Haberler

Dha Yurt Bülteni-5

TOKAT'TA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNDE YANGIN (EK)1)YANGIN SÖNDÜRÜLDÜTokat Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) bir marketler zinciri bölge deposunun çatı kısmında sabah saatlerinde başlayan yangın kısa sürede 3 kısımdan oluşan deponun birinci kısmını tamamen sardı.

TOKAT'TA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNDE YANGIN (EK)

1)YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ

Tokat Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) bir marketler zinciri bölge deposunun çatı kısmında sabah saatlerinde başlayan yangın kısa sürede 3 kısımdan oluşan deponun birinci kısmını tamamen sardı. İtfaiye ekipleri yaklaşık 4 saatlik süren çalışmalar sonrasında yangını kontrol altına alarak söndürdü. Yangın söndürme çalışmalarına Tokat Belediyesi itfaiye ekiplerinin yanı sıra Turhal Belediyesi,  Niksar Belediyesi, Tokat Orman İşletme Müdürlüğü ve 48'nci Piyade Alay Komutanlığı itfaiye ekipleri de katıldı. Söndürme çalışmalarını takip eden Tokat Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Bandırmalı, "Belediyemiz itfaiyesine gelen ihbar neticesinde anında itfaiye ekiplerimiz müdahale etmiştir. Organize sanayi bölgesinde 10 bin metrekare kapalı bir alan olan büyük bir bölge deposu burası. Yangın tamamen kontrol altına alındı. Üç bölümden oluşan bir depo, yangın sadece bir bölümde etkili oldu. Yangının çıkan bölüm kontrol altına alındı. Diğer bölümlerde herhangi bir hasar yok. Maddi hasarlı bir yangın, can kaybı yok. Soğutma işlemleri tamamlandıktan sonra yangının çıkış sebebi hakkında bilgi vereceğiz. Yangının çıkış nedeni henüz belli değil. Yangın üst kattan çatı kısmından çıkmış" dedi. Firma yetkilileri ise olayla ilgili her hangi bir açıklama yapmadı.

Görüntü Dökümü:

--------------------------

-İtfaiyenin çalışmaları

-Yangının kontrol altına alınıp söndürülmesi

-Başkan yardımcısının açıklamaları

-Detaylar

Haber-Kamera: Fatih YILMAZ-Halil İbrahim YEL/TOKAT,

========================================================

2)EVDE ÇIKAN YANGINDA ANNE İLE KIZI ÖLÜMDEN DÖNDÜ

ERZURUM'da evlerinde çıkan yangında alevler arasında kalan anne ile kızı son anda kurtuldu. Bahçede yarı baygın halde bulunan anne ve kızı tedaviye alındı.   Yangın, Merkez Yakutiye ilçesinin Şükrüpaşa mahallesindeki iki katlı evin birinci katında dün meydana geldi. Üşüdükleri için sobayı yakan Habibe Küçükoğlu (35) ile birlikte yaşadığı annesi Makbule Küçükoğlu (60), henüz bilinmeyen bir nedenle çıkan yangında alevler arasında kaldı. Evlerinden çıkmayı başaran anne ile kızınin feryatlarına komşuları yetişti. Evin bahçesinde yarı baygın halde bulunan anne ile kıza mahalle halkı yardım edip, itfaiye ve sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen itfaiye ekibi, yangına müdahale ederek söndürdü. Ancak evin büyük bir bölümü kullanılamaz hale geldi.

