'Suriye'de artık Esad yok ama yeni sorunlar var'

'Suriye'de artık Esad yok ama yeni sorunlar var'
Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

İktidarının birinci yılında Suriye lideri Ahmed Şara, ABD Başkanı Donald Trump'ın ve Batı'nın büyük bölümünün güvenini kazandı ama ülkesinde sorunlar sürüyor.

Bir yıl önce Devlet Başkanı Beşar Esad'ın kazanmış gibi göründüğü savaşı tepetaklak eden gelişmeler yaşandı.

Suriye'nin Türkiye sınırındaki vilayeti İdlib'den çıkan bir isyancı güç Şam'a doğru ilerliyordu.

İsyan, Ebu Muhammed Colani olarak bilinen bir kişi ve onun milis gücü Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından yönetiliyordu.

Colani ismi, 1967'de işgal edildikten sonra İsrail tarafından ilhak edilen Suriye'nin güneyindeki dağlık bölge olan Golan Tepeleri'ndeki köklerini yansıtan bir takma addı.

Gerçek adı Ahmed Şara'ydı.

Aradan bir yıl geçti. Şimdi o geçici devlet başkanı, Beşar Esad ise Rusya'da şatafatlı bir sürgün hayatı yaşıyor.

Suriye hâlâ yıkıntılar içinde.

Son 10 gün içinde ziyaret ettiğim her şehir ve köyde insanlar savaşta harabeye dönmüş, dört duvardan ibaret binalarda yaşıyor.

Ancak yeni Suriye'nin tüm sorunlarına rağmen, Esad'ların ezici ve acımasız ağırlığı olmadan çok daha rahat hissediyor.

Ahmed Şara için işler yurtdışında yurtiçindekinden daha kolay.

Suriye'de istikrarlı bir gelecek için en iyi ihtimalin kendisi olduğu konusunda Suudi Arabistan ve Batı'yı ikna etti.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Mayıs ayında, Şara ile ABD Başkanı Donald Trump arasında kısa bir görüşme ayarladı.

Daha sonra Trump onu "genç ve çekici sert bir adam" olarak nitelendirdi.

Kendi ülkesindeki Suriyeliler onun zayıflıklarını ve Suriye'nin karşı karşıya olduğu sorunları yabancılardan daha iyi biliyor.

Şara'nın hükmünün, Kürtlerin kontrolünde olan kuzeydoğuda ya da bir başka azınlık olan ve müttefikleri İsrail'in desteğiyle güneyde ayrı bir devlet isteyen Suriyeli Dürzilerin üzerinde tesiri olmuyor.

Kıyıdaki Aleviler - Esad da Aleviydi - Mart ayında maruz kaldıkları katliamların tekrarlanmasından korkuyorlar.

Bir yıl önce Şam'ın yeni yöneticileri, Suriye'deki silahlı isyancıların çoğu gibi Sünni İslamcılardı.

Liderleri Ahmed Şara uzun süre Irak'ta El Kaide için savaşmış, Amerikalılar tarafından hapsedilmiş ve daha sonra Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) evrilen grupta üst düzey bir komutan olarak görev yapmıştı.

Daha sonra Suriye'de güç toplamaya çalışırken hem İŞİD'den hem de El Kaide'den koptu ve onlarla savaştı.

Onu görmek için İdlib'e gidenler, çok daha pragmatik bir anlayış geliştirdiğini ve farklı farklı mezheplerin olduğu Suriye'yi yönetmeye daha uygun olduğunu söylediler.

Ülkede Sünniler çoğunlukta. Ancak Kürtler ve Dürzilerin yanı sıra Şara'nın cihatçı geçmişini unutmakta zorlanan Hıristiyanlar da var.

Cihatçı kimliğinden sıyrıldı mı?

Geçen yıl Aralık ayının ilk haftasında, HTŞ'nin Şam'a doğru bu kadar hızlı ilerlemesi oldukça şaşırtıcıydı.

Suriye'nin kuzeyindeki güç merkezi Halep'i ele geçirmeleri üç gün sürdü.

