Haberler

Dha İstanbul Bülteni - 2

1- 3 İLDE FETÖ OPERASYONU: 53 KİŞİYE GÖZALTI KARARIHaber: Özden ATİK - İSTANBUL DHAFETÖ soruşturması kapsamında 3 ilde düzenlenen operasyonda 53 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

1- 3 İLDE FETÖ OPERASYONU: 53 KİŞİYE GÖZALTI KARARI

Haber : Özden ATİK - İSTANBUL DHA

FETÖ soruşturması kapsamında 3 ilde düzenlenen operasyonda 53 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 2 farklı dosya üzerinden yürütülen soruşturma kapsamında Bylock kullanıcısı olduğu belirlenen 53 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terör ve Organize Suçlarla mücadele şube müdürlükleri tarafından  İstanbul, Tekirdağ ve İzmir'de düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda 37 kişi yakalandı.

Diğer kişileri yakalamak için polisin çalışması devam ediyor.

Görüntü Dökümü:

--------

-Arşiv

20.11.2018 - 09.52 - Haber Kodu : 181120020

=========================================

2- SİLİVRİ'DE D-100'DE ÖLÜMÜNE GEÇİŞLER

İSTANBUL,

SİLİVRİ'de D-100 karayolu İstanbul ve Edirne yönlerinde üst geçit olmasına rağmen akıcı trafik arasında yayalar canları pahasına bariyerlerden atlayarak karşıdan karşıya geçiyor. Birçok trafik kazasının meydana geldiği yollarda bariyerleri aşarak karşıdan karşıya geçenler yürekleri ağıza getiriyor.

D-100 karayolunda araçların arasından bariyerleri aşarak geçenler arasında, yol kenarından  Silivri Devlet Hastanesi'ne gitmeye çalışanlar da yer alıyor.  Bir başka görüntüde 70 yaşlarında bastonlu bir kadının da  olası kazaya aldırmadan bariyerden atlayarak karşıdan karşıya geçtiği görülüyor. Yolda yayalar için uyarı tabeları da yer alıyor ancak umursayan yok. Bazıları da bisikletle yolun karşısına geçiyor. Kazaya davetiye çıkaranları her dakika görmek mümkün.

Görüntü Dökümü:

-----------

-Yolun karşısına geçenler

-Araçların hızla gidişi

-Üst geçit

-Uyarı tabelası

-Kısa röp.

-Detaylar

====================

3- İSTANBUL HAVALİMANI FİLM SETLERİNİN ARANAN MEKANI OLACAK;ÇEKİM ÜCRETLERİ DE BELLİ OLDU

Gökhan ARTAN / İSTANBUL,

İstanbul Havalimanı'na film, dizi ve reklam çekimleri için birçok yapım şirketinin ilgi göstermesi beklenirken çekimler için alınacak ücretler de belirlendi.

29 Ekim'de resmi açılışı yapılan ve 31 Ekim'de de THY'nin 5 noktaya sefere başladığı İstanbul Havalimanı birçok dizi, film, şarkı kliperi, televizyon programlarına, belgeseller ve reklam çekimlerine ev sahipliği yapacak. Adeta film setine dönmesi beklenen İstanbul Havalimanı'nda adeta Hollywood stüdyolarını aratmayacak sayıda çekim yapılması bekleniyor. Çekimlerle ilgili aranan mekanlardan biri olacak İstanbul Havalimanı için alınacak film ve fotoğraf çekim ücret tarifesi de belli oldu. Buna göre film çekim süresi 0 ila 3 saat arasında ise 1294 Euro, 3 ila 6 saat arasında 2 bin 586 Euro, 6 ila 24 saat arasında ise 4 bin 641 Euro çekim ücret tarifesi belirlendi.İstanbul Havalimanı'nda fotoğraf çekim ücreti ise günlük 663 Euro oldu.

HABER AMAÇLI ÇEKİMLERDEN ÜCRET ALINMAYACAK

Kamu kurum kuruluşları adına özel kuruluşlarca yapılacak çekimlerde, Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafında ya da adına yapılacak çekimlerde, haber amaçlı çekimlerde ise tarife uygulanmayacak. Tarifede belirlenen ücretler, fotoğraf ve film çekimi yapmak isteyen gerçek veya tüzel kişilerden çekim öncesinde peşin olarak tahsil edilecek. Çekim esnasında faydalanılacak elektrik, su, telefon, otopark, araç, gereç, personel ve benzerine ilişkin hizmet bedelleri çekim yapan gerçek veya tüzel kişiden ayrıca tahsil edilecek. İstanbul Havalimanı gibi bazı havalimanlarında da ücret tarifeleri birbirinden farklı olarak film ve fotoğraf çekimlerden ücret alınıyor.