Yangını duyup eve gelen yakınları anne ile kızın öldüğünü sanarak sinir krizleri geçirdi. İtfaiye ekipleri bir taraftan yangına müdahale ederken bir taraftan da ailenin yakınlarını sakinleştirmeye çalıştı. Yakınları, anne ile kızının ambulansta tedavi gördüğünü öğrenince sakinleşerek yanlarına gitti.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-İtfaiye ekiplerinin gidişi

-İtfaiye ekiplerinin yangına müdahelesi

-Fenalaşan anne ve kızına komşuların müdahelesi

-Yakılarının gelerek bağırması ve ağlaması

-İtfaiye ekiplerinin evde yanan eşyaları bahçeye atması

-Anne ve kızının ambulansa alınması

(KJ: Haber-Kamera: Turgay İPEK / ERZURUM,

(Süre: 5.10 Dk / 310 MB)

=======================================================

3)'BEYİN ANEVRİZMASI' FELÇ ETTİ, FİZİK TEDAVİYLE AYAĞA KALKTI

ZONGULDAK'ta, 2011-2015 yılları arasında 3 kez 'beyin anevrizması' geçirip felç olan 41 yaşındaki Volkan Gültekin, 6 ay önce hastanede başladığı, evde de eşi Nuran Gültekin'in desteğiyle sürdürdüğü fizik tedavi ile yeniden ayağa kalkıp konuşmaya başladı. Nuran Gültekin, "Bu hastalıktan geri dönen neredeyse hiç yok. Biz bunu başardık" dedi.

4 çocuk babası Volkan Gültekin, bir fabrikada şoför olarak çalışırken 2011 yılının Kasım ayında 'beyin anevrizması' geçirdi. Gültekin, İstanbul Bakırköy Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 6 ay süren tedaviyle sağlığına kavuştu ve yeniden işine döndü. Ancak kısa süre sonra ikinci kez 'beyin anevrizması' oluşan Gültekin, tekrar tedaviye alındı. Malulen emekliye ayrılan Gültekin, tedavisi devam ederken 2015 yılının Nisan ayında 3'üncü kez tekrarlayan 'beyin anevrizması' nda ölüm tehlikesiyle karşılaştı. Eskişehir Osmangazi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 1 ay yoğun bakımda kalan Gültekin, doktorunun tehlikeli gördüğü ameliyatı ailesinin de onayı ile kabul etti. Gültekin, ameliyatı başarılı geçse de tamamen felç oldu ve hareket kabiliyetini, konuşma yetisini kaybetti.

FİZİK TEDAVİ İLE AYAĞA KALKTI

Volkan Gültekin, buradaki tedavi süreci tamamlanması ardından 6 ay önce Bolu'daki İzzet Baysal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde fizik tedaviye başladı. Bu sırada Volkan Gültekin'i eşi Nuran Gültekin bir an olsun yalnız bırakmadı. İlk 2 aylık tedaviden sonra sol ayak baş parmağını oynatan Volkan Gültekin, sonraki süreçte ayağa kalkmayı da başardı. Şimdi haftanın belli günleri hastanede tedavi seanslarına katılan, diğer günler evde eşinin yardımıyla fizik tedavisini sürdüren Volkan Gültekin, destek ile yürüyebiliyor. Yeni yeni konuşmaya da başlayan Volkan Gültekin, azmi ile diğer hastalara örnek oldu.

'BANA FİZYOTERAPİST NURAN DİYORLAR'

Nuran Gültekin, eşinin ayağa kalkıp yürüyebileceğine inandığı için hastalığa yakalandığı andan ilk adımını attığı güne kadar ki her aşamasını sosyal paylaşım sitesindeki sayfalarından yayınladıklarını söyledi. Mücadelelerin diğer hastalara ve ailelere örnek olmasını istediğini ifade eden Nuran Gültekin, şöyle konuştu:

"Bolu'da tedavi görmeye başladığımızda hiçbir tepki yoktu. Sadece gözleri oynuyordu. Yataktan alamıyorduk. Şimdi çok şükür elleri ayakları oynuyor. Yemek yiyemiyordu. Yürümeye de başladı. Ben hiç durmadan fizik tedavi yaptırdım. Gördüklerimi, öğrendiklerimi uyguladım. Fizyoterapistimizde sıramız gelmeden çalışmaya başlıyorduk. Fizyoterapistimiz de bize çok moral verdi ve Allah'a şükür eşimi ayağa kaldırmayı başardık. Doktorlar beyin sapı anevrizmasından bu kadar geri dönen bir hasta görmediklerini bize söyledi. Bu hastalıktan geri dönen neredeyse hiç yok. Biz bunu başardık. Mücadeleye devam edeceğiz. Bizi unutmaması için fotoğraflarımızdan hazırlattığım videoyu izletiyordum. Onun çok etkili olduğunu düşünüyorum. Pes ettiği, çalışmak istemediği zaman o videoları izleyince hırslanıyordu. Doktorlar şu an eşime mucize olarak bakıyor. Bana 'Fizyoterapist Nuran' diyorlar. Çok uğraştım, çalıştım ve eşimi ayağa kaldırdım. Tamamen iyileşene kadar da durmayacağım."

