Haberler

Dha Yurt Bülteni-3

1)MERİÇ DERESİ, FABRİKA ATIKLARIYLA KİRLİ AKIYOR İDDİASI

EDİRNE'nin Meriç ilçesinde döküldüğü Meriç nehir ile anı adı taşıyan dere, iddiaya göre fabrika atıkları nedeniyle beyaz akıyor.  6 kilometrelik uzunluğuyla üreticilerin tarlaları suladığı derenin kirli akmasına çevresinde bulunan Küçük Doğanca  Mahallesi Muhtarı İsmail İşözü, tepki gösterip, kirliliğe fabrika atıklarının neden olduğunu ileri sürdü. İşözü,"Bu dere haftada 2-3 gün bu renkte, zehir akıyor. ve bu renk çevreye kokuyla birlikte büyük zarar veriyor" dedi.

Trakya'da kirliliği ile gündemin ilk sırasında bulunan Ergene Nehri'nin ardından bölgedeki küçük dereler de kirlenmeye başladı. Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesinde Ergene Nehri'nin kolu olan Çorlu Deresi'nin 'kırmızı' akmasının ardından Marmara Ereğlisi ilçesindeki Kamara Deresi'nin de kirlenerek kızıl renge bürünerek Marmara Denizi'ne dökülüyor. Bu derelerle ilgili yetkililer, numuneler alıp incelemesini sürdürürken, son olarak Edirne'nin Meriç ilçesinde Meriç Nehri'ne dökülün Meriç Deresi'nin de fabrika atıklarıyla ilgili kirlenip beyaz köpükler içinde akmaya başladığı iddia edildi. Meriç ilçe merkezinden doğan ve 6 kilometrelik uzunluğu ile binlerde dekar ekili arazinin sulanmasında kullanılıp, Meriç Nehri'ne dökülen derenin kirlenmesine çevre köylüler tepki gösterdi. Derenin fabrikalar olduğu bölüme kadar temiz aktığını söyleyen Küçük Doğanca Mahallesi Muhtarı İsmail İşözü, "Ergene Nehri'nden sonra binlerce dekar ekili arazilerimizi sulayan ve 5-6 kilometre sonra Meriç Nehri'ne bağlanan Meriç deremiz, fabrika atıkları nedeniyle beyaz renkte akıyor. Bu dere haftada 2-3 gün bu renkte, zehir akıyor. ve bu renk çevreye kokuyla birlikte büyük zarar veriyor.  Bu derede 15-20 yıl önce balık tutup yiyorduk. Şu an sivrisinek bile yaşamıyor. Bunu yetkililerimiz görmesini ve çare bulmasını istiyoruz" dedi.

'Derenin yağ fabrikasının kurulmasının ardından 25 yıldır zehir aktığını iddia eden İşözü, her yere müracaat etmelerine rağmen sonuç alamadıklarına vurgu yaparak şunları söyledi: "Köyden bazı arkadaşlarla sağlık ocağına, ardından Edirne Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne müracaatta bulunduk. Gelip sudan numune aldılar. Gittiler suyu incelediler maalesef hiç bir yaptırım olmadı" dedi. Köylülerden Veli Demir, fabrikaların kurulmasının ardından derelerinin kirlendiğini öne sürerek, "1993 yılına kadar bu deremizde temiz su akışı vardı. Bu dereden akan sudan sebze yetiştirerek bahçecilik yapıyorduk. Maalesef bu fabrikaların burada kurulmasının ardından, dereye akıtılan pis sularıyla oksitlenme meydana gelmesinden dolayı bahçeciliği tamamen bıraktık. Şu anda da deremiz gri renk şeklinde akıyor. Özelikle yaz aylarında burnunuzu tıkamadan burada bulunamıyorsunuz. Devletimizin tüm kamu kuruluşlarına müracaat etmememize rağmen bir sonuç alamadık. Ayrıca Ergene Nehri de ortada, zehir akıyor. Bir tarafta Ergene bir tarafımızda Meriç Nehri kirletilmeye devam ediyor. Biz bu suyla sulamaya devam edersek yediğimiz gıdalarda sağlıklı olmayacak" dedi.

