Kızları Sevda'yı Erzurum'daki hastaneye rutin kontrolü için götüren aile, hayırseverlerden uzanacak yardım elini bekliyor. Nurcan Kaya, kızını hastaneye götürürken güçlük çektiklerini ifade ederek, maddi imkansızlıklardan dolayı Sevda'nın en büyük ihtiyacı olan yatağa dönüşen tekerlekli sandalyeyi alamadıklarını söyledi.

Tek isteğinin kızının yatağa dönüşen tekerlekli sandalyeye sahip olması olduğunu anlatan Nurcan Kaya, "Kızım doğuştan engelli. Yatalak olduğu için kamburu oluşmuş. Geçtiğimiz yıl hastaneye götürdüğümüzde rahat etsin diye ona tekerlekli sandalye aldık. Ama kızım sandalyede duramıyor, düşüyor. O yüzden ona yatağa dönüşen tekerli sandalye gerekli. Bizim bu sandalyeyi alacak gücümüz yok. Eşim işsiz ve 3 öğrencimiz var. Geçimimizi yapmakta sıkıntı yaşıyoruz buradan yetkililere sesleniyorum ne olur kızıma bir yataklı sandalye alın" dedi.

Baba Abdurrahim Kaya ise yaklaşık 2 yıldır işsiz olduğu için bu sandalyeyi alacak güçlerinin olmadığını ifade etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

Sevda'nın görüntüleri

Anne Nurcan Kaya'nın röpörtajı

Genel ve detay görüntüler

Haber: Serkan BİNGÖL-Kamera: BİNGÖL,

Haber Kodu : 200225023

============================

5 asırlık imarethane, restorana dönüştürüldü

TOKAT'ta 1500'lü yıllarda Pir Ahmed İmareti olarak yapılan ve 2010 yılına kadar da Vakıflar bünyesinde aşevi olarak hizmet veren 5 asırlık tarihi yapı, 2012 yılında yapılan restorasyonun ardından restorana dönüştürüldü. Özel bir işletmeye kiralanan bina şimdi yöresel yemeklerin sunulduğu tesis olarak hizmet veriyor.

Kent merkezindeki Meydan Mahallesi'nde Horozoğlu Türbesi'nin yanında yer alan Pir Ahmed İmareti adıyla da bilinen ve kitabesi bulunmayan yapı Sultan Çelebi Mehmed döneminde, Pir Ahmed Bey tarafından inşa edildi. 2010 yılına kadar iş yeri ve Vakıf aşevi olarak kullanılan Pir Ahmed İmareti, vatandaşlara kuru gıda yardımı uygulamasına geçilmesiyle kapatıldı. 2012 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restorasyonu tamamlanan Pir Ahmed İmareti, özel bir firma tarafından kiralanarak restoran olarak kullanılmaya başlandı. 1500 yılında yapıldığı tahmin edilen 5 asırlık Pir Ahmed İmareti'nde Tokat'ın yöresel yemekleri yapılarak yerli ve yabancı turistlerin beğenisine sunuluyor.

GELENEKSEL LEZZETLER SUNULUYOR

Restoran Müdürü Ayşe Gür tarihi binanın yıllar içerisinde farklı işlerde kullanıldığını ve daha sonra restore edildiğini belirterek, "Biz de restoran olarak işletmesini aldık. 4 oda, 1 kapalı avludan oluşuyor. Yaklaşık 600 kişiye kapalı alanda servis yapabiliyoruz. Genellikle yurt dışı ve Türkiye'nin her bölgesinden misafir ağırlıyoruz. Mekanın ağırlığı ve dokunun güzelliğinden dolayı bizi biraz daha yöresel ürünlerde iddialı kılıyor. Taş fırınımız, güveç ürünlerimiz olmasına rağmen Tokat Kebabı'nda, yöresel ürünlerde keşkek, bat, pehli, dolma çeşitlerimiz ile biraz daha ön plana çıkıyoruz. Gelen misafirlerimize eski tatları beğeniye sunuyoruz. Misafirlerimiz özellikle unutulmuş tatları arıyor. Zamanında Tokat'la anılan lezzetleri arıyor. O yüzden talepler doğrultusunda ne kadar güncel yemeklerimiz olsa da yöresel yemeklerimiz ile misafirlerimize yardımcı olamaya çalışıyoruz" dedi.

Tarihi mekanda yemek yemekten dolayı mutlu olduğunu ifade eden ve şehir dışından gelen müşterilerden Tuğba Erden, "Biz burada yöresel yemek yemekten dolayı mutluyuz. Özlediğimiz tatlar için ailemle ve arkadaşlarımla burayı tercih ediyoruz. Tokat'ta her gelmemde yöresel lezzetleri tadıyorum. Özellikle batı, dolmayı ve Tokat Kebabını çok özlüyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Binanın genel görüntüleri

-Restorandan görüntüler

-Sunulan yemekler

-Müşterilerin görüntüsü

-Restoran müdürünün konuşması

-Müşterinin konuşması

Haber-Kamera:  Fatih YILMAZ - Halil İbrahim YEL/TOKAT,

Haber Kodu : 200225054

===============================

Buzları kırarak balıkları besliyorlar

SİVAS'ta, 10 yıldır İmranlı Barajı'nda alabalık ve somon üretimi yapan Ali Dursun Yıldızay (56) donan baraj gölündeki 22 kafeste bulunan balıklarını zor şartlar altında yetiştiriyor. Kafeslerdeki balıklar, buz kütlesi hızarla kesilerek beslenebiliyor.

İmranlı ilçesinde oturan, evli ve 5 çocuk babası balıkçı Ali Dursun Yıldızay, bölgedeki yoğun kış şartlarında mesleğini güçlükle devam ettiriyor. İmranlı Barajı'ndaki 22 kafeste alabalık ve somon üretimi yapan Dursun, her yıl kış aylarında donan gölde kafeslerde bulunan balıklarını yemlemek için yoğun çaba sarf ediyor. Yılda 950 ton balık üretimi yapan Dursun, kış aylarında yaklaşık 25 santimetre kalınlığındaki buzu motorlu testere ile keserek balıklarını yemliyor. Hava sıcaklığını eksi 18 dereceye kadar düştüğü ilçede üretilen balıklar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illere gönderiliyor.

'HER RİSKİ DE GÖZE ALIYORUZ'

Kış aylarında zor şartlar altında balıkçılık yaptığını söyleyen Yıldızay, "10 yıldır kış şartlarında burada balıkçılık yapıyorum. Burası balıkçılık konusunda iyi bir yer ve kışın da sevkiyatımızı yapıyoruz. Burası kışın genellikle donduğu için yemleme hep sıkıntı oluyor. Kışın bu şekilde çalışıyoruz. Yazın tekne ile gittiğimiz yerlere şu an yürüyerek gidiyoruz. Hızarla kesiyoruz ve yemleme işlemini bu şekilde yapıyoruz. Buranın suyu çok soğuk olduğu için balığı farklı bir balıktır. İmranlı balığı, deniz balığını aratmaz. Buz zeminde suya düşme riski var elbette ama, biz bunu severek yaptığımız için her riski de göze almışız. Devamlı üretim yapıyoruz. İmranlı'yı seviyoruz ve çalışıyoruz" dedi.

