Haberler

Dha Yurt Bülteni-4

Sınava girenlerde 09.45 hassasiyetiMANİSA'da Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) giren 14 bin 141 aday, sabah erken saatlerde sınav yerlerine geldi.

Sınava girenlerde 09.45 hassasiyeti

MANİSA'da Kamu Personeli Seçme Sınavı'na ( Kpss ) giren 14 bin 141 aday, sabah erken saatlerde sınav yerlerine geldi. Çoğunluk 09.45 kuralına özen gösterirken uyarıyı dikkate almayan bazı adaylar ise salonlara alınmadı.

Manisa'da 420 salonda gerçekleştirilen KPSS Genel Kültür-Genel Yetenek sınavlarında 8 bin 668 memur adayı sınava girerken bin 177 memur görev yaptı. İlk olarak TEOG sınavında gerçekleştirilen 09.45 uygulaması KPSS'de de geçerli oldu. TEOG sınavında pek çok öğrencinin mağdur olduğu 09.45 uygulamasına adaylar özen göstererek sabah erken saatlerde sınava girecekleri okulların bahçesinde yerini aldı. Uygulamaya özen göstermeyerek saat 09.50 sıralarında sınav olacakları okullara gelen adayların bazıları ise salonlara alınmadı. Adaylar sınavda ter dökerken aileleri de onları dışarıda bekleyerek destek oldu.

Öğleden sonra gerçekleştirilecek Eğitim Bilimleri sınavına ise 5 bin 473 aday katılacak. 270 salonda gerçekleştirilecek Eğitim Bilimleri sınavında 764 memur görev yapacak.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

-Sınava giren adayların aranırken görüntüsü,

-Sınava geç kalan adayların görüntüsü.

Haber-Kamera: İlker KILIÇASLAN / MANİSA,

===========================================

Edirne, KPSS sınavında sıkı arama

EDİRNE'de Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) giren adaylar salona girişte polisler tarafından didik didik arandı.

Edirne'de KPSS'nin sabah oturumuna Trakya Üniversitesi Ayşekadın Yerleşkesi'nde giren adaylar sabah saat 09.00 sıralarından itibaren sınav salonlarına geldi. Adaylar kapıda polis ekiplerince sıkı kontrolden geçirildi. Sınava kol saati, pantolon kemeri, saçlardaki tel toka, küpe, kolye, anahtarla girmeleri yasak olan adaylar, bazı eşyalarını salon girişlerine bıraktı. Genelde adayların yanlarında yasaklı eşya getirmedikleri gözlendi. Sınava 15 dakika kala adayların içeri alınmaması uygulaması nedeniyle görevliler sık sık kapılardan kalan süreyi hatırlatan uyarılar yaptı. Trakya Üniversitesi Ayşekadın yerleşkesinde sınava geç kalan aday olmadı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Trakya Üniversitesi

-Sınava gelen adaylar

-Kapılardaki polis araması

-Görevlilerin kalan süreyi hatırlatması

-Aramadan görüntüler

-09.45 saati detay

-Üniversiteden görüntüler

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN/EDİRNE,-

==============================================

Sivas'ta KPSS heyecanı

SİVAS'ta kamu kurumlarında işe girmek isteyen lisans mezunu adaylar Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) heyecanı yaşadı. Adaylar sınavda ter dökerken, aileler dışarıda çocuklarının başarısı için dua etti.

2017 yılı lisans düzeyi KPSS A Grubu ve Öğretmenlik (Genel Yetenek-Genel Kültür Oturumu) sınavının sabah oturumu Sivas'ta yapıldı. Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından (ÖSYM) gerçekleştirilen sınav, saat 10.00'da başladı. Ancak Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile birlikte başlatılan saat uygulamasına göre, 09.45'ten sonra sınava gelenler salonlara alınmadı. Sınava girmek için yetkililerden yardım isteyen adaylar, bu duruma da tepki gösterdi. ÖSYM'nin sitesinden aldıkları sınav giriş belgesi ve nüfus cüzdanları ile sınav merkezlerine gelen adaylar, üzerlerindeki madeni para, kağıt, peçete, kol saati, anahtar ve takılarını girişteki emanete bıraktıktan sonra özenle aranarak salonlara alındı. Başörtülü adayların kapalı kısımları kadın polisler tarafından özenle arandı. Çocukları sınava giren aileler ise okul bahçelerinde Kuran okuyarak sınavdaki yakınlarının başarısı için dua etti.

Görüntü Dökümü:

-Okul önlerinden görüntü

-Adayların aranması

-Yakınlarından görüntüler

Haber-Kamera: Gökhan CEYLAN/SİVAS,

===============================================

'Hayırlı damat' eski Bolu Valisi Özçimen'e soruşturma izni

İÇİŞLERİ Bakanlığı, FETÖ/PDY'den tutuklu eski Bolu Valisi İbrahim Özçimen hakkında, kayınpederi ve kayınvalidesini İl Özel İdaresi'ne ait havuzlu kaplıcada 1156 gece ücretsiz konaklattırdığı iddiasıyla başlatılan soruşturmada, Danıştay'ın bozma kararı üzerine, 'görevi kötüye kullanma' suçundan yargılanması için ikinci kez soruşturma izni verdi. Eski Vali Özçimen'in, "Kaplıcada ücretsiz kalan bakan, milletvekili, vali, hakim ve yakınlarından bir çok isim sayabilirim" yönündeki savunması ise, 'kamunun hak ve menfaatlerini bilerek korumadığının itirafı' olarak kabul edildi.

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı, 2010- 2014 tarihleri arasında Bolu Valisi olarak görev yapan İbrahim Özçimen hakkında, kayınpederi emekli imam Hüseyin ve kayınvalidesi Yadigar Karaduman'ı, 20 Kasım 2010- 20 Ocak 2014 tarihleri arasında 1156 gece İl Özel İdaresi'ne ait Karacasu Küçük Kaplıca tesislerinde ücretsiz konaklattırdığı iddiasıyla soruşturma başlattı. 'Yakınlarını devlet imkanlarından ücretsiz yararlandırmak', 'Usulsüz yurtdışına çıkmak ve harcırah almak' iddiasıyla yürütülen soruşturma 2015 yılının Ağustos ayında tamamlandı. Özçimen hakkında, 'görevi kötüye kullanmak' suçundan yargılanması için soruşturma izni verildi. Danıştay, 17 Mart 2016 tarihinde, Özçimen'in ücretsiz konaklamaya yönelik talimatı olup olmadığının araştırılmasını isteyerek kararı bozdu.

