Haberler

Dha yurt bülteni-2

Antik kent Sardes'te büyük depremin izine rastlandıManisa'nın Salihli ilçesinde bulunan Sardes Antik Kenti'nde bu yılki kazılarda, önemli bulgulara ulaşıldı.

Antik kent Sardes'te büyük depremin izine rastlandı

Manisa'nın Salihli ilçesinde bulunan Sardes Antik Kenti'nde bu yılki kazılarda, önemli bulgulara ulaşıldı. Erken Roma İmparatorluğu dönemine ait kutsal alan duvarında, M.S. 7'nci yüzyılda kentin tamamen yıkılmasına neden olan büyük depremin izlerini taşıyan çatlak ortaya çıktı.

Tarihte ilk kez altın ve gümüş paranın basılarak kullanıldığı, Lidya Krallığı'na başkentlik yapan Sardes Antik Kenti'nde, 2019 yılı kazı çalışmaları sürüyor. Sardes Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nicholas Cahill, bu yılki çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle sürdürülen kazılarda Türk, Amerikalı, Alman, Japon, Çin, Venezuella ve İtalya'dan gelen 77 kişilik profesyonel ekibin yer aldığını belirten Prof. Dr. Nicholas Cahill, Sardes Saray Bölgesi olarak değerlendirilen alana yakın bir yerdeki çalışmalarda önemli bulgulara ulaşıldığını kaydetti. Erken Roma İmparatorluğu döneminde kutsal alan olarak kullanılan bu alana yoğunlaştıklarını kaydeden Cahill, "M.S. 1'inci yüzyılda burada büyük bir tapınak varmış. Tarihi net olmayan bir zamanda, o kutsal alan tahrip edilmiş ve üstüne lüks evler yapılmış. Şu anda bu mimari yapının özelliklerini anlamaya çalışıyoruz. Kutsal alanda geriye çok fazla bir şey kalmamış. Bir puzzle gibi, parçaları birleştirmeye devam ediyoruz" dedi.

Sardes'in büyük depremle yıkıldığı M.S. 7'nci yüzyıla kadar çok sayıda medeniyete ev sahipliği yaptığını ve 5 bin yıllık zengin bir geçmişe sahip olduğunu aktaran Cahill, "Bu yılki çalışmalarımızda jeologlar da görev alıyor. Antik çağlardaki depremsel hareketliliği de inceliyoruz. Çünkü burada M.S. 7'nci yüzyılın başında çok büyük bir deprem oldu. Bu deprem sonucu her şey yıkılmış ve tekrar restore edilmemiş. Bu deprem şehir için çok büyük bir değişikliği de beraberinde getirmiş. Tarihi tam belli değil ancak akropole yerleşmişler. Çok büyük sur duvarları yapmışlar. Başka binalardan toplanan bloklarla bu akropolü inşa etmişler. Bir duvar, deprem nedeniyle 15 santim kaymış" dedi.

Sardes Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nicholas Cahill, kutsal alan duvarında, M.S. 7'nci yüzyılda kentin tamamen yıkılmasına neden olan büyük depremin izlerini taşıyan çatlağın izlerine rastladıklarını da sözlerine ekledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Kazı alanından detay görüntüler
Sardes Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nicholas Cahill'in konuşması

Haber- Kamera: Emre SAÇLI / SALİHLİ (Manisa),

=================================

Mobilya ustasından 'Bir kuş da sen barındır' kampanyası

Erzurum'un Oltu ilçesinde mobilya ustası Adem Kaya (36) 'Bir kuş da sen barındır' sloganıyla rengarenk yaptığı yuvaları Kırdağı Ormanı'nda ağaç dallarına astı. Kaya, vatandaşlara da çağrıda bulunarak 20 TL karşılığında bir kuşa yuva kurabileceklerini söyledi.

Oltu Sanayi Sitesi'nde yaklaşık 20 yıldan beri mobilya ustası olan Adem Kaya, havaların soğumasıyla birlikte kuşlar için yuva yapmaya karar verdi. 'Bir kuş da sen barındır' sloganıyla yola çıkan Kaya, kısa sürede çok sayıda yuva yaparak çeşitli renklere boyadı. Kaya, atölyede yaptığı yuvaları Kırdağı Ormanı'na götürerek ağaç dallarına tek tek astı. Kaya, "Bizim buralarda kış çok sert geçer. Kuşların birçoğu baharı göremez. Ben de kuşlar ölmesin, yaşasın diye yuva yapmaya karar verdim" dedi.