Bunu, rejim ordusu ve isyancı milislerin şehrin kontrolü için savaştığı 2012-2016 yıllarıyla karşılaştırın: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, rejimin acımasız taktiklerini desteklemek için hava kuvvetlerini ve topçularını konuşlandırmasının ardından, Esad'ın zaferiyle sonuçlanmıştı.

Rejimin eline geçen Halep'in doğusundaki eski isyancı merkezlerini birkaç hafta sonra ziyaret ettiğimde, Rus bombardımanının geniş alanları harap ettiğini gördüm.

Bazı sokaklar, birinci kat balkonlarına kadar ulaşan moloz yığınlarıyla kaplıydı.

Ancak 2024 yılının sonuna gelindiğinde, ülke genelinde hükümet birlikleri neredeyse yoktu.

Hem mecburen orduya katılanlar hem de rejime sadık olanlar, kendilerine yoksulluk ve baskıyla karşılık veren yozlaşmış ve zalim bir rejim için savaşmaya ve ölmeye artık istekli değillerdi.

Beşar Esad ailesiyle birlikte Rusya'ya kaçtıktan birkaç gün sonra Suriye'nin muzaffer yeni lideriyle başkanlık sarayında bir röportaj yaptım.

Başkanlık sarayı, Şam'a tepeden bakan bir kayalığın üzerine inşa edilmiş ve şehirde yaşayanlara Esad'ların her şeyi görebilme gücünü sürekli hatırlatacak şekilde tasarlanmış.

O zamana kadar, Colani savaş kıyafetlerini de ismini de geride bırakmıştı.

Ahmed Şara şık bir ceket, ütülenmiş bir pantolon ve parlak siyah ayakkabılar giyerek ısıtması olmayan sarayın soğuk koridorlarında oturdu.

Bana ülkenin savaştan yorgun düştüğünü ve komşuları ya da Batı için bir tehdit oluşturmadığını ve tüm Suriyelileri kapsayacak şekilde ülkeyi yöneteceklerini söyledi.

Bu, pek çok Suriyelinin ve yabancı hükümetin duymak istediği bir mesajdı.

Ancak İsrail bunu reddetti.

Cihatçı sertlik yanlıları da Şara'ya, dinini ve kendi tarihini satan bir hain damgası yapıştırdı.

Savaş takip edeceğim düşüncesiyle valizimi hazırlamıştım ve rejimin bu kadar hızlı çökmesini hiç beklemiyordum.

Takım elbisem Londra'daki evimdeydi.

Röportajdan sonra yardımcılarından biri ulusal bir liderle röportaj yapmak için takım elbise giymem gerektiğini eleştirisini getirdi.

Şikayetinin arkasında benim kıyafet seçimimden fazlası yatıyordu.

Bu, yıllar önce Şara İdlib'de gücünü arttırırken başlayan uzun bir kampanyanın devamıydı. Bu kampanya onu, cihatçı köklerini geride bırakarak tüm Suriye'nin lideri haline gelen, dünyanın geri kalanının ciddiye alması ve saygıyla yaklaşması gereken bir kişi olarak sunmayı amaçlıyordu.

IŞİD'in zayıflaması

Ahmed Şara iktidara geldiğinde ne yapabileceği belirsizdi. Düşmanlarının ona yapabilecekleri de öyle.

Bunların arasında, IŞİD'in uyuyan hücrelerindeki cihatçı aşırılıkçılarının onu öldürmeye çalışabileceği ya da Şam'da büyük kayıplara yol açacak saldırılarla kaosa neden olabileceği yönündeki korkular da vardı.

Cihatçılar sosyal medyadan Şara'nın Batı'da kabul görmesine öfke gösteriyor.

IŞİD'e karşı ABD öncülüğündeki koalisyona katılmayı kabul etmesinin ardından, cihatçılar sosyal medyadan onu kendi dinine sırtını dönmekle suçladı.

Aşırılık yanlıları, bunu onu öldürmek için bir izin olarak algılayabilir.