'BUZ KALINLIĞI 25 SANTİM'

Yaklaşık 25 santimetre buzu kırarak yemleme yaptıklarını söyleyen Yıldızay, "Şu anda buz kalınlığı 25 santim. Her sene donuyor ve bu şekilde buzu kesip balık çıkarma ve yemleme işlemini bu şekilde yapıyoruz. Zaten kışın aşırı bir yem vermiyoruz. Balığın hareketi yavaş olduğundan dolayı fazla bir enerji tüketmiyor. Haftada bir yemleme yapıyoruz. Güneydoğu Anadolu illerine balık veriyoruz. Tesisimizde alabalık ve somon var. İmranlı ayrı bir yer, Sibirya gibi. Yani Sivas'ın en soğuk yeri İmranlı'dır" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Baraj gölünden drone görüntüleri

-Balık kafeslerinin görüntüsü

-Buz üzerinde yürünerek kafeslere gidilmesi

-Kafeslerin testere ile kesilerek açılması

-Balıkların beslenmesi

-İşletmeciyle röportaj

Haber-Kamera:  Hüsnü Ümit AVCI-Yasin KIRAS/İMRANLI (Sivas),

Haber Kodu : 200225028

================================

Oğlunun saçıyla başladı, siparişlere yetişemiyor

ESKİŞEHİR'de evli ve 1 çocuk annesi Mualla Durgut (32), 5 yaşındaki oğlunun saç tellerinden kendisi için hatıra kolye yaparak başladığı el sanatında kısa sürede gelişme göstererek evinde atölye kurdu. Sosyal medyadan özel siparişler aldığını ifade eden Durgut, "Yaptığım işten çok keyif alıyorum. İşin güzelliğinin yanında çok duygulandığım hatta ağlayarak yaptığım işlerde oldu. 9 yıl önce annesini kaybetmiş bir kadına kolye yaptık. Bundan sonra bunu hep yanında taşıyacağı için çok mutlu olduğunu söylemiştiö dedi.

Eskişehir'de ev kadını Mualla Durgut, internette gördüğü bir takı tasarımcısı kadından esinlenerek oğlunun saç tellerinden kendisi ile eşine kolye ve tespih yaptı. Çevresinden gelen güzel tepkiler üzerine bir sosyal medya hesabı açan Durgut, özel siparişler almaya başlayınca, evinde atölyede kurdu. Türkiye ve yurt dışından aldığı siparişleri yetiştirmekte güçlük çektiğini ifade eden Durgut, "Oğlum için daha kalıcı neler yapabilirim diye internette araştırırken ağaçtan takılar yapan yurt dışında bir kadın gördüm. O kadından görüp Türkiye'de yapan bir kadın daha vardı. Demiş ki, 'o yaptıysa ben de yaparım'. Ben de, 'onlar yaptıysa ben de yaparım' dedim. Bu işi geliştirmek istedim. Kolye, yüzük, tespihler gibi takılar yaptım. Siparişleri internet üzerinden alıyorum. Bana kargoyla saç telleri gönderiyorlar. Saç tellerini tespih boncuklarına ve kolyelere tek tek yerleştiriyorum. Bir işlem yaklaşım 3-4 gün sürüyor. Kimisinin çocuğu çok değerli, hatıra kalsın diye, eşine hediye yaptıranlar oluyor. Annesi, babası çok değerli olanlar var. Yakını vefat etmiş ve elinde sadece saçları kalmış olanlar var. İlk önce eşimden, ailemden çok güzel tepkiler aldım. Zaten ilk olarak oğlumun saçıyla başladım. Kendime kolyeler, eşime tespih yaptım. Oğlumun saçından yaptığım kolyeyi takmadığım zaman kendimi eksik hissediyordumö dedi.

'AĞLAYARAK YAPTIĞIM İŞLER DE OLDU'

Yakınlarını kaybetmiş müşterilerinin siparişlerini yaparken duygusal anlar yaşadığını, hatta bazı işleri ağlayarak yaptığını anlatan Durgut, "Yaptığım işten çok keyif alıyorum. İşin güzelliğinin yanında çok duygulandığım hatta ağlayarak yaptığım işler de oldu. Unutamadığım bir sürü iş var. 9 yıl önce annesini kaybetmiş bir kadın annesinin saçlarını getirmişti. Saçları kaybetme korkusu varmış. Kendisine kolye yaptık. 'Bundan sonra bunu hep yanımda taşıyacağım için çok mutluyum' demişti. Şu anda hala taşıdığına da eminim. Böyle güzel dostluklarda kurduk. Yine bir kadın müşterim hayatını kaybeden oğlunun saçlarını getirmişti. O saçları yaparken ben çok duygulandım. Resmen ağlayarak yaptım. Ben ağlayarak yaptım, anne nasıl taktı bilemiyorum. Onun için manevi, özel bir saç, özel bir hediye. Allah kimseye evlat acısı vermesin, kolay değil. Duygusal olarak çok yorulduğum, keyif aldığım zamanlarda oldu" diye konuştu.

'KADINLARA BU İŞİ ÖĞRETMEK İSTİYORUM'

Mualla Durgut, bundan sonraki amacının ihtiyacı olan tüm kadınlara bu işi öğretmek olduğunu söyledi. Durgut, "Bu iş böyle kalmasın, bütün kadınlarla yapalım istiyorum. Birlikte büyüyelim. Bu tarz işler yapmaya ihtiyacı olan herkese ulaşmak istiyorum. Benden destek istesinler yeter. Şu anda benim öğrettiğim birisi var. İnanın benim kadar sipariş alıyor. Ben böyle bir işe atıldım, güzel sonuçlar da aldım. Vergi mükellefi oldum. Devlet desteği de var zaten. Kadınlar bu işi yapsınlar istiyorum. En azından bir pazar parasını çıkarsınlar istiyorum. Tüm Türkiye'den sipariş aldım. Yurt dışından İsviçre'ye yaptım. En fazla İstanbul ve Doğu Anadolu bölgesinden çok talep var. Ben şanslı bir şehirdeyim. Belediyelerin açmış olduğu kurslarda ders vermek de isterim.  Tüm bildiklerimi öğretmeye hazırımö ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Mualla Durgut'un takıları

-Takıları yapması detay

-Oğlunun saçını kesmesi

-Saç tellerinden tespih yapması

-Yaptığı takılardan detay

-Mualla Durgut ile röp.

-Mualla Durgut ve oğlu Mert

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-Caner AKSU/ESKİŞEHİR,-

Haber Kodu : 200225029

=================================

Sümela Manastırı'na teleferik projesinde sona gelindi

TÜRKİYE'nin önemli tarihi ve turistik mekanlarından Sümela Manastırı'nda süren restorasyon ve inşa edilmesi planlanan teleferik projesinde sona gelindi. Manastırın restorasyonun tamamlanması ve teleferik projesinin hayata geçirilmesi ile tarihi mekana yıldı 1 milyon ziyaretçi hedefleniyor.