BAGAJ TAŞIYICILARININ DA ÜCRETLERİ BELLİ OLDU

Bu arada İstanbul Havalimanı için porter olarak adlandırılan bagaj taşıma görevlilerinin alacağı ücret tarifeleri de belli belli oldu. Buna göre taşınacak eşya türüne göre el bagajları için adeti 8,50 TL, valiz için adeti 13 TL,kargo bagaj ücreti ise adeti ise 26 TL oldu.

Görüntü dökümü:

------------------

-İstanbul Havalimanı arşiv görüntüleri

20.11.2018 - 10.15 - Haber Kodu : 181120025

=======================

4- 910 GRAMLIK MİNİK SAVAŞÇI

Haber-Kamera:  Gül KABA-Hüseyin ÇAKMAK/İSTANBUL, - İSTANBUL'da 27 haftalık, 36 santim boyunda ve 910 gram ağırlığında doğan Hasan bebek, doktorların ve ailesinin desteğiyle yaşam mücadelesini kazandı. 4 ay önce 2 kilo 100 gramla hastaneden taburcu olan minik savaşçı şu anda sağlıklı bir bebek olarak hayatını devam ettiriyor.

İstanbul'da 2011 yılında evlenen Fadime-Serhat Yılmazer çiftinin ilk çocukları Hasan Ferhat Yılmazer, 6 ay önce 27 haftalık ve 210 gram ağırlığında dünyaya geldi. Akciğer gelişimi yetersiz olduğu için 2 ay boyunca İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Hastanesi'nin Yenidoğan Bakım Ünitesi'nde solunum cihazında kalan Hasan bebek, hayata tutunmayı başardı.

"HASAN'IN GELİŞİMİ 5 GÜN GERİDEN GELİYORDU"

Bir devlet kurumunda memur olarak çalışan anne Fadime Yılmazer, "21'nci haftaya kadar normal bir hamilelik süreci geçirdim. Ayrıntılı ultrason çektirdiğimizde Hasan'ın gelişiminin 5 gün geriden geldiği anlaşıldı. Ufak tefek başka sıkıntıları da vardı. Gelişiminin geriden gelmesi giderek artmaya başladı bu 5, 10-15 oldu. Bir devlet hastanesine yatışım yapıldı ve beşinci gece acil olarak sezaryan yöntemiyle doğum yapmak zorunda kaldım" dedi.

"DOĞDUĞUNDA ÇOCUĞUMU GÖREMEDİM"

Hasan bebeğin 27 haftalık ve 910 gram ağırlığında doğduğunu ifade eden Yılmazer, "Doğduğunda çocuğumu göremedim, çok acı bir şey. Her annenin yeni doğum yaptığında anlattığı, çocuğunu kucağına almasını,koklamasını ben yapamadım. Hastaneden çıktıktan 1 hafta sonra çocuğumu gördüm. Anlatırken çok hızlı geçmiş gibi duruyor. Ama zaman hiç geçmedi" diye konuştu.

"ALDIĞI HER GRAMDA BÜYÜK MUTLULUK YAŞADIK"

10 dakika bile olsa çocuğunu görmek için her gün hastaneye geldiğini söyleyen Yılmazer, "Ben güçlü olursam çocuğum da güçlü olur, hep buna inandım. Yoğun bakımda 3 gram verip 4 gram aldı, 5 gram verdi 6-7 gram aldı, günlerimiz böyle geçti. Her 1 gramda büyük mutluluk ve sevinç yaşadık" ifadelerini kullandı.

"BU SÜREÇTE SABRETMEYİ ÖĞRENDİM"

Sürecin zor geçtiğini ve sütünün kesildiğini belirten Yılmazer, "Annelik bana sabretmeyi öğretti. Her gün hastaneye gelerek oğlumu 15 dakika olsa bile gördüm. Üzüntüden sütüm kesildi.  Şu anda kontroller devam ediyor, şükür herhangi bir problemimiz yok. Anne olmak zor ama çok güzel bir duydu" dedi.

