Haberler

Erdoğan, AK Parti'nin Seçim Manifestosunu Açıklıyor

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten, hakların serbestçe kullanılmasından yanayız, yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız." dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten, hakların serbestçe kullanılmasından yanayız, yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin 24 Haziran Seçim Manifestosu'nu açıkladığı İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, AK Parti'yi kurarken " Türkiye'nin dünü, bugünü, yarınıyız" dediklerini hatırlattı.

"Biz millete efendi değil hizmetkar olacağız." diyerek yola çıktıklarını belirten Erdoğan, 16 yıllık yolculukları boyunca da bu sözlerine sadık kaldıklarını dile getirdi.

Yıllar önce Pınarhisar Cezaevi'nden tahliye olduktan sonra karşılamaya gelenlere, "Ülkemizin yüz yüze olduğu iç sorunlarla karşı karşıya geldiği uluslararası sorunlarla ve baskılarla başa çıkabilmenin en önemli şartı, milletin desteğine sahip milli politikalar geliştirmektir. Yerli bir duruşa, milli bir duruşa şiddetle ihtiyacımız var." dediğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Evet, bu sözlerimin üzerinden tam 19 yıl geçti. O gün bugündür yerli bir duruşun, milli bir siyasetin kavgasını verdiğimiz, bu yolda milletimizle beraber yürüdüğümüz için bahtiyarım. İnşallah Rabbim, bundan sonra da bizleri bu yoldan ayırmaz. Daha önce merhum Menderes'e, merhum Özal'a, merhum Erbakan Hocamıza, merhum Türkeş'e, merhum Yazıcıoğlu'na, diğer milli ve yerli siyaset insanlarımıza verdiğiniz emaneti, şimdi biz muhafaza ediyoruz. Görevi teslim aldığımız günden beri, bayrağı düşürmeden, sırat-ı müstakim üzere yürüyerek, hedefe varmaya çalıştık. Emanetin sahibinin millet olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadık. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'in çağrısına kulak vererek, 'Korkmadık.' İçeriden ve dışarıdan gelen her türlü engelleme çabalarını, 'Ulusun, korkma. Nasıl böyle bir imanı boğar, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?' diyerek boşa çıkardık."

"AK Parti'nin hamurunu milletimiz yoğurdu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2001 yılında AK Parti'yi kurarken, "adalet" ve "kalkınma" idealini şiar edindiklerine de değindi.

"AK Parti'nin hamurunu milletimiz yoğurdu, siz yoğurdunuz, rotasını milletimiz çizdi." diyen Erdoğan, AK Parti'nin hikayesinin Türkiye'nin hikayesi olduğunu vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu hikayede gariban sofralarının mesajları var. Başının okşanmasına hasret yetimlerin özlemleri var. Dili dualı anaların istekleri var. Bu hikayede ailesinin helal lokmasını kazanan babaların beklentileri var. Okul sıralarındaki gençlerin umutları var. Genç kızlarımızın mutlu yarınları var. Bu hikayede, medeniyetimize ve tarihimize ait ne varsa, hepsi mevcuttur. Hamdolsun, milletimiz bizi dualarına, isteklerine, umutlarına, yarınlarına, destanlarına ortak ederek, emanetine layık gördü. İşte bu yüzden, milletimize hizmet yolculuğumuza çıkarken daha çok demokrasi dedik, daha çok özgürlük dedik, daha çok büyüme dedik."

Erdoğan, sadece daha çok yol, hastane, okul, köprü, iş, hizmet sözünü tutmaya çalışmakla kalmadıklarını, aynı zamanda adaletin tesisi yolunda da gece gündüz mücadele ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Kıyafetinden, düşüncesinden dolayı eğitim öğretim imkanı elinden alınan yavrularımızın biz elinden tuttuk. Etnik ve mezhebi kimliğinden, kültüründen dolayı mağduriyete uğrayan vatandaşlarımızın hakkını teslim ettik. Farklı dinlere mensup vatandaşlarımızın kurduğu vakıfların haklarını onlara iade ettik. Vesayetin kontrolündeki iktidarı milletin emrine verdik. Millet devlet için değil, devlet millet içindir dedik. 'Millet efendi, biz hizmetkarız' dedik. 'Yeter söz de karar da milletindir.' dedik. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandırdık."

"Devlet milletin emrine girdi"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, davalarının ülkeye ve aziz millete hizmet davası olduğunu, ülke büyüdükçe ve kalkındıkça milli egemenlik ve bağımsızlığın da perçinlendiğini ifade etti.