Gerçek şu ki İŞİD Suriye'de zayıf durumda. Bu yılki saldırıları çoğunlukla kuzeydoğudaki Kürtlerin liderliğindeki güçlere karşı oldu.

Esad rejiminin düşüşünün yıldönümüne giden son birkaç haftada ise bu durum değişti.

Suriye konusunda önde gelen yorumculardan Charles Lister tarafından toplanan ve Syria Weekly adlı bültende yayınlanan verilere göre, güvenlik güçleri İŞİD hücrelerine baskın düzenlerken, cihatçılar hükümetin kontrolündeki şehirlerde üç asker ve iki eski Esad işbirlikçisini öldürdü.

BBC'nin takip ettiği İŞİD'e ait sosyal medya platformlarında, Suriyeli Sünnilere Şara'nın kendilerine ihanet ettiği söylenmeye devam ediliyor.

Cihatçı hedefleri baltalamak için çalışan, ABD ve İngiltere'nin bir ajanı olduğuna dair iddialar ortaya attılar ancak bunlara dair bir kanıt sunmadılar.

Trump'ı ve Batı'yı kazanmak

Şara'nın Batı'ya yönelik girişimleri çok başarılı oldu.

Suriye'de iktidarı ele geçirdikten sonraki iki hafta içinde, üst düzey Amerikalı diplomatlardan oluşan bir heyeti kabul etti.

Amerikalılar derhal, ABD'nin tutuklanması için koyduğu 10 milyon dolarlık ödülü kaldırdı.

O tarihten bu yana Esad'ın Suriye'sine uygulanan yaptırımlar sürekli olarak azaltıldı.

Sezar Yasası olarak bilinen sert ekonomik yaptırımlar askıya alındı ve yeni yılda ABD Kongresi tarafından yürürlükten kaldırılabilir.

Kasım ayında Şara'nın Beyaz Saray'ı ziyaret eden ilk Suriye Devlet Başkanı olması önemli bir dönüm noktası oldu.

Oval Ofis'te Trump tarafından rahat bir şekilde karşılandı.

Şara'ya kendi ismini taşıyan parfümden sıktıktan sonra eşine götürmesi için de br parfüm hediye etti ve şaka yollu kaç tane parfümü olduğunu sordu.

Trump parfüm bulutu içinde göz kırparken, "Bir" diye yanıtladı Şara.

Suudi Arabistan ve Batılı hükümetler, kameralar için yapılan gösteriden uzakta, Şara'yı Ortadoğu'nun kalbinde yer alan ülkeyi istikrara kavuşturmak için en iyi - ve tek - seçenek olarak görüyorlar.

Suriye'nin yeniden iç savaşa sürüklenmesi halinde bölgedeki şiddet eylemleri içeren karışıklıkların azalma ihtimali sıfır olacak.

Üst düzey bir Batılı diplomat bana, mevcut koşulların halen iç savaş tehlikesi barındırdığını söyledi.

Bunun nedeni yarım asırlık diktatörlüğün ve Esad'ın baskıcı yönetimine karşı bir ayaklanma olarak başlayıp giderek mezhepçi bir mücadeleye dönüşen 14 yıllık savaşın izleri.

Ahmed Şara Sünni bir Müslüman. Bu, Suriye'nin en büyük dini grubu.

Hükümeti tüm ülkeyi kontrol etmiyor.

Son bir yılda kuzeydoğudaki Kürtleri ve güneydeki Dürzileri Şam'ın otoritesini kabul etmeye ikna da edemedi, zorlayamadı da.

Kıyı kesimlerdeki Alevi toplumu gergin ve huzursuz.

Aleviler Şii İslam kökenli bir mezhep ve ana vatanları Suriye'nin Akdeniz kıyısı.

Esadlar Alevi.

Rejimin kurucusu Beşar'ın babası Hafız Esad, gücünü nüfusun yaklaşık %10'unu oluşturan Alevi azınlığa dayandırmıştı.

