Haberler

Dha Yurt Bülteni-8

Tuncay Özkan'ın sözlerine incelemeCHP Milletvekilleri Tuncay Özkan ve Haluk Pekşen'in, Trabzon'un Maçka İlçesi'nde parti otobüsü üzerinde konuşurken sivil polislerle yaşanan gerginliğin, bazı internet siteleri tarafından, "CHP Milletvekilleri polis it dedi " diye yansıtılması konusunda...

Tuncay Özkan'ın sözlerine inceleme

CHP Milletvekilleri Tuncay Özkan ve Haluk Pekşen'in, Trabzon'un Maçka İlçesi'nde parti otobüsü üzerinde konuşurken sivil polislerle yaşanan gerginliğin, bazı internet siteleri tarafından, "CHP Milletvekilleri polis it dedi " diye yansıtılması konusunda Trabzon Valiliği'nden açıklama yapıldı. Trabzon Valiliği konunun incelendiğini ve gelişmelere göre adli işlem yapılması için girişimde bulunulacağını duyurdu.

Olay Maçka İlçesi'nde dün meydana geldi. CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, öğle saatlerinde parti otobüsü üzerinden vatandaşlara seslendi. Milletvekili Özkan'ın konuşması sürerken Milletvekili Pekşen, otobüsünün arkasında bulunan bazı kişilerle tartıştı. Bu tartışma üzerine sinirlenen ve konuşmasını yarıda kesen Milletvekili Özkan da, otobüsün arkasına yönelerek söz konusu kişilere tepki gösterdi, polisin müdahale etmesini istedi.

Bir vatandaşın cep telefonuyla kaydettiği gerginliğe ilişkin videonun yayınlandığı bazı internet haber sitelerinde, Milletvekili Özkan'ın tartıştığı sivil kişilere, 'İt' şeklinde hitap ettiği iddia edildi.

MİLLETVEKİLLERİ YALANLAMIŞTI

Gelişme üzerine CHP Milletvekilleri Tuncay Özkan ile Haluk Pekşen dün açıklama yaptı. Sosyal medyada geniş tepkilere neden olan olaya ilişkin yapılan haberlerin gerçeği yansımadığı belirtilen açıklamada, "Miting devam ederken konuşmaların yapıldığı otobüse doğru gelen sivil giyimli 2 şahıs, el kol hareketleri yaparak provokasyon yapmaya çalışmışlardır. Otobüsün üzerinde konuşma yapan milletvekillerimiz de bu şahıslara yönelik olarak, 'Gidin buradan, çek git' diyerek provokasyon girişimini önlemiş ve polisleri göreve çağırmıştır. Ancak yaşanan olay çeşitli internet siteleri tarafından, 'CHP milletvekilleri polise it dedi' şeklinde çarpıtılarak yansıtılmıştır. Yapılan bu haberler kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadırö denildi.

VALİLİK: ADLİ İŞLEM İÇİN GEREKLİ GİRİŞİMDE BULUNULACAK

Konuyla ilgili olarak Trabzon Valiliği'nden bu sabah bir açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Cuma günü ilimiz Maçka İlçesi'nde Cumhuriyet Halk Partisi seçim otobüsü üzerinde konuşma yapmakta olan İzmir milletvekili Tuncay Özkan'ın sinirli bir şekilde; kamu düzeni ve güvenliği ve aynı zamanda parti heyetinin de güvenliğini sağlamakla görevli olan sivil giyimli güvenlik görevlilerine yönelik sarfettiği, sosyal medyada ve kamuoyu gündeminde yer alan sözler ile oluşan hadise hususunda idari inceleme başlatılmış olup, safahata göre adli işlem yapılması hususunda gerekli girişimde bulunulacaktır."

Görüntü Dökümü

------------------------

-İnternette yayınlanan cep telefonu görüntüsü

-Milletvekillerinin konuyla ilgili açıklaması

Haber: TRABZON

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

===============================================

Bahçeli: Kılıçdaroğlu FETÖ'nün değirmenine su taşıyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçaroğlu'nun 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili 'kontrollü darbe' sözlerine sert tepki göstererek, "Kontrollü darbe demek kontrolsüz hezeyan ve gafilliktir" dedi. Kılıçdaroğlu'nu FETÖ'nün değirmenine su taşımakla suçlayan Bahçeli, 16 Nisan'dan sonra derhal ve süratle idam cezasıyla ilgili yasal ve anayasal düzenlemeyi yapmaya ön şartsız hazır olduklarını söyledi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, referandum çalışmaları kapsamında Antalya'da partisinin düzenlediği mitingte konuştu. Kepez Turgut Özal Spor Salonu önündeki Seyhan Caddesi'nde yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı miting alanına makam aracıyla gelen Bahçeli, partililer tarafından çiçeklerle karşılandı. Türk bayrakları, Atatürk ve Bahçeli'nin büyük posterlerinin bulunduğu mitingte vatandaşlara Türk bayrakları dağıtıldı. Miting alanı 'Bu ülke için yeminimiz var, vazgeçilmez' yazılı ve 'Evet' mühürlü çok sayıda pankartla süslendi.

'Hareketin lideri Devlet Bahçeli' sloganlarıyla karşılanan Devlet Bahçeli, seçim TIR'ı üzerinden Antalyalılara seslendi. Referandumun barış, huzur ve güvenlik içinde geçmesini temenni eden Devlet Bahçeli, Antalya'nın diken üstünde olduğunu belirterek, "24 Kasım 2015'de düşürülen Rus uçağı Antalya'yı kasıp kavurmuştur. Turizm acente ve şirketleri dardadır. Turizm darboğazda, oteller sancılıdır. Sebze- meyve üreticilerimiz dertlidir. Antalya'da sıkılan bir elin, mesela Rusya'da karşılığı vardır. Antalya'da atılacak bir adımın Finlandiya'dan sesi duyulacaktır. veya Antalya'dan gösterilecek yakınlığın Danimarka'dan, Hollanda'dan, Almanya'dan mutlaka cevabı görülecektir. Antalya aynı zamanda kültür ve medeniyetlerin kesiştiği kavşak noktasıdır. Antalyalı kardeşlerim, Türk milletinin değerlerini temsil ederken aynı zamanda da tanıtmaktadır" diye konuştu.

