Haberler

Eğitimin Üç Şartı Çalıştayı"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Okullar, bir siyasal partiye militan yetiştirme yeri değildir.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Okullar, bir siyasal partiye militan yetiştirme yeri değildir. Eğer okulları bir siyasal partiye militan yetiştirmek gibi düşünürseniz kaybeden Türkiye olur, kaybeden hepimiz oluruz. Aynı gemideyiz, 100 yıl sonrasını düşünmek zorundayız. Ona göre politikalar oluşturulmalı." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Bilkent Otel'de düzenlenen "Bilimsellik, Laiklik ve Adalet" temalı "Eğitimin Üç Şartı Çalıştayı"nın açılışında konuştu.

Çalıştayda Türkiye'nin en temel sorunlarından eğitimin konuşulacağını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyümeyi, gelişmeyi, dünya çapında yeni sanatçılar çıkarmayı, bilimde, teknolojide ilerlemeyi, insan hakları, kadın-erkek eşitliğinde çağdaş uygarlığın belirlediği bütün kuralları yaşama geçirmeyi ve dünyada saygın bir ülke olmayı istediğini söyledi.

Eğitimin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de eğitimle ilgili bakanlığın isminin başında "milli" kelimesinin yer aldığına dikkati çekti. Türkiye'nin milli değerleri ile evrensel değerleri buluşturması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, bunun olması halinde Türkiye'nin önünde hiçbir gücün duramayacağını vurguladı.

"Eğer bir ülkeyi geri bırakmak istiyorsanız, o ülkeyi işgal etmenize gerek yok. Sadece ve sadece eğitim sistemini bozacaksınız." diyen Kılıçdaroğlu, tarihin bunun örnekleriyle dolu olduğuna işaret etti.

Osmanlı'nın altın çağlarında, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni dönemlerinde bilime, eğitime önem verildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Fatih'in 6 dil bildiğini, şair olduğunu, iyi bir eğitimden geçtiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Fatih'in bilim insanlarını, astronomi konusunda dünya çapında bir isim olan Ali Kuşçu'yu İstanbul'a davet ettiğini anlatarak, "Sonra ne oluyor? Bütün bu tablonun geriye gittiğini görüyoruz. Devletlerin yıkılışındaki temel gerçek, eğitimin o devletlerde iflas etmesidir. Eğer bir ülkede eğitim gelecek yüzyılı belirlemiyorsa, gelecek yüzyılın altyapısını oluşturamıyorsa toplum geriye gider ve bir süre sonra yok olur. Osmanlı'nın batışına bakın, bu gerçekliği bütün çıplaklığıyla görürsünüz." diye konuştu.

Osmanlı'da 1800'lü yıllarda okuma yazma oranının yüzde 5 olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, aynı yıllarda Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da, Japonya'da bu oranın yüzde 70-75 olduğunu kaydetti.

"Sorunlara çözüm üretmek hepimizin görevi"

Tarihin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, yaşanmış gerçeklerden ders alınarak, geleceğin inşa edilebileceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, 20. ve 21. yüzyıllarda dünyanın en stratejik ürününün insan beyni olduğunun kabul edildiğine değinerek, aklın merakı doğuracağını, merakın gelişmeleri tetikleyeceğini ifade etti.

Yaşanan sorunlara çözüm üretmenin herkesin ortak görevi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, eğitimin bir partiyle, grupla, başka bir yerle ilgisinin olmadığının altını çizdi.

Eğitimde reformun sürekli olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, insanoğlunun tekerleği 3 milyon yılda bulmasına rağmen, bugün her saniye birden fazla buluşun altını imza atıldığına dikkati çekti.

-"Reformu liyakat sahibi kişiler yapmalı"

Anne, babaların mahallelerindeki okullardan memnun olmadıkları için çocuklarını başka okullara gönderdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Demek ki sorun var. Eğitimde reformun altına imza atacaklar liyakat sahibi kişilerse hiçbir sorun yok, orada sorunlar çözülür. Neden? Aklın egemen olduğu bir masada sorunlar çözülür. Ama siz orada değil de sorunu görüp, başka amaçlarla çözüm üretiyorsanız, eğitimi perişan edersiniz." dedi.

Sorunlara çözüm üretmek için bütün dünyanın matematiğe önem verdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, yazılım sektöründe gelişmiş Hindistan'da, matematiğin çocuklara okul öncesinde oyunla öğretildiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, "Biz bunun neresindeyiz? Yeteri kadar sorgulayabiliyor muyuz?" diye sordu.

Eğitimde reformun işin uzmanları tarafından yapılması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "4+4+4" eğitim sisteminin Bakanlar Kurulunda, Milli Eğitim Bakanlığında görüşülmeden, eğitimci olmayan 5 milletvekilinin imzasıyla hayata geçirildiğini savundu. Kılıçdaroğlu, bunun yanlış olduğunu söylediklerini, konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürdüklerini hatırlatarak, bugün annelerin çocuklarını okula huzur içinde gönderemediğini söyledi.

