Haberler

Demirel, Halkı 22 Temmuz'da Sandık Başına Çağırdı

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 22 Temmuz'da Tüm Halkı Sandık Başına Çağırarak, "Ey Benim Vatandaşım. 22 Temmuz Günü Yapılacak Seçime Gel. Nerdeysen Gel Sandık Başına. Bak Bu Ülkenin Misafiri Değilsin, Bu Ülkenin Sahibisin. 3 Kiloluk Buğdayla Bir Çay İçemiyorum, 6 Kilo Buğdayla 1 Litre Mazot Alamıyorum. Yandım, Yıkıldım, Evime Haciz Geldi. Bu Şikayetlerin Var mı? Varsa Bu Şikayetlerden Kurtu...

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 22 Temmuz'da tüm halkı sandık başına çağırarak, "Ey benim vatandaşım. 22 Temmuz günü yapılacak seçime gel. Nerdeysen gel sandık başına. Bak bu ülkenin misafiri değilsin, bu ülkenin sahibisin. 3 kiloluk buğdayla bir çay içemiyorum, 6 kilo buğdayla 1 litre mazot alamıyorum. Yandım, yıkıldım, evime haciz geldi. Bu şikayetlerin var mı? Varsa bu şikayetlerden kurtulmanın çaresini sana getiriyorum. Gel sandık başında vatandaşlık görevini yap" dedi. Emanetin

ehline verilmediği takdirde yönetimden bir şey beklenemeyeceğini söyleyen Demirel, Türkiye'nin rahatlık, huzur ve devlette ahenk istediğini vurguladı. Demirel, "Karşıdan bakılınca cumhurbaşkanı ayrı devlet, Genelkurmay ayrı devlet, hükümet ayrı bir devlet, üniversiteler ayrı bir devlet, yargı organı ayrı bir devlet olmaz" diye konuştu.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Vakıf 2000 tarafından Ankara Sheraton Otel'de düzenlenen 'Genel Seçim Öncesi Türkiyemizde Siyasetin Görümümü' konulu konferansa katıldı. Saygı duruşunun ardından okunan İstiklal Marşı'nın teknik arıza nedeniyle ikinci kıtadan itibaren okunmaya başlanması nedeniyle katılımcılardan birisi yerinden kalkarak, 'Böyle İstiklal Marşı okunur mu kardeşim. Tekrar okunsun' diye bağırdı. Salonda bir süre sessizlik yaşanırken Demirel de, "Tekrarlanmayacaksa biz okuyalım" diye

müdahale etti. Teknik arızanın giderilmesinin ardından İstiklal Marşı ikinci kez okundu. Demirel 'Tamam güzel oldu' yorumunu yaparken, Vakıf 2000 yöneticileri yaşanan sorun nedeniyle özür diledi.

Konferansta konuşan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaşanan gelişmelere ve 22 Temmuz seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türk demokrasisinin 60 sene içerisinde ne çeşit örselenmelere tabi tutulduğunun herkes tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Demirel, yaraların hala kanamaya müsait olduğunu söyledi. Demirel, yaraları kanatmadan, gerçekler aranarak Türkiye'nin daha iyi yönetilmesi için çalışmalara devam edilmesi gerektiğini

kaydetti. Yönetim işinin zor ve belalı bir iş olduğuna işaret eden Demirel, bir ülkede yönetenler ve yönetilenler olmadığı takdirde fetret olacağını ileri sürdü. Demokrasiyi çadıra benzeten Demirel, bu çadırın orta direğinin de seçim olduğunu, orta direğin alınması halinde demokrasinin çökeceğini söyledi.

