Ankara Ticaret Odası Başkanı Baran: "Enflasyonla Mücadelenin Kararlılıkla Sürdürülmesi, Özel Sektör Açısından En Önemli Güven Unsuru"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda” dedi.

(ANKARA)- Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda" dedi.

ATO Başkanı Gürsel Baran, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın da katıldığı TOBB Binası'nda gerçekleştirilen "TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları ile Deniz Ticaret Odaları Müşterek Konsey Toplantısı"na katılarak, reel sektörün beklenti, sorun ve çözüm önerilerini aktardı.

Baran, konuşmasına dünya ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirerek başladı. Dünyada jeopolitik dengelerin hızla değiştiği, tedarik zincirlerinin yeniden yapılandığı, dijitalleşme ve yeşil dönüşümün üretim süreçlerini baştan şekillendirdiği, korumacı politikaların rekabeti yeniden inşa ettiği bir dönem yaşandığını dile getiren Baran, "Bu süreç, tedarik zincirlerinde dayanıklılık ve çeşitliliğin önemini ortaya koyarken; stratejik konumu ve güçlü üretim kapasitesiyle ülkemiz açısından büyük fırsatları da beraberinde getiriyor" dedi. Türkiye'nin üretim gücü, genç ve nitelikli insan kaynağı ve dinamik girişimcilik ekosistemi ile büyük potansiyel taşımaya devam ettiğini ifade eden Baran, "Türk iş dünyası olarak, küresel ekonomideki yavaşlamaya rağmen; dış pazarlardaki etkinliğimizi güçlendirme ve rekabetçiliğimizi sürdürme gayretindeyiz" diye konuştu.

Baran, e-haciz uygulamasında vadesi gelmiş ya da takipte olan devlet borçları nedeniyle mükelleflerin banka hesaplarına uygulanan hacizlerin, ödeme işlemi gerçekleştirildikten hemen sonra kaldırılmaması nedeniyle yaşanan mağduriyetlere dikkati çekerek, "Bir banka hesabına konacak haciz, borcu karşılarken; mükellefin tüm banka hesaplarına haciz konması, mükellefe ödeme emri tebliğ edilmeden haciz işlemine başlanması, borç ödendiği halde e-haciz kaldırma yapılmaması nedeniyle mükellefler mağdur olabiliyor. Bu durum, işletmelerin nakit akışını olumsuz etkileyerek, finansmana erişimde zorluklar yaşamalarına yol açıyor" dedi.

"Alt sınırın belirlenmesi yerinde olacaktır"

Baran, borçlunun tüm hesabının bloke edilmesi yerine, yalnızca borç miktarı veya ilgili borcun iki katı kadar bir tutarın bloke edilmesi şeklinde bir uygulamanın gerçekleştirilebileceğini belirterek, "E-hacizin bir gün süreyle gerçekleştirilmesi, borçların tahsilinin ardından hesapların tekrar aktif hale getirilmesi, reel sektörün işlerinin devamlılığı açısından önemli. Ayrıca, e-hacizde belirlenmiş ve kamuoyuna duyurulmuş bir alt sınır bulunmuyor. Dolayısıyla vergi daireleri her bir alacak için tutara bakmaksızın e-haciz işlemi yapabiliyor. Bu sebeple alt sınırın belirlenmesi yerinde olacaktır" dedi.

Enerji, lojistik, hammadde ve işçilik maliyetlerindeki artışların işletmeler üzerinde baskı yarattığını kaydeden Baran, iş dünyası olarak enflasyonla mücadele sürecini önemsediklerini aktararak, "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda" diye konuştu.

"Nefes Kredisi çok kıymetli ancak reel sektörümüzün daha fazla desteğe ihtiyacı var"

İş dünyasının finansmana erişim sorununa da değinen Baran, "KOBİ'lerimiz başta olmak üzere, üretimin, ticaretin ve ihracatın devamlılığı açısından uygun maliyetli ve erişilebilir finansman sağlanması çok önemli. Bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'mizin bu yıl ikinci kez sağladığı Nefes Kredisi çok kıymetli ancak reel sektörümüzün daha fazla desteğe ihtiyacı var. Burada ortaya konan yaklaşımın, hükümetimizin öncülüğünde bankaların gayretiyle devam etmesi gerektiği kanaatindeyiz" dedi.

"Konkordato sisteminde alacaklının kendini güvencede hissedebileceği bir dayanağı yok"

Konkordato müessesesinin, alacaklı firmalar açısından yarattığı sıkıntılara da dikkat içeken Baran, "Firmalar, konkordato ilan eden firmadan en az 2 yıl boyunca alacaklarını tahsil edemiyor, icra davası bile açamıyor. Alacağını tahsil edip etmeyeceği 2 yılın sonunda da belli olmuyor. Konkordato sisteminde alacaklının kendini güvencede hissedebileceği bir dayanağı maalesef yok. Sistem bir şirketi kurtarmak hedefiyle işlerken, o şirketten alacağı olan işletmelerin varlığını riske sokuyor. Bir zincir halinde işleyen ticari sistemde, alacağını tahsil edemeyen, borcunu da ödeme konusunda sıkıntı yaşıyor. Böylelikle zincir bir yerden kırıldığında, ticari sistem zarar görüyor. Konkordato müessesesinin alacaklıyı da gözetecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor" ifadesini kullandı.

Gürsel Baran, ticari kredi kartlarına uygulanan taksit sayısının artırılmasından nitelikli iş gücü eksikliğine, perakende kanunundan sektörlerde uygulanan farklı KDV oranlarına, vize sorunundan işçi-işveren davalarına kadar iş dünyasının gündeminde yer alan konuları dile getirdi.

Kaynak: ANKA / Güncel
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title