Türkiye'nin önemli tarihi, turistik ve inanç mekanlarından olan, yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği Trabzon'un Maçka ilçesinde Karadağ eteklerindeki tarihi Sümela Manastırı'nda, 2015 yılında başlatılan restorasyon çalışmalarında sona gelindi. Manastırda, kaya ve buz kütlelerinin düşerek olumsuzluğa yol açmaması için endüstriyel dağcılardan oluşan özel ekiple sürdürülen 'yamaç ıslah çalışması' tamamlandı. Ekipler, 3 aşamada yürütülen çalışmalarda yaklaşık 80 bin metrekare alanda kaya temizliği gerçekleştirdi. Çalışmalarla, alanda 4 bin ton kaya temizliği yapıldı. Manastırın 25 Mayıs'ta ziyarete açılması planlanıyor.

TELEFERİK PROJESİ İHALEYE ÇIKIYOR

Seyir terası yapılarak ziyaretçilerin farklı açıdan görebildiği manastırda, teleferik projesi için de proje hazırlandı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi yaklaşık 2,5 kilometre uzunluğunda olacak teleferik hattı yap, işlet, devret modeli ile hayata geçirecek. Projede 40 kişilik vagonların olacağı teleferik hattı kurulacak.

Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan, teleferiğin Sümela'ya 1 milyonun üzerinde turisti taşıyacağını belirterek, "Oradaki minibüslerle taşıma ayrı bir şey olacak. Teleferikle taşımak ayrı bir görüntü olacak. Büyükşehir Belediyemizin Doğa Koruma ve Milli Parklarla ortaklaşa yürüttüğü bir projeydi. Sümela Manastırı'nın kapısının girişinden ilk durağı başlayacak. Karşıdaki seyir teraslarına doğru bir kol atacak. Tekrar Sümela Manastırı'na doğru gelecek. Büyükşehir Belediyemiz bu teleferikleri 40 kişilik büyük vagonlar halinde planlıyor. Yap, işlet, devret modelini ve kar paylaşım modelini ön planda tutarak yapacakları bir proje. Proje bitti, şuanda yatırımcısını bekliyor. Birkaç firma var ilgileniyor. geçen yıl biz orada 4 ayda yaklaşık 400 binin üzerinde turist ağırladık. Özellikle teleferik ve Sümela'nın açılmasıyla beraber bu sayının 1 milyonu geçeceğine eminimö dedi.

'TELEFERİK KATKI SAĞLAR'

Maçkalı esnaf Merve Yaman teleferiğin kendilerine çok büyük bir katkı sağlayacağını söyledi. Yaman, "Sümela Manastırı'nın bize çok büyük katkısı var. Teleferik olan yerler daha çok turist ve müşteri çekiyor. Turistler bu tarafa geldikçe bizim de müşterimiz artar. Bizim için çok önemli.  Maçka'yı geçindiren Sümela'dır. Teleferiğin olması bize çok büyük bir katkı sağlarö dedi.

Furkan Güler ise, "Sümela'ya teleferik yapılması turizm açısından çok büyük bir katkı sağlar. Maçka geçimini Sümela Manastırı'ndan sağlıyor. Sümela Manastırı'nın 2-3 yıl kapalı olması esnafı çok etkiledi. Teleferiğin yapılmasını herkes heyecanla bekliyorö diye konuştu.

SÜMELA MANASTIRI

Maçka'da Karadağ'ın Altındere Vadisi'ne bakan eteğinde, yaklaşık 300 metre yükseklikteki ormanlık alanda kayaların oyulmasıyla yapılan Sümela Manastırı, halk arasında 'Meryem Ana' adıyla da biliniyor. Hakkında çeşitli rivayetler de bulunan ve kuruluşu bilimsel verilere göre 13'üncü yüzyıla uzanan tarihi manastırda, hizmet birimleri, misafirhane, mutfak ve ayazmanın dışında toplam 72 oda bulunuyor. 88 yıl aranın ardından, manastırda 2010 yılında binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ayini, Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmişti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Sümela Manastırının drone görüntüleri

-Maçka sokak detayları

-Maçka esnaf detayı

-Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan ile röportaj

-Maçka'daki esnaflarla röportaj

-Muhabir (Aleyna Keskin) anonsu

-Detaylar

HABER: Selçuk BAŞAR- Aleyna KESKİN/MAÇKA (Trabzon),

Haber Kodu : 200225040

=================================

Sıcak havalar nedeniyle kaktüsler erken çiçek açtı

ANTALYA'da kaktüs yetiştiren Tevfik Yalçın (56), normal şartlarda mart ayı sonunda çiçek açacak kaktüslerin 1 ay önceden çiçeklendiğini görünce şaşırdı. Yalçın, "Yakın arkadaşlarıma sordum. Onların kaktüsleri de erkenden çiçek açmış. Küresel ısınmanın etkileri olsa gerek" dedi.

Antalya'da yıllarca turizm işi yapan metalurji mühendisi Tevfik Yalçın, sürekli ofis ortamında çalışmaktan sıkılınca farklı bir arayışa girişti. Kendisi gibi kapalı ortamlarda çalışıp doğal yaşamdan uzak kalanları düşünen Yalçın, bitki üretimi işine başladı. Peyzaj mimarı eşi Özgü Yalçın'ın (52) desteğini de alan Tevfik Yalçın, büyük plazalarda toprağa ve bitkiye el sürmeden uzun saatler çalışan iş insanlarının masalarında küçük bir bitki olmasını amaçladı. Hem su ve bakım ihtiyacının az olması hem de renkli ve çok fazla çeşit olmasını avantaja çeviren Yalçın çifti, Muratpaşa ilçesindeki arazide kaktüs üretimi yapmaya başladı.

Kaktüsleri internet üzerinden satışa sunan Yalçın çifti, gelen yoğun talepten oldukça memnun. Her mevsim kaktüslerin mutlaka alıcısı olduğunu, tüm yıla yayılan bir iş yaptıklarını kaydeden Tevfik Yalçın, 30 dönümlük serada hem üretimini hem bakımını yaptığı kaktüslerde bu yıl bir farklılık gördü. Normalde çiçek açmayan dikenli bir bitki olarak bilinen kaktüsler arasında çiçek açan 'mammillaria gasseriana, gymnocalycium eriosyce, turbinicarpus, echinofossulocactus, parodia' türleri, normal zamanından çok erken çiçeklendi. Mart ayında çiçeklenmesi beklenen kaktüsler, havanın bu yıl sıcak seyretmesi nedeniyle Ocak ayı sonu itibarıyla tamamen çiçek açmış oldu.

Bu durum karşısında şaşıran Tevfik Yalçın, erken çiçeklenen kaktüsleriyle ilgili sektördeki arkadaşlarıyla görüştü. Durumun onlarda da aynı olduğunu öğrenen Yalçın, "Normalde mart ayı sonu gibi çiçeklenirdi. Ancak bu yıl ilk defa 1 ay önceden çiçeklendi. Çok şaşırdım, araştırdım. Sebebi malum iklim olaylarından kaynaklanıyor. Küresel ısınmadan kaynaklandığını herkese söylüyorum. Belki dikkat çeker de insanlar daha duyarlı olur" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

--------------

Kaktüs serasından genel görüntü

Kaktüslerden yakın plan

RÖP: Tevfik Yalçın ile röportaj

DHA Muhabiri Alpaslan Çınar'ın anonsu

HABER: Alparslan ÇINAR -KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN /ANTALYA,

Haber Kodu : 200225040

=======================================

Mezatta 2 bin liraya kanatlı hayvan

AFYONKARAHİSAR'ın Sandıklı ilçesinde Sandıklı Süs Tavukları Yetiştiricileri Derneği'nce her hafta kanatlı hayvan mezatı düzenleniyor. Irkları ve özelliklerine göre 2 bin TL'ye kadar hayvanların satıldığı mezat, meraklılarından yoğun ilgi görüyor.