Görüntü Dökümü:

--------------------

-Volkan Gültekin'in eşinin desteğiyle yürümesi

-Evin bahçesinde yürümeleri

-El ele tutuşup birbirlerine bakmaları

-Tekerlekli sandalye ile dolaşmaları

-Birlikte video izlemeleri

-Hastanedeki fizik tedavi görüntüsü(cep telefonu)

-İlk ayağa kalkıp yürüdüğü video(cep telefonu)

-Nuran Gültekin röp.

Süre: (08.30) Boyut: (278 MB)

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Durmuş SEVİNDİK/ZONGULDAK,

=======================================================

4)LİSE ARKADAŞLARI 50 YIL SONRA BULUŞTU

ERZURUM Lisesi'nden 1967'de mezun olan 38 arkadaş, yarım asır sonra okullarında bir araya gelerek hasret giderdi, öğrencilik günlerini yaşadı.

Erzurum'da 1889 yılında Erzurum İdadisi adı ile kurulan Erzurum Lisesi'nden 50 yıl önce mezun olanlar, bir araya gelmek için iletişim kurdu. Eski mezunlardan emekli Avukat Erdal Özalp'in organizasyonu ile 38 arkadaş geçen hafta sonunu Erzurum'da geçirdi. Mezun oldukları 128 yaşındaki liseye giden öğrencileri, şimdiki Müdür Selami Güneş karşıladı. Eski öğrenciler Güneş'in komutuyla bahçede topluca İstiklal Marşı söyledi. Akeademisyen, hakim, doktor, işadamı, bürokrat, subay emeklilerinden oluşan eski mezunlar, hem hasret giderdi hem de sınıflarında öğrenciliklerini yeniden yaşadı.

'55'İNCİ YILDA BULUŞMAK ÜZERE'

Erzurum Lisesi'nden 50 yıl önce 51 öğrencinin mezun olduğunu belirten Erdal Özalp şunları anlattı:

"Bizler 1967 yılı Erzurum Lisesi 6 Fen/B ve 6 Fen/ A sınıfı öğrencileriyiz. Bu 51 mezundan 49'u üniversiteyi de bitirdi. Bu süreçte 7 arkadaşımız  vefat etti. Biz Erzurum'a 40'ncı, 45'inci ve bu sene de 50'nci yıl kutlamaları için geldik. Aradan 50 yıl geçince çok büyük duygular yaşanıyor. Ulaştığımız arkadaşlarımızla her sene 2 defa değişik illerde toplanıyoruz. 50 yıl kolay değil. Mezun olduğumuz yıl doğanlar bugün 50 yaşında. Bütün arkadaşlarımızla bir arada olunca çok büyük duygu yoğunluğu yaşıyoruz. Erzurum'daki 50 yıl toplantımıza her ki sınıftan 38 arkadaş katıldı. Erzurum ile ilgili anılarımız yeniden canlandı. Özlediğimiz yemekleri yedik, tarihi ve turistik yerleri gezdik. Çok mutlu biçimde 55'inci yılda yine Erzurum'da buluşmak için ayrılıyoruz."