6 AYI DOLDURDU VE 6 KİLO

Şu anda sağlık durumunun iyi olduğunu aktaran Yılmazer, "Hemşireler ve doktorumuzdan çok memnunuz hep ilgilendiler. Hastaneden 2 kilo 100 gram olarak çıktı. 15 Kasım'da 6 ayını doldurdu ve 6 kilo. Sağlık durumu çok iyi, takip ediyoruz, kontroller de devam ediyor" diye konuştu.

BEBEKLERİN YÜZDE 10'U PREMATÜRE

Bebeklerin yüzde 10'unun prematüre yani erken doğduğunu ve bu sağlık probleminin artarak devam ettiğini söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Hayrettin Yıldız, "Bu süreç hem aile hem hemşireler hem de bizlerle beraber ekip çalışması gerektiriyor, teknik altyapı çok önemli. Hamilelik süreci, doğum ve sonrasında prematüre bebekleri çeşitli sorunlar bekliyor. Bebekler, kuvözde çeşitli yöntemlerle tedaviden sonra taburcu ediliyor, fakat kontroller için onları uzun bir maraton bekliyor" ifadelerini kullandı.

"HASAN GÜÇLÜ BİR BEBEK"

Akciğer gelişimi yetersiz olduğu için Hasan bebeğin solunum cihazında 2 ay kadar kaldığını belirten Dr. Yıldız, "Solunum destek tedavileri aldı, gözlerindeki problemleri nedeniyle de birtakım takipler uygulandı. Ama Hasan, bu sorunların hepsini aşan güçlü bir bebek. 36'ncı haftada 2 kilo 100 gramla hastanemizden taburcu oldu. Bizlerin ve ailesinin de verdiği destekle şu anda sağlıklı bir bebek olarak hayatına devam ediyor, takipleri sürecek" diye konuştu.

"AĞIZDAN BESLENMEYE BAŞLAYAN BEBEKLERİ TABURCU EDİYORUZ"

Prematüre bebeklerin yenidoğan yoğun bakım ünitesinden taburcu olabilmeleri için süreci anlatan Dr. Yıldız, "Kuvöz takip aşamaları yapılıp ağızdan beslenmeye başlayan bebekleri taburcu ediyoruz. Sonrasında uzun bir takip süreci başlıyor. Biz bu merkezde bir yılda 200 prematüre bebeğin tedavisini gerçekleştirdik" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

--------------

-Fadime Yılmazer röp.

-Doktor röp.

-Yenidoğan bakım servisinden detaylar

-Hasan'ın detayları

-Detaylar

20.11.2018 - 10.23 - Haber Kodu : 181120028

==================================

5- 20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ

Avukat Moroğlu,

"Çocuk ihlalleri konusunda yasalar var ama uygulanmıyor"

Haber - Kamera: Gökhan ÇELİK - İlkay DİKİCİ / İSTANBUL,

İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Nazan Moroğlu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde, Türkiye'de suça sürüklenen, istismar edilen ve şiddet gören çocukların yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Çocuk haklarının iyileştirilmesi için eğitimin önemine dikkat çeken Moroğlu, kız çocuklarının daha çok hak mahrumiyetine maruz kaldığını savundu.

1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla "Dünya Çocuk Hakları Günü" olarak takvimlerde yerini alıyor. 193 ülkenin taraf olduğu, "Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi"ni Türkiye, 14 Ekim 1990'da imzaladı ve 27 Ocak 1995 yılında Resmi Gazete'de yayınlandıktan sonra yürürlüğe soktu. Ancak aradan geçen yıllara rağmen çocuk hakkı ihlallerinin önüne geçilemiyor.

Türkiye'de yaşanan çocuk hakkı ihlallerini ve çözüm yollarını anlatan İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Nazan Moroğlu, "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle, çocuklarımızın sorunları ve onlar için neler yapabilirizi dile getirmeye çalışıyoruz. Türkiye'de eğitim, gelecek nesillerin çağdaşlaşması açısından çok önemli. Acaba biz çocuklarımıza nitelikli ve fırsat eşitlikçi bir eğitim verebiliyor muyuz? Buna 'evet' demek gerçekten çok zor. Çocuk hakları dediğimizde, çocuklarımızın eğitim, yaşama, beslenme gibi tüm bunları karşılayacak haklardan bahsediyoruz. Çocuklarımıza bir yandan, yasalarımızla, uluslararası sözleşmelerle, koruma kanunları ile her türlü hukuki yasal çerçeveyi hazırlamış bir Türkiye'yiz. Anayasamızda çocuk istismarının önlenmesi için özel madde koymuş bir ülkeyiz. Ancak bir yandan da bir biri ardına çocuk hakları ihlallerini, çocuklara cinsel taciz olaylarını, nitelikli eğitimden yararlanamama durumlarını yaşıyoruz." dedi.