Sandıklı Süs Tavukları Yetiştiricileri Derneği'nce derneğin Alparslan Türkeş Parkı'ndaki hizmet binasında yaklaşık 4 yıldır her hafta kanatlı hayvan mezatı düzenleniyor. Kanatlı hayvan mezatında süs tavukları, ördek, hindi, güvercin gibi birçok kanatlı hayvanın satışı yapılırken, çevre il ve ilçelerden mezata yoğun katılım oluyor. Mezatta her hafta 200'ün üzerinde hayvan satılırken, ırkları ve özelliklerine göre hayvanlar 50 ile 2 bin TL arasında değişen fiyatlarla alıcı buluyor.

YOĞUN İLGİ VAR

Dernek Başkanı Ali Keskin, "Sandıklı Süs Tavukları Yetiştiricileri Derneği 2017 yılında kurulan bir dernek. Bununla birlikte Türkiye Süs Tavukları ve Bahçe Hayvanları Federasyonu'na üye bir dernek. Sandıklı ilçesinde kanatlı süs hayvanlarını sevdirme, ırk standartlarını tanıtma anlamında güzel bir yol izlediğimizi düşünüyoruz. İlçemizde cuma akşamları mezatlarımızı yapıyoruz. Mezatlarımıza had safhada bir ilgi var. Cuma akşamları çevre il ve ilçelerden güzel katılımlar oluyor. Kanatlı babında kaz, ördek, tavuk türlerinde birçok hayvan görücüye çıkıyor. 4 yıldır cuma akşamları yoğun bir ilgi güzel ortam sağlıyoruz" dedi.

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ YAPIYORLAR

Mezattan elde edilen gelirin bir kısmı ve üyelerinin de desteğiyle dernek olarak kış aylarında yaban hayvanları için doğaya yem bıraktıklarını anlatan Ali Keskin, "Dernek üyelerimizle beraber 3 ayda bir kan bağışı yapıyoruz. Engelli ve ihtiyaç sahibi arkadaşlara engelli sandalyesi alımı yaptık. Yine engelli ihtiyaç sahibi öğrencilere kırtasiye yardımı yapıyoruz. Topluma bir şeyler katmaya çalışıyoruz. Bu günlere gelmemizde en büyük katkı sağlayan belediye başkanımız. Belediye Başkanımız Mustafa Çöl'e de teşekkür ediyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Geniş açı kalabalığı ve mezat alanını gösteren görüntü

Kalabalığı gösteren ve Dernek Başkanı Ali Keskin mezat sunumu yaparken görüntü

Dernek Başkanı Ali Keskin mezat sunumu yaparken yakın görüntü

RÖP: Ali Keskin(Sandıklı Süs Tavukları Yetiştiriciliği Derneği Başkanı)

Mezatta hayvan ve kalabalık görüntüsü

Mezatta tavuk görüntüsü

Mezatta ördek görüntüsü

Mezatta sahne arkasından kalabalık görüntüsü

Haber-Kamera: Ahmet DAĞLI/SANDIKLI (Afyonkarahisar),

Haber Kodu : 200225034

=================================

Ödünç kemanla ödüllük resital

AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Antalya Devlet Konservatuarı'nda keman eğitimi alan Cansu Sara Takmaz (11), kuzeni ve öğretmeninden aldığı ödünç kemanla katıldığı yarışmalarda dereceler elde etti. Son olarak Hamburg'da 5'inci Uluslararası Stage 4 Kids Festivali'nde keman solist kategorisinde sahneye çıkan Cansu, Almanya'da Türkiye'yi temsil etmenin gururunu yaşadı.

Antalya'da oturan Meltem ve Sinan Cem Takmaz çiftinin çocuğu Cansu Sara, anaokulunda piyano eğitimi almaya başladı. Cansu, öğretmeninin yönlendirmesiyle AÜ Antalya Devlet Konservatuvarı sınavına girdi. Cansu sınavları kazandıktan sonra öğretmenlerinin değerlendirmesiyle keman çalmaya başladı. Şu an konservatuvarın yarı zamanlı 6'ncı sınıf öğrencisi Cansu, ulusal ve uluslararası yarışmalarda çok sayıda derece aldı. Cansu, 2017 Mart ayında 'Uluslararası Harmony Yarışması'nda ikincilik, 2017 Nisan ayında 'Uluslararası Genç Yetenekler Yarışması'nda üçüncülük ve en genç yarışmacı ödülü, 2019 Mart ayında '4'üncü Paris International Music Competition Yarışması'nda ikincilik, 2019 Nisan ayında Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'yla solist olarak sahneye çıkma fırsatı, 2019 Kasım ayında 'Kamerton- Soloist International Competition for Performing Arts Yarışması'nda birincilik ödülü ve Erivan Senfoni Orkestrasıyla solist olarak sahneye çıkma ödüllerini kazandı. Son olarak 2019 Aralık ayında düzenlenen Stage 4 Kids Festivali ön elemelerinde 23 ülke ve 71 yarışmacı arasında derece elde eden Cansu, Almanya'nın Hamburg kentinde şubat ayında konser verme hakkı elde etti.

Kendi kemanı olmadığı için kuzenlerinin ve öğretmeninin kemanlarıyla yarışmalara ve konserlere hazırlanan, sponsor desteği bulamadığı için Erivan'daki konsere gidemeyen Cansu Sara Takmaz, Hamburg'da 16 Şubat'taki konsere kendi imkanlarıyla gitti. Hamburg'da Laeiszhalle'de düzenlenen 5'inci Uluslararası Stage 4 Kids Festivali'nde sahneye çıkan ve keman solist kategorisinde konser veren Cansu Sara Takmaz, Almanya'da Türkiye'yi temsil etmenin gururunu yaşadı.

Cansu'nun konserlerini ödünç kemanla vermesine üzülen anneannesi Nevin Zehra Zeren (74), torununa taksitle keman almaya karar verdi ve 35 bin TL'lik sipariş verildi. Cansu'nun anneannesinin alacağı kemanla 9 Mart'ta yeni konser vereceği öğrenildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Cansu Sara Takmaz'ın Almanya'daki konserinde sahneye çıkma görüntüsü

Sahnede keman çalma görüntüleri

Sahneden ayrılış görüntüsü

Cansu Sara Takmaz'ın özel haberindeki keman çalma arşiv görüntüleri ve röportajı

Haber-Kamera: Aslı DURAN/ANTALYA,

Haber Kodu : 200225036

==================================

Tıbbi ilaç kullanmadan 8 ayda 48 kilo verdi

UŞAK'ın Eşme ilçesinde oturan Emine Sargın (47), tıbbi ilaç kullanmadan, 8 ayda 123 kilodan 75 kiloya düştü. Sargın, hayatının 46 yılını obez olarak geçirdiğini, zayıfladıktan sonra özgüvenini geri kazandığını belirtip, daha neşeli ve keyifli birisi olduğunu söyledi.

