Engeline Rağmen Hayallerini Hiç Pas Geçmedi

Tuba Karahan - Menenjit hastalığı sırasında yorgun düşen vücudu, bir de çocuk felci mikrobuyla karşılaşınca henüz adım bile atamadan sol bacağını kullanamamaya başlayan Ayhan Metin, engelinin yıldıramadığı hayat hikayesiyle sağlıklı insanlara bile parmak ısırtıyor.

Hayatının her alanını küçük büyük pek çok mücadele içinde geçiren Metin, engelinin macera sporlarına olan düşkünlüğünü engelleyemediği bir yaşamı tercih ediyor. Atletizmden tekerlekli sandalye basketboluna, tüplü dalıştan yamaç paraşütüne kadar pek çok macera sporunun tutkunu olan Metin, önüne çıkan hiçbir fırsatı kaçırmadan vücudunun sınırlarını olabildiğince zorluyor.

Henüz hayata gözlerini açtığı 11. ayında menenjit hastalığıyla tanışan ardından da geçirdiği çocuk felci nedeniyle bacaklarının fonksiyonlarını tam olarak yerine getirememeye başlayan Metin'in en büyük şansı ailesinin ona hiçbir zaman bir engelli gibi davranmaması. Metin'in anne babası, tarlada çalışırken

"mutlaka onun da yapabileceği bir şeyler vardır" diyerek tarlaya götürüp çapa yaptırmış. Evlerini inşa ederken de aile halkına yardım eden Metin, ailesinin aşırı koruyucu olmayan bu tutumu sayesinde yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığına inanmış. Çocukluğunda engelini o kadar benimsemiş ki Metin, kendi deyimiyle insanların "küçücük ayaklar üzerinde nasıl dimdik durduklarını" bir süre şaşırarak izlemiş.

İlkokulda 23 Nisan kortejlerine katılmak için büyük bir heyecan yaşayan Metin'i ergenlik döneminde en çok üzen ise lise yıllarında özellikle de beden eğitimi derslerinden muaf tutularak kenarda oturtması olmuş. 19 Mayıs gösterilerine katılabilmek için mandolin kursuna katılarak provalarda ve gösterilerde yer almayı başaran Metin, edebiyat öğretmeninin tiyatroda "şehit asker" rolü vermesiyle askerlik duysusunu tatmış.

-ENGELLİLERDE "KENDİ YAMUK BEDENİNİ GÖRÜYORMUŞ"-

Lisede, engelliliği söz konusu olduğunda durumunu şakaya vurarak kendince bir savunma mekanizması geliştiren Metin, Nevşehir Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik bölümünde okuduğu üniversite yıllarında ise kendi deyimiyle "kendi yamuk bedeninin gördüğün için" yolda bir özürlü gördüğünde yolunu değiştiriyormuş.

Fakültedeki sınıf arkadaşlarından birinin annesinin de kendisi gibi engelli olduğunu ve tedavi olmak için İstanbul'a gittiğini öğrendiği zaman onun da yolu İstanbul'a düşmüş. Büyük hayallerle geldiği İstanbul'da engelinin tedavisi olmadığını öğrenince İstanbul'da yaşamanın yollarını arayan Metin, Türkiye Sakatlar Derneği'yle tanışmış. Metin, derneğe girdiğinde kendisi gibi engellileri görünce yaşadığı şaşkınlığı şu sözlerle anlatıyor:

"Derneğe bir girdim ki etraf sakatlarla dolu. Hatta arkadaşlar birbirlerinin engeliyle dalga geçiyorlar 'yandan çarklı' falan diyorlar. Aslında bu sizi dışarıya hazırlayan çok önemli bir süreç. Çünkü özellikle çocuklar çok acımasız sözler söyleyebiliyorlar. Ben engelime ilişkin kompleksimi orada yendim diyebilirim. Sakatlar Derneğiyle tanışmam, oraya gitmeye başlamam benim yaşamımda bir dönüm noktası oldu."

-TEKERLEKLİ SANDALYEYLE DERNEKTE TANIŞTI-

Çalışma hayatına da bu dernekte başlayan Metin, derneğe üye pek çok engelli arkadaşının yurt dışına gittiği dönemde derneğin Topkapı'daki otoparkında kahyalık yapmaya başlamış. Daha sonra da Cerrahpaşa Hastanesinde kapıcı olarak görev yapan Metin, hastanede kısa sürede sorumluluk gerektiren işlerde görev almış. İlk zamanlar tedavi süresince geçici olarak çalışmayı planladığı hastaneden "spor aşkı" yüzünden ayrılamayan Metin, bir yandan hastanede çalışırken, bir yandan da hayal ettiği macera sporlarına zaman ayırmaya başlamış.

Koltuk değnekleri ve sol bacakta ortez yardımı ile yürüyebilen Metin, Türkiye Sakatlar Derneği'nde ilk kez tekerlekli sandalyeyle tanışmış. Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi devre arasında engellilere yönelik 400 metre koşu yarışması yapıldığını duyması üzerine, bu yarışa katılmaya karar veren Metin, bir haftalık yoğun çalışma sonunda birinci olmuş.

Böylece sporla tanışan Metin, derneğe gelen bir fizyoterapist sayesinde engellilerin basketbol oynayabildiklerini öğrenmiş. Derneğin yanındaki basketbol sahasında antrenman yapmaya başlayan Metin, engelli olan arkadaşlarıyla Yaşam Sevinci Özürlüler Spor Kulübünü kurarak kendini basketbolun içinde bulmuş.