GELEN GELİR GELMEYEN KENDİ BİLİR

Ekonomik zorlukların biriktiği ve üst üste yığıldığını dile getiren Bahçeli, Türkiye karşıtı çevrelerin aleyhte propagandalarını da yakından takip ettiğini kaydetti. 16 Nisan'dan rahatsız olan Avrupa ülkelerinin Antalya'yı karalama yarışında olduğunu belirten Bahçeli, şöyle dedi: "Almanya bir yandan, Hollanda diğer yandan turizme darbe vurmanın peşindedir. Türkiye'yi güvensiz bir ülke gösterme çabalarına hız verdiler. Antalya'nın imajını lekelemeye çalışıyorlar. Rezervasyon iptalleri bunun en açık ispatıdır. Çünkü Antalya'nın dostluk ve kardeşlik ikliminden ürküyorlar. Çünkü Antalyalının irade ve duruşundan çekinip korkuyorlar. Sanıyorlar ki teslim olacağız. Sanıyorlar ki milli tez ve iddialarımızdan vazgeçeceğiz. ya da aman dileyip yalvar yakar peşlerine düşeceğiz. Gelen gelir gelmeyen kendi bilir. Fakat bizim gönlümüzde herkese yer vardır."

TUTUKLU VE GÖZALTI RAKAMLARI

15 Temmuz işgal ve ihanetinin Türkiye'yi yıkmak için planlandığını dile getiren Bahçeli, bugüne kadarki toplam gözaltı ve tutuklanan kişi sayılarıyla ilgili şunları söyledi: "Bugüne kadar 113 bin 260 kişi FETÖ'den dolayı gözaltına alınmıştır. Halen 47 bin 155 kişi tutukludur. 10 bin 732 polis, 7 bin 463 asker, 168 general, 2 bin 575 hakim ve savcı, 208 mülki amir ve toplam 26 bin 177 sivil şu anda cezaevindedir. Karşımızdaki tablo dehşet vericidir. Türkiye hiç böyle bir vakaya şahit olmamıştır. Suçu günahı olmayanlara diyecek bir şey yoktur. Hakkı yenmiş çıkarsa, hakkı gasp edilmiş varsa, bunları Türk adaletinin düzeltmesi kaçınılmaz bir ihtiyaç ve zarurettir."

İDAM CEZASI ÇIKIŞI

İdamla ilgili de açıklamada bulunan Bahçeli, şunları söyledi: "Kim ki FETÖ'yle irtibat ve iltisakı varsa, kimin fiyatı 1 dolar ediyorsa, kimler Bylock'la haberleşip Türkiye'ye kastetmeye kalkışmışsa yedikleri içtikleri burunlarından fitil fitil getirilmelidir. Bu milletin ekmeği kursaklarından geçenlerin ilk fırsatta dönüp düşmanca saldırıları asla unutulmamalı, bağışlanmamalıdır. Eğer istenen idamsa biz varız. 16 Nisan'dan sonra derhal ve süratle idam cezasıyla ilgili yasal ve anayasal düzenlemeyi yapmaya ön şartsız hazırız."

"Antalya idama evet diyor mu? İdamın geri gelmesine destek veriyor musunuz?' diye alandaki vatandaşlara da soran Bahçeli, kalabalığın 'evet' yanıtı üzerine "O halde iş bitmiş, karar verilmiş demektir. Bize düşen Antalya'nın talep ve sesini duymak, gereğini de seve seve yapmaktır" diye konuştu.

'KONTROLLÜ DARBE' TEPKİSİ

Konuşmasında CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili 'kontrollü darbe' sözlerine karşın çok sert ifadeler kullanan Devlet Bahçeli, şunları kaydetti: "Kılıçdaroğlu sabah akşam 16 Nisan'ı karalamakla uğraşmaktadır. Ama aynı Kılıçdaroğlu 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünden her nedense bahsetmemektedir. Bahsetse de, tıpkı geçtiğimiz günlerde olduğu gibi kontrollü darbe demektedir. Ne demek kontrollü darbe? Bu rezil değerlendirme nereden çıktı? 15 Temmuz'a kontrollü darbe demek, kasten ve kontrolsüzce yapılmış çarpıtmadır. Anlayamadığımız, Pensilvanya'dan CHP'ye mesajların nasıl ulaştığı, Mustafa Kemal'in partisinin nasıl ikna olduğudur. Bylock mu devrede, özel ulaklar mı faaliyettedir? Kılıçdaroğlu ve sufle aldığı karanlık çevre ve ülkeler 15 Temmuz'un FETÖ darbe teşebbüsü olduğunu ne zaman göreceklerdir?"

'KONTROLSÜZ HEZEYAN VE GAFİLLİK'

CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun 'elimde belge var' dediğini de hatırlatan Bahçeli, şunları söyledi: "O zaman belgeleri niye açıklamıyorsun, niye milletimizle paylaşmıyorsun? Neyi bekliyorsun, hangi fırsat ve zemini kolluyorsun? Kontrollü darbe demek kontrolsüz hezeyan ve gafilliktir. Türk milletini ahmak yerine koymaya, aklıyla alay etmeye, 15 Temmuz'daki dehşet istila operasyonunu örtmeye Kılıçdaroğlu ve gizli gizli mesajlaştığı FETÖ'nün kanlı teröristleri başaramayacaktır. 15 Temmuz'la FETÖ darbesi kalkışmasına ABD ikna olmuş değildir, niyeti de yoktur. Avrupa ise hiç inanmamaktadır. Çünkü parmak izi vardır. Mesela İngiltere parlamentosunda olduğu gibi, küresel zeminde hazırlanan siyasi rapor ve incelemeler FETÖ'yü aklamaya yöneliktir. Alayı bir olmuş, aynı sıraya girmiş, FETÖ'nün avukatlığına soyunmuşlardır."