Eşme Devlet Hastanesi'nde hemşire olan evli, 2 çocuk annesi Emine Sargın, fazla kilolarından dolayı sağlık sorunları yaşamaya başladı. Varislerinin ve ağrılarının çok fazla olmasıyla birlikte zayıflamaya karar veren Sargın, diyetle 8 ayda 123 kilodan 75 kiloya düştü. Önceden 58 beden kıyafetler giydiğini söyleyen Sargın, özgüveninin yerine geldiğini, artık mağazalardan 38 beden kıyafetleri beğenerek aldığını söyledi.

Zayıflayacağına inanmadığını, 46 yıl boyunca obez birisi olarak yaşadığını ifade eden Emine Sargın, "Hayatım boyunca hep kiloyla ilgili sorunlarım, sıkıntılarım oldu. Zayıflayacağıma asla inanmıyordum, hayatımda 'zayıflık' gibi bir kelime yoktu. Artık hayatım çekilmez olmuştu. Nefes alamıyordum, yürüyemiyordum, uyuyamıyordum. Sadece birazcık hafifleyip, hayatımı az da olsa kaliteli bir hale getirmek için diyetisyenin kapısına geldim. Her gün, her sabah daha sağlıklı uyandım çünkü geceleri artık daha rahat uyuyabiliyordum. Başka hiçbir çarem kalmamıştı, çaresizdim. Saat 06.00'da başlayıp, saat 02.00'lere kadar süren bir yaşantım vardı. Hareketli bir hayatım olması gerekiyordu, ama kilolarım bunu çok engelliyordu. Sürekli yemek yiyip, uyumak istiyordum. Daha önce zayıflama çayı adı altındaki ilaçlar, haplar, kremlerin yanı sıra birçok yöntemi denedim. Ancak kendi çabamla zayıflamam mümkün olmadı. Bu durum hem bütçemi sarsıyordu hem de sağlığımı çok etkiliyor, yorgun düşüyordum. Araştırdıktan sonra anladım ki zayıflamanın sadece beslenme şeklimi düzenlemekle ve sporla olabilecek bir şeydi, başka yolu da yoktu" dedi.

Zayıfladıktan sonra artık sabahları daha zinde, dinlenmiş olarak uyandığını belirten Sargın, "Gün boyu sürekli hareket etmek istiyorum. Önceden yattığım yerden, oturduğum yerden kalkmak istemezdim. Benim için sıkıntı olan şey dış görüntü, kıyafetim, güzellik değildi. Daha çok sağlık açısından sıkıntılıydım. Bütün hastalıklar için sınırdaydım. Tüm tahlil sonuçlarım sınırda çıkıyordu" diye konuştu.

8 ayda tıbbi ilaç kullanmadan 48 kilo veren Sargın, şöyle devam etti:

"Artık özgüvenim yerine geldi, daha neşeli daha keyifli bir insan oldum. Kilolu birisini, şişman birisini gördüğüm zaman hemen gidip konuşmak, 'dur' demek istiyorum. Çünkü benim için öyleydi, kendime 'dur' demem gerekiyordu. Yani zayıflamak değil de kilo almayı durdurmam gerekiyordu. Bunu yaptım ve başardım. Çevremdekiler çocukluğumdan beri beni hep kilolu gördükleri için zayıflamamdan sonra, 'Artık seni tanıyamıyoruz' diyorlar. Hatta ben bile kendimi tanıyamıyorum."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Emine Sargın'ın baskülde kilosuna bakarken görüntüsü

-Sargın'ın kilo vermeden önceki kıyafetleri ile görüntüsü

-Sargın'ın kilolu olduğu dönemlerdeki fotoğraflarına bakarken görüntüsü

-Sargın'ın diyetisyeniyle tkonuşurken görüntüsü

-Emine Sargın ile röp.

-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Feyzi DAVULCU / UŞAK,

Haber Kodu : 200225070

=============================

Minik kalplerden kocaman yardım

İZMİR'in Konak ilçesinde, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün başlattığı projeye katılan 16 okulun öğrencileri, Elazığ'daki depremzede öğrenci kardeşleri için yaklaşık 385 koli insani yardım malzemesi topladı. Öğrencilerin topladıkları yardımlar, yazdıkları mektuplarla gönderildi.

Konak Milli Eğitim Müdürlüğü'nün başlattığı, 'Öğrenciden öğrenciye uzatılan el' projesine gönüllü olarak katılan 16 okulun öğrencileri, merkez üssü Elazığ Sivrice olan, 41 kişinin hayatını kaybettiği 6.8'lik depremden etkilenen öğrenci kardeşleri için yardım eli uzattı. Öğrenciler, aileleriyle birlikte yaptıkları yardım çalışması kapsamında yaklaşık 385 koli insani yardım malzemesi topladı. Battaniyeden, kırtasiyeye, temizlik ve hijyen ürünlerinden gıda malzemelerine kadar birçok kalemde toplanan yardımlar, AFAD'ın da yardımıyla Elazığ ve Malatya'daki depremzede öğrencilere ve ailelerine gönderildi. Öğrenciler, öğrenci kardeşlerine yardım malzemelerini gönderirken, onlara mektuplar yazmayı da ihmal etmedi.

'BİZ DE AYNI DURUMDA OLABİLİRİZ'

Yardım toplayan okullardan Konak 80'inci Yıl Eşrefpaşa İlkokulu 3'üncü sınıf öğrencilerinden Ceren Çakal, "Haberi duyunca çok üzüldük. Öğretmenlerimizin ve ailelerimizin de yardımıyla oradakiler için yardım topladık. Onların azıcık mutlu olması bile bizim için çok güzel" dedi.

Bir diğer 3'üncü sınıf öğrencisi Ecrin Kara ise, "Deprem çok kötü bir şey. Öğrenince hepimiz çok korktuk, biz de aynı durumda olabiliriz. O yüzden yardım etmek istedik. Onlar adına çok üzgünüz ama yardımcı olabildiğimiz için de mutluyuz" dedi.

Toplanan yardımların bir kısmı kargo ile Elazığ ve Malatya'ya gönderilirken, bir kısmı da AFAD tarafından depremzedelere ulaştırıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Toplanan yardım malzemelerinden görüntü

3'üncü sınıf öğrencileriyle röportajlar

Öğrencilerin yazdıkları mektuplardan görüntü

Toplanan malzemelerin AFAD'a teslim edilmesinden görüntü

Genel ve detay görüntü

Haber: Davut CAN - Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR,

Haber Kodu : 200225042

==============================

İzmir'de, boşaltılan eğik binalar yıkılmayı bekliyor

İZMİR'in Bayraklı ilçesinde, depreme dayanıksız olduğu belirlendikten sonra sakinlerinin tahliye edilmesi kararlaştırılan Çiğdem Apartmanı tamamen boşaldı. Karşıyaka ilçesine bağlı Bostanlı semtinde bulunan ve sakinleri daha önce tahliye edilen eğik binaların yıkım işlemlerinin başlaması için de, imar planı değişikliği bekleniyor.