Milli geliri 3,5 kat artırdıklarında, ihracatı 5 katına çıkardıklarında, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdüklerinde, Türkiye'nin hem kalkınmasına hem özgürleşmesine hizmet etmiş olduklarına değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yerli ve milli siyaset, işte tam da budur. Milli olmak, milli geliri artırmak, milletin iş ve aşını büyütmek demektir. Milli olmak, faize giden parayı yatırımlar ve sosyal yardımlar yoluyla millete aktarmak demektir. Yerli olmak Türkiye'yi 5 cente muhtaç halde IMF kapısında bekletmemek, savunma sanayinde dışa bağımlı olmamak demektir. Şu 16 yıllık iktidarımız döneminde devlet-millet kaynaşması gelişti, hamdolsun devlet milletin emrine girdi. Bürokratik oligarşinin hakimiyetine son verdik. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' anlayışını hakim kıldık. 'Halkımız demokrasinin en ileri standartlarına layıktır.' dedik. Sosyal restorasyonla kardeşliğimizi yücelttik, anayasal değişikliklerle sistemimizi demokratikleştirdik, sivilleşme adımlarıyla siyasetimizi normalleştirdik."

"Millete hizmetkar olma idealimizden hiç sapmadık"

Zihniyet dönüşümünü tamamladıklarını, şimdi kurumsal dönüşümü tamamlama zamanının geldiğini vurgulayan Erdoğan, yeni bir düzen inşa etmenin zahmetli olduğunun altını çizdi.

Eski düzenden beslenenlerin değişime düşman olacaklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Geride bıraktığımız 16 yıllık diriliş döneminde büyük dirençlerle karşılaşsak da bir zamanlar hayal edilmesi imkansız olanı hep birlikte başardık. Demokrasiden ekonomiye kadar attığımız her adımı, milletimizin adalet ve kalkınma arayışının bir parçası olarak gördük. Yerli ve milli olanı evrensel insanlık birikimiyle modern, demokratik siyasetin gerekleriyle harmanladık. Sabitlerimizi koruduk, ancak ülkemizin değişen ihtiyaçlarına ve değişen dünyaya duyarsız kalmadık. Bunları yaparken tecrübe kazandık, bunun yanında da güçlendik. Buna karşılık kuruluş hedeflerimizden, bu aziz millete hizmetkar olma idealimizden hiç sapmadık. Bu milletimiz de özellikle bize ayrı bir güç verdi ve milletimizle hep dertleştik, milletimize afra tafra yapmadık. Milletimizin karşısında mütevazı olduk. Hep milletimize hesap verdik. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapmak yerine, herkesin gözü önünde muhasebe yaptık. Milletimize olan saygımızın ve sevgimizin gereği olan bu siyaset tarzımızı, sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız."

" Türkiye'nin menfaatlerine aykırı adımlar atmak mümkün değildir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zor bir coğrafyada, risk ve tehditlerle dolu bir bölgede büyük dönüşümlere gebe bir zaman diliminde yaşandığının da altını çizdi.

Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra bölgeye düşen ateşin, son yıllarda yeniden harlandığını ve yeni bir yangına dönüştüğünü ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Küresel şer odaklarının sömürge politikaları, bölgemizi terörizmin, fanatizmin, radikalizmin kuşatması altına soktu.

Halkından kopuk yönetimler, geri kalmışlık, kardeş kavgası, etnik ayrılıkçılık ve mezhep taassubu, bölgemizi kaosa sürükledi. Bu kadim coğrafya, ne acıdır ki vekalet savaşlarının arenası haline geldi.

Rabb'imize hamdolsun ki Türkiye, sahip olduğu demokratik güçlü devleti, büyüyen ekonomisi ve milli seferberlik ruhu sayesinde, bu ateş denizi içinde bir istikrar adası olarak kalabildi.

Küresel şer odakları bölgemize terörizm ve ayrılıkçı ideolojiler zerk etmeye çalışırken, Türkiye barış, huzur ve güven getirmek için tüm gücüyle gayret gösterdi. Güçlendirdiğimiz ekonomik ve demokratik altyapımızın desteğiyle son yıllarda güvenliği ve refahı tüm bölgemize yaymaya ve bununla birlikte çok güçlü adımlar atmaya çalıştık. Böylece, hem kendi geleceğimizi hem dostlarımızın geleceğini güvence altına alma yolunda tarihi mesafeler katettik. Artık bölgemizde Türkiye'ye rağmen, Türkiye'nin menfaatlerine aykırı adımlar atmak mümkün değildir. Artık coğrafyamızda Türkiye'nin güçlü iradesine rağmen kirli oyunlar kurmak, sınırlar tanzim etmek, oldu bittiler yapmak mümkün değildir."

"Milli menfaatler ve milli güvenlik kaygıları ön plana çıktı"

Türkiye'nin önünde yeni bir dünyanın olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni çatışma dinamikleriyle şekillenen dünyada, uluslararası alandaki mücadelelerin günden güne daha da sertleştiğinin de altını çizdi.