Görüntü Dökümü

-----------------------------

-Erzurum Lisesi tabelası önünde resim çekilmeleri

-Okula girişlerinden detay

-Okul Müdürünün Selami Güneş'in karşılaması

-Selami Güneşin okulu gezdirmesi ve okul hakkında bilgi vermesi

-Mezunların sınıflarını gezmesi

-Erdal Özalp ile röp

-Sınıfta anılarını anlatmaları

-İstiklal marşını okumaları

Haber-Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,

(SÜRE: 06.50 BOYUT: 318 MB)

========================================================

5)MAHKUMLARIN EL EMEKLERİ SERGİDE

ERZURUM E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kalan mahkumların yaptığı ebru, yağlı boya, tezhip, cam mozaik çalışmaları, bakır işlemeler, filografi, takı, süs eşyaları ve üç boyutlu kağıt şekillendirme ürünleri, açılan sergide satışa çıkarıldı. Çöpten toplanan atık cam parçaları ile yapılan tablolar ise sergiye gelenlerin ilgisini çekti.

Merkez Palandöken İlçesi'ndeki Necil Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi'ndeki serginin açılışına Vali Seyfettin Azizoğlu, 9'uncu Kolordu Komutanı Tümgenerak Mehmet Özoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Cumhuriyet Başsavcısı Halil İnal, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Mustafa Çetin, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Çelik, İl Emniyet Müdürü Mehmet Aslan, Baro Başkanı Talat Göğebakan ile çeşitli kurumların amirleri katıldı. Başsavcı Halil İnal, Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Üniversitesi ve Yakutiye Halk Eğitim Merkezi'nin destekleriyle mahkumlara çeşitli kurslar ve eğitimler düzenlendiğini belirtti. Atatürk Üniversitesi, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, Toplum Sağlığı Merkezi gibi kurumlarla iş birliği yaparak mahkumlara konferans verildiğini hatırlatan Halil İnal, şunları söyledi:  "Cezalandırmanın iki amacı var. Birinci amaç caydırıcılık, yani bir daha suç işlememesi. İkincisi ise suç işleyenleri ıslah etmek. Suç işleyenin cezasını çekip, ıslah olmasını ve bir daha suç işlememesini istiyoruz. 2016 yılında açılan 17 kurstan 218 hükümlü ve tutuklu yararlandı. Şimdi 209 hükümlü devam eden kurslarımızdan faydalandırılıyor. Ayrıca hükümlü lerden 114'ü açık lise, 29'u orta okul, 14'ü okuma- yazma, 8'i açık öğretim fakültesine devam ediyor. Sergiden elde edilen gelir mahkumlara verilecek. Umarım hüküm giyenler, tekrar cezaevine girmez."  Serginin açılış töreninde Devletin vatandaşına her yerde sahip çıktığını vurgulayan Vali Seyfettin Azizoğlu ise "Devlet, suçlu da olsa, suçsuz da olsa, mahkum da olsa onun da insanca zaman geçirmesi için gayret ediyor. Oradaki insanlarımız cezalarını çekerken zamanlarını değerlendirip, meslek sahibi oluyorlar. Ceza verildikten sonra topluma bir meslek sahibi olarak dönmeleri sağlanıyor" diye konuştu. Sergide mahkumların yaptığı ebru, yağlı boya, tezhip, cam mozaik çalışmaları, bakır işlemeler, filografi, takı, süs eşyaları ve üç boyutlu kağıt şekillendirme ürünler beğeni topladı. Atık cam parçaları ile yapılan tablolar ise sergiye gelenlerin ilgisini çekti. Eğitimcilerden Ahmet Dişçioğlu, cam mozaik çalışmalarıyla kompozisyon oluşturduktan sonra tek tek işlendiğini belirtti. Geleneksek sanat dalı olan mozaik çalışmasının aslında taşla uygulandığını belirten Dişçioğlu, "Biz malzemeyi değiştirerek farklı birşey yaptık. Atık bir malzemenin nasıl sanata dönüştürüldüğünü çalışmalarla göstermeye çalıştık" dedi.