Görüntü Dökümü

---------------

-Temiz akan dere

-Beyaz kirli akan dere

-Drone ile yukardan detaylar

-Yukardan genel detay

-Kirli akan dere

-Dere beyaz akıyor

-Dere gri akıyor

-Fabrikadan genel

-Fabrika akanal aracılığıyla suyu dereye gidişi

-Muhabir Ali Can Zeray, anons

-Akan pis sudan detay

-İsmail İşözü ile röp.

-Tarlada biçerdöver hasat ederken dere ile detay

-Veli Demir ile röp.

-Farklı açılardan genel detay

Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,

====================================================

(ÖZEL)

2)TÜRKMEN DAĞI'NDA TEK UMUT TÜRKİYE

HATAY'ın karşısında bulunan Suriye Türkmen Dağı'ndaki Türkmenler, ellerindeki köyleri koruyabilmek için mücadele veriyor. Soçi mutabakatının ardından ağır silahlarını cephe hattından çıkaran ancak rejimin saldırılarının sürdüğünü ifade eden Türkmenler, tek umutlarının Türkiye olduğunu ifade ederek, "Bizi unutmayın" çağrısı yapıyor.

Suriye'nin sahil kenti Lazkiye kuzeyinde yer alan Bayırbucak bölgesinde yaşayan Türkmenler, rejim ve diğer terör gruplarının hedefinde ellerindeki köyleri koruyabilmenin mücadelesini sürdürüyor. Türkmen Dağı bölgesinde geçmişte 80 civarında köy ve mezrada yaşayan 260 bini aşkın Türkmen, iç savaşın ardından Rusya, Esad rejimi ve destekçilerinin havadan ve karadan saldırılarının ardından göç etmek zorunda kaldı. 2016 yılında yoğun saldırıların ardından Türkmenlerin ellerindeki birçok köy zorunlu çekilme nedeniyle rejim kontrolüne girdi.

2 yılı aşkın süredir sık ormanlık araziye sahip Türkmen Dağı'nın zirvesindeki hakim noktalara konuşlanan ve geçiş güzergahlarında kontrol noktaları oluşturan Türkmenler, bu yöntemle hem olası saldırıları püskürtüyor, hem de ellerinde kalan köylerde güvenliği sağlıyor. Havadan saldırılar karşısında dağda yaptıkları tünel ve sığınaklara girerek korunan Türkmenler, rejimin karadan saldırılarını da anında karşılık vererek engelliyor.

YENİ TÜNELLER AÇILDI, SAVUNMA HATLARI GÜÇLENDİRİLDİ

Rejim birliklerinin konuşlandığı alanlara bir kilometre mesafede bulunan Türkmenler, saldırılara karşı 24 saat nöbet tutuyor. Burada rejim tarafındaki hareketliliği adım adım takip eden Türkmenler, saldırı durumunda telsizlerle uyarılar yaparak köylerdeki sivilleri güvenli bölgelere yönlendiriyor ve takviye askerlerle cephe hattında savunma pozisyonu alıyor. İdlib süreciyle başlayan gergin ortamın Soçi'de yapılan zirvede varılan mutabakat ile iyimser bir havaya dönüşmesi Türkmen Dağı'ndaki Türkmenleri de umutlandırdı. Türkiye'nin çağrısının ardından ellerindeki ağır silahları cephe hattından çıkaran Türkmenler, bu dönemde rejimin yaptığı saldırıları da hafif silahları ile püskürtmeye çalıştı. Son günlerde duran saldırıların tekrarlanmamasının en büyük umutları olduğunu dile getiren Türkmenler, bu süreci lehlerine değerlendirmek için kolları sıvadı. Türkmen Dağı'nda kontrolü elinde bulunduran Türkmenlerin oluşturduğu 2'nci Sahil Tümeni, mutabakat sürecinde varılan ateşkes döneminde mevcut askerlerin daha da gelişmesi ve bünyelerine yeni katılacak askerlerin eğitimi ile değerlendirmek istiyor. Türkmenler, ormanlık bölgede oluşturdukları alanda askerleri her türlü silahı kullanabilme ve zorlu coğrafi koşullarda seri hareket edebilme konusunda eğitiyor. Türkmenler ayrıca bu dönemde mevcut kontrol ve gözetleme noktalarını güçlendirip, yeni noktalar oluşturmayı ve olası hava saldırılarına karşı Türkmen Dağı'nın farklı noktalarına tünel ve sığınaklar inşa etmeyi hedefliyor.