"Bu işin sağı solu yok"

Parası olanların çocuğunu özel okula, yoksulların ise devlet okuluna gönderdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Varsıl ile yoksul arasındaki eğitim harcaması arasındaki fark 78 kat. Hepimizin oturup düşünmesi lazım, bu işin sağı, solu, ortası yok. Bu işi akıl masasına yatırmak ve orada görüşmek zorundayız." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, 3. Selim tarafından 1570'li yıllarda müneccimbaşılığa tayin edilen matematik bilgini Takiyüddin el-Rasid'in Galata Kulesi'nde uzayla ilgili gözlemler yaptığını, sonrasında 3. Murat'ın bu bilgine Tophane'de bir rasathane inşa ettirdiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Takiyüddin el-Rasid çalışır, gözlemlerde bulunur, haritalar çizer. Fakat bir süre sonra bir fetva verilir, fetva şudur; 'rasathaneler, bulundukları ülkeleri felakete sürüklerler.' ve bu rasathane yerle bir edilir. Takiyüddin el-Rasid hayata küser. Bu kişi matematik, astronomi, fizik alanında eserler vermiştir. Kopernik'ten önce sinüs, kosinüs, tanjantı kullanır. Yaptığı saatlerin saniyesini kullanan bir insandır. ve Osmanlı geriye gitmiştir. Şimdi geliyorum 21. yüzyılın Türkiye'sine... Eğitimde nereye geldiğimizi göstermek açısından bir üniversite rektör yardımcısının yaptığı açıklama hepimizin belleğinde. Şöyle diyor rektör yardımcısı; 'Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine ben güveniyorum.' Nereye gidiyoruz? Bunun hepsinin sorgulanması lazım."

"Öğretmen baş tacı edilmeli"

Öğretmenleri baş tacı yapmayan bir toplumun geleceğinin olamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Eğer bir ülkede öğretmeni açlığa mahkum ederseniz, öğretmen 'ay başını nasıl getiririm' diye düşünürse, çocuğumuza yeterli zaman ayıramaz. Öğretmeni baş tacı etmenin yolu, öğretmene özgürlük alanı vermek, öğretmeni mali açıdan güçlendirmektir." dedi.

Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin gönüllü olarak terör örgütlerinin bulunduğu bölgelere giderek çocuklara yurt, vatan, bayrak sevgisini aşıladığını belirterek, okulların açılmasına kısa bir süre kala yüzlerce, binlerce öğretmenin tayininin çıktığını, ailelerin bölündüğünü kaydetti.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Tayin çıkacaksa objektif kriter koyarsın. Objektif kriterlere göre kişi hangi bölgeye tayininin çıkacağını bilir. Bütün bunlar yok edilerek, eğitim sistemi allak bullak yapılarak nereye gidilecek?" ifadesini kullandı.

UNICEF'in yaptığı çalışmaya göre, Türkiye'nin eğitim kalitesi açısından 41 ülke arasında sonuncu olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, çocukların yetenekli olmasına rağmen, yanlış eğitimin onları körelttiğini söyledi.

"Adı milli olan bir bakanlıkta, gayrimilli eğitim yapılırsa bu olmaz. Kendi tarihine saygı duyması lazım." diyen Kılıçdaroğlu, eğitim konusunun önemini Cumhuriyeti kuranların kavradığını, "Cumhuriyet'in kuruluş değerlerine dönmemiz gerekir." demelerinin temelinde bunun yattığını dile getirdi.

"Paralel eğitim sistemi kurdular"

Cumhuriyet öncesinde Anadolu'da okuma yazma oranının erkeklerde yüzde 5-6, kadınlarda binde 8 olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, olağanüstü çabayla, millet mektepleriyle, köy enstitüleriyle çocukların yetiştirildiğini anlattı.

Türkiye'nin iyi bir insan potansiyelinin olduğunu ancak öğretmenlerin önünün kesildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı, Türk üniversitelerini geçti. Bu beni rahatsız ediyor ama iktidarı hiç rahatsız etmiyor, onlar rahatsız olmuyorlar. Biz bunu söylediğimizde, okulların, öğrencilerin hangi noktaya geldiğini dillendirdiğimizde bize şunu söylüyorlar; 'Siz, terör örgütüyle aynı dili konuşuyorsunuz.' Sanki Milli Eğitim Bakanlığını FETÖ terör örgütüne biz teslim etmişiz. Milli Eğitim Bakanlığı daha düne kadar FETÖ terör örgütünün elindeydi, onlar yönetiyordu Bakanlığı. Onlar ne istedilerse verdiler, kendileri de itiraf ettiler. Okul istediler okul, öğretmen istediler öğretmen, arsa istediler arsa, ihale istediler ihale, üniversite istediler üniversite verdiler. Peki Allah aşkına söyler misiniz, devlet okullarında çalışan öğretmen ne istedi, neyi verdiniz? Ne istediyse, hiçbir şeyi vermediniz."

"Böyle bir eğitim sistemi olabilir mi?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Paralel eğitim sistemi kurdular. Biz bunu dillendiriyoruz, rahatsız oluyorlar. Zaten siz rahatsız olun diye dillendiriyoruz. Milli eğitimi terör örgütüne teslim eden bir hükümete ne diyeceksiniz? Hala sorun tam çözülmüş değil." dedi.

"Yurdakul ve Mardin'e şükran"

Çocukların güzel, çağdaş, bilimsel bir eğitim almasını, ufuklarının gelişmesini, büyümesini istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Okullar, bir siyasal partiye militan yetiştirme yeri değildir. Eğer okulları bir siyasal partiye militan yetiştirmek gibi düşünürseniz kaybeden Türkiye olur, kaybeden hepimiz oluruz. Aynı gemideyiz, 100 yıl sonrasını düşünmek zorundayız. Ona göre politikalar oluşturulmalı. Bunu yapamazsak, sorun çözülemez." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu konuşmasını, vefat eden Doğan Yurdakul ve Şerif Mardin'i rahmet, minnet ve şükranla andığını belirterek tamamladı.

Çalıştaya verilen arada bir basın mensubunun "CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun terör örgütüne yönelik operasyonlarla ilgili açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Terörü ve terör örgütlerini lanetliyoruz. FETÖ'yü devletin yapılanması içerisinde ana unsur haline getirenleri de lanetliyoruz." karşılığını verdi.

Kaynak: AA / Politika

Cumhuriyet Halk Partisi Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title