-HEM SPOR HEM EĞİTİM-

Türkiye'de ilk kez organize olarak tekerlekli sandalye sporlarının temellerini atan kişiler arasında olan Metin, ilk Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takımının da kaptanı olmuş. 7 yıl kadar basketbol hayatının ardından alabildiğine özgürlüğü hissettiği atletizm ile ilgilenmeye başlayan Metin, bin 500, 3 bin, 5 bin, 10 bin metre ve maraton branşlarında yarışlara katılmış. Özellikle maratonda ulusal ve uluslararası pek çok başarıya imza atan Metin, atletizmde de uzun yıllar milli takım kaptanı olarak görev almış.

Lübnan ve Bulgaristan Maratonlarında da birincilik derecesiyle Türkiye'ye dönen Metin, New York Maratonunda da 5. olmuş. Metin'in 42 kilometre 195 metrelik maratonda en iyi derecesi Fransa Dünya Atletizm Oyunlarında 1 saat 51 dakika olmuş.

Engelini bahane olarak görmeyip uzun zaman ayırmak zorunda olduğu spora rağmen bir yandan da eğitimine devam eden Metin, Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Anabilim Dalında yüksek lisans programını tamamlamasının ardından, İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalında doktora programına başlamış.

-KAYAK VE PARAŞÜTLE ATLAMAYI HAYAL EDİYOR-

Atletimzle uğraştığı dönemde tüplü dalışla tanışan Metin, bu sporu da denemek isteyince kendisini bir anda havuzda dalış yaparken bulmuş. Tüplü dalışın tekniklerini öğrendikten sonra Kaş ve Mısır Kızıldeniz'de dalışlar yapan Metin,

'Dalmak Özgürlüktür' isimli bir belgesel çekiminde de yer almış. Yaptıkları başka insanlar tarafından inanılmaz gibi görünse de sporun kendisine tattırdığı özgürlüğün keyfine vardıktan sonra kendine yeni branşlar arayan Metin, dalışların ardından sadece askeri helikopterlerin girebildiği Karadeniz ormanlarının iç kesimlerinde Trophy yapmış.

Okuduğu bir dergide tekerlekli sandalyeyle yamaç paraşütü yapan bir engellinin bulunduğunu gören Metin, kendisini de hayal ettiği o fotoğraftan çıkarak bir anda gerçeğin tam da içinde bulmuş. Henüz tek başına uçmasa da çift kişilik tandem paraşütle uçuş yapan Metin, aslında tüm bu macera sporlarıyla engellilerin hayallerine tercüman olmuş. Bursa'dan engelli bir kız çocuğunun

"Benim ailem tek başına deniz kenarına gitmeme bile izin vermiyor, lütfen siz bu sporları yapmaya devam edin" diye kendisine mektup yazdığını anlatan Metin, aslında ailelerin aşırı korumacı tutumları yüzünden engellilerin evden çıkamadıklarını ya da hayallerini yaşayamadıklarını, kendilerine güvenlerini kazanamadıklarını vurguluyor.

Bir süre Go-kart sporuyla da ilgilenen Metin, bir alış veriş merkezinden çıkışta, ıslak zeminde bastonlarının kayması neticesinde düşmesi ile omuz kası koptuğu için bir süre macera sporları tutkusuna ara vermiş. Ancak Metin, iyileşir iyileşmez kayak yapmayı ve uçaktan 4 bin metreden atlayarak paraşütle inmeyi hayal ediyor.

-ARTIK ENGELLİLER İÇİN ÇALIŞIYOR-

Her seçim döneminde siyasi partilerin derneğe gelip oy istemelerinden, ardından da engelliler için hiçbir şey yapmamalarından sıkılan Metin, hangi partiden olursa olsun siyasete giren engelli arkadaşlarını da "engelliler adına bir şeyler yapılması" için desteklemiş.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden çok etkilendiği, çünkü ilk kez resmi bir kurumun engellileri önemseyip, özel hizmet üretmeye başladığını anlatan Metin, AK Parti'de Özürlüler Koordinasyon Merkezinin kurulması ile karar mercilerinde yer alma ve bu konuda politikalar üretmek onu siyasete ısındırmış. 2004 yılında memleketi Söğüt'ten Belediye Başkan Adayı da olan Metin, Küçükçekmece Belediyesinde Müdür Yardımcısı, Başakşehir Belediyesinde de Müdür olarak çalışmış. Yürüttüğü bir çok önemli görevinin ardından şimdi Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf tarafından Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkan Yardımcılığına atanan Metin, bu düzeydeki ilk engelli bürokrat oldu.

Yeni görevine ilişkin duygularını "Engelliler adına çalışan bir kurumda görev almanın mutluluğunu yaşıyorum" diyerek anlatan Metin, engellilerin kendilerine güvenmelerini istiyor. Yakın geçmişte yaşadıklarını "uçakta hostes bastonlarımı güvenlik nedeniyle üstteki bölüme koymak istedi, fakat yer olmadığını görünce uzağa doğru götürmeye başladı. 'Bir dakika ben sizin ayakkabılarınızı başka bir yere götürüyor muyum' diye itiraz edince gülüşmeye başladık" sözleriyle anlatan Metin, engeliyle barışık bir şekilde yaşamanın hem kendisine hem de çevresine olumlu katkıları olduğunu belirtiyor. Metin, engellilerin de kendilerine güvenmeleri halinde çok önemli başarılar sağlayabileceklerini vurguluyor.

Ailelerin engelli çocuklarına karşı aşırı korumacı olmamaları gerektiğine işaret eden Metin, aksi halde aslında pek çok şeyi başarabilecek özürlülerin kendilerini keşfedemeyeceklerini ifade ediyor.

- ANKARA

Yerel Haberler