'TÜRKİYE BİZİ UNUTMASIN'

Türkmen Dağı'nda ateşkes dönemini eğitim, cepheleri güçlendirme ve tünel inşası ile geçiren Türkmenler, isteklerinin tek umutları olan Türkiye'nin kendilerini unutmaması olarak ifade ediyor. Rejim ve Rus bombardımanı sırasında Türkiye gündeminde sıkça konuşulduklarını ancak son dönemde Türkmen Dağı ve kendilerinin unutulduğunu anlatan Türkmenler, "Şu anda mutabakat sağlandı ve ateşkes başladı. Rejim her ne kadar bu ateşkese uymasa da biz Türkiye'nin isteğiyle harfiyen uyduk. Rejim ağır silahlarını vermedi ama biz teslim ettik. Şu anda saldırı olursa rejimin tankına biz hafif silahlarla karşılık vereceğiz. Zaten rejim sürekli olarak her platformda bize yönelik tehdidini sürdürüyor. Biz ise Türkiye'nin dediğini yapmaya devam edeceğiz. Ancak 2014 yılındaki bombardıman sonrasında bazı bölgeleri kaybedince gündemden düştük. Bizim önce Allah sonra Türkiye'den başka güvencemiz yok. Biz şu anda kendimizi unutulmuş gibi görüyoruz. Ama burada saldırı, bombardıman ve çektiğimiz acılar devam ediyor. Bu nedenle Türkiye'nin buraya daha sıcak bakmasını ve bizi sahipsiz bırakmayıp unutmamasını istiyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

---------------------------------

Ormanda gezen askerler

Tünelden çıkan askerler

Siperdeki silahtan detay

Ormandan ve Rus & Esad bombaları nedeniyle yanan ağaçlardan genel ve detaylar

Eli tetikte bekleyen askerlerden genel ve detay

Hasan Kırmızıtaş anons

İlk askerle röportaj

İkinci askerle röportaj

Sohbet eden askerler

Askerlerin araçla dağda gezinmesi

Haber-Kamera: Hasan KIRMIZITAŞ, Uğur CAN, Nuri PİR-SURİYE-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 576

=========================================================

3)BULGARİSTAN-TÜRKİYE ARASINDA DENİZ SEFERİ BAŞLAYACAK

BULGARİSTAN hükümeti, AB projesi ile Karadeniz'e kıyı Burgaz ile ile Kırklareli'nin İğneada beldesi arasında deniz seferi düzenlemeyi planlıyor. Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosu Nuray İnöntepe, "Buranın en önemli projelerinden biri Burgaz ve Türkiye arasında ulaşım bağlantısı kurmak. Bunun başında deniz yolu geliyor. Coğrafya olarak çok yakın olmasına rağmen Burgaz'ın güneyindeki limanlardan ve İğneada' ya sadece 20 dakikalık bir tekne yolculuğu ile ulaşılırken, günümüzde üç saatlik bir yolculuk gerekiyor" dedi. Bulgaristan, AB projesi ile, Bulgaristan-Türkiye IPA, Sınır Ötesi İşbirliği Karadeniz Havzası Programı kapsamında Burgaz kenti ile Kırklareli'nin Demirköy ilçesi İğneada beldesi arasında deniz seferleri düzenlemek için çalışmalara başladı. Bulgaristan'ın Karadeniz kıyısındaki önemli turistik kentlerinden Burgaz ile İğneada'ya deniz gümrük kapısı yapılarak Burgaz-Kırklareli arası 3.5 saatlik süren karayolu deniz seferleri ile 1.5 saate düşürülmesi hedefleniyor. Burgaz-İstanbul arası 6 saatlik yol deniz ulaşımıyla 3 saate düşecek. Deniz otobüsü ya da yolcu taşıma tekneleri ile turistlik geziler şeklinde düzenlenecek seferler ile iki ülke arasında turizmi de canlandırılması hedefleniyor.

