Haberler

    Eyüp Taşpınar: 'Gurur Duyarak Ülkemi Temsil Ettim'

    Yüzmede birçok Türkiye rekoru kıran Eyüp Taşpınar, henüz ilkokul birinci sınıftayken başladığı bu sporda başarılarına ailesinin büyük özverisiyle ulaştığını söylüyor.

    "Bu iş aileler için çok daha zor. Çocuklardan önce dayanıklı olması gereken kişiler aslında aileler. Çünkü gerçekten çok zorlu bir dönem. Bu dönem, her sabah 5'te çocuğunu kaldırıp antrenmana götürmek gibi çok fazla sorumluluk getiriyor" diyen Taşpınar için eğitim hayatı da son derece önemli. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümünde okuyan Taşpınar, birçok arkadaşının eğitim ve spor kariyerini birlikte götüremediği için yüzmeyi bıraktığını kendisinin ise iyi bir sistemle yoluna devam edebildiğini ifade etti.
    Yüzmeye çok erken yaşta başladın. Nasıl gelişti, anlatır mısın?
    Yüzmeye ilkokulda daha henüz birinci sınıf öğrencisiyken başladım. Bir gün Enka Spor Kulübü okulumuza gelerek yüzme bilen öğrencilerin isimlerini aldı. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra da Enka'da bir seçme yapıldı. Daha önceden babam yüzmeyi öğretmiş olduğundan beni de seçtiler. O şekilde altyapıda yüzmeye başladım. Hayatım boyunca hırslı bir insan olduğumdan kısa sürede yükseldim ve A takımına gelene kadar bu yükselişim devam etti. Daha sonra da Türkiye ve dünya başarıları gelmeye başladı. Bu şekilde hiç akılda yokken, bir anda başladı yüzme kariyerim. Ailem de her zaman destekledi, eğer onlardan bu desteği görmeseydim buralara gelebileceğimi pek sanmıyorum.
    Yüzmeye erken başlamanın avantajları neler?
    Yüzmeye erken başlamam birçok açıdan avantaj sağladı. Kelebek, sırtüstü, kurbağalama ve serbest olmak üzere 4 branşı da rakiplerimden daha erken öğrenmiş olmam büyük bir fark yarattı. Çünkü hızlıca artık başka şeyleri öğrenmeye yönelebilirdim. Yüzme sporu sürekli devamlılık ve havuzun içinde bulunmayı gerektiren bir spor bu yüzden erken yaşta başlamış olmamı bir avantaj olarak görüyorum. Fakat "erken yaşta başlamadım iyi bir yüzücü olamam" diye de düşünmemek gerek. Çünkü 6 yaşında da başlamış olsanız 10 yaşında da başlamış olsanız yaşınız 20'lere geldiğinde durum artık sadece antrenman sistemi, teknik, kuvvet ve devamlılık gerektiren bir duruma dönüşüyor.
    Hem Türkiye'de hem de dünyada sayısız başarı ve rekora imza attın. Senin için en değerlileri ve unutamadıkların hangileri?
    Öncelikle o kadar fazla anım var ki anlatarak bitiremeyiz sanırım ama  unutamadıklarım ve benim için değerli olanlardan bahsetmem gerekirse; ben Milli Takım yarışlarında her zaman gurur duyarak ülkemi temsil ettim. Benimle birlikte bir çok arkadaşım da aynı şekilde temsil etti. Ülkemiz adına yarışmak, başarı elde etmek, temsil etmek kadar gurur duyulacak başka bir şey daha yok. Ben yarışırken bütün arkadaşlarımın, antrenörlerin ve teknik ekibin orada benim için bağırmaları gurur verici. Kazandığım başarılardan sonra onlardaki ve bendeki mutluluk paha biçilemez. Bunun dışında hiç unutamadığım bir anım bir Türkiye Şampiyonası'nda kırmış olduğum 8 Türkiye rekoruydu. Daha önce hiç bir yarışta o kadar rekor kırmamıştım. Zaten kırabilen insan sayısı da pek yoktu açıkçası. İlk rekoru kırdığımda yarış bitiminde yorgun olmam gerekirken inanılmaz enerji doluydum. Kendi kendime tüh hala enerjim varmış keşke daha hızlı yüzseydim dediğimi hatırlıyorum. Her yarışa gitmeden önce ben bir rekor kırıp geliyorum diyerek ayrılıyordum yanlarından ve gerçekten de yine rekor kırıp dönüyordum. Artık 7. rekorumu da kırınca geriye en zor branşım kalmıştı ve tam tekrar yarışa giderken antrenörüm gergin olmana gerek yok yeterince iyi bir yarış çıkardın zaten bu yarışı kafana takma dedi. Fakat ben kendime güveniyordum ve bunu başarmak istedim. Oraya çıktım yüzdüm ve rekorumu kırdım. Çok zordu belki evet ama inanmak başarmanın yarısıdır demişler. Buna yürekten inandım ve sonucu hepimiz için güzel oldu. En son kenarda antrenörüm ve diğerlerinin zıplayarak birbirlerine sarıldıklarını gördüm bu da gurur ve mutluluk verici anlardan biriydi.