FETÖ'NÜN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYOR

Adil Öksüz adlı hainin nerede saklandığı, nereye sıvıştığının da henüz aydınlığa çıkmadığını ifade eden Bahçeli, CHP'ye yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü: "FETÖ'nün adeta kurduğu fan kulübüne CHP'nin dahil olması hakikaten zillettir, hezimettir. Karpuz kabuğunu görmeden denize girmeyenler toplaşmış Türkiye'nin tez ve kanıtlarını çürütmekle vakit geçiriyorlar. Kılıçdaroğlu FETÖ'nün değirmenine su taşıyor, ama kendi vicdan ve kararındaki sızıntı ve çatlağı görmüyor, göremiyor. FETÖ, sanki CHP'ye virüs bulaştırmış, çekim alanına sabitlemiş, iradesine kelepçeyi vurmuş. Görüyoruz ki, çan çan ötenler FETÖ'nün yanında hizalanmış. Tenha köşelerde terör örgütleriyle ağız ağıza konuşanların, bu FETÖ hayranlığı hayra alamet değildir. Varsın CHP, eli kanlı aydınlıkçılar FETÖ'yle bir olsun, bize Antalya yetecektir. Varsın CHP, HDP, PKK yan yana dursun, bize Türk milletinin sevdası kafi gelecektir. Hz. Mevlana diyor ki: 'Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.' CHP çöplüğe gittiğinin farkında değildir."

Referandumla ilgili her vatandaşın görüş ve seçimine saygılı olduklarını da söyleyen Bahçeli, mitingte neden 'evet' diyeceklerini anlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------------

Miting alanı detay

Bahçeli detay

Haber-: Mehmet ÇINAR- Kamer-: Tolga YILDIRIM/ANTALYA-DHA)

=========================================

Şirvan'da çocukların bulduğu cisim patladı: 1 öldü, 1 yaralı

SİİRT'in Şirvan İlçesi'ne bağlı Yarımtepe Köyü kırsal kesiminde buldukları cismin patlaması sonucu yaralanan ve hastaneye kaldırılan 2 çocuktan 1'i öldü.

Yarımtepe Köyü'nde bugün öğle saatlerinde 12 yaşındaki Muhammet Açıkça ve 10 yaşındaki Abdulkadir Açıkça, buldukları ve kurcaladıkları metal cisim bir anda infilak etti. Patlama sonucu yaralanan 2 çoçuk, köye çağrılan ambulanslarla Siirt Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Doktorların tüm müdahalesine rağmen Muhammet Açıkça, kurtarılamadı. Yaralı Abdulkadir Açıkça ise başka bir ambulansla Siirt Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Soruşturmaya başlandı.

Görüntü Dökümü

---------------------

-Siirt Devlet Hastanesi

-Acil servis

-Ambulans görüntüsü

-detaylar

Haber-Kamera: SİİRT, -

==================================

ROKETSAN Genel Müdür Yardımcısı Torun: Demek ki hava savunma sistemleri kapatıldı

ROKETSAN Genel Müdür Yardımcısı Abdullah Hayri Torun, ABD'nin Suriye'ye yönelik hava saldırısında Tomahawk füzelerinin Rus hava savunma sistemleri tarafından neden engellenmediği tartışmalarına ilişkin, "Rus savunma sistemleri karşılayamaz diye bir olay yok. Demek ki hava savunma sistemleri kapatıldı, onlar da geçti. Çünkü bir füzenin geldiğini hava savunma sistemi 400 kilometre önceden bilir. 400 kilometre önceden çıktığını görür, kendi menziline geldiği zaman imha eder" dedi.

ROKETSAN AŞ Genel Müdür Yardımcısı Abdullah Hayri Torun, Manavgat Sanayici ve İşadamları Derneği (MASİAD) tarafından Çolaklı Mahallesi'ndeki Adalya Resort Hotel'de düzenlenen kahvaltı programına konuk oldu. Türkiye'de savunma sanayinin gelişimi hakkında bilgi veren Torun, Türkiye'nin 1990'a kadar hazır alım yaptığını, 1990-2000 arasında ortak üretim, 2000'den sonra ise özgün üretim yaptığını belirtti. Türkiye'deki savunma sanayinde yüzlerce şirket olduğunu aktaran Torun, bunların ihracatının 16 milyar dolar civarında olduğunu anlattı.

'DÜNYAYA DA SATIYORUZ'

ROKETSAN tarafından üretilen sistemler hakkında bilgi veren Torun, "Cirit'i duymuşsunuzdur. 8 kilometre menzilden lazerle işaretliyorsunuz hedefi gözünden vuruyor. Füze dediğiniz zaman o işte pencerenin camından evin içini vuruyor. O zaman akıllı sistem oluyor. İşte 2000'li yıllarda biz bu akıllı sistemlere geçtik. Cirit Türkiye'nin ilk füzesidir. Şu anda ATAK helikopterlerine kalifiye edilmiş vaziyette kullanılıyor. Sadece Türk ordusuna değil dünyaya da satıyoruz. Türk ordusuna verdiğimizden daha fazla dünyaya ihraç ettiğimiz bir füze bu. Hatta ABD'li bir şirket bildiğimiz zirai uçaklara bunu monte etti. Adam almış zirai uçağı askeri uçağa dönüştürmüş. İlaç tankını yakıt tankı yapmış. O uçağa Cirit'i koyduk. Takır takır vuruyor" dedi. Torun, ROKETSAN tarafından üretilen SOM füzelerinin de F-16'lara ve yeni nesil uçaklara takıldığını kaydetti.

Savunma sanayiinde hammaddenin ve eksport lisansının önemili olduğuna işaret eden Torun, "Mesela biz çelik yapıyoruz. Füzelerde kullandığımız çeliği hala üretemiyoruz. Buna sanayi ilgi göstermiyor. Niye ilgi göstermiyor, 'miktar olarak az' diyor. Bugün bunu bulabiliyoruz. ya yarın?" diye konuştu.

'400 KİLOMETRE ÖNCEDEN BİLİR'

Programda soruları da yanıtlayan ROKETSAN Genel Müdür Yardımcısı Abdullah Hayri Torun, ABD'nin Suriye'ye yönelik füze saldırısında, Rus hava savunma sistemlerinin Tomahawk füzelerini neden durduramadığı sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Rus savunma sistemleri karşılayamaz diye bir olay yok. Demek ki hava savunma sistemleri kapatıldı, onlar da geçti. Yani şöyle bir olay yok; Rus hava savunma sistemleri ABD füzelerini engelleyemez diye bir olay yok. Çünkü bir füzenin geldiğini hava savunma sistemi 400 kilometre önceden bilir. 400 kilometre önceden çıktığını görür, kendi menziline geldiği zaman imha eder."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------

Kahvaltıdan genel görüntü

MASİAD Başkanı Turgay Akar'ın konuşması

ROKESTAN Genel Müdür Yardımcısı Abdullah Hayri Torunun konuşması

Detay görüntüler

HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),

================================

Prof. Dr. Hasan Bayram: Sarin gazını Hitler bile kullanmadı

Prof. Dr. Hasan Bayram, Suriye'nin İdlib kentinde kullanılan 'sarin' gazına maruz kalanların 1 ile 30 dakika içinde öldüğünü belirterek, "Kişi nefes alamadan adeta boğularak ölür. Hitler rejimi tarafından kimyasal silah envanterine alındı ama çok öldürücü olduğu bilindiği için Hitler bile kullanmadı" dedi.