Devletlerin artık, tepkisel ve dışlayıcı hareketler tarafından ele geçirilme tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğan, milli menfaatler ve milli güvenlik kaygılarının ön plana çıktığını kaydetti.

"Artık 1990'ların tek kutuplu dünyasında değiliz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2000'li yılların küreselleşme hayallerinin yerinde yeller esiyor.

Tarihin de mücadelenin de bitmediğine hep birlikte şahit oluyoruz. Batı'da fanatizm, kültürel ırkçılık ve İslam düşmanlığı günden güne büyüyor ve Avrupa'nın üzerinde yükseldiği değerleri tehdit ediyor. İslam dünyasının ortasında bir ur gibi ortaya çıkan DEAŞ terör örgütü, Orta Doğu'da ve kardeş coğrafyalarda daha çok parçalanmaya ortam hazırlıyor. Buna karşılık küresel alanda yeni güç merkezleri, yeni ittifak ve iş birliği zeminleri oluşuyor. Bu süreç, uluslararası aktörler için yeni fırsat ve imkanları da beraberinde getiriyor. Türkiye, tüm muhataplarıyla azami müştereklerde iş birliği yapmak suretiyle bu yeni dünyada kendine onurlu bir yer elde etmenin mücadelesini veriyor. Bölge halklarının gönlünde taht kuran Türkiye, siyasi, askeri ve ekonomik gücüyle küresel bir aktör haline geliyor.

Ülkemizin tarihi birikimi ve mevcut potansiyeli, batıyla ve doğuyla, kuzeyle ve güneyle aynı anda ilişki kurabilmesinin, ittifaklar geliştirebilmesinin yolunu açıyor. Bizim için esas olan, milli güvenliğimiz, huzurumuz ve hedeflerimizdir. Bunları sadece kendimiz değil, tüm dostlarımız ve kardeşlerimiz için de istiyoruz. Arkamızda yüz milyonlarca kardeşimizin duasını ve desteğini alarak, küresel zeminde irade sahibi, söz sahibi, inisiyatif sahibi güçlü bir ülkeye dönüşüyoruz."

"Türkiye gücünün farkına vardı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 16 yıl önce AB kapısında bekleyen ama pazarlık şansı olmayan bir ülke olduğunu da hatırlattı. Dünya siyasetiyle ilişkisinin kendi eliyle kurulmadığının altını çizen Erdoğan, "Tek bir yöne bakan, statükocu, değişimden korkan, kendine güvensiz, mücadele ruhu körelmiş, içine kapanmış bir Türkiye vardı. Çok parçalı koalisyonlar ve zayıf iktidarlar Türkiye'nin vizyonunu daraltmıştı." dedi.

AK Parti iktidarları döneminde Türkiye'nin siyasi istikrar ve ekonomik büyümeyle tanıştığını, her alanda gücünün farkına vardığını ve dünyaya açıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Demokratik standartlarını yükselten Türkiye, karşılıklı çıkar ve saygı temelinde dünyaya açıldıkça, bölgesel bir güç haline geldi. Ülkemiz, AB ile katılım müzakerelerini başlattı, Türk dünyasından Orta Doğu'ya, Balkanlar'dan Kafkaslara kadar her bölge ile yakın iş birliği geliştirdi.

Kendimizi hiçbir zaman herhangi bir kampa muhtaç, mecbur ve mahkum hissetmedik. Ülkemizin büyüklüğüne, menfaatlerine, ihtiyaçlarına uygun olarak aktif ve çok boyutlu bir dış politika takip ettik.

Demokrasimizin standartlarını, insan hak ve hürriyetlerini geliştirme konusunda, şartlar ne olursa olsun müspet ve kararlı davrandık. İnsani kalkınma, terörle ve uyuşturucuyla mücadele, güvenlik, ticaret gibi uluslararası işbirliği gerektiren konularda müttefiklerimizle yan yana olmaktan mutluluk duyduk. Son zamanlarda muhataplarımızda aynı kararlılığı ve isteği görmesek de Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik. Bununla birlikte Batılı muhataplarımız bize karşı çifte standart uyguladıklarında, bekamıza tehdit oluşturan terör örgütlerini desteklediklerinde, bunu yüzlerine açıkça ifade etmekten de çekinmedik."

Erdoğan, kendi politikalarını da kararlılıkla uyguladıklarının altını çizerek, şöyle konuştu:

"Neticede siyasi engellemelere, çifte standartlara ve ayrımcılığa karşı Türkiye'nin menfaatlerinden taviz vermedik. Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten, hakların serbestçe kullanılmasından yanayız, yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız. Bunları birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Biz, milletin egemen olduğu tam bağımsız, tam demokratik ve müreffeh Türkiye istiyoruz."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti Ak Parti Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title