Sadece Alevilere özgü aksanını duymak bile diğer Suriyelileri tedirgin ediyordu - özellikle de bu aksan üniformalı bir adamdan ya da daha kötüsü, deri ceketli bir istihbaratçıdan geliyorsa.

Mezhebe dayalı öldürmeler devam ederse Suriye toparlanamayacaktır. Önümüzdeki 12 ay içinde daha ciddi şiddet olaylarının yaşanmasını engellemek hükümetin önündeki en ciddi zorluk.

Adaletin yavaşlığı

Esad'ın düşüşünün yıldönümünden hemen önce BM İnsan Hakları Ofisi (OHCHR) adaletin yavaş işlemesinden duyduğu ciddi endişeyi dile getirdi.

Bir sözcü, "Geçiş yönetimi geçmişteki ihlâllerle yüzleşme yönünde cesaret verici adımlar atmış olsa da, bu adımlar yapılması gerekenlerin yalnızca başlangıcı" dedi.

Bazı Suriyeliler, zaman zaman hükümet güçleriyle birlikte duruma el attılar.

BM İnsan Hakları Ofisi, geçtiğimiz yıl içinde yüzlerce kişinin "güvenlik güçleri ve bağlı gruplar, eski hükümetle ilişkili unsurlar, yerel silahlı gruplar ve kimliği belirlenemeyen silahlı kişiler tarafından" öldürüldüğünü söyledi.

"Diğer ihlâl ve suistimaller arasında cinsel şiddet, keyfi gözaltılar, evlerin yıkılması, zorla tahliyeler ve ifade ve barışçıl toplanma özgürlüklerine getirilen kısıtlamalar yer almakta."

BM İnsan Hakları Ofisi, Alevi, Dürzi, Hıristiyan ve Bedevi topluluklarının şiddetten en çok etkilenenler olduğunu ve bu durumun hem çevrimiçi hem de çevrimdışı ortamda artan nefret söylemiyle beslendiğini belirtti.

2026 için en büyük risk, geçtiğimiz Mart ayında Alevi bölgelerinde yaşanan mezhepsel şiddet olaylarının tekrarlanması.

Esad rejiminin yıkılmasının ardından oluşan güvenlik boşluğunda, yeni hükümet bir dizi tutuklamayla Suriye kıyılarında otoritesini tesis etmeye çalıştı.

BM İnsan Hakları Ofisi tarafından yapılan bir araştırma, "eski hükümet yanlısı savaşçıların buna yüzlerce geçici hükümet gücünü yakalayarak, öldürerek ve yaralayarak karşılık verdiğini" ortaya koydu.

Şam buna sert bir şekilde karşılık verdi ve Alevilere yönelik sistematik bir dizi ölümcül saldırı gerçekleştiren militan silahlı grupların kontrolünü kaybetti.

BM, bu katliamlarda çoğunluğunu sivillerin oluşturduğu yaklaşık 1.400 kişinin öldüğünü tespit etti.

Büyük çoğunluğu yetişkin erkeklerden oluşmakla birlikte, kurbanlar arasında yaklaşık 100 kadın, çocuk, yaşlı ve engelli vardı.

Şara hükümeti BM soruşturması ile işbirliği yaptı.

Bazı güçleri Alevileri kurtarmayı başardı ve katliamların elebaşlarından bazılarını mahkemeye çıkardı.

BM Suriye Soruşturma Komisyonu, yetkililerin saldırı emrini verdiğine dair hiçbir kanıt bulamadığını teyit etti.

Ancak o dönem, Şam hükümetinin güvenlik güçlerine katıldığı varsayılan silahlı Sünni grupları kontrol edemediğinden endişe edildi. Bu endişe gelecek için de devam ediyor.

Temmuz ayında güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi ve Bedevi topluluklar arasında yaşanan ciddi şiddet olayları Şara yönetimini kökünden sarstı.

Dürzi inancı yaklaşık bin yıl önce İslam'dan doğdu ve Suriye nüfusunun yaklaşık %3'ünü oluşturuyor. Bazı Müslümanlar, Dürzileri "kafir" olarak nitelendiriyor.