"KASIM 2006'DA SEÇİM YAPILMALIYDI"

Seçimlerin Anayasa'ya göre 5 yılda bir yapıldığını, ancak vakti zamanı gelince daha önce de seçimin yapılabileceğine vurgu yapan Demirel, "Türkiye, 2006 Kasım ayında seçime gitmeliydi. Mutlaka 5 senelik süreyi kullanacak değilsiniz" diye konuştu. Türkiye'nin içine sürüklendiği bunalıma çare aranmasının neticesi olarak Temmuz'da seçime gidildiğini dile getiren Demirel, şöyle konuştu:

"Bu bunalım, siyaset bunalımıdır. Çareleri yine siyasi olacaktır. Genelde dünyadaki siyasi bunalımların iki çaresi vardır. Bunlardan bir tanesi halka gitmektir, bir tanesi de darbedir. Eğer siyasi bunalımı farketmeyip de 'dediğim dedik' de ısrar ederseniz, genellikle halk sokaklara dökülür, galeyana gelir, perişanlıklar olur. Biri size 'dur' der. Bu yol yanlış yol tabi. Darbe bugüne kadar hiçbir sorunu çözmemiştir. Türkiye için söylemiyorum bunları, dünya için söylüyorum. Sırası gelince seçim

yapılmalıdır. Biz iki tane fırsatı kaçırdık. Eğer 1960 Mayıs ayında seçim yapılabilseydi bana göre darbe olmazdı. Bana göre öyleydi. 1980'de cumhurbaşkanı seçemediğimiz yıl. Birtakım sıkıntılarımız oldu ve 'Gelin seçime gidelim' dedik. Seçime gidebilseydik bana göre darbe olmazdı. Seçim devlet idaresinde çok önemli bir faktör."

"CUMHURBAŞKANI DAĞIN, TAŞIN, KUŞUN CUMHURBAŞKANIDIR"

Hükümetin cumhurbaşkanlığı seçiminde izlediği politikayı eleştiren Demirel, "Cumhurbaşkanı dağın, taşın, kuşun, ülkenin dört köşesinin, her kişisinin cumhurbaşkanıdır. Orada kendi gücünüzü kullanırken o faktörü düşünmek lazım. Bu ülkede bir kişi muhalif olsa önemlidir. Ne diyor diye sormak lazım. Hele milyonlar olursa kulak vermek lazım. Kendi milletin, kulak ver. Ülkeyi yönetenlerin sadece kendi partilerinin değil bütün ülkenin iktidarı olduğunun bilincinde olmalıdır. Seni tasvip etmeyenlerin başka

hükümetleri yok ki. Gelin 'Ortadan birisini bulalım, hep beraber cumhurbaşkanı yapalım'. Ne kaybederdiniz. Çankaya Köşkü birileri için 'Gelsin de buraya otursun' diye bekleyen bir yer değil. Onun münasibi var. Münasibini yapmanız lazım. 2007 Nisan'ında cereyan eden hadiselerin kökü 2002'dedir. 41 milyon oydan 17 milyonu Meclis'e girmiştir. 17 milyon içerisinde 10 milyon 600 bin oyla, yani 41 milyon oyun yüzde 26'sı ile siz 'Cumhurbaşkanı benimdir' diyorsunuz. 4 kişiden 1 kişi öyle diyebilir ama 4

kişiden 3 kişi 'benim değildir' diyor. Demokrasi denen şey aslında en pahalı otomobil hangisiyse odur. Fakat şoförü yoksa binilmez. Şoför bulacaksınız. Buldunuz şoför de daha yeni arabanın üzerine çıkan birisiyse götürür bir yere çarpar. Onda da dikkatli olacaksınız. Bu dikkati kim gösterecek. Bu ülkenin halkı gösterecek. Seçen önemli" diye konuştu.

"NERDEYSEN GEL SANDIK BAŞINA"

Demirel konuşmasında halkı 22 Temmuz'da sandık başına çağırdı. Halka 'Nerdeysen gel sandık başına' diye seslenen Demirel, şunları söyledi:

"Bak bu ülkenin misafiri değilsin bu ülkenin sahibisin. Gel sandık başına. 3 kiloluk buğdayla bir çay içemiyorum, 6 kilo buğdayla 1 litre mazot alamıyorum. Yandım yıkıldım evime haciz geldi. Bu şikayetlerin var mı. Varsa bu şikayetlerden kurtulmanın çaresini sana getiriyorum. Gel sandık başında vatandaşlık görevini yap. Bu görevi kimse için yapmıyorsun önce kendin sonra ülke için yapıyorsun. Çünkü emanet ehline verilmediği takdirde yönetimden bir 'ılda bir yapıldığınşey bekleyemezsiniz. Ben diyorum ki ey