YOZGAT'TAN BOLU'YA MAKAM ARABASIYLA GETİRMİŞ

Bunun üzerine yürütülen ikinci soruşturma da tamamlandı. Mülkiye müfettişlerinin ön inceleme raporu doğrultusunda hazırlanan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun imzası bulunan kararda, Özçimen'in kayınpederi Hüseyin ve kayınvalidesi Yadigar Karaduman'ı, Yozgat'tan makam arabası ile Bolu'ya getirdiği ve 184 bin 960 TL olan 1156 gecelik konaklama ücretine karşı 2013 yılında sadece 8 bin 500 TL ödeme yapıldığı belirtildi. Soruşturma açıldıktan sonra, yani konaklamadan 1.5 yıl sonra borcun 50 bin 840 TL'sinin ödendiği, faizi ile birlikte kalan 170 bin 763 TL'nin de Danıştay'a itiraz sürecinde 28 Aralık 2015'te kaypınpeder Hüseyin Karaduman tarafından ödendiği belirtildi.

'SESSİZ KALMASI ZIMNİ TALİMATTIR'

Kararda Danıştay'ın bozma gerekçesindeki 'talimat' konusuyla ilgili de şöyle denildi: "İbrahim Özçimen'in, kayınpederi ve kayınvalidesini bizzat kendisi Yozgat'tan getirip kaplıca tesislerine yerleştirdiği, kaplıcanın bağlı olduğu Bolu Özel İdaresi Turizm, Madencilik, İnşaat, Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanının da kandisi olduğu ve şirketin alacak- borçlarının bizzat kendi başkanlığı etrafında toplanan yönetim kurulu toplantılarında ele alındığı da düşünüldüğünde, ücretsiz konaklama için talimatı olmasa dahi bu paranın verilmemesi karşısında sessiz kalmasının da 'zımni talimat' anlamına geldiği görülmektedir."

Kararda, tanık olarak dinlenen şirket genel müdürü Tahsin Akduman, şirket yönetim kurulu üyesi İlhan Serçe, şirket muhasebe görevlileri Şeref Akduman ve Gülşen Süren'in, İbrahim Özçimen'in kayınpederi ve kayınvalidesi için konaklama ücretlerinin tahsil edilmesi için kendilerine talimat verilmediğini söyledikleri hatırlatıldı.

'ÜCRETSİZ KALAN BAKAN, MİLLETVEKİLİ, VALİ YAKINLARI SAYABİLİRİM'

Kararda, İbrahim Özçimen'in, "Eski Bolu Valisi M.A.T. Vali olarak çalıştığı 6 yıla yakın sürede anne ve babasını kaplıcada barındırdığı halde 1 kuruş ödememiştir. Burada ücretsiz kalan bakan, milletvekili, vali, hakim ve yakınlarından bir çok isim sayabilirim. Eski Antalya Valisi M.T.'nin ağabeyi ve ailesi örnektir" yönündeki savunması da hatırlatıldı. Bu savunmanın da, Özçimen'in bunları bildiği halde konaklama ücretlerinin tahsili noktasında herhangi bir işlem yapmamasının, yönetim kurulu başkanı olduğu şirketin hak ve menfaatlerini bilerek korumadığının itirafı anlamına geldiğine işaret edildi.

'TESİSLERİNİN MENFAATLERİNİ KORUMAKLA GÖREVLİ OLDUĞU HALDE'

Konaklama bedelinin tamamının sonradan ödenmesinin 'görevi kötüye kullanma' suçunu ortadan kaldırmadığı, bu durumun yargılama sırasında göz önünde bulundurulması gereken bir durum olduğuna vurgu yapılan kararda şöyle denildi: "İbrahim Özçimen'in, kayınpederi ve kayınvalidesini kaplıca dublekslerinde konaklattığı, fakat ödenmesi gereken konaklama ücretini zamanında ödemediği, hatta soruşturma başlatılmamış olsaydı bu ödemeyi gerçekleştirmeyeceği ve böylelikle yakınlarına haksız menfaat sağladığı, ayrıca yönetim kurulu başkanı sıfatıyle kaplıca tesislerinin hak ve menfaatlerini korumakla görevli olduğu halde, bu konaklama ücretlerinin tahsilini takip etmemek sureti ile kamuya ait şirketin menfaatlerini koruyamadığından 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevli'lerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 6'ncı maddesine göre soruşturma izni verilmesine karar verilmiştir."

YURTDIŞI GEZİLERDE ÇİFTE HARCIRAH

Eski Özçimen hakkında, proje kapsamında yurtdışına gittiği gezilerde hem ilgili projeden, hem de İl Özel İdaresi bütçesinden harcırah tahakkuk ve tahsilinde bulunarak menfaat temini suçunu işlediği gerekçesiyle de aynı kanun kapsamında soruşturma izni verildi.İbrahim Özçimen, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15 Temmuz darbe girişimi ardından başlattığı FETÖ/PDY soruşturması kapsamında geçen yıl Ağustos ayında görevinden ihraç edilerek tutuklanmıştı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Kaplıca tesislerinden görüntü

-Özçimen'in arşiv görüntüleri

HABER-KAMERA: Ersin ERCAN/BOLU

=========================================

Mevlana Müzesi'ndeki bin yıllık 'Gülbahçesi'ne ek bina projesine tepki

MEVLANA Müzesi'nde yaklaşık bin yıldır 'Gülbahçe' olarak adlandırılan bahçeye yapılması planlanan ve hafriyat çalışmasında mezar ve kemiklerin bulunması nedeniyle geçici olarak durdurulan müze ek bina inşaatının tartışmaları devam ediyor. Mevlana Celaleddin-i Rumi Torunları Derneği Genel Sekteri ve Mevlevi Postnişini Mehmet Çipan, ek bina inşaat alanında mezar olmadığı söylenen yerlerde de Mevlevi dedelerinin mezarlarının olduğunu ileri sürerek, projenin tamamen iptal edilmesi, o alanın kazıya ve yapılaşmaya kapalı alan ilan edilmesi gerektiğini savundu.