Bayraklı ilçesi Fuat Edip Baksı Mahallesi Altınyol Caddesi'ndeki 151 numaralı 'Çiğdem Apartmanı'nın zemininde kayma olduğu şikayeti üzerine, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ekipleri inceleme yaptı. Binanın can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturduğu tespit edildi. Konuyla ilgili rapor, Bayraklı Belediyesi'ne gönderilerek binanın tahliye edilmesi istendi. Bunun üzerine harekete geçen Bayraklı Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü ekipleri, 22 daireli apartmanın sakinlerine geçen günlerde tebligat gönderdi. Ekipler dün de 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 39'uncu maddesine göre tehlikeli yapıda tahliye işlemlerine başladı. Yapı Kontrol Müdürlüğü teknik ekibi ve Zabıta görevlileri eşliğinde gerçekleşen işlemde apartman tamamen boşaltıldı. Bina sakinleri, şimdi yapının yıkılıp yeniden yapılması için müteahhitlerden teklif almaya başladı.

'FAHİŞ FİYATLARLA EV EŞYALARIMIZI NAKLETTİK'

Çiğdem Apartmanı yöneticisi Ali Gökçe, çeşitli inşaat firmalarıyla görüşmeleri sürdürdüklerini belirterek, "Biz zaten binayı yıktıracaktık ve bunun için de görüşmelerimizi sürdürüyorduk. Ancak, bir sakinimiz şikayet edince, bu işlem hızlandı ve bazı mağduriyetler yaşandı. Komşularımız apar topar taşınmak zorunda kaldı. Fahiş fiyatlarla ev eşyalarımızı nakletmek zorunda kaldık. Ben 2 bin TL ödedim eşyalarımın nakli için. Herkes aceleyle ev bulmaya çalıştı, bulabilenler buldu bulamayanlar eşyalarını bir yere koyup yakınlarının yanına gitti. Şimdi apartmanımız tamamen boşaldı ve bir an önce bir müteahhitle anlaşıp, binayı yıktırıp yeniden yapacağız" dedi.

BOSTANLI'DAKİ EV SAHİPLERİ SONUCU BEKLİYOR

Çiğdem Apartmanı ile birlikte, Bostanlı'daki eğik binaların akıbeti de yeniden gündeme geldi. Karşıyaka Belediyesi, sakinlerinin tahliye edilmesi kararı alınan 11 bina ile ilgili olarak daha önce yapılacağını duyurduğu imar revizyonuyla ilgili çalışmalarını tamamladı. Buna göre, binaların durumuyla ilgili olarak hazırlanan revizyon projesi, onaylanması için İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne gönderildi. Bina sakinleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin konuyla ilgili vereceği kararı beklemeye başladı.

'DEĞİŞİKLİĞİ BEKLİYORUZ'

Eğik binaların sakinlerinden Dinçer Güler, boşaltılması kararı verilen binalarda hala tek tük oturanların olduğunu öne sürerek, "Bizler şu anda imar planıyla ilgili, daha önce yapılacağı belirtilen değişiklik için bekliyoruz. Bu değişiklik yapılırsa, müteahhitle anlaşıp binaları yeniden yaptıracağız. Değişiklik ile birlikte müteahhit de kendisine 2-3 daire alacak ve bizlerin cebinden daha az para çıkacak, biz böyle umuyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Çiğdem Apartmanı'ndan görüntü

Bostanlı'daki binalardan görüntü

Binalardan drone görüntüleri

Bina sakinleriyle röportajlar

Muhabir Davut Can'ın anonsları

Genel ve detay görüntü

Haber: Davut CAN - Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR,

Haber Kodu : 200225039

=================================

Denizli kestane şekerinde marka olacak

DENİZLİ Büyükşehir Belediyesi'nin kırsal kalkınmaya destek vermek amacıyla ortağı olduğu Alandız Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, günlük 1 ton 200 kilogram kestane üretim kapasitesine ulaştı. Kestane şekeri ve çikolatalı kestanede Denizli'yi marka yapacak tesis ile ürünlerini aracılara ucuza satmaktan kurtulan çiftçiler ise yetiştirdikleri ürünlere katma değer sağlamanın mutluluğunu yaşıyor.

Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin ortağı olduğu Buldan ilçesindeki Alandız Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, seri kestane şekeri ve çikolatalı kestane üretiminde büyük başarı yakaladı. Günlük 1 ton 200 kilogram kestane işleme kapasitesine ulaşan tesis, kestane şekeri ve çikolatalı kestane üretimi yaparken, çalışanlarıyla bölge istihdamına da katkı sağlıyor. Lezzetiyle ünlü Alandız kestanesini işleyerek tadına doyulmaz ürünler ortaya koyan tesisin, Denizli'yi kestane şekerinde de marka yapacağı belirtildi. Yetiştirdiği kestaneleri aracılara ucuza satmaktan kurtulan çiftçiler ise ürünlere katma değer sağlamanın mutluluğunu yaşıyor. 1000 metre rakımda tamamen organik olarak yetiştirilen Alandız Kestanesi hiçbir katkı maddesi kullanılmadan katma değeri yüksek ürünlere dönüşüyor.

'KENDİ ÜRÜNÜMÜZÜ KENDİMİZ YETİŞTİRİYORUZ'

Alandız Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Remzi Salman, geçmişte ürettikleri ürünleri aracılara değerinden ucuza sattıklarını belirterek, tesisle kestanenin değerine sahip çıkıldığını söyledi. Salman, "Daha önce ürünlerimizi dışarıdan gelen alıcılara satıyorduk. Haliyle bazen kandırılıyorduk. Bazen de ürünlerimizin parasını alamıyorduk. 2018 yılı itibarıyla Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Osman Zolan'ın katkılarıyla burayı kestane şekeri fabrikasına çevirdik. Bu tesisin olması bizim için daha ekonomik oldu. Burada kendi ürünümüzü, kendimiz işliyoruz. Burada kestaneyi şeker yapıp paketleyip katma değerini yükselterek değerinde satıyoruz" dedi.

'HERKES BURADA ÇALIŞMAK İSTİYOR'

Tesiste çalışan işçi Derya Salgın, daha önce mahallede kestane yetiştirip, tüccarlara satmaya çalıştıklarını belirterek, "Tesis olmadığı için kendimiz üretip kendimiz satamıyorduk. Bu tesis hem bize iş olanağı sağladı hem de ailemize, çevremize ve bölgemize büyük katkısı oldu" diye konuştu.