    Yüzme, antrenmanları sıkı olan bir spor dalı. Hem sabah hem de akşam antrenman yapmak zorundasın.  Bu antrenmanlar, kamplar, turnuvalar arasında eğitim hayatın nasıl ilerliyor?
    Bu konuya gelince yüzmenin en zor yanlarından biri bu. Nedeniyse ülkemizdeki eğitim sistemi ve yüzme sporunun gerektirdikleri birbiriyle pek uyuşmuyor. Ben ortaokul ve lise hayatım boyunca sabah 5'te kalkıp antrenmana, sonrasında 8'de çıkıp okula, sonra akşam 4'te de okuldan çıkarak tekrar 4 buçuktaki antrenmanıma gittim. Bu hafta sonları hariç her gün bu şekildeydi ve okulda sürekli derslerde uyuyakalıyordum. Okul ve yüzmeyi aynı anda götürmek zorundaydım ve bunu başardım bir şekilde. Ama bu sebepten yüzme kariyerine son veren birçok arkadaşım oldu. Turnuvalar ve kamplar sırasında bazen sınavlarımı kaçırıyordum, derslerden bahsetmiyorum bile. Ama okuldaki öğretmenlerim de yardımcı oluyorlardı. Kaçırdığım sınavlara daha sonraki tarihlerde girebiliyordum. Konuları bilmeden ne kadar başarılı olabilirseniz tabi. İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne 2015 yılında başladım. Aynı zamanda okulun yüzme takımına da girdim. 3 yıldır BİLGİ'de de yüzme yarışlarına katılıyorum. Belirttiğim gibi yüzme sporuyla uğraşırken iyi bir bölüm ve üniversitede de okumak gerçekten çok zor. Ben de bu konuda bayağı zorlanıyorum. Eğer sistem bu şekilde olmasaydı, ben sporumu ve eğitim hayatımı daha rahat bir şekilde yaşasaydım belki de her ikisinde de daha büyük başarılara imza atardım diye düşünüyorum.
    Yüzme, olimpiyatların en çok izlenen spor dallarından biri. Dünyada birçok ülkede yüzmeye büyük önem veriliyor. Türkiye'de yüzme branşını dünya ile nasıl karşılaştırırsın?
    Yüzme branşını diğer ülkelerdeki ilgiyle kıyaslarsak ülkemiz bu branşta biraz geride diye düşünüyorum. Ülkemizde yeni yeni yüzme branşına yatırım yapılmakta. Zamanla çok daha iyi yerlere geleceğimizi düşünüyorum. Bunun için yapılan birçok proje var. Bu projeler biraz daha küçük yaşlara yönelik tabi ama ben daha iyi olacağına inanıyorum.
    Birçok aile çocuğunu yüzmeye gönderiyor; ama bir yerde tıkanıyor. Ailelere tavsiyelerin var mı? Sen bu eşiği nasıl aştın?
    En başlarda bu iş aileler için çok daha zor. Çocuklardan önce dayanıklı olması gereken kişiler aslında aileler. Çünkü gerçekten çok zorlu bir dönem. Bu dönem, her sabah 5'te çocuğunu kaldırıp antrenmana götürmek gibi çok fazla sorumluluk getiriyor. Bu yüzden aslında bunu ailelerin bir şekilde aşması ve peşini bırakmaması gerekiyor. Çocuklarının başarıları sonucunda buna değdiğini anlayacaklardır. Sadece biraz gayret gerektiriyor ki her aile bunu çoçukları için seve seve yapacaktır. İnanın ki bu büyük oranda sizin başarınız. Ben ailem olmadan buralara gelemezdim. Benim için birçok şeye katlandılar. Ben de başarılarımı onlara borçluyum ve onlara minnettarım. Aileler bunu biraz dikkate alıp o dönemi atlatabilirlerse gerçekten mutlu olucaklardır ve çocukları da başarılı olacaktır.

    Kaynak: Skorer / Spor

    Spor Haberler

    500
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title