İçişleri Bakanlığı adına projeyi takip eden Burgaz Başkonsolosu Nuray İnöntepe, projenin önemli olduğunu söyledi. İnöntepe, "Buranın en önemli projelerinden biri Burgaz ve Türkiye arasına ulaşım bağlantısı kurmak. Bunun başında deniz yolu geliyor. Coğrafya olarak çok yakın olmasına rağmen Burgaz'ın güneyindeki limanlardan ve İğneada' ya sadece 20 dakikalık bir tekne yolculuğu ile ulaşılırken, günümüzde 3 saatlik bir yolculuk gerekiyor. Dereköy Sınır Kapısı'ndan geçip Kırklareli'ne kadar gidip  geri gelinmesi gerekiyor" dedi.

'20 BİN KİŞİ TÜRKİYE GİTMEK İÇİN HAZIR'

Başkonsolos Nuray İnöntepe, Türkiye'nin cazip pazar haline geldiğini ve Bulgaristan'dan 15-20 bin kişinin Türkiye'ye gitmek için hazır olduğunu belirterek, şöyle dedi:

"Türkiye cazip bir Pazar. Hele şu an Türk lirasının değer kaybettiği için herkes gidip alışveriş etmek istiyor. Fakat sınır kapılarındaki tıkanıklık insanları caydırıyor. Eminim ki, şuan da 15-20 bin kişi Türkiye'ye gitmek için hazırdır. Deniz yolu ya da uçak seferi olsa Türkiye'ye gitmeye can atan insanlar var. Bu bölge Varna ve Sofya'ya göre daha az şanslı çünkü Varna'dan ve Sofya'dan hava yolu bağlantısı var. Burgaz'da ise havaalanı olmasına rağmen Türkiye'ye bir bağlantı yok, çünkü çok yakın. Ankara ya da Çorlu istikametinden Burgaz'a bir hava yolu bağlantısı sağlanırsa çok iyi olacaktır. Bu proje yıllardır araştırılıyordu. Çünkü Dereköy Sınır Kapısı bu talebi artık karşılamıyor ve yetmiyor. İstanbul'da 10 milyon insan yaşıyor ve Burada operaya gitmeyi kalkan, balık yemeyi de istiyor. Burada hamamlar, şifalı sular var. Bunlardan istifade etmek isteyen çok sayıda Türk var. Aynı şekilde Türkiye'den çok memnun ayrılan ve tekrar gitmek isteyen çok sayıda Bulgar vatandaşı var."

'İKİ ÜLKE ARASINDA EKONOMİK KALKINDIRMAK İÇİN İLAVE ULAŞIM ŞART'

Türkiye ile Bulgaristan arasında turizmi canlandırıp, ekonomik kalkınmayı sağlamak için ilave ulaşımın şart olduğun söyleyen Başkonsolos İnöntepe, "İki ülke arasındaki turizm canlandırmak ve ekonomik olarak kalkındırmak için ilave ulaşım kanalları açılması şart. Şimdi AB fonlarından bir projeyle inşallah Burgaz Liman İdaresi çok kararlı Türkiye'ye Burgaz -İğneada- İstanbul seferi koymak istiyorlar. Bütçesini bilmiyorum ama özel sektör girip hemen yatırım yapabilir. Liman başkanı, Belediye Başkanı ve Burgaz Valisi'ni yanıma alıp  Eylül'de İğneada'ya ilk deniz seferini gerçekleştirdik. İğneada'ya deniz yoluyla giden ilk turistler bizler olduk. İnşallah bu proje İğneada ve Burgaz'a canlılık getirecek bir proje olur" şeklinde konuştu.