Vatandaşlara da bir kuşa yuva yaptırmaları çağrısında bulunan Kaya, "İsteyenler atölyede yaptığımız yuvaları 20 TL gibi bir fiyat karşısında alıp, ormana ya da istedikleri yerde ağaç dallarına asabilir. İsterlerse yuvalara isimlerini yazar, onlar adına biz de ağaçlara monte edebiliriz. Çok sayıda kuş, bu kış mevsimini sıcak yuvalarında geçirecek. Vatandaşların bu kampanyaya destek vermesini isterim" diye konuştu.

Kaya'nın yaptığı yuvalardan bir tane alıp Kırdağı Ormanı'na giderek ağaca asan Salih Macit, "Önümüz kış, bir kuşa yuva olabileceksek ne mutlu bize" dedi. Beycan Onat ise, "Yuvaları kuşlar için ormana astık. Kuşlar yaşarsa biz sevinir ve mutlu oluruz" diye konuştu.


GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Adem ustanın dükkanı açışı
-Makinada tahta kesmesi
-Kuş yuvasının yapımından detay
-Boyamasından detay
-Kuş yuvasının ormanda ağaçlara asılması
-Adem Kaya, Salih Macit, Beycan Onat Röp

Murat AYDIN / OLTU (ERZURUM),
===============================

7 kız babası çobanlık yaparak çocuklarını okutuyor

Kars'ın Arpaçay ilçesine bağlı Küçük Boğaz köyünde çiftçilik ve çobanlık yapan Meydanali Demirel (49), 7 kız çocuğunu okutmanın sevinci ve gururu içinde. Kızlarından ikisinin üniversite mezunu, birinin üniversiteye hazırlandığını, ikisinin lise ve birinin de ortaokulda okuduğunu söyleyen Meydanali Demirel, "Evlatlarımı okutmak için çobanlığın yanında başkalarının tarlasında da çalıştım. Kızlarım da sağ olsun bu emeklerimi boşa çıkarmadı" dedi.

Arpaçay İlçesine bağlı Küçük Boğaz köyünde çiftçilik ve çobanlık yapan ilkokul mezunu Meydani Demirel, 7 kızını okutmak için bütün imkanlarını seferber etti. Tevrat Demirel (47) ile evli olan, geçimini sağlamak ve kızlarının okul masraflarını karşılamak için başkalarının tarlalarında da çalışan Meydanali Demirel'in bu çabaları sonuçsuz kalmadı.

Büyük kızı Aynur (27) liseden sonra evlendiği için eğitim hayatını noktalarken, Ayşenur (25) Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ni, Şennur (22) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü bitirdi. Yeter Demirel (20) üniversite sınavına hazırlanırken, Seyran (16) Arpaçay Anadolu Lisesi 12'nci sınıf, Güllü (15) 10'uncu sınıf, Hazal (13) ise Arpaçay Yatılı İlköğretim Bölge Okulu 8'inci sınıfta öğrenim görüyor.

Çocuklarının okuması için elinden geleni yaptığını belirten Meydanali Demirel, her yıl eğitim masrafları için bir inek sattığını söyledi. Bu yıl da üniversite sınavına hazırlanan ve okula devam eden çocukları için bir ineği satılığa çıkardığını ifade eden Demirel, "Kızlarımdan biri evlendiği için liseden sonra okumadı. 2'si üniversiteden mezun oldu ama halen bir iş bulamadılar. Biri sınava hazırlanıyor, diğerleri lise ve ortaokulda. Çocuklarımı çok zorluk çekerek okuttum. Çiftçilik ve çobanlık yaparak çocuklarımı mezun ediyorum. Kızlarım da sağ olsun benim emeklerimi boşa çıkarmadı" diye konuştu.