Türk Toraks Derneği'nin, Antalya'nın Serik İlçesi Belek Turizm Merkezi'ndeki Sueno Deluxe Otel'de' Aynı Gökyüzünü Soluyoruz' adıyla bu yıl 20'ncisi düzenlediği kongrenin son gününde basın toplantısı yapıldı. Toplantıda, Türk Toraks Derneği Çalışma Grup temsilcileri araştırmalarını anlattı. Toplantıda 5 yaşından küçük çocuklara 'kuruyemiş ve küçük parçacıklar içeren oyuncak verilmemesi', plaza hastalığı olarak bilinen 'hasta bina sendromu ve helyum gazı tehlikesi', Suriye'nin İdlib kentinde çok sayıda sivilin ölümüne neden olan 'sarin gazı', 'elektronik sigara tehlikesi', 'asbest tehlikesi' ve 'tüberküloz' konuları öne çıktı.

CEVİZ PARÇALARI AKCİĞERE KAÇABİLİR

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi

Doç. Dr. Özge Yılmaz, 3 yaşın ve hatta 5 yaşın altındaki çocuklarda yabancı cismin akciğere kaçması olarak tanımlanan yabancı cisim aspirasyonlarının çok ciddi sorun oluşturduğuna dikkati çekti. Özellikle kuruyemişin çocuklar için ciddi tehlike olduğuna işaret eden Doç. Dr. Özge Yılmaz, "Anne ve babalara şiddetle 5 yaşın altındaki çocuklara besin değeri yüksek olan ceviz de dahil olmak üzere kuruyemişlerin verilmemesini öneriyoruz. Akciğere kaçan küçük parçalar ilk başta solunum sıkıntısına neden oluyor. Oldukça küçük parçalar akciğere kaçmışsa, ilk başta çok belirgin şikayet ortaya çıkmayabiliyor. Ama uzun dönemde yinelenen akciğer enfeksiyonları, uzamış öksürükler ortaya çıkabiliyor. Ama bu şikayetler akla bu küçük kuruyemiş parçalarını getirmeyebiliyor. Bunlar uzun dönemde akciğerde ciddi sorunlar yaratabiliyor. Bu nedenle, özellikle 3 yaş altı ama genel olarak 5 yaşın altındaki çocuklara kuruyemişin yedirilmemesini ve hatta evde bulundurulmamasını öneriyoruz" dedi.

Doç. Dr. Özge Yılmaz, küçük yaş grubuna uygun olmayan oyuncuklara ait küçük parçaların akciğere kaçma olasılıklarının da yüksek olduğuna dikkat çekti.

ÇOCUKLARA HELYUM İÇEREN BALONLAR SATILMAMALI

Emekli akademisyen Prof. Dr. İbrahim Akkurt ise Ankara'nın Gölbaşı İlçesi'nde balondaki helyum gazını soluduktan sonra yaşamını yitiren 9 yaşındaki Muhammed Eylem Bayram'ı hatırlatarak, masum diye adlandırılan helyum gazının aşırı miktarda alınmasının ölümcül olabileceğini söyledi. Televizyonda oyun maksatlı ses değişikliğine yol açan helyum gazının gösterimini uygun bulmadığını söyleyen Prof. Dr. İbrahim Akkurt, "Yüksek miktarda helyum gazı soluyanlarda akciğer hasarı oluşmakta. Özellikle çocuklara helyum içeren balonlar satılmamalı" dedi.

HASTA BİNA SENDROMU

Plaza gibi lüks işyerlerinde çalışanlarda da bazı rahatsızlıklarını görüldüğünü de sözlerine ekleyen Prof. Dr. İbrahim Akkurt, "Balgamsız öksürük, nefes darlığı, baş ağrısı, yorgunluk, depresif durumlar genellikle güzel binalar, toz olmayan işyerlerinde görülüyor. Buna ilk zamanlarda 'plaza hastalığı', daha sonradan ise 'hasta bina sendromu' denilmeye başlandı. Bu sendrom, hem solunum sistemini hem de genel vücut bütünlüğünü etkiliyor. Kişinin psikolojik durumları da etkilenebiliyor. Bunun da sebebi, havalandırmanın düşük düzeyde olması" diye konuştu.

SARİN GAZINI HİTLER BİLE KULLANMADI

Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim görevlisi Prof. Dr. Hasan Bayram da, Suriye'nin İdlib kentinde kullanılan ve çok sayıda sivilin yaşamını yitirmesine neden olan 'sarin' gazına dikkati çekti. Prof. Dr. Bayram, şöyle konuştu:

"Yüksek dozlara maruz kalanlar 1 ile 30 dakika içinde ölüyor. Bu gazlar, bir anda sinir sistemini felç ediyor. Kişi nefes alamadan adeta boğularak ölür. Çocuklar, yaşlılar, önceden rahatsızlığı olanlar bu gazdan daha fazla etkilenebiliyor. Bu gazların özelliği ise renksiz ve kokusuz olmasıdır. Dolayısıyla kişi neye maruz kaldığını da bilmiyor. Sarin gazını, 2'nci Dünya Savaşı sırasında Alman bilim adamları böcek ilacı üzerinde çalışırken buldu. 'Sarin' adı da o bilim adamlarının isimlerinin kısaltılmasından oluşuyor. Daha sonra çok öldürücü olduğu görülüyor. Hitler rejimi tarafından kimyasal silah envanterine alınıyor. Yüksek miktarlarda üretiliyor. Ancak, o dönemde bile çok öldürücü olduğu bilindiği için Hitler dahi kullanmıyor. Bu gazın üretilmesi ve depolanması yasak ama muhtemelen hala bir yerlerde depolanıyor."

ESKİ BİNALAR YIKILMADAN ASBEST TESTİ YAPILMASI

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Akgün ise Ankara'da bir binanın yıkımı ile gündeme gelen asbest konusuna değinerek, "Asbest ülkemizde çevresel olarak bilinen bir risk faktörüydü. Son dönemde kentsel dönüşümle mesleki bir risk olarak karşımıza çıktı. Teorik olarak 2000 yılı öncesi yapılan tüm binaları asbest açısından riskli olarak görüyoruz. Bunun için yıkımdan önce asbest testi yapılmalı" dedi.