"ÇOCUK GELİN MESELESİNİ ÇÖZEMEDİK…"

En temel hakkın eğitim hakkını olduğunu savunan Moroğlu, "Bugün çocuk gelinler meselesi Türkiye'nin önünde ciddi ve biran önce önlenmesi gereken bir sorun. Ne yazık ki, bu soruna henüz net bir çözüm getiremedik. Eğitimden yararlanamayan bireylerde ileriki yaşlarında istedikleri gibi bir iş bulamadıkları için ayakları üzerinde de sağlıklı duramıyorlar. Bu açıdan yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımıza nitelikli, kaliteli ve fırsat eşitliği içinde bir eğitim sağlanmalı" şeklinde konuştu.

"ÇÖZÜMLER İÇİN KARARLI DEVLET POLİTİKASI UYGULANMALI"

Moroğlu, "Bir de 1989 Çocuk Hakları sözleşmesinden sonra Türkiye 1995'te onayladı ve hayata geçirdi. Kız çocuklarının, çocuk haklarından da tam olarak yararlanamadığı görüldü. 11 Ekim'de kız çocukları günü olarak kabul edildi. Şimdi demek ki, sorun hem çocuklar açısından bir sorun var ayrıca bir kız çocuklar açısından bir sorun var. Türkiye'nin Dünya Çocuk Hakları Günü'nde bunu bir kez daha önüne koyup, çözümler içinde kararlı bir devlet politikası uygulamak zorunda. Eğer bu sorunlarımız önlenemezse, yapay zekadan, uzay çağından, bilimden ve bilişimden dünya bahsederken Türkiye'de ne yazık ki, temel eğitim bile zor almış, bir biri ardına açılan üniversitelerde nitelikli eğitimin olmadığı gibi sorunlarla baş başa olan çocuklarımızı göreceğiz." ifadelerini kullandı.

"AİLE İÇİ ŞİDDET ÇOCUKLARIN ÜSTÜNDE BÜYÜK ETKİ BIRAKIYOR"

Yapılan araştırmalarda 3 buçuk milyondan fazla kızın çocuk yaşta evlendirildiğinin tespit edildiğini belirten Avukat Nazan Moroğlu, "bu bir kısır döngü olarak da devam ediyor. Biz bu kısır döngüyü durdurmamız lazım. Demek ki, yasa da var ama uygulanmıyor. Yasalar uygulanmadığı zaman zaten sorunlar çok daha büyüyor. Diğer yandan aile içi şiddet de çocuklarımız üzerinde ciddi bir etki bırakıyor. Maalesef aile içinde fiziksel ve psikolojik şiddeti yaşıyor kadınlarımız. Çocuklarımız da tüm bunlara şahit olarak büyüyor. Çocuklarımıza tüm bunların yanlış olduğunu okullarda ancak öğretebiliyoruz. Bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığı'na her 20 Kasım'da bir çağrı yapıyoruz. Diyoruz ki, okul öncesi eğitimden başlayarak toplumsal cinsiyet eşitliği zihniyetinin yerleştirilmesi için müfredata dersler konulmalı. Bu konuların mutlaka okulda öğretilmesi lazım. Şayet bu olmazsa bu kısır döngüyü bir türlü engelleyemiyoruz." dedi.

"BAŞIBOŞ BIRAKILAN ÇOCUKLAR SUÇA SÜRÜKLENİYOR"

Eğitimin çocukların gelişimi için oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Nazan Moroğlu, "Eğitimin dışında kalan milyonlarca çocuk var. Bu çocuklar bu kadar başıboş bırakılırsa maalesef suça sürükleniyorlar. Aslında bu onların suçu değil. Biz çocuklarımıza iyi bir yaşam ve gelecek sağlayamazsak bu suç oranları giderek artacaktır. Çocuklarımız gelecektir. Onların ve Türkiye'nin geleceğinin iyi olması için okul öncesinden itibaren kaliteli, fırsat eşitlikçi ve çağdaş bilimi yakalayan bir sistemi yerleştirmek durumundayız." şeklinde konuştu.

