Haberler

Diyarbakır: Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş Yargılandı

Avrupa Sosyal Forumu'nda 'Çok Dillilik Işığında Belediyecilik ve Yerel Yönetimler' adlı makalesinin sunumunda yaptığı konuşma ve makaleyi, belediyeye ait internet sitesinde yayınlaması nedeniyle hakim karşısına çıkan Diyarbakır Sur Belediyesi Başkanı Abdullah Demirbaş hakkında 'örgüt propagandası' yaptığı gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis cezası istendi.

Avrupa Sosyal Forumu'nda 'Çok Dillilik Işığında Belediyecilik ve Yerel Yönetimler' adlı makalesinin sunumunda yaptığı konuşma ve makaleyi, belediyeye ait internet sitesinde yayınlaması nedeniyle hakim karşısına çıkan Diyarbakır Sur Belediyesi Başkanı Abdullah Demirbaş hakkında 'örgüt propagandası' yaptığı gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis cezası istendi.

Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu'nda "Çok Dillilik Işığında Belediyecilik ve Yerel Yönetimler" adlı makalesinin sunumunda yaptığı konuşma ve makaleyi belediyeye ait internet sitesinde yayınlayan Diyarbakır Sur Belediyesi Başkanı Abdullah Demirbaş, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. TCK'nın 220/8. maddesi uyarınca 'örgüt propagandası yapmak' suçlamasıyla hakkında iddianame düzenlenen ve 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenen Demirbaş'ı, aralarında Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrukulu ve yönetim kurulu üyelerinden oluşan 10'u aşkın avukat savunurken, Bağlar Belediyesi Başkanı Yurdusev Özsökmenler, yazar Eşber Yağmurdereli ile çok sayıda kişi destek vermek amacıyla duruşmaya katıldı.

Hakkında hazırlanan iddianamenin okunmasının ardından savunma yapan Demirbaş, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Ben hem eğitimci hem de bir sosyologum. Bir belediyeci olarak ülkenin sorunlarıyla da ilgilenmek gereğini hissettim ve tek ulus mantığıyla yaklaşıldığında yaşanan sorunları anlatmak istedim. Türkiye Cumhuriyeti'nde önce varolan ve birçok halkın 'asli unsur' olmasına rağmen reddedildiğini gördüm. Türkiye toplumunun tek ulus, tek dil ve tek din anlayışına uymadığını düşünüyorum. Türkiye'de varolan bu mantığı, bu zihniyeti eleştirmek için o makaleyi kaleme aldım. Türkiye toplumunun birçok kültürden, birçok halktan ve birçok inançtan bir araya geldiğine inanıyorum" dedi.

Demirbaş, yaptığı savunmada belediyelerin hizmet anlayışının 'yurttaş odaklı' olması gerektiğine vurgu yaparak, toplumsal barışın varolanı tanımakla alakalı olduğunu söyledi. Türkiye'nin gelişmesinin demokrasi ve barıştan geçtiğine ve bununda temel farklılıklar içerisinde birlikte geçtiğine inandığını söyleyen Demirbaş, "Amacım kesinlikle örgüt propagandası yapmak değil. Bilimsel bir çalışma yapmaktır. Türkiye'nin çok kimlikli, çok kültürlü, çok dilli olduğunu söylemenin bölücülük olmadığını düşünüyorum. Her şeyi tekleştirmenin Türkiye'yi böleceğini düşünüyorum" diye konuştu. Savunmasının sonunda Demirbaş, yerel yönetimlerin etkin ve verimli hizmeti için hizmet ettiği insanların diliyle hizmetin gerektiğini ileri sürerek, bunun için tercümanların bulunması gerekliliğini söyledi.

Yapılan savunmanın ardından esas hakkındaki mütalaasında makalede demokrasi, kültür ve dil üzerine görüşlere yer verildiğini hatırlatan savcı, "Ulus-devlet, tek devlet, tek ulus, tek dil yaklaşımının terk edilmesi gerektiğinin savunulduğu, iç barış ve toplumda huzurun sağlanması için yerel yönetimlerin özerkleşmesiyle mümkün olacağı dile getirildiği, bazı ülkelerde olduğu üzere belediyelerin faaliyetlerinde çok dilli bir yöntem benimsemeleri gerektiği ve Türkçe'den hariç diğer dillerden de faaliyetlerin yürütülmesinin istendiği tespit edilmiştir" dedi. Savcı mütalaasında sanık tarafından ortaya konulan görüşlerin terör örgütü PKK'nın görüşleriyle örtüştüğü ve PKK terör örgütünün anadilde eğitim, ulus-devlet ve tek devlet, tek millet, tek dil anlayışlarının terk edilmesi görüşlerini içerir, kampanyalarını destekler mahiyette olduğunu ileri sürdü.

Savcı mütalaanın devamında sanık Demirbaş'ın PKK'nın söylemlerine paralel bir şekilde ortaya koyduğu ve belediyelerdeki tüm faaliyetlerde Türkçe dışındaki diğer dillerinde kullanılması önerisiyle bunun uluslararası bir toplantıda dile getirilmesinin TCK'nın 220/8. maddesini düzenleyen "terör örgütünün propagandası yapmak" suçunu oluşturması ve buna göre cezalandırmasını istedi. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı ek savunma talebini doğrultusunda duruşmayı 19 Eylül 2006 tarihine erteledi.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title