TÜBERKÜLOZ MİKROBU İLAÇLARA DİRENÇLİ HALE GELDİ

Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu da tüberküloz tehlikesine işaret etti. Son yıllarda farklı bir durumla karşı karşıya kaldıklarını belirten Prof. Dr. Kalyoncu, "Tüberküloz ilaçlarına direnç kazanan hasta grubu oluşmaya başladı. Hastalara çeşitli isimler konuluyor. Ama bence tüberküloz tüm ilaçlara dirençli hale geldi. Türkiye'de de bunun gibi 10 hasta varsa, bunun 8'i eski doğu bloku ülkelerinden gelen hastalar. Demek ki, oralarda yeterli kadar mücadele edilememiş ve bu mikrop bu hale gelmiş. Türkiye'nin bu tür hastaları izlemesi gerekiyor" diye konuştu.

ELEKTRONİK SİGARA TÜTÜN İÇME ALIŞKANLIĞINI TEKRARLIYOR

Özel Arte Hastanesi Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Çağla Uyanusta Küçük ise son yıllarda sigarayı bırakmak amacıyla kullanılan elektronik sigaraların gösterildiği gibi masum olmadığını söyledi. Elektronik sigaranın tütün endüstrisinin yeni bir atlatma yöntemi olduğunu belirten Dr. Çağla Uyanusta Küçük, "Elektronik sigara tütün içme davranışı tekrar etmeye yol açmaktadır. Eski kullanıcıları yeniden kullanmaya teşvik etmektedir. Nikotin içermektedir" dedi. Dr. Çağla Uyanusta Küçük, Türkiye'de çocuklarda tütün ürünlerini kullanım oranının da giderek arttığını, kız çocuklarında sigara içmede yüzde 30'a varan bir artışın söz konusu olduğunu kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------

Salondan detay görüntüler

Doç.Dr. Özge Yılmaz röp

Prof. Dr. İbrahim Akkurt röp

Prof. Dr. Hasan Bayram röp

Prof. Dr. Metin Akgün

Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu

Uzm. Dr. Çağla Uyanusta Küçük röp

Haber-Kamera: Süleyman EKİN/ANTALYA,

=====================================

Bakan Yılmaz: İstikrarlı hükümetler ligine geçeceğiz (2)

BAKAN YILMAZ'DAN OKUL MÜDÜRLERİNE ÇAĞRI

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Sivas Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Özbelsan A.Ş. tarafından dar gelirli vatandaşlar için Kılavuz Mahallesi'ndeki cezaevi yanına yaptırılan 400 konutluk 'Vefa Konutları'nın temel atma törenine katıldı. Bakan Yılmaz, Vali Davut Gül, AK Parti Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin, Belediye Başkanı Sami Aydın ve diğer ilgililer butona basarak konutların temelini atttı. Bakan Yılmaz daha sonra engellilerin 16 Nisan'da oy kullanmasını kolaylaştırmak için dizayn edilen Yahyabey Mahallesi'ndeki Mustafa Taki İmam Hatip Ortaokulu'nda incelemelerde bulundu. İncelemenin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Yılmaz, "Bugün Sivas'ta bir okulumuzu ziyaret ettik. Ziyaretimizin amacı engellilerimizin 16 Nisan'da oylarını rahatlıkla, huzur içerisinde kullanabilmek için teknik eksiklikler var mı imkanları var mı diye. Bu ortaokulumuzda engelliler çok rahat bir şekilde oy kullanma mahaline erişebiliyorlar. Yine bildiğiniz gibi engelliler 112'yi ararlarsa 112 de onları evlerinden almak üzere araç göndereceğiz. Bu araçalar engelli kardeşlerimizi alacaklar. Yine engelli kardeşlerimizi okullara getirecekler. Engelsiz okullarda kendilerine engel olmayacak şekilde oylarını kullanabilecekler. Dolayısıyla demokratik sistemin milli iradeyi hakkıyla temsil etmesi üzerlerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirebileceklerdir. Aynı şekilde bütün okul müdürlerine il ve ilçe müdürlerine çağrımdır, talimatımdır. Bulundukları yerlerde oy sandığı kurulacak okulları seçim gününden önce ziyaret etmeleri engellilerin rahat olarak sandığa engelsiz şekilde ulaşabilmelerini temin etmeleri ve bununla ilgili de kaymakamlıklara ve valiliklere gereken talimatı eksiksiz olarak vermeleridir. Yine vatandaşlarımız da her bulundukları yerde nerede olursa olsun 112'yi ararlarsa kendi adreslerine araç gönderilecektir ve araçla oy kullanacakları mahale getirilecektir" dedi.

Görüntü Dökümü:

-Konut temel atma töreni

-Engelliler için hazırlanan okulu ziyaret

-Burada yaptığı açıklamalar

Haber-Kamera: SİVAS,

===================================================

Bakan Akdağ: 28 Şubat'ta milletin canına okudular

SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, geldiği Bingöl'de yaptığı konuşmada mevcut sistemi eleştirerek, "Bu mevcut sistemin zayıf karnı olduğu için, zayıf tarafları olduğu için 28 Şubat'ta milletin canına okudular. İnançlarımızı yaşamamıza müsaade etmediler. Kimliğimizi ifade etmemize müsaade etmediler" dedi.

250 yataklı Bingöl Devlet Hastanesi'nin açılışınıyapmak üzere kente gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kalkınma Bakan Yardımcısı Yusuf Coşkun, AK Parti Milletvekili Enver Fehmioğlu yeni Devlet Hastanesi'nin açılışını gerçekleştirdi.