İDO'YA SUNACAKLAR

Bulgaristan Burgaz Deniz Terminali Müdürü Dian Dimov', Bulgaristan-Türkiye arasında karayoluyla seyahat etmenin sorun olduğunu bu yüzden deniz yolu projesini hayata geçirmeyi düşündüklerini anlattı. Dimov, "Bulgaristan ve Türkiye arasındaki kara yolundaki ulaşımda sorunlar nedeniyle deniz yoluyla bağlantı düşünülüyor. Burgaz'dan İstanbul'a kadar birkaç saat bir yolculukla yüksek süratli bir gemi ile ulaşım yapılabilir bu nedenle bu fikir ortaya atıldı. Bu fikrimiz iki ülke devletleri tarafından destek gördü. Ayrıca başkonsolosluklar devreye girdi ve girişimler devam edecek. İki ay süre zarfında iş yaptık. Birinci görevimiz partner bulmaktı. Partner bulmak için iki ülkenin Dışişleri Bakanlıları da dahil oldu. Mali çerçevesini oluşturduk. Bu maliyeti iki hafta sonra İDO temsilcileriyle yapacağımız toplantıda onlara sunacağız. Üç tane başlıca konu var. Bu projenin tamamlanması için İğneada ve İstanbul'da alt yapısı olan limanlar, ikincisi süratli bir gemi ve son olarak iyi mali koşullar. İlk ikisi mevcut. Burgaz'ın limanı var, İstanbul'da da İDO var. İğneada'da gümrük kapısı açıldı. Bizler ilk pasaportumuza ilk girişi Eylül ayında denemek için yaptık, bu yüzden giriş mührümü korumak için  pasaportumu da yenilemeyeceğim" dedi.

Görüntü Dökümü

----------------------

Burgaz limanından genel detay

Muhabir Ali can Zeray, anons

Limanda bekleyen gemiler

Nuray İnantepe'nin konuşması

Farklı görüntü

Dian Dimov ile röp.

Liman tabelası

Genel detay görüntüler

Haber-Kamera:  Ali Can ZERAY/BURGAZ(Bulgaristan),

=====================================================

4)UYKU SORUNLARI 5 YILDIZLI OTEL KONFORUNDA TEDAVİ EDİLİYOR

KAYSERİ Şehir Hastanesi'nde faaliyet gösteren ve bölgenin en büyüğü olan uyku laboratuvarında Türkiye genelinde yüzde 2 ile 4 oranında değişen uyku apnesi ve uykuda nefes durma sorunlarının önüne geçmeye çalışılıyor. 5 yıldızlı otel konforundaki merkezde,hastalar 7 gün 24 saat ayrıntılı şekilde incelenerek tedavi ediliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir süre önce  hizmete açılan Şehir Hastanesi'nde bulunan Uyku Hastalıkları Tanı ve Tedavi Merkezi, Kayseri ve çevre illerde uyku apnesi ve uykuda nefes durma sorunları yaşayan insanlara hizmet ediyor. Kayseri Şehir Hastanesi doktorlarından, Sevgi Arık Yüksel " Uyku her canlıda olduğu gibi insanlarda da olmazsa olmazdır. Uyku hayatın 3'te 1'ini kaplayan bir döngüdür. Vücudun zihinsel ve bedensel yenilenmesi, yapılanması ve yeni bir güne hazırlanması için sağlıklı bir uyku çok çok önemlidir. Uyku bozukluğu olan vatandaşlarımızı uyku merkezimizde testlerini yapmak suretiyle uykularını değerlendiriyoruz. En sıklıkla yatırdığımız hasta grubumuz obsiktif uyku apnesi sendromu dediğimiz uykuda nefes tıkanması ile ilgili hastaları yatırıyoruz. Bu hastaların dışında daha seyrek olarak nörolojik vakalarda narkolepsi, periyodik bacak hareketleri, daha nadir görülen hastalık gruplarını da yatıyoruz.  Gece uykuda nefesi duran hastalarımız en sıklıkla horlama şikayeti ile başvuruyorlar. Bunu daha çok hasta yakınları ifade ediyor. Uyku da nefeslerinin durması bazen 10 saniye sürüyor, bazen 30 ile 1 dakika arasında değişebiliyor. Hastaların nefeslerinde ciddi şekilde azalmalar oluyor" dedi.