Hükümet güçleri düzeni sağlamak için olduğunu söyleyerek Süveyda'ya girdiklerinde Dürzi milislerle savaşmak zorunda kaldılar.

Kendi, sadık Dürzi topluluğuna sahip olan İsrail müdahale etti.

İsrail'in hava saldırılarından birinde Şam'daki savunma bakanlığı neredeyse yerle bir edildi.

Şiddet sarmalınının daha da kötüleşmesini durdurmak için Amerikalıların müdahale etmesi ve taraflar arasında ateşkesi sağlaması gerekti.

Onbinlerce insan evlerinden sürüldü ve hâlâ yerlerinden edilmiş durumda.

İsrail meselesi

Şara ve geçici hükümetinin bu kadar ciddi başka bir krizi atlatabilecek kadar güçlü olup olmadığı net değil.

İsrail, Suriyeliler için tehlikeli bir komşu olmaya devam ediyor.

Esad'ın devrilmesinin ardından İsrailliler, eski rejimin askeri kapasitesinden geriye kalanları da yok etmek için bir dizi büyük hava saldırısı başlattı.

İsrail güçleri, işgal altındaki Golan Tepeleri'nde ilerleyerek, halihazırda kontrol altında tuttuğu topraklara yenilerini ekledi.

İsrail, Suriye'deki kaostan yararlanarak düşman olarak gördüğü bir ülkeyi zayıflatmaya girişti, amaçlarının silahların kendilerine yönelmesini engellemek olduğunu söylediler.

ABD'nin İsrail ve Suriye arasında bir güvenlik anlaşmasına aracılık etme girişimleri son iki aydır ilerlemiyor.

Suriye, 1974 yılında ABD Dışişleri Bakanı iken Henry Kissinger tarafından müzakere edilen anlaşmaya geri dönmek istiyor.

Netanyahu İsrail'in ele geçirdiği topraklarda kalmasını istiyor ve Suriye'nin Şam'ın güneyindeki geniş bir bölgeyi askerden arındırmasını talep ediyor.

İsrail son bir ay içinde Suriye'ye yönelik kara harekatını yoğunlaştırdı.

Şiddet olaylarına ilişkin veri toplayan Syria Weekly, yılın geri kalanındaki aylık ortalamanın iki katından daha fazla şiddet olayı yaşandığını kaydediyor.

İsrail ordu birlikleri tarafından 28 Kasım'da baskına uğrayan sınır köyü Beyt Cin'i ziyaret ettik.

İsrail ordusu saldırı planlayan Sünni militanları tutukladıklarını söyledi.

Yerel halk karşılık vererek altı İsrailliyi yaralarken, baskıncı grup aceleyle geri çekilmek zorunda kaldı ve daha sonra bir hava saldırısıyla imha ettikleri bir askeri aracı terk etti.

Devlet medyası, İsraillilerin yerel halktan en az 13 kişiyi öldürdüğünü ve düzinelerce kişiyi yaraladığını bildirdi.

Bu, Suriye ile İsrail arasında bir güvenlik anlaşması yapmanın ne kadar zor olacağının bir işaretiydi.

Şam hükümeti bunu bir savaş suçu olarak nitelendirdi.

Misilleme çağrıları yoğunlaştı.

Washington'da Trump'ın baskından endişe duyduğu açıktı.

Truth Social platformunda Şara'nın Suriye'yi istikrara kavuşturma çabalarından "çok memnun" olduğunu paylaştı.

"İsrail'in Suriye ile güçlü ve gerçek bir diyalog sürdürmesinin ve Suriye'nin müreffeh bir devlete dönüşmesini engelleyecek hiçbir şeyin gerçekleşmemesinin çok önemli olduğu" uyarısında bulundu.

Beyt Cin'de Halil Ebu Daher ile hastaneden dönerken karşılaştım, kolundaki kurşun yarası için geçirdiği ameliyattan sonra kolu alçıdaydı.

Beni, İsraillilerin köylülerle çatışmaya girdiği yere yakın olan evine davet etti.