"SİSTEM ARIZALI AMA KAPTAN İYİ"

İlk olarak konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, mevcut sistemin arızalı olduğunu ama kaptanın iyi olduğunu belirterek, "16 Nisan yaklaşıyor. 16 Nisan'da tarihi bir halk oylamasında yeni yönetim sistemi ile ilgili karar vereceğiz. Aslında karar vereceğimiz şey bu hastane ile de somutlaşan bir hadise. Eski model eski tip yapıları mı tercih edeceğiz, modern yeni çok daha çağın gereklerine uygun bir yönetim modelini mi tercih edeceğiz. Bu tercih eski hastaneyle yeni hastane arasındaki tercihten farklı değil. Bu tercih yeni hastane mi, eski hastane mi tercihinden inanın farklı değil. Bizim şuanda kaptanımız çok iyi ama arabamız eski model ne kadar gaza basarsa bassın bir yere kadar gidiyor. Araba eskimiş durumda. Yönetim modelimizi kastediyorum. Bunun modelini yenilememiz lazım. İyi bir kaptanla iyi bir araç birleştiği zaman çok daha hızlı netice almak mümkündür. İnşallah 16 Nisan'dan sonra Türkiye yeni bir yönetim modeline kavuşacak. Mevcut yönetim modeli arızalı bir model. Darbeler yemiş ekonomik, siyasi birçok krizler üretmiş bir model. İşte bu modeli artık terk edelim diyoruz. Eğer mükemmel olsaydı iyi olsaydı 15 Temmuz'u yaşar mıydık? Geçmişte 28 Şubat'ları yaşar mıydık? 2001 ekonomik krizlerini yaşar mıydık bu sistemde. Mevcut sistem arızalı bir sistem ama kaptan iyi olduğu için yönetim iyi olduğu için istikrar olduğu için güçlü bir parti iş başında olduğu için bu mevcut sistemle dahi bu kadar hizmet üretildi" dedi.

"2002 YILINDA FELAKET DURUMDAYDIK"

Daha sonra konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 2002 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte yola çıktıklarını hatırlatarak, "Şifa Allah'tandır. Şifayı doktorlar hemşireler cihazlar veremez. Bizim vazifemiz bu şifayı cenab-ı hakkın vermesi hususunda vesile olmak, bunun için gerekli tesisleri yapmak, cihazları koymak, çalışanları temin etmek ve sizin hizmetinize takdim etmektir. Türkiye'miz birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da ihtiyacımız olan hizmetleri alamadığımız bir dönemdeydi. 2002 yılında bu milletin göz bebeği büyük bir lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan siyaset meydanına çıktığında yol arkadaşları olarak bizler de ona katıldığımız da gerçekten felaket bir durumdaydık" diye konuştu.

"HAMİLELERE AMBULANS HİZMETİ VERMİYORUZ"

2002 yılında Türkiye'de hastanelerin hastalara ve hamile kadınlara yeteri kadar ambulans hizmeti vermediğini ifade eden Bakan Akdağ, "Ambulans ihtiyacı duyulduğunda sadece Bingöl'de değil bütün Türkiye'de verilen cevap şuydu; biz hamilelere ambulans hizmeti vermiyoruz. Ama şimdi ihtiyacı olan bir hastamızı bir hamile annemizi kalp krizi geçiren bir büyüğümüzü icap ederse hava ambulansları ile taşıyoruz. Cumhurbaşkanımızın şehir hastaneleri olarak ifade ettiği hastanelerin Bingöl ölçeğindeki bir örneğini de burada yapmış olacağız. Ondan sonrası yeni Cumhurbaşkanlığı sistemiyle 30 sene boyunca Bingölümüzün bütün sağlık binası ihtiyaçlarını karşılamış olacak" şeklinde konuştu.

"FETÖ'ye, PKK'ya RAĞMEN DAHA İYİYE GİDECEĞİZ"

Türkiye'nin birçok terör saldırısına maruz kaldığını ve bunlara rağmen daha güçlü bir şekilde ilerleyeceklerini kaydeden Akağ, şöyle konuştu:

"Türkiye gücüne güç katarak yoluna devam ediyor. Her türlü engele rağmen, FETÖ'süne rağmen, PKK'sına rağmen, bunların arkasında duran Avrupa'daki bazı devlet yapılarına rağmen her türlü engellemeye rağmen Allah'ın izniyle bu büyük millet kutlu yürüyüşüne devam ediyor. 16 Nisan'da bu yeni Cumhurbaşkanlığı sistemine geçeceğiz bu bizim kafamıza yatıyor iki başlı bir sistem olmaz. Biz Cumhurbaşkanlığı, güçlü bir meclisle Türkiye'nin işlerinin daha iyiye gideceğine inanıyoruz. Zaten FETÖ'sünün, PKK'sının, Kılıçdaroğlu'nun onların arkasında Avrupalıların bu meseleye karşı çıkmalarının manasını biz çok iyi biliyoruz onlar Türkiye'nin kuvvetlenmesini istemiyorlar. Ama diye soru geliyor. Bu olunca her şey birden düzelecek mi? Ekonomi ne olacak, eğitim hizmetleri birdenbire çok daha iyi bir hale mi gelecek, gençlerimizin iş ihtiyaçları var onlar ne olacak? Biz binanın temelini yeniden kuruyoruz."

"17 NİSAN'DA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE'YE UYANALIM"

16 Nisan'da yapılacak olan seçimle daha güçlü bir Türkiye olacağını savunan Akdağ, "Cumhuriyetimize sahip çıkarak bir binanın temelin yeniden kuruyoruz. İçinde bulunduğumuz sistem parlamenter diye konuştuğumuz bir sistemin çok zayıf tarafları var. Bu zayıf taraflar olduğu için 1960'da darbe yaptılar, ihtilal yaptılar gözümün bebeği menderesi astılar. Bu zayıf tarafı olduğu için 1980'de darbe yaptılar bir soldan bir sağdan asarız diye 17,16 yaşındaki gençlerin yaşlarını büyütüp darağaçlarına gönderdiler. Bu mevcut sistemin zayıf karnı olduğu için zayıf tarafları olduğu için 28 Şubat'ta milletin canını okudular. İnançlarımızı yaşamamıza müsaade etmediler. Kimliğimizi ifade etmemize müsaade etmediler. Bu temeli sağlam yapacağız ki Allah'ın izniyle çok güçlü bir Türkiye'ye 17 Nisan'da uyanalım" ifadesini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Cevdet Yılmaz'ın konuşması

Sağlık bakanı Recep Akdağ'ın konuşması

Hastane açılış

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Aziz ÖNAL-Mesut Budraç/BİNGÖL, -