Postnişin Mehmet Çipan, Mevlana Müzesi alanının Mevlana'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled'e, Sultan Alaeddin Keykubad tarafından yaklaşık 850 yıl önce hediye edildiğini hatırlattı. Sultanü'l- Ulema'nın vasiyeti gereği kendisinin ve kendi soyundan gelenlerin cenazelerinin 1925 yılına kadar oraya defnedildiğini belirten Çipan, şunları söyledi: "Hz. Mevlana ve Mevlana'nın babasının sandukasının bulunduğu şu anki müzenin içindeki 'Huzuru Pir' dediğimiz bölüme Mevlana'nın torunları defnedilmişken, Hz. Mevlana'nın yolundan giden Mevlevi dedeleri, dervişler, dönemin kanaat önderleri, kahramanları, askerleri, kıymetli ilahiyatçıları, ulemaları da bugünkü Gülbahçe denilen Mevlana Müzesi'nin bahçesine defnedilmiştir. 1925 yılına kadar da defin işlemleri sürmüştür."

1925 yılında Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nun ardından defin işlemlerinin sona erdiğini ifade eden Çipan, Mevlevi kültürünün 1925 yılından sonra da Mevlevi soyundan gelenler tarafından kuşaktan kuşağa sürdürüldüğünü kaydetti.

MEZARLARIN ÜZERİNE TUVALET YAPMAYI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL

gülbahçe'de Mevlevi dedelerinin mezarının olduğunun herkes tarafından bilindiğini ifade eden Mehmet Çipan şöyle konuştu: "Gülbahçe Mevlevi dedelerinin mezarlarıyla doludur. Bu mezarlarda, kat mezar şeklindedir. O nedenle Tuzcu Baba mezarının doğusunda Kültür Müdürlüğü'ne doğru olan bölümde mezarlar bulundu. Ancak Tuzcu Baba mezarının batısında, protokol girişi olarak adlandırılan ve tuvaletlerin olduğu bölüm tarafında yine kat mezarlar var. Hafriyat kazısı kazısı esnasında tahrip edilen mezarlara sanki sürpriz bir mezarmış muamelesi yapılıyor olması tuhaf. O mezarlar sürpriz mezarlar değil. Geçmiş yıllarda defalarca uyarmış olmamıza ve kamuoyu tarafından müzenin her tarafının bir mezarlık olarak bilinmesi rağmen bu kazılar yapıldı. Ne uğruna yapıldı? 50 bayan, 50 bay tuvaleti için yapıldı. Teşhir salonu, makam odaları için yapıldı. Oysa 1925 ve 1975 yılına kadar oradaki Mevlevilere ait her türlü eser ve eşya rahatlıkla sergilenebiliyordu. O dönemlerde müzeye sığan eser ve eşyalar daha sonra neden sığmadı anlamadık. Çünkü ne yeni bir eser, ne de yeni bir eşya eklendi. Neden o zamana kadar sığan şimdi sığdırılamıyor da ek bina yapılıyor. Tahrip edilen mezarların üzerine tuvalet yapmayı anlamak mümkün değil."

MEZARLARIN ÜZERİ BRANDAYLA ÖRTÜLDÜ

Bulunan mezarların brandayla örtülmesine de tepki gösteren Mehmet Çipan sözlerini şöyle sürdürdü: "Tuzcu baba mezarından batıya olan güzergahta, kaç tane mezarın kepçelerle kazılıp, hafriyat alanına götürüldüğünü tespit edebilmek mümkün değil. Protokol kapısından, Tuzcu baba kabrine kadar yerdeki kat kat mevcut mezarların akıbetini bilmiyoruz. Tuzcu baba mezarının diğer tarafından hafriyat sırasında bulunan Mevlevi dedelerine ait olduğunu çok iyi bildiğimiz mezarlar ise açık, üzeri brandayla kapalı, kuşların pislemesine, kedinin, köpeğin oynamasına müsait vaziyette üzerine az bir toprak atılarak bırakıldı."

PROJE İPTAL EDİLMELİ

Mehmet Çipan, ek müze binası projesinin tamamen iptal edilmesi gerektiğini belirterek, "O alan kazıya ve yapılaşmaya kapalı alan ilan edilmesi gerekir" dedi. Ek bina inşaatını yürüten Büyükşehir Belediyesi ise, projenin revize edilip yeniden başlanacağını, çıkan mezarlarında Selçuklu mimarisiyle koruma altına alınacağını belirtmişti.

Görüntü Dökümü

--------------------

Mehmet Çipan röp.

Mevlana müzesi ek bina inşaat alanı detay

Haber- kamera: İsmail AKKAYA- Hasan DÖNMEZ KONYA

===================================================

Milli üretim ve AR-GE teknolijileri ile tıpta yeni dönem

By-Pass'a gerek kalmaksızın tıkalı damarlar açılarak tedavi ediliyor

Kemoterapi alanında sağlam hücrelere zarar vermeyen, sadece kanserli dokuya ilaç verebilecek sistem kullanılmaya başlandı

Dünya'da ölüm nedenlerinin başlıca sebepleri haline gelen; kalp ve dolaşım hastalıkları, emboli, akut gelişen felçlere bağlı komplikasyonlar, kanser ve pek çok hastalığın tedavisine yönelik yeni bir dönem başlatıldı. Günümüzde tedavi sürecinde kullanılan ilaç ve biyomedikal çözümler; tedavi sürecindeki olumsuzlukları minimalize ederek, hasta yaşamını ilaçlara, cihazlara vs. bağımlığı hale getirebiliyor. Bütünüyle hastalığı ve etkenlerini yok etmiyor, sadece ağrının yok edilmesi ve yaşamın sürekliliğini öncelik edinmekte. Geçtiğimiz senelerde yayılarak kullanılmaya başlayan patentleri RD Global'e ait biyomedikal ürünler, ölüme sebebiyet veren başlıca hastalıkları çoğu zaman cerrahi ve anesteziye gerek duymadan küçük invaziv (kesi olmaksızın) girişimlerle tedavi ediyor.

RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Dinç ve Op.Dr. Muhammed Fatih Yılmaz; milli üretim ve yeni Ar-GE teknolojileri ile geliştirilen biyomedikal tedavi çözümleri ve hastalara sağladığı artılardan bahsetti. Günümüz şartlarında anestezi ve cerrahi altında gerçekleşen operasyonlar sonrasında; yaşanabilen enfeksiyon, komplikasyon, yan etki ve ağrı durumunu yok denilecek seviyelere indirgeyerek zamanla rutin yaşamlarına dönebilmekte. Ancak bu süreç her zaman bir tedavi sağlayamıyor. Bir operasyon geçirmeden hastalık durumunu ortadan kaldıran bu RD Global'e ait ürünler; hastanın 'iş, zaman ve maddi kayıplarıö nı da minimalize etmekte. Günlük rutin yaşamının düzenini bozmadan sancılı süreçleri ortadan kaldırmakla birlikte hastaların konfor ve motivasyonunu da olumlu yönde etkilemekte.

Aynı zamanda Milli Üretim olarak ülkemize de ciddi katma değer sağlayan RD Global, Dünya'da da markalaşma sürecinde. Tıpta yeni bir dönem başlatmış olan ürünlerini RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Dinç ve Op.Dr. Muhammed Fatih Yılmaz detayları anlattı.

KANSER TEDAVİSİNDE YENİ VE YERLİ TEKNİK

RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Dinç, kanser tedavisinde kemoterapi alanında sağlam hücrelere zarar vermeyen, sadece kanserli dokuya ilaç verebilecek bir sistem geliştirdiklerini ve Türkiye'nin önde gelen hastanelerinde kullandığını açıkladı.

Kanser tedavisinde kemoterapi alanında sağlam hücrelere zarar vermeyen, sadece kanserli dokuya ilaç verebilecek bir sistemi kullandıklarını dile getiren Etimed Hastanesi'nde görevli Op.Dr. Muhammed Fatih Yılmaz, "Kanser tedavisinde kemoterapi gören hastaların genel olarak saçları dökülüyor, cildi bozuluyor, tüy dökülmesi gerçekleşiyor, ciltte renk değişimi ve halsizlik görülüyor. İlaç tüm vücuda verildiği için sağlam olan hücreler de zarar görüyor. Bizim ürettiğimiz teknolojide bunlar bulunmuyor." diye konuştu. RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Dinç ise; kullandıkları yöntemi şöyle anlattı. "Özel ve ilaç yüklenebilir moleküler bir yapıştırıcı kullanıyoruz. Bu özel yapıştırıcıyı vücudun kanserli olan dokusunun üzerine damar içerisinden bir katater vasıtasıyla ilerleyerek yapıştırıyoruz ve yapıştırdıktan sonra sürekli olarak ilacın 6 ay boyunca salınım yapmasını sağlıyoruz. Böylece hasta tekrar tekrar kemoterapi görmüyor ve hastalık tedavisi sürecindeki yan etkileri minimuma iniyor."

AKCİĞER EMBOLİSİ VE FELÇLİ HASTALAR İÇİN YENİ UMUT

Felçli hastalar için yeni geliştirilen ve üretilen damar filtresini tanıtan Raşit Dinç, "Diğer ürünlerle beraber bizim ilk yerli üretim damar filtremizdir. Kana gelen pıhtıları süzerek akciğere ve diğer damarlara pıhtı atmasını engelleyen bir sistem. Bununla beraber felç geçirmiş hastalar için katater sistemimiz de mevcut. Bu sistem, felç geçirmiş olan bir hasta 6 saat içerisinde hastaneye getirilirse beyne atan pıhtıyı çıkartabilen bir sistem. İnsanları yıllarca felçli kalmasını ve buna bağlı kayıpları yok ettiğimiz bir sistem. Bu da aynı şekilde Türkiye'de ilk kez üretimi yapılan bir ürün. Bunun tek muadili yabancı bir firmada var. Türkiye'de PTA, ilaçlı salınımlı balonunun üretimine başladık. Bununla beraber bir de açık kalp cerrahisine gerek kalmaksızın, sol atrium kapatma sistemimiz var. Sol atriumda oluşan yapısal bozulmadan dolayı sürekli pıhtı atan hastalar var. Bundan dolayı insanlar açık kalp ameliyatları oluyor ama şu an bizim geliştirdiğimiz ürünle direkt girip, açık kalp ameliyatına gerek kalmaksızın sol atrium kapatma işlemi yapılabiliyor. İlk örgülü stentler ve akım yönlendirici stentlerin üretimi ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Beyin stenti üretimi çalışmalarımız da devam ediyor. Türkiye'de bunların üretimleri yok" dedi.

BEYİN EMBOLİZASYON AJANLARINDA TÜRKİYE'NİN DIŞA BAĞIMLILIĞI BİTİRDİK

Embolizasyon uygulamaları nörovasküler ve kardiyovasküler alanda ölümcül anevrizmalarda ve çeşitli damar bozukluklarında çok güçlü öneri olarak Dünya Tıbbi Tedavi Kılavuzları'nda yer alan en değerli girişimsel tedavi seçeneğidir. Bu ürünler dünyada, Türkiye ve ABD olmak üzere 2 ülke tarafından üretilebilmektedir. Beyin embolizasyon ajanlarında da Türkiye'de yerli üretim yaptıklarını ifade eden Raşit Dinç, "Geçmişten bugüne kadar Amerikan firmalarından satın aldığımız beyin embolizasyon ajanlarının şuan biz Türkiye'de yerli üretimi Avrupa ile aynı standartlarda yapılmakta. Hastaların beyin damarlarında balonlaşma oluyor, balonlaşmanın içerisine embolizasyon yapılması gerekiyor. Bunu üreten Dünyada tek bir firma var; o da Amerika firması. Bu anlamda bu firmaya Dünya adına tamamen bağımlıydık. Biz bu bağımlılığı da ortadan kaldırdık. Böylelikle, ülkemiz adına dışa bağımlığı bitirmekte ve dünyanın birçok ülkesine yapmış olduğumuz ihracatlarla milli sermayeye katkıda bulunmaktayız. Artık yerli imkanlarla ürettiğimiz yerli embolizasyon ajanları kullanmaktayız. Bu anlamda Faz 1-2 ve hayvan testlerimizi yaptık ve CE belgelerimizi aldık" dedi.