Görüntü Dökümü

----------------

-Sergilenen eserler

-Protokol

-Başsavcının konuşması

-Davetlilerin sergiyi gezmesi

-Bir hocanın konuşması

-Sergiyi gezen bir vatandaşın konuşması

-Vali Seyfettin Azizoğlu'nun başsavcıya yaptığı konuşma

Haber-Kamera: Hümeyra PARDELİ / ERZURUM,

(Süre: 7.19 Dk / 438 MB)

=======================================================

6)GENÇ MUCİTLERİN ESERLERİ ÖĞRENME ŞENLİĞİNDE SERGİLENDİ

Muş Milli Eğitim Müdürlüğü üç gün sürecek öğrenme şenliğinde 19 meslek, 20 temel eğitim ve bir de Halk Eğitim Merkezi öğrencilerinin ilginç ve yaratıcı çalışmaları sergilendi. Vali Seddar Yavuz, protokol üyeleri ve katılmıcılar tarafından beğenilen sergide bir konuşma yapan İl Milli Eğitim Müdürü Metin İlci, "Düzenlediğimiz öğrenme şenliği, hayat boyu öğrenmeye katılmayı hedefleyen, öğrenme fırsatları hakkında halkı bilgilendiren, eğlenerek öğrenmeyi teşvik eden, sanatsal ve kültürel gösteriler içeren programlı etkinlikler bütünüdür. Şenlik boyunca açılan 110 stant da, mesleki teknik öğrenme kurumları etkinlik, aktivite ve tanışmaları, eğitimlerle ilgili olan uygulamalar ve gösteriler düzenlenecektir. Öğrencilerimizin yaptığı birbirinden ilginç buluşların beğenilmesi bizleri çok sevindirdi" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Robot el çalışmasının yer aldığı stant

-Stantlardan detaylar

-Alandan genel görüntü

-15 Temmuz Şehitler Köprüsü çalışması

-Stantlardan detaylar

-İstiklal Marşı'nın okunması

-İl Milli Eğitim Müdürü Metin İlci'nin konuşmaları

-Alandan görüntü

(Haber-Kamera: Eser AYDIN / MUŞ,

ÇEKİM NOTU: Kaset HD. Görüntüsü 'mucıtler' kodu ile LİNK geçildi

=======================================

7)ÜNİDAP ÜYELERİNDEN YENİ PROJELER

ARDAHAN Üniversitesi'nin dönem başkanlığını yürüttüğü ÜNİDAP (DAP Üniversiteler Birliği) istişare toplantısı Ardahan Üniversitesi'nde düzenlendi.

Rektörlük Senato Odası'nda Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Yardım, Hakkari Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Pakiş, Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, Kafkas Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Özkan Arslan, Munzur Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Rahmi Aydın, Cumhuriyet Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Taşkın,  Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Adanan Demir, Başkan Yardımcıları Volkan Güler ve Mehmet Özdoğan, Beşeri, Sosyal Kurumsal Gelişme Koordinatörü Ferhat Gök, Tarım ve Kırsal Kalkınma Koordinatörü Gül Yıldız, Mühendisler Ayhan Albud ve Muhammed Ünaldı katıldı.   Toplantının açılış konuşmasını yapan DAP İdaresi Başkanı  Adnan Demir, Ardahan Üniversitesi'nin dönem başkanlığının hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, bu toplantıların, bölgesel kalkınma yolunda çok önemli olduğunu söyledi. Demir, "Daha önce çizilmiş olan, enerji, sanayi, eğitim, turizm, tarım ve kırsal kalkınma alanlarında çok önemli çalışmalar yapıldı. Doğu Anadolu Bölgesi'nde çok ciddi farklı alanlarda yatırımlar yapılıyor ve destekleniyor. ÜNİDAP oluşumunun gayesi de üniversitelerimizin bilgi tecrübelerini bizlerle paylaşarak, ortak bir akılda bölgesel kalkınmayı sağlayacak hamleler geliştirmektir. Bu bağlamda ÜNİDAP olarak yeni kararlar alınmalı ve uygulanmalıdır. Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber hocamızın da belirttiği üzere yöresel olarak, bölgeyi kalkındıracak yeni alanlara yönelmeliyiz. Eğer ÜNİDAP toplantılarımızı aynı dinamizmle devam ettirirsek bölgesel üretime ve bölgesel kalkınmaya önemli katkılar sunar, ülkenin 2023 hedeflerini gerçekleştirmiş oluruz" diye konuştu

