Haberler

EDİRNE'DE MESLEKLERİ TEKNOLOJİYE YENİK DÜŞEN ROMANLAR, GÖÇEBE HAYATA YAŞIYOR

Güncelleme:

EDİRNE'de demircilik, kalaycılık sepetçilik yaparak geçimlerini sağlayan Roman vatandaşların bir kısmı, meslekleri teknolojiye yenik düşünce, köylerde kurdukları çadırlarda göçebe hayatı yaşamaya başladı.

EDİRNE'de demircilik, kalaycılık sepetçilik yaparak geçimlerini sağlayan Roman vatandaşların bir kısmı, meslekleri teknolojiye yenik düşünce, köylerde kurdukları çadırlarda göçebe hayatı yaşamaya başladı. Romanlar, çocuklarıyla birlikte, ayçiçeği, çeltik ve buğday tarlalarında hasat sonrası geriye kalan ürünleri topluyor, hurdacılık yaparak geçimlerini sağlıyor.

Edirne'de, demircilik, kalaycılık, sepetçilik gibi meslekler yaparak geçimlerini sağlayan Roman vatandaşların yaşamı, mesleklerinin teknolojiye yenik düşmesiyle zorlaştı. Bazı aileler, göçebe hayatı yaşayarak, tarım işçiliğine yönelip, yaz aylarında buğday, ayçiçeği çeltik hasat zamanı yaklaştığında at arabalarına kurdukları çadırlarla yollara düşürüyorlar. Özelikle Uzunköprü ilçesinden yola çıkan Roman vatandaşları Edirne'nin hemen her köyünde kurdukları çadırlarda göçebe hayatı yaşıyorlar. Şu sıralar erkekler hasat edilen buğday tarlalarında saman balyası taşıyarak günlük kazançlarını kazanırken kadınlar da çadırlarda yemek, bulaşık, çamaşır gibi ev işlerini yapıyorlar. Çadırlarda kalan yaşlı ve kadınlar ise at arabalarıyla köylerde hurda toplayıp satarak aile bütçelerine katkı sağlıyor.

Romanlar, göçebe yaşamları geleneksel bir yaşam gibi gözükse de teknolojiye yenik düşen meslekleri yüzünden bu yaşamı seçtiklerini dile getirdi.

'BU BİR GELENEK DEĞİL, ZORUNLULUK'

Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı, Roman vatandaşların yaşadığı göçebe hayatının zorunluluktan doğduğunu söyledi. Şallı, "Aslında bakarsanız bu göçebe hayat onların bir geleneği değil fakat bu yoksulluğun içerisinde yaşamış oldukları koşullar, bu tür geleneksel bir yaşam ortamını benimsetmiş kendilerine. Onlar da diğer vatandaşlar gibi daha iyi sosyal yaşam alanında olmayı hak ediyor. Ama koşullar el vermediği için, daha iyi imkanları yaşayamadıkları için gelinen manzara ortada" dedi.

'ÖNCEDEN KALAYCILIK YAPIYORDUK'

Daha önceleri kalaycılık ve demircilik gibi meslekler yaparak geçimlerini sağladıklarını ifade eden Remziye Şeyakar (65), mesleklerinin teknolojiye yenik düşmesiyle göçebe hayatının başladıklarını söyledi. Şeyakar, "Çadırların içerisinde yaşıyoruz. Anamızdan, babamızdan beri bu şekilde devam ediyor bu durum. Çocuklarımıza fabrikada bir iş çıksa, hayatımız bir düzene girse çok mutlu olacağız. Daha önceden kalaycılık yapıyorduk, oradan para geliyordu elimize artık o da kalmadı. Zamana ve teknolojiye yenik düştü bu meslekler. Tek isteğim çocuklarımıza bir iş bulunması, sabit bir gelir olması. Dolayısıyla iş olduğu zaman da böyle göçebe yaşamak zorunda kalmayacağız, sabit bir yerde yaşayacağız. Aç kalmayalım, susuz kalmayalım, alın teriyle çalışalım bu bize yeter" dedi.

GÖÇEBE YAŞAYARAK YAŞAM MÜCADELESİ VERİYORUZ"

Romanların teknolojiye yenik düşen meslekleri ile birlikte göçebe hayatı yaşamaya başladıklarını anlatan 2 çocuk annesi Aysun Kalay da (23), göçebe yaşayarak yaşam mücadelesi verdiklerini söyledi. Çocuklarının okuyup kendileri gibi yoksulluk çekmemesini isteyen Kalay, "Böyle kırlarda göçebe yaşayarak yaşam mücadelesi veriyoruz. Çocuklarımızla burada hayatta kalmaya çalışıyoruz. Küçüklüğümüzden beri bu hayatı yaşıyoruz, böyle devam ediyor. Evimiz olsun, çocuklarımızı okutabilelim, dışarıya çıkmayalım istiyorum. Çocuklarımız okusun, öğretmen olsunlar ve bizim gibi sürünmesinler kırlarda. Ben hep bunu istiyorum ve hayal ediyorum. Bunun yanında çocuk doğası, başkasında gördüklerini onlar da istiyor. İki kat bir evim olsun, çocuklarımla bir arada geçim derdi olmadan yaşayayım bu benim için en büyük zenginlik olur" diye konuştu.

'OKUYABİLSEYDİM ÖĞRETMEN OLMAK İSTERDİM'

Göçebe hayatı yaşadıkları için imkansızlıktan dolayı ilkokulu yarıda bırakıp annesine yardım etmeye başlayan Nazar Kezek (13) ise okumak istediğini belirtti. Kezek, "Hep bu şekilde kulübelerde yaşıyoruz kendimi bildim bileli. Sürekli göç ettiğimiz için okulu 4'üncü sınıfta bıraktım. Okuyabilseydim öğretmen olmak isterdim. Ama ne yazık ki mümkün değil. Köylere çıkıp çalışmak zorundayız. Babam işe gittiğinde ben anneme yardım ediyorum. Çamaşır, bulaşık ve yemek yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title