Görüntü dökümü

--------------------------.

-Av. Nazan Moroğlu ile Röportaj

-Av. Nazan Moroğlu'ndan ayrıntı

20.11.2018 - 09.04 - Haber Kodu : 181120011

=========================

6- "TROYA HAZİNELERİ BELGESELİ" GÖSTERİME GİRİYOR

İstanbul DHA

Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından 1873 yılında, önce Yunanistan'a daha sonra ise Almanya'ya kaçırılan Troya Hazineleri belgesel film oldu.

Yapımcılığını ve yönetmeliğini Nihal Ağırbaş'ın yaptığı belgeselin senaryosu gazeteci Ömer Erbil tarafından kaleme alındı. Çok sayıda oyuncunun yer aldığı filmde Schliemann'ı tiyatro ve sinema oyuncusu Cenan Çamyurdu canlandırdı. Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Doç Dr. Ali Sönmez ile Arkeolog Nezih Başgelen filmin danışmanları arasında yer aldı. Troya Hazineleri Belgeseli, 2018 Troya Yılı kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen tek film oldu.

Heinrich Schliemann'ın kazı notları ve hatıralarından alıntılarla oluşturulan senaryoda; Schliemann'ın rotası, Çanakkale'de araştırma yaptığı yerler, eserleri kaçırdığı Karanlık Liman dahil tüm gerçek mekanlar görüntülendi. Hikaye profesyonel oyuncularla adım adım canlandırıldı. Çekimler 3 hafta sürerken, kazı sahneleri için özel bir alanda Troya antik kenti, yeniden canlandırıldı. İç mekan drama çekimleri için İzmit Seka Kağıt Fabrikası'nda oluşturulan plato kullanıldı. Belgesel ekibi, eserlerin kaçırıldığı Almanya'da eserleri yerinde görüntüledi ve Alman uzmanlardan görüş aldı. 76 dakikalık uzun metraj drama belgesel film 4k olarak çekildi.

5 ayda hazırlanan belgeselin ilk gösterimi Adana Film Festivalinde gerçekleşti. 23 Kasım 2018 Cuma günü de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un katılımıyla filmin galası gerçekleştirlecek.

TROYA HAZİNELERİ

Schliemann; tacirdi, hazine avcısıydı… Çocukluğunda hayalini kurduğu hazineler uğruna önüne çıkan herkesi yıkıp geçti. Kazdığı tabakaları bir köstebek yuvasına çevirdi, Troya kazı başkanı Rüstem Aslan'ın ifadesiyle Troya'nın kalbini söküp aldı.

1870 yılında Troya'da kazı izni aldı ancak Osmanlı Devleti ile yaptığı kazı protokolüne uymayarak hazineleri, yaptığı sinsi planla, bir gece vakti Karanlık Liman'dan bir daha geri dönmemek üzere kaçırdı. Oysa o dönemdeki Eski Eser Yasası eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklıyordu.  Osmanlı Devleti bilinenin aksine eserlerin peşini bırakmayarak Yunanistan'da dava açtı. Yunan mahkemeleri önce Schliemann'ı haklı çıkarsa da bir üst mahkeme olan Yunanistan Kraliyet Mahkemesi davayı bozdu ve Osmanlı Devleti'ni haklı bularak eserlerin iadesine karar verdi. Lakin Schliemann Atina'daki evinden de eserleri kaçırmıştı. Osmanlı Devleti bu kez 1 milyon Frank Tazminat davası açtı ve Schliemann'ın tüm gayri menkullerine haciz koydurdu. Yunan mahkemesi 1 milyon franka karşılık Schliemann'ı 10 bin Frank ödemeye mahkum etti. Osmanlı Devleti büyük bir şok yaşadı. Eserleri alamayacağını anlamıştı.

Schliemann hatıralarında "tüm uygar dünya bu yaptıkalrımdan dolayı beni ayakta alkışlayacak" diyordu fakat Anadolu insanının hafızasında ve Osmanlı arşivlerinde eserleri aşıran bir hırsız olmaktan kurtulamadı. Yağmalanan eserler tam bir asırdır ana vatanına hasret.

Görüntü Dökümü:

--------

-Belgeselin tanıtımı

20.11.2018 - 10.28 - Haber Kodu : 181120027

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

İstanbul DHA Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title