Haberler

Fetö'nün Atatürk Havalimanını İşgal Girişimi Davası

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanının işgal girişimi ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 sanığın yargılandığı davada, savcı tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanının işgal girişimi ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 sanığın yargılandığı davada, savcı tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri'deki Alibey Spor Salonunda yapılan duruşmada,müştekilerden Mehmet Bostan, olay günü Atatürk Havalimanı pist bölümünde bulunduğu sırada biri beyaz askeri çakarlı minibüs diğeri mavi olmak üzere iki araç gördüğünü ve bu araçlardan halkın üzerine ateş edildiğini söyledi.

15 Temmuz'da Atatürk Havalimanında şehit düşen 17 yaşındaki Mahir Ayabak'ın 50-60 metre uzağında olduğunu kaydeden Bostan, "İlk olarak hangar diye bilinen yerden ateş ettiler. Mavi araç, beyaz aracın arkasındaydı. Önce beyaz, sonra mavi araçtan ateş açıldı. Halk araçlara doğru tepkiyle yönlenince 300-400 metre daha gidip yine ateş ettiler. Göğsümden vuruldum. Havaya değil üzerimize ateş edildi çünkü biz yere yattığımızda kafalarımızın üzerinden mermi geçiyordu. Mahir'i sırtından vurmuşlar, kurşun göğsünden çıkmış. Onu gördüğümde yerde yatıyordu. Şikayetçiyim ve sonuna kadar buradayım." ifadelerini kullandı.

Atatürk Havalimanı kulesinde görevli hava kontrolör şefi müşteki Enver Yavuz da 15 Temmuz saat 23.35'te 1 albay ve 2 polisle beraberindeki 7-8 askerin kuleye geldiğini, albayın, "Türkiye'nin huzur ve refahı için ordu yönetime el koymuştur. Şu an itibariyle göreviniz sona ermiştir" dediğini, bunun üzerine ilgili müdürünü arayıp bilgi verdiğini anlattı.

Darbe olduğunu bildiren albayın sürekli birileriyle cep telefonu görüşmesi yaptığını belirten Yavuz, şöyle konuştu:

"Saat 23.55'te albay bize tüm kalkışları durdurmamızı söyledi. Durumu yine arayıp müdürüme ilettim. Daha sonra albay ve beraberindekiler, bir binbaşı, 1 astsubay başçavuş, rütbesini anlamadığım 30'lu yaşlarda bir asker ile 3 tane erin gelmesi üzere kuleyi terk ettiler. Bu aşamadan sonra muhatabımız yeni gelen bu ikinci grup oldu. Saat 00.15'de binbaşı dış hat hariç tüm seferlerin iniş ve kalkışlarını durdurmamı istedi. Havalimanının girişlerini tanklarla kapattıklarından yolcular zaten uçağa binemediğinden ve hava yolu şirketleri de durumdan haberdar olduğundan zaten uçaklar kalkmıyordu. Saat 01.00 sularında iç hatların orada halk toplanmaya başladı. Yüksekte olduğumuzdan, apronun ortasındaki iki askeri araçtan halka ateş edildiğini gördüm. Araçlar ateş ederek geçiyordu. Saat 01.30'da kulenin hemen altındaki giriş kapısında toplanan halkın sesleri geliyordu. Erler bizi arka tarafa götürüp orada kalmamızı istedi. Özel Harekat Polisleri gelmişti. Silah bıraksınlar diye askeri ikna etmeye çalışıyorlardı. Bu sesler duyulurken binbaşının askerlere silahlarına mermi sürmelerini emrettiğini duydum."

-"Hava Harp Okulundan kalkan silahlı 2 helikopter Devlet Konukevini kontrol etti"

Saat 02.00 civarında 3 el silah sesi duyduğunu dile getiren müşteki Yavuz, 10 dakika sonra askerlerin, polisin kuleye girmelerine izin verdiğini, polisin askerleri linçten kurtarmak için çaba sarf ettiğini anlattı.