Tesiste Gıda Mühendisi olarak çalışan Müge Karcar ise, kestanenin şekercik cinsi olduğunu ifade ederek, "Biz burada hiçbir katkı maddesi kullanmadan, glikoz şekeri kullanmadan kestane şekerimizi üretiyoruz. Halkımız bu konuda heyecanlı ve meraklı. Herkes burayı görüp çalışmak istiyor. Şimdiye kadar satılan ürünlerimiz de çok beğeniliyor. Hem geniz yakmıyor hem de tadı ağır değil" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Tesisten detay

-kestanelerin işlenmesinden detay

-Paketlenmesinden detay

-Çalışanlardan detay

-Sırasıyla Remzi Salman, Derya Salgın ve Müge Karcar ile röportaj

Haber : Ramazan ÇETİN/DENİZLİ,

Haber Kodu : 200225048

===============================

36 yıldır süren kadastro davası nedeniyle mağdurlar

SAMSUN'un Terme ilçesine bağlı Yalı Mahallesi'nde başlatılan kadastro çalışmaları itirazlar nedeniyle yargıya taşındı. 36 yıldır süren davalar nedeniyle tapularını alamayan vatandaşlar, su ve elektrik hattı bağlatamadıkları evlerini satamıyor, iş yeri açamıyor.

Terme ilçesinde 650 hanesi bulunan yaklaşık 2 bin 500 nüfusun yaşadığı Yalı Mahallesi'nde 1984 yılında 930 parselde kadastro çalışması başlatıldı. Ancak o yıllarda arazi anlaşmazlıkları ve itirazlar nedeniyle çalışma yargıya taşındı. 36 yıldır süren davalar nedeniyle tapularını alamayan vatandaşlar, su ve elektrik hattı bağlatamadıkları evlerini satamıyor. Davaların bir an önce sonuçlanmasını bekleyen vatandaşlar, sorunun çözülmesini istiyor.

'DAVANIN BÖLÜNMESİNİ İSTİYORUZ'

Yalı Mahallesi Muhtarı Murat Dinç, mahallenin tapu nedeniyle davalık olduğunu belirterek, "Tapu olmadığı için mahallemizde çalışma yapılamıyor. Terme Adliyesi'nde yer alan kadastro mahkemesi kapandı ve dava Çarşamba Adliyesi'ne sevk edildi. 11 yılda 3 sefer keşif günü aldık, bir kere geldiler. Dava 36 yıldır devam ediyor ve görevli hakim, dosya kalabalık olduğu için işin içinden çıkamıyor. Biz davanın bölünmesini istiyoruz. Halkımız mağdur. Keşif kararı çıkıyor. Ardından hakim tayin oluyor. İş yeri açamıyoruz. Alt yapı hizmetleri alamıyoruz. Evimize elektrik ve su alamıyoruz. Bu mağduriyetimiz giderilmelidir" diye konuştu.

'TAPU OLMAYINCA HİZMET DE OLMUYOR'

Mahallede tapu olmadığı için hizmet alamadıklarını belirten ve yetkililerden yardım talep eden Süreyya Tügen, "Dünya gelişti ancak biz adım atamıyoruz. Ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Tapularımız olsun. Tapu olmayınca hizmet olmuyor. Bu soruna biri el atsın, artık biz de gelişmiş mahallelerde yaşamak istiyoruzö dedi.

Metin Sağlık da, "Terme'nin en güzel mahallesi mağdur durumda, çok fazla şikayetimiz var. Mahallemize bakım yapılamıyor, tapumuz yok. Tapumuzu vermiyorlarö ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

----------------

Mahalleden drone detayları

Detaylar

Röportajlar

Haber-Kamera: Hakan AKGÜN, Tayfur KARA/Terme (SAMSUN)

Haber Kodu : 200225044

==============================

Evlerinde gördükleri akrepler korkuttu

KARS'ın Sukapı Mahallesi'ndeki 4 evde akrep görülmesi vatandaşları korkuttu.

Dağlık bir alanda kurulan Sukapı Mahallesi'ndeki 4 evde, son bir haftada akrep görülmesi vatandaşları korkuttu. Evinde akrep bulan Servet Savaş, akrebi duvarda gezinirken gördüklerini anlattı. Savaş'ın eşi ve 3 çocuğuyla birlikte yaşadığı evde görülen akrep, Muhtar Ataman Beki ve komşular tarafından yakalanıp, kavanoza konuldu.

Mahalle Muhtarı Ataman Beki, "Görünce ne yapacağımızı şaşırdık. Nasıl müdahale edeceğimizi de bilmiyoruz. Mahallede çok sayıda eski bina var. Kentsel dönüşümün acilen hayata geçirilmeli" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Eve giderken

-Kavanozdaki akrep

-Akrepten detaylar

-Muhtar Ataman Beki'nin konuşması

-Servet Savaş'ın konuşması

-Detaylar

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS,

Haber Kodu : 200225043

==============================

Bipolar tedavisi gören oğulları yüzenden hayatları cehenneme döndü

DİYARBAKIR'da Yüce ailesi, bipolar hastası olan oğulları Muhammed'in (18) saldırgan davranışları nedeniyle zor günler geçiriyor. Kullandığı ilaçların etkisi geçince agresifleşen Muhammed, evdeki kapı ve pencereleri kırıp, ailesine de saldırıp zarar veriyor. Odalarının kapılarını kilitlemeden uyuyamayan aile bireyleri, Muhammed'in tedavi edilmesi için yetkililerden yardım çağrısında bulundu.

Merkez Bağlar ilçesine bağlı 5 Nisan Mahallesi'nde oturan Remziye ve Yunus Yüce'nin 3 çocuğundan tek erkek olan Muhammed, 3 yaşındayken 2 kez havale geçirdi. Daha sonra düzenli olarak kontrollere giden ve okula başlayan Muhammed Yüce'n'in öğretmeni, öğrencisinin depresif davranışlarını fark edince aileyle görüştü. Ailesinin hastaneye götürdüğü Muhammed'e, yapılan kontrollerin ardından bipolar bozukluk teşhisi konuldu. Yüce ailesi, Muhammed'in hastalığının ardından zor günler yaşamaya başladı. Günde 3 ilaç kullanan ve etkilerinin geçmesiyle saldırganlaşan Muhammed, evde kapı, pencere ve duvarları kırıp, zarar vermeye başladı. Agresifleşen Muhammed ailesine de saldırmaya başladı. Bunun üzerine Yüce ailesi de odalarının kapılarını kilitleyerek kendilerini korumaya çalışırken, bir yandan da Muhammed'i yalnız bırakmamak için çaba sarf ediyor.

6 yıldır işsiz olan baba Yunus Yüce, Muhammed ile sürekli ilgilendiği, dışarı çıkarken yanında ayırmadığını ancak Muhammed'in zaman zaman ortadan kaybolduğunu, kilometrelerce uzakta bulduklarını söyledi. Her gece korku içinde uyuduklarını belirten Yunus Yüce hem oğlunun tedavisi için hem de 6 yıldır işsiz olması nedeniyle biriken yaklaşık 40 bin TL tutarındaki borcunun ödenmesi için yardım bekliyor.

