Göztepe Parkı'na Cami Yapılması Kararı -Büyükşehir Belediye Meclisi Kararına İlişkin Yürütmenin Durdurulmasını Kararlaştıran İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin Yaptırdığı Bilirkişi İncelemesinde, Bölgede Birbirine Yürüme Mesafesi Uzaklığında 3 Cami Bulunduğu

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin Göztepe Parkı'na cami yapılmasına olanak sağlayan plan değişikliğine ilişkin kararının iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulmasına karar veren İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin yaptırdığı bilirkişi incelemesinde, bölgede birbirine yakın 3 cami bulunduğunun tespit edildiği belirtildi.

Mahkemenin kararında, Gönül Ergin'in, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin 15 Eylül 2005 tarihinde aldığı kararın, söz konusu alanın yeşil alan vasfını yok edeceğini, planın yeşil alan ortalamasını düşürücü nitelikte olduğunu öne sürerek, kararın iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtığı hatırlatıldı.

Kararda, davada teknik yönden inceleme gerektiğinden mahkemece mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığı belirtilerek, mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda; dava konusu alanın Kadıköy nazım imar planlarında ''Parklar ve Dinlenme Alanları'' içerisinde kaldığının vurgulandığı kaydedildi.

Raporda, dava konusu cami alanına, Selamiçeşme Camii'nin 700 metre, Galippaşa Camii'nin 100 metre ve Göztepe Camii'nin 1400 metre mesafede olduğunun belirtildiği anlatılan kararda, ''Bu camilerin söz konusu alana uzaklıklarının yürüme mesafesi içerisinde olduğu açıkça görülmektedir. Diğer bir deyişle, halihazır durumda birbirine yürüme mesafesi uzaklığında 3 adet cami bulunduğu tespit edilmiştir'' denildi.

Kararda ayrıca, raporda; imar planı değişikliğiyle getirilen yapılaşma kararları ile standartlara uygun yeşil alanların sağlanmasının daha zorlaşacağı, dava konusu imar planı değişikliğinin Göztepe ve çevresindeki bölgede sadece yeşil alan miktarının standartların getirdiği miktarın çok altında olması açısından değil, aynı zamanda Marmara'da olası deprem sonrasında açık alan ihtiyacının büyüklüğü ve önemi düşünüldüğünde, bu alanın imar planı değişikliğiyle yapılaşmaya açılmasının tehlikeli olacağının açık olduğu vurgulandı.

Söz konusu kararda, bölgedeki nüfus ve yapılaşma yoğunluğu düşünüldüğünde deprem sonrası için gerekli olan toplanma, geçici barınma ve sağlık hizmetleri için sınırlı sayıda belirlenmiş olan açık alanların korunmasının kaçınılmaz olduğu da belirtildi.

Mahkemenin kararında ayrıca, imar mevzuatına göre imar planlarıyla ilgili ana kuralın, değiştirilmeme ilkesi olduğu, imar planı ile belirlenen hedeflere ulaşabilmenin, gerek nazım imar planında, gerekse uygulama imar planında mümkün mertebe değişiklik yapılmamasını gerektirdiği vurgulandı.

Haberler