BY-PASS'A GEREK KALMAKSIZIN TIKALI DAMARLAR AÇILARAK TEDAVİ EDİLİYOR

Geliştirilen en ilginç ürünlerden birisi de 'tıraşlama' yöntemi ile tıkalı damarların açılması oldu. RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Dinç, "Türkiye'de ve dünyada ilk olan ürünlerden biri, tıkalı Arteriyel damarların açılması için geliştirdiğimiz Aterektomi katateri. Farklı tıkanıklar için birkaç farklı aktif ucu bulunan sistem yüzde 100 tıkalı damarlar için bile bir çözüm sunuyor. Çok ince lümenli kateterler ve mikro uçlar gönderdiğimiz için rüptürü riski de çok düşük. Bütün bunlar büyük bir devrim. Yine bu işlemlere ek olarak yerli stent çalışmalarımızda devam etmekte. Geri çıkarılabilen stent sistemleri üzerinde ki çalışmalarımız olumlu olarak devam etmekte ve dünyada bir ilk olacak" dedi.

HEMOROİD TEDAVİSİNDE DÜNYADA İLK OLAN TEDAVİ METODU

Hemoroid tedavisi ile ilgili de bilgi veren Raşit Dinç, "Hemoroidde kesiye gerek kalmaksızın geliştirilen bu yeni yöntemle, hemoroid pakesinin bir yeni geliştirilen embolizasyon işlemi ile tamamen mühürlenmesidir. Bu yöntemle hemoroid hastalığı, hastaların anesteziye dahi ihtiyacı olmaksızın ayaktan tedavi edilebilir bir hastalık haline gelmiştir. İşlem sonrası hasta hemen taburcu olabilmekte ve kesi işlemi yapılmadığı için dışkılama problemi de yaşamamaktadır. Hemoroidin cerrahi tedavisine kıyasla hastalara ultra bir konfor yaşatmaktadır." ifadelerine yer verdi.

DİYABETİK, İSKEMİK AYAK VE BURGER HASTALARINDA KÖK HÜCRE

Dünyada birçok kök hücre yönteminin üretildiğini belirten Raşit Dinç, ürettikleri kök hücre sistemi ile diyabet ve iskemik ayakların tedavisinde yeni bir çözüm olduğunu belirtti.

Bu yeni sistem hastanın kendi kök hücrelerini ayrıştırarak diyabet ya da iskemi gibi hastalıklardan kaynaklı dolaşım yetmezliğini yeni damar sentezi sağlayarak ayak veya bacak kesilmesini engellediğini ve yeni damar oluşumunu geliştirdiğini belirtti.

MİLLİ ÜRETİM ve MİLLİ İNOVASYONLA DÜNYA'DA İLK 5'E GİRECEĞİZ

Dünya'da medikal malzemelerin üretimini yapan firmalar arasında hedeflerinin ilk 5'e girmek olduğunu dile getiren RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Dinç, "Bu yola çıkarken yerli üretimde dışa bağımlılığı bitireceğiz demiştik ve yaptık; artık dışa bağımlılığımız minimum seviyelerde. Kanaatimizce özellikle sağlık gibi ötelenemeyecek ve ivediliği olan bir alanda, ülkemizin dışa bağımlılığını bitirmek ve her alanda ekonomik bağımsızlığını tesis etmek, tüm kamu ve özel kurumlarla birlikte kişilerin de ayrıca birincil önceliği olmalıdır ve yerli olarak ürettiğimiz ürünlerin dünyanın birçok ülkesine ihracatı ile milli sermayeye katkıda bulunmak bu ülkede yaşayan her vatandaşımızın görevidir. Türkiye pazarından sonra yüzümüzü dünyaya döndük ve hedefimiz 5 yıl içerisinde kendi alanımızda dünyadaki ilk 5 firma arasında bulunmak" dedi.

ÜRETTİLEN ÜRÜNLER İNSANLIK İÇİN HAYATİ DEĞER TAŞIYOR

Raşit Dinç; Bizler bu hizmeti yaparken aynı zamanda ülke adına ne kadar büyük katma değer ürettiğimizin hesabını da yapıyoruz. Umarım tüm üreticilerimiz bu bilinçle hareket ediyorlardır. Öncelikle insan sağlığı için kutsal bir görev yapmaktayız. Üretmek, bir memleketin ileriye gitmesi, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkabilmesi için temel taşlarından biridir. Sadece Türkiye için değil üretilen her ürün bütün dünyada sağlığını kaybetmiş insanların sağlıklarını geri kazanımları için çok önemli. Ürettiğiniz ürün aynı zamanda sadece kendi ülkemiz insanları için değil bütün insanlık için çok önemli. ve bizden bunlardan mutluluk duyuyoruz." dedi.

TÜDER BAŞKANI MUSTAFA DAŞÇI: TÜRKİYE SAĞLIKTAKİ YENİLİKLERİ İLE AVRUPA'NIN DİKKATİNİ ÇEKTİ

Yerli üretimin, markalaşmanın önemini ve ülke ekonomisine katkısını vurgulayan Tıbbi Malzeme ve Cihaz Üreticileri Derneği (TÜDER) Başkanı Mustafa Daşçı, "Avrupa'daki yönetmelik ve standartlara uygun bir şekilde kendi ürünlerimizi üretiyoruz. Dünya'da 145 ülkeye ihracatımız var. Sayın Cumhurbaşkanlığımız önderliğinde ilgili bakanlıklarımız; Sağlık Bakanlığı, Sanayi Teknoloji ve Bilim Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarının desteği ile ciddi bir ilerleme oldu. Bu gelişmeler; ülkemizdeki yabancı sermayeli, ithalatçı firmaların ilgisi ile birlikte Dünya'daki gelişmiş ülkelerin de ilgisini çekti. Üretmek sadece üreten için değil, üretmek aynı zamanda memleket için de çok önemli" dedi.

Görüntü Dökümü

-------------------

-RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Dinç'in açıklamaları

-Op.Dr. Muhammed Fatih Yılmaz'ın açıklamaları ve tedavi yöntemlerini anlatması

-TÜDER Mustafa Daşçı'ın açıklamaları

'tıraşlama' yönteminin anlatılması

-detaylar

Haber-Kamera: ANKARA -

=========================================

Prof. Dr. Şahin: Kanser tedavisinde geç tanı her şeyin sonu değil

ÇUKUROVA Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Berksoy Şahin, kanser tedavisinde erken tanının hayat kurtardığını belirterek, "Ancak erken tanı konmamış hasta için de her şey bitmiş demek değildir. Tedaviyle hastaların yaşam kalitesini yükseltmek ve yaşam sürelerini uzatmak mümkün" dedi.