'BÜYÜK BADEMCİĞİ OLAN ÇOCUKLAR DİKKAT'

Ülke genelinde uyku probleminde sorun yaşayanlarının oranının yüzde 2 ile 4 oranlarında olduğuna dikkat çeken Doktor Yüksel, "Toplum olarak bu hastalığı ve önemini çok tanımıyoruz. Özellikle nefes durmasının ne demek olduğunu bilmiyorlar. Birçok insan bunun hastalık bile olduğunu bilemeyebiliyor. Bu hastalıkla özellikle orta yaş, kısa - kalın boyunlu ve kilolu erkeklerde görüldüğü gibi kadınlarda da menopozla birlikte sıklaşmaya başlıyor. Çocukluk yaş gurubunda özellikle büyük bademciği olanlar, büyük geniz eti olan çocuklarda da görülebiliyor. Eğer horluyorsanız gece nefesiniz duruyorsa, çok uyuyor ve dinlenemiyorsanız mutlaka uyku merkezine başvurmalısınız" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

----------------------

Uyku Merkezinden genel görüntü

Doktorların uyku merkezindeki hastaları bilgisayardan tedavi etmesi

Doktorların hasta tedavisi

Uyku Merkezi doktoru ile röportaj

Hastanın tedavi durumu

- Diğer görüntüler

Haber - Kamera: Yasin Dalkılıç/KAYSERİ,DHA)

DV 1 Dosya 3 Dakika 42 Saniye /415 MB

=====================================================

5)ZİHİNSEL ENGELLİ ÖĞRENCİLER, YAPTIKLARI KUŞ EVLERİNİ HUZUREVİNE BAHÇESİNE ASTI

Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü polisleri, ÇOGEP projesi kapsamında zihinsel engelli öğrencilerle birlikte yaptıkları kuş evlerini huzurevi bahçesine astı.Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü polisleri " Genç Bakışlar, Mutlu Yüzler" ÇOGEP projesi kapsamında yüzde 25 Zihinsel engelli 60 öğrenci ile birlikte yaptıkları ahşap kuş evlerini polislerle huzurevi bahçesindeki ağaçlara merdivenli araçlar üzerine çıkarak astı. Toplum Destekli Polisli Şube Müdürlüğü komiseri Semiha Altınbilek, " Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü olarak ÇOGEP projesinde hazırladığımız projeleri bir bir hayata geçiriyoruz. Bu projelerden birisi olan Genç Bakışlar, Mutlu Yüzler projemizde zihinsel engelli 60 öğrencimizle yaptığımız ahşap kuş evlerini huzurevi bahçesine astık. Bu projenin amacı, zihinsek engelli öğrencileri sosyal hayata kazandırmak, el becerilerini geliştirmek ve kış mevsiminde kuşların yuvaya sahip olmasını sağlamak" dedi.

Görüntü Dökümü:

--------------------------

Zihinsel engelli çocukların TDP polisleri ile ağaca çıkması

Kendi elleri ile yaptıkları kuşevlerini ağaca asmaları

TDP komiseri ile röportaj

Diğer görüntüler

Haber - Kamera: Yasin Dalkılıç/KAYSERİ,DHA)

DV 1 Dosya 3 Dakika 07 Saniye /350 MB

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Bulgaristan Türkiye Meriç Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title