İngilizce öğretmenliğini bitiren Şennur Demirel, "Köylerde kız çocukları okutulmuyor ve okuyamayınca da evlendiriliyor. Ama babam bizim okumamızı o kadar çok istiyordu ki; tüm emeğini bize harcadı. Üniversitede okuyorken 'baba kiram ödenecek' dediğimde hemen bir yolunu bulup gönderiyordu. Elinde, avucunda ne varsa hepsini bize gönderdi. Babamla çok büyük gurur duyuyorum. Herkese örnek olsun istiyorum" dedi.
Kafkas Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu Ayşenur Demirel ise zor şartlarda kendilerini okutan babasının emeğinin karşılığını vermeye çalıştıklarını söyledi.
Üniversiteye hazırlanan Yeter Demirel, "Babam çok fedakar birisi. Bazı köylerde kız çocukları okutulmuyor. Babam kadar emek veren kimse göremiyorum. Böyle bir babanın kızı olduğum için çok mutluyum. Onunla gurur duyuyorum" diye konuştu.
Hazal Demirel de "Hedefim doktor olmak. Derslerim de iyi, çalışıyorum. Ablalarım da bana yardım ediyor" ifadesini kullandı.
Seyran Demirel ise babasıyla gurur duyduğunu söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Meydanali Demirel'in ahırda hayvana ot vermesi
-Konuşması
-Aileden genel
-Şennur'un konuşması
-Ayşenur'un konuşması
-Yeter'in konuşması
-Hazal'ın konuşması
-Seyran'ın konuşması
Köyden detaylar

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS,

===============================

İzmir'in tarihsel gelişimini görsel şovla anlatıyorlar

İZmir'in Konak-Kemeraltı-Basmane bölgesindeki tarihi alanları, kültürel değerleri daha iyi anlatmak isteyen Büyükşehir Belediyesi, İzmir Tarih Projesi'ni hayata geçirdi. Proje kapsamında kentin tarihi bölgeleri bir maket üzerinde canlandırıldı. İzmir'in tarihsel gelişimini görmek isteyenler, zamanda yolculuğa çıktıkları merkezde, görsel şovlarla kültürel değerleri tanıyor, kentin geçmişi hakkında önemli bilgilere sahip oluyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin en önemli kültürel ve tarihi değerlerinin başında gelen Kemeraltı, Kadifekale ve Basmane bölgelerini kapsayan, İzmir Tarih Projesi'ni hayata geçirdi. Projede, 252 hektarlık alanın bütüncül bir bakış açısıyla ve koruma-kullanma dengesi gözetilerek sağlıklaştırılması ve canlandırılması hedef alındı. Çalışmaların tamamlanmasının ardından Konak'taki Atatürk Meydanı'nda Bilgi Noktası kuruldu. Bilgi Noktası'nda tarihi bölgeyi anlatan bir maket bulunuyor. Vatandaşlara, İzmir'in tarihsel gelişimi ile ilgili tüm detaylar, ekileyici görsel şovlarla anlatılıyor. İzmir Tarih Standı görevlisi Zafer Özdoğru, projenin Kemeraltı-Konak-Basmane bölgesindeki tarihi dokuyu korumak için başlatıldığını söyledi. Maketin üzerinde videomatik denilen teknikle maketin renklendirdiğini ve hoş bir sunum yapıldığını kaydeden Özdoğru, "Buradaki amaç İzmir'e veya İzmirlilere İzmir'i anlatmak. İzmir Millattan Önce 6 bin 500 yılından beri yaşayan bir şehir. İnsanların yaşadıkları yere sahip çıkmaları için nasıl bir değere sahip olduklarını anlaması lazım" dedi.