'GÜNDE 3 İLAÇ KULLANIYOR, ETKİSİ 2-3 SAAT SÜRÜYOR'

Muhammed'in rahatsızlığını okuldaki öğretmenin fark ettiğini söyleyen Yunus Yüce, "Geçimimizi dost akraba yardımlarıyla yapıyoruz. Şu an 40 bin TL gibi bir borcum da var bunlardan dolayı. Muhammed yerinde duramıyor. Her ay düzenli olarak doktora götürüyoruz. Ona bir iğne yapıyorlar. 3 yaşındayken Muhammed havale geçirdi. 1 yıl arayla 2 kere havale geçirdi. Birinci de 12 gün hastanede kaldı. İkincisinde 8 gün kaldı. Biz hastalığını fark etmedik. Okula gittiği zaman öğretmeni beni aradı. O fark etmiş. Muhammed'in tedavisi için ilaç kullanıyoruz, iğne vuruyoruz. Onların etkisi gittikten sonra eskisi gibi oluyor. Günde 3 hap kullanıyor. Etkisi 2- 3 saat sürüyor. Ondan sonra tekrar sinirleniyor. Sürekli dışarı çıkmak istiyor. Ben de bu yaştan sonra dışarı çıkmakta zorlanıyorum. Her gördüğü şeyi de istiyor. Ben de zor durumda kaldım. Muhammed'in tedavisi için hayırseverlerden yardım ve çalışacak bir iş istiyorum" diye konuştu.

'KIZLARIM KAPIYI KİLİTLİYOR, KORKU İÇİNDEYİZ'

Muhammed'in kendilerine de zarar verebileceğinden korktuklarını dile getiren baba Yüce, "2 kızım var. Okuldan geliyor. Geldiği gibi küçük odaya kapanıyorlar. Kapıyı kilitliyorlar. Korku içindeyiz. Gece yattığımız zaman kalkıp bize bir zarar verecek korkusu içindeyiz. Ortada kaldık. Yetkililerden yardım bekliyoruz. Engelli maaşımız da hiçbir gelirimiz de yok. Yetkililerden bir yardım bekliyoruz" dedi.

'MUHAMMED İÇİN TEDAVİ İSTİYORUM'

Bütün gününü oğlu Muhammed ile geçirdiğini anlatan anne Remziye Yüce ise, "Maalesef oğlum hasta. Buradan tüm yetkililerden, hayırseverlerden yardım istiyoruz. Çocuğuma yardım istiyorum. Muhammed için tedavi istiyorum. Babası da işsiz. Zor durumdayız. Gün içinde zamanımız hep onunla geçiyor. Onun dışında hiçbir yere gidemeyiz. Herkes gibi normal bir hayat sürdüremeyiz. Sürekli zamanımız onunla geçiyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Yüce ailesinin evinden detay

-Aile bireylerinden detay

-Yunus Yüce'nin konuşması

-Remziye Yüce'nin konuşması

-Muhammed Yüce'nin kitap okuması

-Kırılan kapı ve pencerelerden detay

Haber-Kamera: Emrah KIZIL, Elif FİLİZ/DİYARBAKIR,

Haber Kodu : 200225045

================================

İkinci el oto satışlarında 'muayene' sorunu

BURSA Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, muayene ücretlerine uygulanan gecikme faizi nedeniyle, 1, 5 milyon aracın trafikte muayenesiz dolaştığını belirterek, "Bir kereye mahsus, bir süre içinde, faizler alınmadan bu araçların muayene yapılmasını talep etmekteyiz. Aksi halde bu sayı gittikçe artacak. Bunlar satışlara da engel oluyor. Ticareti bozuyor" dedi.

Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, trafikte 1, 5 milyon aracın muayenesiz dolaştığını söyledi. Muayene ücretlerinin üzerine gelen gecikme faizlerinden dolayı sürücülerin araçlarının muayenesini yaptıramadığını belirten Hakan Yanık, bir kereye mahsus faiz ücretlerinin alınmaması gerektiğini söyledi. Yanık, "İkinci el otomotiv piyasasında işler hızlı bir şekilde devam ederken ortaya çeşitli sıkıntılar çıktı. Geçen yıl satılan araçlara baktığımızda 7 milyondan fazla araç noterde işlem görmüş. Ciddi bir piyasa ancak bu piyasada önümüze çıkan bir sıkıntı da araç muayenelerinin eksik olması. 1, 5 milyon trafikte muayenesiz gezen araç mevcut. Çoğunluğu gecikme faizi nedeniyle muayeneleri yaptırılamayan araçlar" dedi.

'TİCARETİ DE ETKİLİYOR'

Araç muayenelerinin gecikme faizlerinin yüksek olduğunu dile getiren Hakan Yanık, şunları söyledi:

"Piyasada 1, 5 milyon araç muayenesiz. Bunların muayene yapılması için bir kereye mahsus, bir süre içinde, bu araçların gecikme faizleri alınmadan muayene yapılmasını talep etmekteyiz. Ciddi anlamda mağduriyetler var. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için faizlerin silinip, araçların muayene yapılmasını talep ediyoruz. Aksi halde bu sayı artacak. Bunlar satışlara da engel oluyor. Ticareti de bozuyor."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Araçlardan detaylar

-Drone görüntüleri

-Genel detaylar

Haber-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,

Haber Kodu : 200225047

=============================

5 yıldır çalıştıramadığı T plakasını satmasına da izin vermiyorlar

MERSİN'de Mehmet Nasır Çelik, 5 yıl önce satın aldığı T plakanın başka birine daha satılması nedeniyle mahkemelik oldu. Kullanamadığı T plaka davasını kazanan Çelik, bu kez plakanın satışına izin verilmemesi nedeniyle mağduriyet yaşadığını belirterek, "5 yılda 250 bin TL zarar ettim.  Artık bu işin çözüme kavuşmasını istiyoruz" dedi.

2015 yılında Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) Şube Müdürlüğü'nden 20 bin TL bedelle T plaka alan Mehmet Nasır Çelik, noter satışını da aldıktan sonra plakayı taksisine takmak istedi. Belediyeye gittiğinde plakanın Ö.A. adında bir kişiye satıldığı cevabını alınca şok olan Çelik, Mersin 2'nci İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Satış ve noter evraklarını inceleyen 2'nci İdare Mahkemesi, plakanın Çelik'e ait olduğuna hükmetti. Mahkeme kararının ardından plakayı aracına takan Çelik, 5 yıldır hiç kullanamadığı T plaka ile birlikte otomobilini satmak istedi. Ancak belediye tarafından bu defa da T plakanın satışına izin verilmedi.

'SATIP, KURTULMAK İSTİYORUM'

Plakanın şu an değerinin 70 bin lira olduğunu belirten Çelik, 5 yıllık sürede toplam zararının 250 bin TL olduğunu söyledi. Aracını T plaka ile birlikte satmak istediğini anlatan Çelik, "Belediye T plakanın satışına borcum olduğu gerekçesiyle izin vermiyor. Zaten arabayı 5 yıldır kullanamıyoruz, olduğu yerde çürüdü. Belediyeye 250 bin TL'lik tazminat davası açtık. Ne T plakayı kullanmama ne de satmama izin veriyorlar. 5 yıldır çile çekiyoruz. Artık bu işin çözüme kavuşmasını istiyoruz"dedi.

Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) Şube Müdürlüğü ise emniyetteki bir dosyadan dolayı plakanın satışına izin verilmediğini söyledi.

Görüntü Dökümü

------------------------

Mehmet Nasır Çelik, taksi ile gelirken

Çelik, evraklarını gösterirken

Mehmet Nasır Çelik ile röp.

Çelik, aracı ile giderken

Haber-Kamera: Soner AYDIN/MERSİN,

Haber Kodu : 200225090


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

DHA Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title