Kanser tedavisinde geç kalınmasıyla ilgili riskleri anlatan Prof. Dr. Berksoy Şahin, "Geç tanı hastalığın vücuda dağılmış olması anlamına geliyor. Kanserde en önemli tedavi yaklaşımlarından biri, erken dönemde kanserli dokuların kesilerek atılması veya o bölgeye ışın tedavisi uygulanmasıdır. Ama kanser vücuda dağıldıktan sonra bütün bir kanseri vücuttan temizlemek, kanseri öldürmek oldukça zordur" diye konuştu.

'KRONİK HASTALAR GİBİ YAŞIYORLAR'

Bazı kanser türlerinde geç kalınması halinde hastayı tamamen kanserden kurtarmanın mümkün olmayabileceğini aktaran Prof. Dr. Berksoy Şahin, şunları kaydetti: "Ama bazı kanserler var, kan kanseri, lenf bezi kanseri, yumurtalık- testis kanserleri gibi. Bu durumda kanser vücuda tamamen dağılmış olsa bile bu hastaları tamamen iyileştirmek mümkün olabilir. İleri evredeki kanserlerde her şey bitmiş anlamına gelmiyor. Biz bu hastaların, kanserleri vücutta olduğu durumdayken de yaşam sürelerini uzatıyoruz. Hatta bazı kanserleri kronik hastalığa dönüştürüyoruz diyebiliriz. Aynı kronik böbrek ve karaciğer yetmezliği yaşayanlar gibi bu hastalar da tedaviyle yıllarca yaşayabiliyor. Dolayısıyla erken evrede tanı konmamış hastada her şey bitmiş demek değildir. Bu hastaların şikayetlerini azaltmak, yaşam kalitesini yükseltmek ve yaşam sürelerini uzatmak anlamında tıbbi olarak yardım edebiliyoruz."

Görüntü Dökümü

------------------------

Prof. Dr. Berksoy Şahin'den detay görüntü

Prof. Dr. Berksoy Şahin'in konuşması

Detay görüntüler

Haber: Yusuf BAŞTUĞ-Kamera: ADANA,

===========================================

Bankamatikler alev alev yandı

İZMİT'te, iki bankamatik bilinmeyen bir nedenle alev alarak yandı. İtfaiye ekiplerince söndürülen bankamatikler kullanılmaz hale geldi.

Olay gece saatlerinde, İzmit Yuvam Akarca Mahallesi'nde meydana geldi. Yuvam Akarca İş Merkezi yanında bulunan bankamatikte bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Alevler içinde kalan bankamatikleri gören vatandaşlar müdahale etmek isterken, itfaiye ekiplerine haber verildi. Olay yerine gelen itfaiye alevlere müdahale ederek yanan iki bankamatikteki alevlerin diğer bankamatiklere sıçramasına engel oldu. Bankamatiklerin neden yandığı bilinmezken, yanan iki bankamatiğin sahibi olan bankalara haber verildi. Yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Yanan bankamatiklerden görüntü

Haber-Kamera: Faruk KIYAK/İZMİT(Kocaeli), -

==============================================

Karşıya geçerken otomobilin altında kaldı

MUĞLA'nın Marmaris İlçesi'nin İçmeler Karayolu 8'inci kilometresinde yolun karşısına geçmek isterken bir otomobilin çarptığı 19 yaşındaki kuaför Fatih Çanakkale, hayatını kaybetti.

Kaza bugün (pazar) saat 01.00 sıralarında Marmaris İlçesi'ndeki İçmeler karayolu 8'inci kilometresinde meydana geldi. Beldibi Mahallesi'nde kuaförlük yapan 19 yaşındaki Fatih Çanakkale, Marmaris-İçmeler karayolu üzerinde bir otelde çalışan arkadaşlarının kaldığı lojmanı ziyaret etti. Arkadaşlarıyla lojmanın önündeki bahçede bir süre sohbet eden Çanakkale, gece yarısı dolmuşla evine gitmek için karayoluna geldi. İddiaya göre, yolun karşı şeridine geçmek isteyen Fatih Çanakkale, hızla gelen 48 SK 393 plakalı beyaz otomobilin altına girip 75 metre sürüklendi. Çanakkale, beton zeminde kanlar içinde kalırken otomobil sürücüsü kaçarak kayıplara karıştı. Bir motosikletinin ihbarı üzerine olay yerine gelen polis, sağlık ekiplerine haber verdi. 112 acil sağlık ekiplerinin olay yerinde yaşamını yitirdiğini belirttikleri Fatih Çanakkale, nöbetçi savcı ve adli tıp incelemesi ardından Marmaris Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırıldı. Marmaris-İçmeler karayolunda bir saat süreyle tek şeritten trafik verildi. Belediye ekiplerinin yaptığı temizlik sonrası yol trafiğe açıldı. Polis, kaçan sürücüyü bulmak için MOBESE kameralarından inceleme başlattı.

Aydın'ın Bozdağan İlçesi nüfusuna kayıtlı Fatih Çanakkale'nin, tam bir fotoğraf çekme ve bisiklet tutkunu olduğu öğrenildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Kaza yerinden görüntü,

-Kaza yerine gelen arkadaşlarının görüntüsü,

-Polise haber veren görgü tanığı ile röp,

-Fatih Çanakkale'nin bisikletli ve fotoğraf çekerken fotoğraflarından görüntü.

Haber-Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS (Muğla),

=================================

Rauf Orbay ve Hamidiye'ye anma

ANTALYA'nın Demre İlçesi'nde Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk savaş gemisi olan Hamidiye Zırhlısı ve komutanı Rauf Orbay anıldı.