==========================================

Bakan Aslan, açık cezaevinde kesimhane temeli attı

KARS Açık Ceza İnfaz Kurumu kesimhane yapım işi temel atma töreni Ulaştırma, Denizcilik ve haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Açık Ceza İnfaz Kurumu'ndaki törene Bakan Ahmet Arslan, Vali Rahmi Doğan, AK Parti Milletvekilleri Yusuf Selahattin Beyribey, Orhan Atalay, Bakan Yardımcısı Bilal Uçar, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Nusret Yazıcı, Cumhuriyet Başsavcısı Serdar Durmuş, daire amirleri ve vatandaşlar katıldı. Cumhuriyet Başsavcısı Serdar Durmuş, kesimhane hakkında bilgi verdi. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım da ülke genelindeki cezaevlerinde yapılan sosyal sorumluluk projelerini, bunların ülke ve bölge ekonomisine katkılarını anlattı. Bakan Ahmet Arslan ise şunları söyledi: "Tarım ve hayvancılık bölgesiyiz. Sadece Kars'ta yaklaşık 500 bin büyükbaş, 600 bin küçükbaş hayvan var. Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı'yı sayarsanız hayvan sayısı dört katına çıkıyor. Biz hayvancılığı yapıyoruz, yetiştiriyoruz ama asıl besi yapıp ikinci bir gelir elde etmeye gelince hayvanı başka yerlere gönderiyoruz. Yani bir hayvandan elde etmemiz gereken faydanın yarısını biz, yarısını başkası sağlıyor. Halbuki kesimhaneyle birlikte biz hem yetiştireceğiz hem keseceğiz. Ama kesmeden önce de besleyeceğiz. Böylece besicilikten kaynaklanan gelirimizi iki katına çıkartacağız. Daha önemlisi hükümlülerimizin çıktıktan sonra evlerine, köylerine gittikten sonra çok modern hayvancılığın yapılabilmesi, çok daha verim elde etmesi adına bir meslek sahibi olacaklar. "

Bakan Arslan'ın konuşmasından sonra temel atma törenine geçildi ve İl Müftüsü Mehmet Genç'in duasının ardından temel atıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Bakanın gelişi ve karşılama

Tören alanından genel ve detaylar

saygı duruşu ve istiklal marşı

Kars Cumhuriyet Başsavcısı Serdar Durmuş'un konuşması

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım'ın konuşması

Bakan Ahmet Arslan'ın konuşması

Temel atma töreni

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS,

=================================================

Gazete ilanından 12 yıllık kayıp kadına ve katil zanlısına ulaştılar

KONYA'da 12 yıl önce kaybolan 50 yaşındaki Şahika Atabek'in, çocuğuna bakıcılık yapması için gazete ilanı aracılığıyla yanında çalışmaya başladığı 'Bekir Taşçı' adını kullanan 64 yaşındaki Efrail G. tarafından öldürüldüğü iddia edildi.

Cinayet Büro ekiplerinin gazete ilanıyla başladıkları araştırması sonucu gerçek kimliğine ulaşılan ve gözaltına alınan Efrail G., suçlamayı reddetti. Atabek'in banyoda saçını kuruturken elektrik akımına kapılarak öldüğünü iddia eden Efrail G., tutuklandı. Bakıcı kadının cesedinin bulunması için çalışmaların sürdüğü bildirildi.

GAZETE İLANIYLA BAKICILIĞA GİTTİ ORTADAN KAYBOLDU

Alman eşinin ölmesi sonucu emekli olduktan sonra Türkiye'ye kesin dönüş yapan 50 yaşındaki Şahika Atabek, memleketi Konya'da yerleşti. Tek başına yaşamaya başlayan Atabek bir süre sonra ailesine, hiç çocuğu olmadığı için çocuk özlemi çektiğini, ulusal bir gazeteye 'Yatılı bakıcı aranıyor' ilanı veren Bekir Taşçı'nın çocuğuna bakmak için anlaştığını ve Antalya'ya gideceğini söyledi. 2005 yılının Kasım ayında Konya'dan ayrılan Atabek, aylık 1000 TL karşılığında Bekir Taşçı'nın 2.5 yaşındaki kızına bakmaya başladı.

Yaklaşık 1 ay sonra kızlarından haber alamayan aile, polise başvurarak Şahika Atabek'in kayıp olduğunu bildirdi. Polis tarafından yapılan araştırma sonucu Şahika Atabek'in izine ulaşılamadı.

DOSYA YANİDEN AÇILDI

Konya Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri kayıp Şahika Atabek'in dosyasını yeniden açtı. Atabek'in ailesinden aldığı bilgiler doğrultusunda gazeteye ilan veren Bekir Taşçı'nın izini bulmak için Antalya'ya gitti. Gazeteye verdiği cep telefonu numarasından Taşçı'nın kimlik ile fotoğrafına ulaşan ekipler, ardından Şahika Atabek'e ait cep telefonunda kapanmadan önce son sinyal verdiği yeri tespit etti. Daha sonra da oturdukları mahalleyi ve evi buldu ancak kendisini çevresine mühendis ve MİT mensubu olarak tanıtan Bekir Taşçı'nın evindeki tüm eşyaları satarak kızı ile birlikte İzmir'e gittiğini belirledi.

KIZINDAN GERÇEK İSMİNE ULAŞTILAR

Mahalle muhtarlığında yaptıkları araştırmada Bekir Taşçı'nın yanındaki kızının isim ve soyisminin farklı olduğunu tespit eden polis ekipleri, nüfusta yaptıkları inceleme sonrasında da kızın babasının Efrail G. olduğunu belirledi. Bekir Taşçı sahte kimliğini kullanan kişinin aslında Efrail G. olduğunu tespit eden ekipler, bu isim üzerine yoğunlaştı. Yapılan genel bilgi taramasında da Efrail G.'nin alı koyma ve tacizden suç kaydının bulunduğunu belirleyen ekipler, kızının soy kütüğünü değiştirmeden de hakkında dava açıldığını tespit etti.