ÜNİDAP'ın dönem başkanlığını yürüten Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber, toplantıya katılanlara teşekkür etti. On beş bölge üniversitenin katkılarıyla kurulan ÜNİDAP'ın bölgenin sanayi, eğitim ve kültürü üzerine ciddi çalışmalar gerçekleştirileceğini belirten Prof. Dr. Biber, şunları söyledi:

"Ardahan Üniversitesi olarak bizler de Gürcistan'a iki sınır kapısı bulunan Kafkasya'ya, Orta Asya'ya ve Uzak Doğu'ya açılan bir bilim kapısı olma yolunda bir vizyonu benimsediğimizi ifade etmek istiyorum. Ülkemizde yükseköğretimlerde gerçekleşen uygulamalardan birisi de yabancı dilde eğitimdir. Yabancı dilde eğitim veren üniversitelerin örnekleri ülkemizde mevcuttur. Biz Ardahan Üniversitesi olarak ortak dili Rusça olan bu devasa coğrafyanın dilini eğitim dili olarak hedefimize koymak istiyoruz. Eğer bölgede ciddi bir eğitim uygulanacak ve uluslararası misyon edinilecekse, inşaat mühendisliği, bilgisayar mühendisliği ve turizm gibi bölümlerin Rusça okutulduğu yeni bölümlerin açılması gerekir. Türkiye'de yabancı dilde eğitim yapan ilk üniversite olmak istiyoruz. Bunun ağırlığının farkındayız. Açacağımız bölümlerde görev alabilecek Rusça doktora yapmış öğretim üyelerimiz mevcuttur. Ayrıca bizim üniversitemizde Gürcü Dili Bölümümüzde mevcut. Ana dili Gürcüce olan yabancı hocalarımız var. Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) öğrenci almamıza müsaade etmiştir. Bu da bir alternatiftir. Özellikle sarıçam ağaç türünün en yoğun olduğu bölgelerden biri olduğumuzu da belirtmek istiyorum.  Bu bağlamda organik araştırma yapılarak alakalı bölümlerin açılması gerekir. Diğer taraftan Aşık Şenlik'lerin diyarı olan Ardahan ve Kars coğrafyası kış sporlarında da üstüne düşeni yapmalıdır. Bu çalışmamızın bölge üniversitelerine ve bölgemizin her anlamda kalkınmasına ve üniversitelerimizin bilimsel teknolojik alt yapı imkanlarını birlikte ortak kullanılmasına, tek elin nesi var çift elin sesi var üslubunca daha çok iş yapabileceğimizi düşünüyorum."

Toplantı sonucunda, proje ekibi kurulması, merkez laboratuar oluşturulması, web sitesi kurulması, ortak doktora programlarının geliştirilmesi, proje öneri havuzu oluşturulması, gen bankası kurulması gibi birçok madde de mutabakata varıldı

Görüntü Dökümü

------------------

-Taplontı salonundan genel ve detaylar

-Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bimber'i konuşması

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS,

404 MB - 6 DK 05 SN - ARDAHAN -

=========================================================

8)ANADOLU'DA 1500 DEVE KALDI

ANADOLU'da M.Ö. 300'lü yıllardan itibaren izlerinin takip edilebildiği, Türk kültürünün parçası olan, et, süt, deri ve gübresinden yararlanılan, 20'nci yüzyıla kadar Türk ordusunun taşımacılık işlevini yerine getiren deve, günümüzde sadece güreşlerde ve turistik amaçlı kullanılıyor. Tüm Anadolu'daki deve sayısı ise 1500. Antalya Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, güç doğa şartlarına, açlık ve susuzluğa son derece dayanıklı bir hayvan olan, 'Peygamber bineği' olarak nitelendirilen deve ve devecilik kültürüyle ilgili çalışma başlattı. Müdürlük, çalışma sonunda artık yok olmaya yüz tutmuş bu geleneği gelecek nesillere aktarmak için bir kitap haline getiriyor.

Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'nden halk kültürü araştırmacısı Mahmut Davulcu, anayurdu Kuzey Amerika olan devenin M.Ö. 3 binli yıllarda ehlileştirildiğinin düşünüldüğünü, Anadolu'da ise, M.Ö. 300'lü yıllardan itibaren izlerinin takip edilebildiğini belirtti. Devenin Türk kültürünün çok önemli parçası olduğunu vurgulayan Davulcu, "Orta Asya'dan itibaren deve, Türklerle beraber varolmuş, askeri ve ticari amaçla kullanılmış, etinden sütünden yararlanılmış" diye konuştu.

Orta Asya'da kullanılan develerin çift hörgüçlü, Arap develerinin ise tek hörgüçlü olduğunu belirten Davulcu, şunları kaydetti:

"Yörükler çift hörgüçlü develeri 'buhur deve' olarak tabir eder. Deve varlığı 11'inci yüzyıldan itibaren Orta Asya'dan Türklerle beraber Anadolu'ya aktarıldı. Birçok alanda kullanılmış. Etinden, sütünden, derisinden, gübresinden hatta idrarından yararlanılmış. Ama en önemli kullanım yeri taşımacılık ve askeri maksat. Türk ordusunun yüzyıllar boyunca taşımacılık işlevini deve yerine getirdi. 20'nci yüzyıla kadar bu işlevini devam ettirdi. Sonra gelişen teknoloji ve teknolojinin sağladığı araç gereçler nedeniyle sona ermeye yüz tuttu. Deve artık günlük hayatımızdan çekilmiş bir hayvan olduğu için varlığı sayısal olarak düştü. TÜİK verilerine göre şu anda Anadolu'da 1500 civarında deve var."

ANTALYA'DA SAYILARI 169

TÜİK verilerine göre Antalya'da 169 deve bulunduğunu, 146'sının yetişkin, 23'ünün genç yavru olduğunu söyleyen Davulcu, bunların iki amaçla varlığını sürdürdüğünü belirtti. Bu amaçlardan birinin deve güreşleri, diğerinin ise turistik turlar olduğunu anlatan Davulcu, "Güreş develeri Antalya'nın batı ilçeleri Demre ve Kumluca'da daha çok bulunmakta. Turistik amaçlı kullanılan develer ise Antalya'nın orta ve doğu bölgesinde karşımıza çıkıyor" dedi. Bakım ve beslenmesi zor bir havyan olan devenin Antalya bölgesindeki sayısının hızla azaldığını sözlerine ekleyen Davulcu, "Deve sahibi olanlar deveci olarak bilinmektir. Geleneğe göre bunların piri de Veysel Karani'dir" diye konuştu.

MASRAFLI BİR İŞ OLMASI NEDENİYLE ESKİSİ GİBİ DEĞİL

Çalışmayı Mahmut Davulcu ile birlikte yürüten araştırmacı Mustafa Tokat, devecilik kültürünün yok olmaya yüz tutmasının nedenini, "Bu iş çok masraflı bir iş. Köklü bir geleneğe sahip olmasına rağmen masrafından dolayı, insanların amaçlarını başka şeylere kaydırmasından dolayı eskisi gibi değil" dedi. Bu geleneğin yok olmasını hem bakanlık hem de Antalya yöresi olarak istemediklerini vurgulayan Tokat, şunları söyledi:

"Bu nedenle 2016 yılı ocak ayından itibaren Kumluca ve Demre deve güreşlerine bizzat giderek, hem görsel belgeleme hem birebir derleme yapıyoruz. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü yayınları üzerinden bir kitap yapmayı planlıyoruz. Çalışma tahminen Aralık 2017'de bitecek. 2018 yılında ise kitap hazırlanır diye planlıyoruz."