Hamidiye Zırhlısı ve Komutanı Rauf Orbay'ı anmak için Demre Belediyesi Kültür Salonu'nda panel düzenlendi. Akdeniz Gençlik Sanat Araştırma ve Eğitim Derneği (AKSAN) tarafından düzenlenen panele konuşmacı olarak derneğin Bilim Kurulu Başkanı emekli albay Suat Akgül konuşmacı olarak katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından AKSAN Başkanı Mehmet Rıza Ünlü ve Antalya Muharip Gaziler Derneği Başkanı Abidin Sezer konuşma yaptı. Sonrasında AKSAN Proje Koordinatörü Özer Özgüç'ün yönettiği 'Hamidiye Zırhlısı ve Komutanı Rauf Orbay' konulu panel yapıldı. Emekli albay Suat Akgül, slayt gösterisiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk savaş gemisi olan Hamidiye zırhlısının öyküsünü ve kahramanlıklarını anlatarak, soruları yanıtladı. Akgül, 1935 yılının şubat ayında Atatürk'ün, Hamidiye zırhlısının düşman gemilerinden kaçarak saklandığı, Kekova'daki Hamidiye Koyu'nu ziyaret ettiğini de belirtti.

Panele katılanlardan bir grup daha sonra tekneyle Kekova'daki Hamidiye Koyu'na giderek Hamidiye zırhlısının 25-26 Şubat 1913 yılında 2 gün kaldığı koyda bayrak açtı. Hamidiye zırhlısının ve onun kahraman komutanı Rauf Orbay'ı andı.

Suat Akgül, "Hamiye yakın tarihimizde önemli bir yeri olan gemidir. Hamidiye gemisi, Rauf Orbay'ın komutasında akın harekatı yapmış ve Ege'den Akdeniz'e hareketinde birçok düşman gemisini ve mevzilerini etkisiz hale getirmiştir. Bu gemi, düşmandan sığınmak, bazı ihtiyaçlarını gidermek için Antalya ve Demre bölgesine de gelmiştir. Burada bugün bulunduğumuz Hamidiye Koyu'na da gelerek, ihtiyaçlarını gidermiş, önce Antalya'ya, sonra İstanbul'a giderek tarihi görevini yerine getirmiştir. Aynı şekilde 1935 yılında Akdeniz'e bir gezi yapan Atatürk, bu bölgeye uğramış, 22 Şubat 1935 yılında Demre'ye gelmiştir. Eski silah arkadaşını burada anmıştır. Bu bölgenin stratejik bir önemi olması nedeniyle, özellikle İtalyan tehlikesine karşı bölgede bazı değerlendirmeler yapmıştır" dedi.

AKSAN Başkanı Mehmet Rıza Ünlü, "Kaş'tan Gazipaşa'ya kadar olan bölümde yaşanan bütün tarihsel olayları ne yazık ki gündemimize getirmemişler. Biz bunları canlandırıp yeni nesle aktarmak için kahramanları bir bir çıkarıyoruz. Bunlardan biri de Rauf Orbay'dır. Hamidiye gemisi Türk donanmasına katılan ilk gemidir. Mustafa Ertuğrul Aker, Rauf Orbay, Burhanettin Onat gibi bütün kahramanlarımızı ortaya çıkaracağız" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Hamidiye Koyu'ndan ve yanındaki Kaleköy'den

Hamidiye zırhlısı ile ilgili kayalardaki bayraklar

Dikilen anıtlardan, levhalardan ve panelden

Hamidiye Koyu'ndaki anmadan

RÖP 1: Suat Akgül

RÖP 2: Mehmet Rıza Ünlü

HABER- KAMERA: Ahmet ACAR/DEMRE,

==========================================

Dünya yıldızı otel Sertab Erener ile açılış yaptı

MUĞLA'nın Bodrum İlçesi'nde LUX* Bodrum Resorts & Residences Hotel'in açılışı, ünlü şarkıcı Sertab Erener'in verdiği konser ile yapıldı. Pop müziğinin güçlü sesi Sertab Erener, açılışa özel konserinde hayranlarıyla bir araya gelerek en sevilen şarkılarını seslendirdi.

LUX* Bodrum Resorts & Residences, eğlenceli etkinliklerle kapılarını açtı. MYC Partners'ın yatırımıyla Bodrum'un Kuyucak Mevkii'ndeki Adabükü koyunda hayata geçirilen tesis, sürpriz etkinlikler, DJ performansları, Dolapdere Big Gang konseri ve unutulmaz Sertab Erener konseriyle görkemli açılışını gerçekleştirdi. LUX* Bodrum Resorts & Residences adıyla hizmet verecek olan turistik tesis, Bodrum merkeze yaklaşık 25 dakika ve Milas Bodrum Havalimanı'na ise 10 dakika uzaklıkta. Dünyaca ünlü profesyonel otel zinciri olan LUX* tarafından işletilen LUX* Bodrum, 91 otel odası, 72 rezidans ve 1 adet beach villa ile toplamda 83 bin metrekarelik alan üzerine inşa edildi. Tesiste golf alıştırma sahası, SPA ve wellnes hizmeti veren LUX* açık hava sineması, iki alakart restoran, tenis kortu, çocuk kulübü gibi birçok donatı ziyaretçilerin hizmetine sunuluyor.

SEÇKİN KONUKLAR KATILDI

Cemiyet ve magazin hayatından önemli isimlerin yanı sıra LUX* Resorts & Residences Hotellerinin CEO'su Paul Simon, diğer ülkelerdeki LUX* Resorts & Residences Hotellerinin sahipleri, şarkıcı Murat Dalkılıç ve eşi Merve Boluğur'un da katıldığı açılış partisinde cemiyet, iş ve magazin hayatından birçok seçkin isim, Sertab Erener'e konser boyunca eşlik etti.

LUX* Bodrum Resorts & Residences'in sahibi Dr. Murat Akdoğan, projenin Milano'daki yarışmada dünya ikincisi olduğunu belirterek "Birinci olan proje ise bir otel değil havaalanı projesiydi. Tabi o projenin ikinci olması bizi çok heyecanlandırdı. Biz onu hayata geçirirken üzerine bir şeyler katmamız gerekiyordu. Çok büyük emek gösterdik ve farklı özellikler koyarak ona büyük katkı sağladık. Burası şu anda o yarışmaya girse belki birinci de olabilir. Ama mesele burayı yapmak değil işletmek. O yüzden dünyanın en iyi resorts işletmecisi olan LUX* ile anlaşarak buranın işletmesini onlara verdik. İşletmesi bizde olsa bile dünya ikincisi bir projeyi dünyanın en iyi resorts işletmecisi yönetecek. Bu bölgeye değer kattığımızı düşünüyorum. Bu bölge gerçekten çok değerli bir bölge inanılmaz bir doğal yapısı var. Onun ötesinde tarihi yerler de var. Biz zaman içerisinde buranın doğal ve tarihi özelliklerinin tanınmasını istiyoruz" dedi.

