'Ağaç Oymacılığı Sanatı' Üniversitelilere Ders Konusu Oldu

Mersin'in Tarsus ilçesinde "ağaç oymacılığı sanatı" ustası Nezihi Ünal Demirtaş yaptığı eserler ile göz doldururken, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini gelecek nesillere aktarıyor.
Mersin'in Tarsus ilçesinde "ağaç oymacılığı sanatı" ustası Nezihi Ünal Demirtaş yaptığı eserler ile göz doldururken, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini gelecek nesillere aktarıyor. Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencileri, mesleği öğrenmek için kolları sıvadılar.
Fakülte öğrencileri, Yardımcı Doç. Dr. İrem Dizdar başkanlığında öğrenciler, Ağaç Oymacılığı Sanatı ustası Nezihi Ünal Demirtaş23ın atölyesine gelerek, sanatın inceliğini öğrenmeye çalıştılar.
Çocuk yıllarının geçtiği İstanbul Dolapdere semtinde "ağaç oyma ustası" ve o dönem aynı zamanda komşusu olan Ermeni asıllı David Sürfülyan'dan 13 yaşında öğrendiği mesleğini kendini geliştirerek, bugünlere taşıyan Nezihi Usta, büyük emekler içinde yaptığı eserlerinin beğeniliyor olmasının keyfini yaşıyor.
Ortaya çıkardığı eserleri özellikle İstanbul'da gelir düzeyi çok iyi olan kişilerin beğenerek sipariş verdiğini söyleyen Nezihi Usta, "Bundan 36 yıl önce İstanbul Dolapdere'de komşumuz olan Ermeni asıllı ustam David Sürfülyan'ın beni teşvik etmesi sonucunda mesleğime başladım. Bir yıl süren çıraklık dönemimden sonra kendi işyerimi ailemin katkıları ile açtım. Bu işi önce sevmek gerekiyor. Hz. Eyüp'deki sabır ve yetenek ile işe dört elle sarılmak şart" dedi.
Ahşap ustasının en büyük amacı, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini gelecek nesillere aktarabilmek olduğunu söyleyen Demirtaş, oğlu Burakhan'ı yetiştirdiğini söyledi.
Tarsus'un Eski Sanayi Sitesindeki atölyesinde aldığı siparişlerini büyük bir özenle ve emekle yapan evli 2 çocuk babası 49 yaşındaki Nezihi Usta, sürdürdüğü sanatı hakkında öğrencilere bilgi vererek, "Kündekari ahşap sanatında kullanılan tekniklerden biridir. Ufak parçalar tek tek hazırlanır ve daha sonra bir kompozisyon oluşturacak şekilde çıtalar yardımı ile birleştirilir. Kapı kanatlarında ve minberin yan aynalıklarında kullanılan kendine özgü bir teknik ve en zor işçilik gerektirir. Bunları bağlamak
için çivi veya tutkal kullanılmaz. Parçalar birbirine geçme olduğundan ağaç kuruduğunda ufalıp parçaların ayrılmaması için satıhların altında ahşap bir iskelet bulunmaktadır. Osmanlı ve Anadolu Selçuklu dönemlerinden günümüze kadar süre gelen ağaç oymacılığı sanatı içinde yer alan çeyiz sandığı, mumluk, şamdanlık, cami mihrabı, hutbe, kürsü, kapısı ve mihrapları da yapıyorum. Tarsus'un bazı cami ve otellerinde eserlerim yer almaktadır" dedi.
Eserlerini oluştururken, ceviz, kayın, ıhlamur, kestane, gürgen ve meşe ağaçlarını kullandığını söyleyen Nezihi Usta, "Oğlum Burakhan'ın bu mesleği öğrenebilmesi için Meslek Lisesi Mobilya Teknoloji Bölümüne kayıt ettirdim. Oğlum Burakhan'a unutulmaya yüz tutmuş 'Ağaç Oymacılığı'nı bırakmak istiyorum. Bu sanatın yaşayabilmesi içinse meslek yüksek okulları da olabilir üniversitelerde bölüm açılabilir. Siz gençler inşallah bu mesleği sevip, yaşatırsınız. Ben öğreticilik istenilmesi halinde daima bu görevi
yerine getirmeye hazırım" diye konuştu.
M.Ü. Mimarlık Fakültesi Yrd. Doç. Dr. İrem Dizdar, geleneksel yapı olan ağaç oymacılığını yerinde görmek ve öğrencilere göstermek için burada olduklarını söyledi.
Öğrencilerden Derya Erdaş ise geleneksel yapı teknikleri kapsamında ahşap oymacılığını öğrenmek için geldiklerini, çok detaylı, sabır ve çok emek gerektiren güzel bir sanat olduğunu vurguladı. - MERSİN