benim vatandaşım 22 Temmuz günü yapılacak seçime gel. Şimdi bu seçim neden yapılacak. Türkiye rahatlık, huzur istiyor, devletinde ahenk istiyor. Çünkü devletindeki ahenk ondan sonrakilerin başlangıcıdır. Ne var yani devlette ahenksizlik mi var. Karşıdan bakılınca cumhurbaşkanı ayrı devlet, Genelkurmay ayrı devlet, hükümet ayrı bir devlet, üniversiteler ayrı bir devlet, yargı organı ayrı bir devlet olmaz. Bu devlet felsefesine aykırıdır. Devletin tekliği devlet felsefesinin temelidir. Bunlar olacak, bu

kurumların hepsi olacak ama bunların hepsi ahenk içinde çalışacak. Hükümet ayrı dışarıdan bakanlar bizi zaaf içinde görüyor. İçeride de rahatsızlık var. Gelin bunlara çare bulalım. Ne bekliyoruz seçimden ahenk bekliyoruz."

CUMHURİYET'E SAHİP ÇIKMAK, İSLAM'A KARŞI ÇIKMAK DEĞİLDİR"

Cumhuriyet mitinglerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Demirel, "1 Nisan'dan Mayıs'a kadar yaşananlar önemsenecek olaylardır. Hiç kimse 'Tandoğan Meydanı'nda 1 milyon toplandı da, ne oldu? demesin. 84 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1 milyon insan hiçbir yerde toplanmadı. Bunu iyi okumak lazım. Bu sadece laiklik hadisesi değildir. Bu büyük bir hadisedir. Nisan ve Mayıs ayı içerisinde Türkiye'nin tartıştığı konuların sandığa ne şekilde intikal edeceğini bilemiyoruz. Yani, eğer sandığa bu

neticeler, bütün bu yapılan mitinglerin, bu itirazların hiç anlamı olmadığı şeklinde intikal ederse o zaman 22 Temmuz'un istenilen rahatlığı getirmeyeceğinden endişe ederim. Yani bu itirazları durdurmak pek kolay olmayacaktır. Ondan endişe ederim. Onun içindir ki, halkımızı Cumhuriyet'e sahip çıkmaya, Cumhuriyet'i kucaklamaya davet ediyorum. Cumhuriyet'e sahip çıkmak, İslam'a karşı çıkmak değildir. Çünkü Türkiye, Cumhuriyet'i, sonra demokrasiyi, demokratik cumhuriyeti, İslam'ı moderniteyi ve laikliği

bağdaştırmıştır" şeklinde konuştu.

Seçimlerde sürekli farklı sonuçların ortaya çıktığını, bir seçimde birinci olan partinin diğer seçimde sonuncu olduğunu da ifade eden Demirel, ''Böyle demokrasi olmaz. Bu kadar istikrarsızlıklara müsait değil bu. Yani halk 'benim sırtımda yumurta küfesi yok, nereye gidersem giderim' diyor. Nereye gidersen git kardeşim ama bu kadar da uzun gitme canım. Olmuyor işte'' dedi.

Konuşmasının sonunda katılımcıların sorularını cevaplayan Demirel, 'Bu seçimlerde muhalefet lideri olsaydınız hangi sloganları kullanırdınız?' sorusu üzerine ''Ben muhalefet partisi oldum ve söylenmesi gerekeni söyledim. Ben siyaset üstüyüm ama eğer muhalefet lideri olmayı benimsersem dışarıda kendimi zapt edemem'' yorumunu yaptı. Demirel, seçimlerde bölünmüş bir tablonun ortaya çıkma ihtimaline ilişkin olarak da, aynı görüşe sahip partiler arasında bazen oyların pırasa gibi doğrandığını ancak vatandaşın

da hangi partiye oy vereceği konusunda kararsızlık çektiğini bildirdi.

Vakıf 2000 Başkanı ve eski bakanlardan Kurtcebe Alptemoçin'in başkanlık ettiği panelde CHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla, Parlamenter Birliği Başkanı Hasan Korkmazcan, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlter Turan ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer birer konuşma yaptı.

(DA-NÇ-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title