'İZMİR TARİHİNİ KISA SÜREDE BURADAN ÖĞRENİYOR'
Oluşturulan görselin 1/500 ölçeğinde bir maket olduğunu belirten Zafer Özdoğru, "Bu maket Konak-Kemeraltı-Basmane'yi kapsıyor. Parçaları yaklaşık bir yılda hazırlandı. Birleştirmeleri ise 6 ay sürdü. Binanın yapımı da 8 ay aldı. Oldukça emek verildi. Sunum için de 4 tarihçi çalıştı. Titiz bir çalışma yapıldı. Bu maket tarihi bölgeleri gösteriyor. İzmir tarihinin nasıl şekillendiği anlatılıyor. İzmirliler bile tarihini tam bilmiyorlar. Herkes İzmir'in tarihini kısa sürede burada öğrenebilir" dedi.
Bilgisi Noktası, her sabah saat 10.00'da açılıyor. Gün içerisinde 16 gösterim yapılıyor. İçeriye 15 kişi girebiliyor. 18.30'da son gösterim yapılıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Bilgi Noktası'ndan görüntü
-Oluşturulan maketten görüntü
-Zafer Özdoğru ile röp.
-Anons
-Genel ve detay görüntü
Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Tekin GÜRBULAK/İZMİR,

===============================

Özledikleri hayatı filmde bulup 'sakin şehre' yerleştiler

İzmir'de evde otururken 'Mandıra Filozu' isimli filmi izleyen Celalettin Dinçer ve eşi Nurdan Dinçer, filmin etkisinde kalarak Muğla'nın sakin şehir unvanlı Köyceğiz ilçesine yerleşti. Dinçer çifti, filmdeki gibi akıllı telefon kullanmıyor, yerli tohumlardan yetiştirdikleri sebze ve meyveleri tüketiyor.

İzmir Adnan Menderes Havaalanı'ndan 5 yıl önce emekli olan Celalettin Dinçer (52) ile ev kadını eşi Nurdan Dinçer'in (49) hayatı, yönetmen ve oyuncu Müfit Can Saçıntı'nın Milas'ın Çökertme Koyu'nda çektiği, 'Mandıra Filozofu' filmiyle değişti. Dinçer çifti, filmi izledikten sonra "Özlediğimiz hayat işte bu" diyerek, İzmir'deki evini sattı. Çift, Köyceğiz'in Kavakarası Mahallesi'nde satın aldığı prefabrik evde yaşamaya başladı. Akıllı telefon kullanmayan, televizyonda sadece belgesel kanalları izleyen, yerli tohumlardan sebze ve meyve üreterek doğal yaşam süren çiftin, hayatı şehirde bunalanları imrendiriyor.

ZİYARETÇİLERİ BOL
Celalettin Dinçer, 1 günde İzmir'deki evini sattığını belirterek, "Erken emekli oldum. Köyceğiz'de burayı bulduk ve satın aldık, hemen taşındık. Arazimiz çok büyük değil ama, bize yetiyor. Sadece yoğurdu komşularımızdan alıyoruz. Çünkü inek besleyecek yerimiz yok. Kimyasal gübre kullanmıyoruz. Yerli tohumlardan üretim yapıyoruz. Akıllı telefon kullanmıyoruz, televizyonda sadece belgesel kanalları izliyoruz. Günümüz bahçede çalışarak ve yörenin taşlarından sanat eseri ve resim yaparak geçiyor. Geç de olsa bir film sayesinde özlediğimiz hayata kavuştuk" dedi. Yol kenarına yazdığı 'Mandıra Filozofu' yazısından dolayı ziyaretçilerinin çok olduğunu, misafirlerinin başta filmin burada çekildiğini zannettiğini kaydeden Dinçer, "Bazen gelenler burada kahvaltı yapmak istiyor. Burasının işletme değil bir ev olduğunu anlatıyoruz. İsteyen bahçeden sebze, kümesten yumurta alıp menemenini kendisi pişirerek kahvaltı yapıp, gidiyor" dedi.