Yavuz ifadesine şöyle devam etti:

"Askerler teslim olduktan bir süre sonra müdürlükten, cumhurbaşkanının uçağının iniş yapacağı bilgisini aldım. Pisti hazırlattım. Saat 03.18'de cumhurbaşkanının uçağı indi. 03.40'dan itibaren de jet uçakları geldi. Düşük irtifada uçtukları için sonik patlamalar meydana gelmişti. 04.10'da halk yavaş yavaş kuleden uzaklaştırıldı. Milletvekilleri, bakanlar ve sayın valimiz gelmişti. Polisler, askerlere tişört bulup kuleden çıkardı. Saat 05.40'da uçuşlar normale dönmeye başladı. Saat 06.50'de Hava Harp Okulundan 2 tane helikopter kalktı. Helikopterin biri havada dururken, diğer kuleye yakındı. O helikopterde silah vardı. Frekanstan hemen burayı terk etmelerini söyledim. Kuleye yanaştıktan sonra Devlet Konukevini kontrol edip geri okula indi. Kısa bir süre sonra yine aynı şeyi yaptı. Sanıklardan şikayetçiyim." M

Müşteki Yavuz ayrıca, bir askerin, korkarak "İzinden yeni geldim, halka ateş etmemi istiyorlar. Ben nasıl halka ateş edeyim" dediğini söyleyerek, sanıklar arasında bulunan birini teşhis etti.

Atatürk Havalimanı hava kontrolörü müşteki Görkem Ateş de müşteki Yavuz'un beyanlarının benzeri şekilde ifade verdi. Ateş ayrıca, kuleyi ele geçiren ve adını bilmediği binbaşının, askerlere, "Gelen olursa önce ayağa, sonra kafaya sıkacaksınız" diye emir verdiğini duyduğunu söyledi.

Duyunca şok olduğu için bu sözü hiç unutmadığını kaydeden Ateş, "Binbaşı telefon görüşmeleri yapıyordu. Oradaki bir uzman çavuşun ise askerlere, 'Silahlarınızın ağzındaki mermileri çıkarın, kendi halkınıza mı sıkacaksınız' dediğini duyduğunu belirtti. Ateş ve ifade veren diğer hava kontrolörleri de kuleyi ele geçiren binbaşıyla beraber gelen 3 erin olaydan habersiz olduklarını ve korktuklarını gördüklerini belirterek, tutuklu sanıklar arasındaki bu 3 eri teşhis etti.

-"Dipçikle beni darp ettiler"

Olay günü aracıyla seyir halindeyken radyodan darbe girişimini öğrenmesi üzerine Atatürk Havalimanına gittiğini belirten müşteki Bilal Çöp ise ifadesinde, "Liman girişinde bekledim. Sonrasında içeri girdim. Bir vatandaşımız dirsek altından ezildi. O arkadaşı tankın altından aldık. Dış hatlar yolcu geliş bölümünde bir grup asker vardı. O sinirle oraya gittim. Başlarındaki komutan arkaya geçmiş, öne askerleri sürmüştü. Komutanın elindeki silahı almaya çalıştım. Silahın kayışı elimi kesti. Komutan bana dipçikle vurmaya başladı. Bir grup asker oradan ayrılırken, diğer askerler de bana vurmaya başladı. Sanıklar, terör eylemi için gittiklerini söyleseler de ben orada hiçbir rütbelinin ya da askerin 'Bu bir terör eylemi tedbiri' dediğini duymadım. Şikayetçiyim. Beni darp edenlerin kimler olduğunu teşhis edemiyorum. Çok fazla değişim var. Saçlarını uzatmışlar, sakal bırakmışlar." diye konuştu.

Diğer müştekiler de olay gecesi yaşadıklarını anlatıp, şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini belirttiler.

Bugünkü duruşmaya katılan müştekilerin ifade alma işlemlerinin tamamlanmasının ardından, cumhuriyet savcısına davaya katılma, tahliye ve diğer taleplere ilişkin görüşü soruldu.

Cumhuriyet savcısı, yazılı ve sözlü olarak katılma talebinde bulunan müştekiler ile suçtan zarar gören kurumların dosyaya katılan sıfatı ile kabulüne karar verilmesini istedi. Tüm tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin; üzerlerine atılı suçlamaların vasıf ve mahiyeti, suçlamalara ilişkin kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı ve kaçma şüphesinin dikkate alınarak reddedilmesini talep etti.

Savcının mütalaasının ardından ara karar oluşturan heyet, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Hava Yolları Anonim Şirketi ile çok sayıda müştekinin, suçtan zarar görmeleri dikkate alınarak, dosyaya katılan sıfatıyla kabullerine karar verdi.

Tutuklu sanıklar ve sanık avukatları tahliye taleplerini yinelerken, duruşma yarın sanıkların taleplerinin alınmasıyla sürecek.

Kaynak: AA / Güncel

Mustafa Kemal Atatürk İstanbul Politika Güncel Haberler

title