"BENİM AYAĞIM UĞURLUDUR"

Yaklaşık 1 buçuk saat sahnede kalan ve 'Kime diyorum?', 'Olsun', 'Zor Kadın', 'Kumsalda' gibi en sevilen şarkılarını seslendiren Türk pop müziğinin güçlü ve sevilen sesi Sertab Erener, "LUX* Bodrum Resort& Residences'a bol şans diliyorum, hayırlı uğurlu olsun. Benim ayağım uğurludur, ben çok yer açtım. Burası da inşallah uzun yıllar sürekli başarı ile dolu şahane bir mekan olur. Umarım bu güzel açılışa uğur getiririm. Sevgili arkadaşım Murat Akdoğan'a bizi davet ettiği için teşekkür ederim. Herkese iyi eğlenceler diliyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Murat Akdoğan ile röp,

-Sertab Erener'in sahne performasından ve izleyicilerden görüntü,

-Murat Dalkılıç ve Merve Boluğur'un görüntüsü.

Haber: –Kamera: Hülya ELTEŞ / BODRUM (Muğla), DHA)

==============================================

Burdur'da Halk Oyunları Yarışması

BURDUR'da 40 Yaş Üstü Halk Oyunları Yarışması düzenlendi.

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Halk Oyunları İl Temsilciliği işbirliğinde 40 Yaş Üstü Halk Oyunları Yarışması düzenlendi. MAKÜ Konferans ve Sergi Salonu'ndaki yarışma öncesinde nisanda yapılan yarışmada düzenlemeli dalda Türkiye birincisi olan Bahçeşehir Koleji Halk Oyunları ekibi gösteri sundu. Dünya Şampiyonu sipsi sanatçısı Hüseyin Demir de mini resital sundu.

Halk Oyunları İl Temsilcisi Necmettin Çakır, "Bu bir yarışma değil, bir eğlencedir. Teke yöresinin başkenti Burdur'da bu oyunların 60 yaşında da 70 yaşında da oynanabildiğini göstermek istedik" dedi.

MAKÜ Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Hakan Acar, "Teke yöresinin başkenti hep birlikte el ele vererek Burdur kültürünü ve özellikle de öne çıktığı alan olan halk oyunlarını tekrar eski günlerine döndürmek hepimizin boynunun borcudur" diye konuştu.

MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz da "Milletler varlıklarını, temel kültür birikimlerini sonraki kuşaklarına aktararak ortaya koyuyorlar, ispat ediyor. Bizim de Anadolu'nun her köşesinde yerel folklorumuzu, kültürümüzü, oyunlarımızı, türkülerimizi, bizi bir arada tutan temel değerlerimizi yeni kuşaklara, yeni nesillere aktarmamız gerekiyor. Bu anlamda üniversitelere ciddi roller düşüyor. Üniversite dediğimiz zaman bilimin, ileri derecede araştırmaların yapıldığı noktalar gibi düşünüyoruz ancak bu çok doğru değil. Üniversiteler, kültürün ve bilimin her boyutunun irdelendiği, çalışıldığı müesseseler olarak da bilinmesi gerekiyor" dedi.

Yaşları en küçüğü 40, en büyüğü 72 olan yarışmacıların mücadelesi sonunda Aziziye Avşar halk oyunları ekibi birinci, Bahçeşehir Koleji halk oyunları ekibi ikinci, Bucak Oğuzhan halk oyunları ekibi üçüncü, Emekli Öğretmenler halk oyunları ekibi dördüncü ve Bucak Gençlik ve Spor Kulübü halk oyunları ekibi ise beşinci sırada yer aldı.

Yarışmada dereceye girenlere ödülleri MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz, Rektör Danışmanı Doç. Dr. Ömer Tekşen, Halk Oyunları İl Temsilcisi Necmettin Çakır, MAKÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Mehmet Şimşek ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Muzaffer Tekin tarafından verildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Salondan detay

Necmettin Çakır Konuşma

Hakan Acar konuşma

Rektör Konuşma

Sipsi resitali

Yarışmacılardan

Ödül töreni

Detay

HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,

=======================================

Sanatçı Betül Demir, Osmanlı çileği güzeli seçildi

TÜRK pop müziği sanatçısı Betül Demir, Uluslar arası Osmanlı Çileği Kültür ve Sanat Şenlikleri kapsamında Zonguldak'ın Ereğli İlçesi'nde hayranlarıyla buluştu. Ünlü sanatçı, Osmanlı çileği güzeli seçildi.

Ereğli Belediyesi tarafından düzenlenen şenlik kapsamında sanatçı Betül Demir, söylediği birbirinden güzel parçalarıyla hayranlarını coşturdu. Yaklaşık 2 saat süren konserin ardından Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, şenlikler de 'En güzel çilekli pasta' ve 'En güzel çilek bilgi yarışması'nın yapıldığını, eksik olan 'Osmanlı çileği güzeli' olarak Betül Demir'i belirlediklerini söyledi.

Büyük sevinç yaşayan Betül Demir, kendisini ikram edilen çileğin tadına baktı. Osmanlı çileğinin sese ve sağlığa çok iyi geldiğini öğrendiğini belirten Demir, " Giderek gençleşeceğim, giderek güzelleşeceğim. Artık rakiplerim düşünsünö dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Sanatçı Betül Demir'in sahne alması

-Şarkılarını sevenleri ile birlikte seslendirmesi

-Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal'ın Betül Demir'i çilek güzeli seçmesi

-Betül Demir'in rakiplerine gönderme yapması

-Betül Demir'in Başkan Uysal'a Orhan Gencebay'dan 'Yazıklar olsun' şarkısını okuması

-Detaylar

Haber-Kamera: Sinan KABATEPE/EREĞLİ(Zonguldak),

=========================================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Hamidiye Türkiye Bodrum KPSS Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title