HAYAL KIRIKLIĞI DA YAŞANMIŞ
Köyceğiz'e gelirken komşulukla ilgili hayaller kurduğunu belirten Nurdan Dinçer ise, "Her şey güzel ama ilk zamanlar komşuluk ilişkileriyle ilgili hayal kırıklığına uğradım. Zaman zaman 'Keşke o filmi izlemeseydik' dedim. Sonra köylülere ve buraya alıştım. Burada çok mutluyuz. Üniversitede okuyan iki çocuğumuz var. Bazen geliyorlar. Onlar da seviyor burayı ve bu hayatı" diye konuştu. Nurdan Dinçer, şehirde yaşarken mide ve baş ağrısı şikayetlerinin bulunduğunu, Köyceğiz'deki yeni yaşamında bu rahatsızlıklarının geride kaldığını söyledi.
Öte yandan filmin yapımcısı ve senaryo yazarı Birol Güven, DHA'ya telefonda yaptığı açıklamada, "Filmden etkilenen bir ailenin böyle bir hayatı seçtiğini bilmiyordum, yeni öğrendim. İlk fırsatta ziyaret edeceğim" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Dinçer çiftinin Mandıra Filozofu tabelasının bulunduğu evlerinin kapısının önünden görüntü
Dinçer çiftinin bahçeden sebze toplaması
Toplanan sebzelerin sepetteki görüntüsü
Kümesten uçan güvercinlerin görüntüsü
Nurdan Dinçer'in elinde yumurtalar ile görüntüsü
Nurdan Dinçer'in ördek ile görüntüsü
Nurdan Dinçer'in ördekle koşarken görüntüsü
Celalettin Dinçer'in elinde cep telefonu ile görüntüsü
Celalettin Dinçer ile röp.
Nurdan Dinçer ile röp.
Haber- Kamera Cavit AKGÜN / MUĞLA,

===============================

Datça'da kum zambakları yine açtı

Muğla'nın Datça ilçesinde her yıl eylül ayıyla birlikte deniz kenarındaki taşlık alanlarda ortaya çıkan mis kokulu kum zambakları, bir kez daha açtı. Ayaklar altında ezilmelerini önlemek için etrafını taşlarla çeviren vatandaşlar, kum zambaklarının korunmalarını istedi.
Datça ilçe merkezine 25 kilometre mesafede bulunan ve 2 kilometre uzunluğunda olan Palamutbükü sahilinin sadece 100 metrelik çok küçük bir bölümünde hayata tutunmaya çalışan kum zambakları, bu yıl da kendini gösterdi. Her yıl olduğu gibi bu sene de doğa sevdalıları, zarar görmemeleri için zambakların etrafını taşlarla çevirerek korumaya aldı.
'BİREYSEL ÇABAYLA KORUNMASI MÜMKÜN DEĞİL'
Bu bitkinin gönüllü koruyuculardan emekli bankacı 65 yaşındaki Tacettin Karataş, kum zambaklarının yaşam alanlarının giderek daraldığına dikkat çekip, "Her yıl olduğu gibi bu yıl da 'Zambak Dede' olarak görev başındayım. Bu işe gönül verdim, benimsedim. Her sabah 2 saatimi kum zambaklarına ayırıyorum. Buraya gelerek, kumların arasından çıkan yeni zambakları bulup, etrafına taşlar örüyorum. Bazen yaptıklarımı görüp gelen birkaç kişi bana yardımcı oluyor. Ancak, bireysel çalışmalarla sonuç alınması mümkün değil. Yetkililerin bu konuya bir an önce el atmaları gerekiyor. Kum zambaklarının görüldüğü bu alan, mutlaka koruma altına alınmalıdır. Çünkü kum zambaklarının yaşayacağı başka bir alan kalmadı" diye konuştu.
UYARI LEVHASI YAPILDI
Palamutbükü'ndeki 100 metrelik alanda çok dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Karataş, "İnsanlarımız çok duyarlı olmasına rağmen, maalesef kumların arasından başını uzatmaya çalışan minik zambakları görmeden basıp ezebiliyorlar. Bu nedenle görebildiklerimizin etrafını taşlarla çeviriyoruz. Bu alanda çadır kurmak, dolaşmak, havlu serip yatmak doğru değil. Palamutbükü'nün gözbebeği olan bu zambakları, hep beraber korumalıyız. Belediye Başkanımız Gürsel Uçar ile görüştük. İlk etapta üzerlerinde, 'iki günlük zevk için çadır kurma, nesli tükenmekte olan kum zambaklarını öldürme' yazılı 4 uyarı tabelası yaptırıldı. Kendisine teşekkür ediyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Açan kum zambaklarından görüntü
Tacettin Karataş ve gönüllüler, kum zambaklarının etrafını taşlalar çevirip koruma altına alırken
Tacettin Karataş (65) ile röp.
Haber- Kamera: Mehmet ÇİL / DATÇA (Muğla),


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Salihli İzmir DHA Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title