KAZA SONUCU ÖLDÜĞÜ İDDİASI

Polis tarafından yapılan araştırma sonucu gerçek kimliğine ulaşılarak Kocaeli'nde gözaltına alınan Efrail G. yapılan sorgusunda kayıp olarak aranan Şahika Atabek'in evinde öldüğünü söyledi. Atabek'i kendisinin öldürmediğini kaza sonucu öldüğünü ileri süren Efrail G.'nin polise, şu ifadeyi verdi:

"Gazete ilanıyla çocuğuma bakmak için gelen Şahika Atabek ile aylık bin lira karşılığında anlaştık. Evimde kaldığının 10'uncu günü ben çocuğuma bakarken o da banyoya girdi. Bir anda büyük bir cızırtı ile evin elektrikleri gitti geldi. Panik içerisinde banyoya gittiğimde elinde saç kurutma makinesi bulunan Şahika'nın suratının sağ tarafının yanık bir şekilde yerde hareketsiz yattığını gördüm. Kontrol ettiğimde elektrik çarpması sonucu öldüğünü anladım. Sahte olarak kullandığım kimliğimin ortaya çıkmasından korktuğum için cesedi önce naylon poşete sardım. Ardından büyük bir valizin içerisine koyarak mahalledeki çöp konteynırına attım. Ertesi günü çöpü kontrol ettiğimde boşaltıldığını gördüm. Bakıcı kadını soran komşularıma da anlaşamadığımızı ve ayrıldığını söyledim. Yaklaşık 15-20 gün bekledikten sonra bakıcı kadına ait para ve altınları aldıktan sonra kıyafetlerini atıp evdeki eşyaları da sattıktan sonra Antalya'dan ayrıldım."

TUTUKLANDI

Antalya'daki olay yerinde yaptırılan soruşturma ardından Konya'ya getirilen Efrail G., polisteki ifadesinin ardından kasten öldürme ve yağma suçundan adliyeye sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan Efrail G. tutuklandı. Şahika Atabek'in cesedinin bulunması için ise çalışmaların sürdüğü bildirildi.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Olay yerinde zanlıya tatbikat yaptırılması

-Genel detaylar

-Zanlının adliyeye sevk edilmesi

-Ölen kadının fotoğrafı

Haber-Kamera: Mehmet Kayhan YILDIZ/KONYA, -

==========================================

Freni patlayan kamyon şarampole uçtu

MANİSA'nın Turgutlu İlçesi'nde freni patlayan kamyon, 5 metrelik şarampole düşerek devrildi. Kamyonun şoförü 38 yaşındaki Ahmet Gelgeç, kazayı burnu bile kanamadan atlattı.

Kaza, bugün saat 12.30 sıralarında, İzmir- Ankara Karayolu Yeni Garaj Mevkii'nde meydana geldi. Salihli'den İzmir yönüne giden Ahmet Gelgeç, yönetiminde 35 VFK 07 plakalı kamyonun direksiyon hakimiyetini yitirdi. Kamyon, yol kenarındaki 5 metrelik şarampole düşüp, sol yana devrildi. Araç şoförü kazayı burnu bile kanamadan atlattı. Polis, kazayla ilgili soruşturma başlattı.

Şoför Gelgeç, "Verilmiş sadakam varmış. Sağa tali yola dönecektim, yol kaygandı, yük de kayınca direksiyon hakimiyetini yitirdim. Çok şükür can kaybı yok" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Kaza sonrası ve kaza yerinden görüntü

Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Doğan ÇİZMECİ / TURGUTLU (Manisa),

=======================

Duru'nun hastane odasında yaptığı ürünler kermeste

ÇORUMLU 11 yaşındaki Duru Apraş'ın, Ankara'da yaklaşık bir yıldır kanser tedavisi gördüğü hastane odasında tasarladığı ürünler, ailesi tarafından 'Duru'nun Mucizeleri' adıyla düzenlenen kermeste satışa sunuldu.

Hastalığa yakalanmadan önce Çorum'un Bahçelievler Ortaokulu'nun 5'inci sınıfında öğrenim gören Duru Apraş'a, geçen yıl lenfoma kanseri teşhisi konuldu. Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi görmeye başlayan Apraş, hastalığının ilerlemesi üzerine Ankara'ya sevk edildi. Ankara Onkoloji Hastanesinde kemoterapi tedavisi görmeye başlayan Duru'ya moral vermek amacıyla, aralarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da yer aldığı siyaset ve sanat camiasından çeşitli isimler, gerek sosyal medya üzerinden, gerekse ziyaretine giderek Duru Apraş'a destek vermeye çalıştı.

Tedavisi nedeniyle hastaneden ayrılamayan Duru Apraş, kendi imkanlarıyla süs ve hediyelik eşyalar yapmaya başladı. Tasarladığı ürünleri sergilemek isteyen Duru'nun hayali, ailesi ve yakınlarının desteğiyle gerçeğe dönüştürüldü.

Çorum'daki Sanat Sokağı'nda 'Duru'nun Mucizeleri' adlı bir kermes düzenleyen Apraş ailesi, kızlarına moral ve destek vermek amacıyla hastanede okuduğu kitapları, kendi tasarladığı kitap ayracı, süs eşyaları satışa çıkardı.

Kermesin açılışına katılan Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, AK Parti Çorum Milletvekilleri Ahmet Sami Ceylan, Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt, CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse, Garnizon Komutanı Jandarma Albay Fatih Üstündağ, Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Gül, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Başaranhıncal, Baro Başkanı Altan Akpınar ile vatandaşlar, kermesten alışveriş yaparak Duru'ya destek oldu.

Ablası Arzu Apraş, burada yaptığı konuşmada, kardeşinin çok başarılı bir öğrenci olduğunu ifade ederek, "Bu süreçte bizi yalnız bırakmayan herkese teşekkür ediyorum. Canım kardeşim şu anda buradaki kameralarla bizleri izliyor. Eminim ki çok mutludur. Biz onunla beraber resim ve müzik yaptık, kendimize birbirimizi örnek aldık. Bu zor süreçte de hastanenin hava almayan sıkıcı odasını şenliğe dönüştürdük" dedi.

Abla Apraş, daha sonra Duru'nun yazdığı mektubu okudu. Bu sırada açılışa katılan bir çok kişinin gözyaşlarına hakim olamadı. Vali Kılıç da Duru'nun mücadelesinin örnek olması gerektiğini söyleyerek, "Onları rol model yapmak gerekiyor. Duru'da hastalığına karşı verdiği mücadele ile örnek bir kızımızdır. Duru'muza şifalar diliyorum. Kendisi ve ailesini tebrik ediyoruz. Buraya gelen herkese de teşekkür ediyorum. Şuanda dayanışmanın en güzel örneğini veriyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

--------------------

-Kermesten görüntü

Alış veriş yapanlar

-Duru Apraş'ın ablası Arzu Apraş'ın konuşması

-Valinin konuşması

-Detaylar

Haber-Kamera: Yusuf ÇINAR-ÇORUM-

===========================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haluk Pekşen Tuncay Özkan Türkiye Maçka Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title