DEVE GÜREŞLERİ KUMLUCA VE DEMRE'DE YAYGIN

Kumluca ve Demre bölgesinde deve güreşlerinin çok yaygın olduğunu da anlatan Tokat, "Bu güreşler yılın belli aylarında gelenek olarak Yörükler tarafından devam ettiriliyor" dedi. Türk Edebiyatı ünlü yazarlarından Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'Huzur' adlı romanında 1915-18 yılları arasında Antalya'da orduevinin arkasında bir alandan sözedildiğini vurgulayan Tokat, "Develer burada toplanır ve deve güreşleri yapılırmış" diye konuştu.

Develerin 20 yaşına kadar güreşebildiğini, günümüzde güreş amacıyla kullanılan bütün develerin İran yolu ile Afganistan, Pakistan ve Türkmenistan'dan temin edildiğini anlatan Tokat, her devenin bir adı olduğunu, devenin cesareti ve korkusuzluğunu vurgulayacak isimlerin tercih edildiğini belirtti. Güreş alanındaki develerin görünümünün, sahip oldukları süsler ve renk cümbüşünün seyirciler için cezbedici olduğunu dile getiren Tokat, bu donanımın ana gövdesini develere binmek ve yük sarmak amacıyla kullanılan bir semer çeşidi olan havutun oluşturduğunu belirtti. Deve başlığı, deve çulu, karın keçesi, cepken, yular ve dizlere takılan paçalıkların deve donanımının diğer parçalar olduğunu söyleyen Tokat, nazar boncukları, çıngıraklar ve aynaların ise deve donanımının ayrılmaz parçalarından olduğunu vurguladı.

Görüntü Dökümü

------------------

Araştırmacılar bilgisayar başında çalışırken

Röp1: Mahmut Davulcu (Araştırmacı)

Röp2: Mustafa Tokat (Araştırmacı)

Develerden detay

Güreşen develer

07.44

Haber: Selma KUNAR- Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA-DHA)

=====================================================

9)BİSİKLET TURU SONA ERDİ

BURDUR'da, 'Korunan Alanlarda Tabiat Turizmi'nin Geliştirilmesi' projesi kapsamında Burdur ve Isparta'da korunan alanların tanıtılması amacıyla düzenlenen bisiklet turu sona erdi. Doğa Koruma ve Milli Parklar 6'ncı Bölge Müdürlüğü, 'Korunan Alanlarda Tabiat Turizminin Geliştirilmesi' projesi kapsamında, korunan alanlarda yapılan tabiat turizmi aktivitelerinin yaygınlaştırılması ve toplumsal farkındalığın artırılması amacıyla 'Korunan Alanlara Bisiklet Yolculuğu' adıyla etkinlik düzenledi. Etkinliğe katılan doğaseverler dört gün boyunca yaklaşık 200 kilometreyi bulan parkurlarda pedal çevirdi. Gün boyu doğada vakit geçirip, kurdukları çadırlarda konaklayan katılımcılar, Burdur ve Isparta doğasını, kültürünü ve tarihini tanıma fırsatı buldu.   Doğa Koruma ve Milli Parklar 6'ncı Bölge Müdürlüğü Burdur Şube Müdürü Tamer Yılmaz, etkinliği Burdur Bisiklet Derneği ile organize ettiklerini, Burdur ve Isparta valiliklerinin yanı sıra belediye ve birçok kurum destek verdiğini söyledi.

Yılmaz, "Çok güzel bir festival geçirdik. Burdur Gölü etrafında turladık ve tanıttık. Isparta'da Gölcük Tabiat Parkı ile görülmesi gereken diğer yerleri Türkiye'nin her tarafından gelen bisikletçilere gezdirdik" dedi.  Katılımcılar da etkinliği çok beğendiklerini ve her yıl tekrarlanmasını istediler.

Görüntü Dökümü

------------------

Etkinlikten

Kent ormanına gelişleri

Tamer Yılmaz'la röportaj

Şevket kaplanla röportaj

Ahmet Men'le röportaj

4,28"-141 mb

Haber- Kamera: Mesut MADAN/BURDUR,

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Antalya Ardahan Erzurum Burdur Politika Güncel Haberler

title