Halil bana İsrailliler sabah 03.30'da köye girdiğinde ailesiyle birlikte burada olduğunu söyledi.

Güvenli bir yer bulmaya çalışmışlar.

"Çocuklarımla birlikte evimdeydim. Bir odadan diğerine geçtik. İki kızıma ateş ettiler. Biri vuruldu, diğeri ise anında öldü. Onu kucağıma aldığımda elimden vuruldum."

Ölen kız çocuğu, karnından vurulan 17 yaşındaki Hiba Abu Daher'di.

Halil, kurtarılıp hastaneye götürülmeden önce iki saat boyunca Hiba'nın cesedinin yanına sığındıklarını söyledi.

Ziyaret ettiğimde, Halil'in dokuz yaşındaki kızı kanepede bir battaniyenin üzerinde yatıyordu ve kalçasından merminin çıkarılması için geçirdiği ameliyattan sonra iyileşmeyi bekliyordu.

Kızların annesi Ümmü Muhammed, ailenin kadınlarıyla birlikte oturmuş, gelecek için endişeleniyordu.

"Huzur istiyoruz," dedi bana.

"Evlerimizde yaşamak istiyoruz ve bir klinik ve sağlık personeli istiyoruz çünkü bir kliniğimiz yok.

"Doktor da istiyoruz çünkü Beyt Cin'de ne bir doktor ne de bir eczane var. Güvenlik istiyoruz."

'Yatmaya gidip, korkuyla uyanıyoruz'

Esad yönetiminin sona ermesinden bir yıl sonra Suriye'nin yeni yöneticileri bazı önemli başarılara imza atmış görünüyor.

Hâlâ iktidardalar ki Şam'ı ele geçirdiklerinde bu garanti değildi.

Başkan Trump, Ahmed Şara'nın en önemli destekçisi haline geldi.

Yaptırımlar kaldırılıyor. Ekonomi canlanma belirtileri gösteriyor ve petrol ve gaz tesislerinin modernizasyonu ile Şam ve Halep'teki havalimanlarının özelleştirilmesi de dahil olmak üzere ticari anlaşmalar yapılıyor.

Ancak boru hattındaki anlaşmalar henüz çoğu Suriyelinin hayatını değiştirmedi. Hükümetin yeniden inşa fonu yok.

Yeniden inşa bireylere bağlı. Mezhepsel gerilimler çözülmedi ve yeniden alevlenebilir.

ABD arabuluculuğunda İsrail ile yürütülen diyalog durdu.

Binyamin Netanyahu Şam'ın Suriye'nin güneyindeki geniş bir bölgeyi askerden arındırması konusunda ısrar ediyor ve orduya geri çekilme emri vereceğine dair hiçbir işaret yok.

Her iki husus da Suriye'nin egemenliğinin büyük bir ihlâli anlamına geliyor.

Beyt Cin baskını Şam'ın taviz vermesini zorlaştırıyor.

Şam'da hükümet, Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ve birkaç güvenilir ortak tarafından desteklenen Şara üzerinde yoğunlaşıyor.

Hesap verebilir bir hükümet çerçevesi oluşturmak için ciddi bir girişim yok gibi görünüyor.

Esad ailesi olmadan Suriye daha iyi bir yer. Ancak 17 yaşındaki kızı İsrail baskınında öldürülen Beyt Cin'deki Ümmü Muhammed, çok sayıda Suriyelinin duygularını özetledi.

"Gelecek zor; hiçbir şeyimiz yok, okullarımız bile yok.

"Çocuklarımız burada cehennemde yaşıyor.

"Onlar için hiçbir güvenlik yok.

"Nasıl yaşayacağız?

"Güvenlik istiyoruz. Yatmaya gidiyoruz ve korkarak uyanıyoruz."

İlk fotoğraf: AFP/Getty Images ve Anadolu Ajansı / Getty Images

Bu haber, BBC gazetecileri tarafından hazırlandı ve kontrol edildi. Bir pilot proje kapsamında çevirisinde yapay zekadan da faydalanıldı.

BBC
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title