Haberler

Ergenekon Davası'nın Gerekçeli Kararı Açıklandı (8)

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararında "Farklı zaman ve yerlerden ele geçen, dosya kapsamında bulunan, birbirlerini büyük oranda teyit eden kanuni delillere göre "Ergenekon isimli bir terör örgütünün varlığının sabit olduğu" kanaatine varılmıştır.

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararında "Farklı zaman ve yerlerden ele geçen, dosya kapsamında bulunan, birbirlerini büyük oranda teyit eden kanuni delillere göre "Ergenekon isimli bir terör örgütünün varlığının sabit olduğu" kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte, NATO'ya bağlı Avrupa devletlerinde kontgerilla denilen gizli örgütlenmelerin varlığı, bu gizli örgütlenmelere her devletin tarih ve kültürüne göre değişik adlar verildiği, bunlardan en çok bilinenlerinin İtalya'daki "Gladio", Fransa'daki "Rüzgargülü", Yunanistan'daki "Koyun Postu" ve Belçika'daki "Kılıç" isimli örgütler olduğu, Avrupa devletlerinin on yıllar öncesinde hukuk dışı bu gizli örgütleri ortaya çıkartıp tasfiye ettiği, sorumlularını yargıladığı bugün için genel geçer, aynı zamanda doğru olan bir bilgidir" denildi.

"KONTRGERİLLA ÖRGÜTÜNÜN VARLIĞI, BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT DAHİL BİRÇOK KİŞİ TARAFINDAN KAMUOYUNA DUYURULMUŞTUR"

Gerekçeli kararda şu ifadelere yer verildi:

"Ülkemizde adına "Derin devlet de denilen kontrgerilla örgütünün varlığı, Başbakan Bülent Ecevit dahil birçok kişi tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Bu konuda sayısız yayın yapılmıştır. Bunun dışında, derin devlet, gladyo veya kontrgerilla şeklinde adlandırılan kanun dışı yapılanmanın varlığı ve terör örgütü niteliğinde olduğu, kamuoyunda belli ve açık bir husus olarak görülmüş, özellikle bu yapılanmanın varlığı konusundaki tespite nerede ise kimse tarafından itiraz edilmemiştir. Her yönden stratejik bir konumu olan Türkiye 1952'den itibaren NATO üyesidir. Tasfiye edilene kadar Avrupa devletlerinde var olan kontrgerilla örgütü konusunda ülkemizde bugüne kadar bir yargılama olmamıştır. Avrupa'nın birçok devletinde, bir tesadüf sonucu kontgerillanın izine rastlanılmış ve bu fırsatlar değerlendirilmiştir. Türkiye'de kontgerillayı tasfiye şansı 1996'da Susurluk'taki trafik kazası ile yakalanmıştır. Kırmızı bültenle aranan cinayet suçlusu Abdullah Çatlı, Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ve Milletvekili Sedat Bucak aynı araçta iken kaza geçirmişlerdir. Bu olaya dair soruşturma ve dava, o dönemde oluşan toplum desteğine karşılık 14 kişi ile sınırlı kalmıştır. Davayı gören İstanbul 6. DGM'nin kararında "Susurluk civarında meydana gelen kazada silahlı teşekkülün bir bölümü su yüzüne çıkmıştır" denilmiştir" ifadelerine yer verildi.

"SUSURLUK KAZASI SONRASINDA ORTAYA ÇIKAN YAPININ DA ASLINDA ERGENEKON ÖRGÜTÜ'NÜN KÜÇÜK BİR HÜCRESİ OLDUĞU ANLAŞILMAKTADIR"

Gerekçeli kararda, "Soruşturmalarda ele geçen ve Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu konusunda kuşku bulunmayan örgüt belgeleri başta olmak üzere dosya kapsamındaki diğer delillere göre, Ergenekon'un Avrupa'da adına kontgerilla denilen gizli örgütün Türkiye'deki adı ve Ergenekon soruşturmasından 11 yıl önceki Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan yapının da aslında Ergenekon Örgütü'nün küçük bir hücresi olduğu, bu örgütlü yapıya ülkemizde, Avrupa'daki örneklerine uygun şekilde Türk kültürüne ait bir terim olan "Ergenekon" ismi verildiği anlaşılmaktadır" denildi.

"ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN, TERÖR ÖRGÜTLERİNDEN İDEOLOJİK OLARAK FARKLI BİR YAPIDA OLDUĞU ANLAŞILMAKTADIR"

"Ergenekon Terör Örgütünün, ülkemizdeki diğer bölücü ve yıkıcı diye adlandırılan terör örgütlerinden, dini motifli veya Marksist, Leninist metotları benimsemiş terör örgütlerinden ideolojik olarak farklı bir yapıda olduğu anlaşılmaktadır" denilen gerekçeli kararda şu ifadelere verildi:

"Ergenekon Örgütünün yapısı temelde; Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin örgütün amaçları doğrultusunda istismarına, örgütün amaçları doğrultusunda netice vermeyen demokratik tercihlerin gayrı meşru sayılmasına ve sonuçlarına karşı açık veya örtülü cebri mücadele verilmesine dayalıdır. Ergenekon Örgütünün üye profilinin, örgütün amaçları dikkate alınarak oluşturulduğu gerek ele geçen örgüt belgelerinden, gerekse dosya kapsamındaki diğer delillerden anlaşılmaktadır. Örgütün Yürütme organlarının cebren ortadan kaldırılması veya çalışamaz duruma getirilmesi amacının, itiyadi suçluların, esrar kullanıcılarının, diğer terör örgütleri ve mafya mensuplarının, gazetecilerin, devletin emekli ya da halen görevde olan memurlarının, normal koşullarda bir araya gelmez kimlikteki başka kişilerin, özel ya da kamu kurumu niteliğindeki kuruluşların veya legal ya da illegal siyasi oluşumların örgütün amaçları doğrultusunda iş bölümü ve hiyerarşi içerisinde bir örgüt yapısı etrafında bir arada tutulmalarını gerektirdiği anlaşılmaktadır."

"ÖRGÜTÜN MENSUPLARININ BİRBİRLERİNİ BİLEMEYECEKLERİ DE ANLAŞILMAKTADIR"

"Ergenekon Örgütünün ele geçen temel belgelerinde belirtilen gizlilik prensibine ve örgütün farklı birimlerinde hücre şeklinde düzenlenen yapılanmalarına göre, bütün mensuplarının birbirlerini bilemeyecekleri de anlaşılmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması ya da Danıştay'a yapılan menfur saldırı örnekleri ele alındığında, soruşturma ve kovuşturma kapsamında ortaya çıkan delillerden hareketle; bu eylemlerin yapılması, kamuoyunun örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirilmesi, eylemden hemen sonra yapılan ve yaptırılan acil ve olgusal gerçekliğe uygun olmayan açıklamalar ve benzeri tüm faaliyetler örgütün amacına ulaşabilmek için sahip olması gereken üye profilinin bilinen terör örgütlerinin üye profilinden farklı olması gerektiğini

ortaya koymaktadır. Yine bu örgütlerin legal ve illegal kanatta yer alan mensuplarının, hatta aynı İllegal kanattakilerin dahi çoğu kez birbirlerini tanımadıklarına, örnek olarak Hizbullah Terör Örgütünün Camide Tefsir ve Hadis dersi veren bir mensubu ile Askeri kanadında yer alıp cinayetler işleyen bir başka mensubunun birbirlerini tanımadıklarına, bunun ise Terör Örgütlerinin stratejilerinden birisi olduğuna, Hizbullah Terör Örgütünün camide ders veren bir mensubu hakkında işlem yapılması durumunda bölge halkının "Camide ders veren bir Mele'nin terörle ne işi olur" şeklinde tepki göstermesinin amaçlandığına, bunun yanında legal alanda çalışan bir örgüt mensubunun mesai arkadaşları veya yakınlarının çoğu kez o kişinin İllegal yönüne tanık olmadıklarına, olsalar dahi bunu rahatlıkla ifade edemediklerine yargı uygulamasında sıkça karşılaşılmaktadır. Bu açıklamalara göre Terör Örgütlerinin meşru alana çıkmaları faaliyetlerinin örgütsel niteliğini değiştirmemektedir."

(BB) - İstanbul

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Susurluk Türkiye İtalya Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title