Değer Tabanlı Markalar, Gelecekte Arsadan Daha Değerli Hale Gelecek

Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, markalı ürün üretmenin artık rekabet için olmazsa olmaz olduğunu söyleyerek, Türk firmalarının öncelikle ihracat yaptıkları ülkelerde markalarını koruma altına alması gerektiğini belirtti.

Türkiye'de 1995 yılından sonra markalaşma konusunda ciddi bir hızlanma başladığını ifade eden Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, 1995 yılında 20 bin seviyelerinde olan marka adet başvurularının, 2007 yılı sonunda 70 binli rakamlara ulaştığını açıkladı. Ancak patent konusunda en geri ülkelerden olduğumuzu vurgulayan Yamankaradeniz, Türk sanayisinin markalaşmaya çok ihtiyaç duyduğunu açıkladı. Markalı ürün üretmenin rekabetin olmazsa olmazı olduğunu dile getiren Kemal Yamankaradeniz, "Para kazanmak ve firmaların ayakta kalma mücadelesi markanın önemini daha da artırıyor. Bunun amacı, hem kaliteli ürün üretmek, hem de markalı ürünle dünya pazarına açılmak şeklinde yorumlanabilir. Türk sanayisi artık kendine yeni bir kulvar çiziyor. Fason üretimen markalı ürün üretimine geçerek kendi markasıyla mallarını satma yarışı içerisinde. Bu yöntem Çin gibi ucuz üretim yapan ülkelere karşı rekabette üstünlük sağlama yönünden ciddi bir politikadır. Türk sanayisini gayet iyi anlamak gerekir" dedi.

Para kazanmanın ötesinde değer üretme yönünde ciddi gayret sarf edildiğini anlatan Yamankaradeniz, markaların kalıcı ve değer tabanlı olması gerektiğine işaret etti. Değer tabanlı markaların, gelecekte arsadan, arabadan, makineden ve binadan daha değerli hale geleceğini söyleyen Yamankaradeniz, markaya yapılan yatırımın 20 sene sonra geri dönüşünün sağlandığını belirtti.

"YABANCI ŞİRKETLER, MARKALARINI TÜRKİYE'DE TESCİL ETTİRİRSE HAKLARINI KORUYABİLİRLER" Yabancı firmaların Türkiye'nin büyük bir pazar olduğunun farkında olmadığına dikkat çeken Kemal Yamankaradeniz, "Yabancı sermayenin, Türkiye'ye gelirken fikir haklarıyla ilgili tescillerini mutlaka almaları gerekiyor. Bu anlamda bazı aksaklıkların olduğunu düşünüyorum. Özellik yabancı şirketler, markalarını, patentlerini, tasarımlarını Türkiye'de tescil ettirir ise ileride herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadan bu haklarını koruyabilmeleri mümkündür. Çünkü bugün kanuni düzenlemeler yeterlidir. Ama uygulamalarda bir takım aksaklıklar vardır. Bu düzenlemeleri işleterek yabancı sermayenin güvenini daha çok kazanmak lazım. Şu anda mahkemeler taklitçilere karşı hak sahiplerini korumaktadır. Hak sahiplerinin lehine karar vermektedir. Şirketlere bunu iyi anlatmak lazım. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı'ndan da yardım almak gerekir. Bu konudaki örnekleri de global şirketlere duyurmamız lazım" diye konuştu.

"TÜRK FİRMALARI, İHRACAT YAPTIKLARI ÜLKELERDE MARKALARINI KORUMA ALTINA ALSIN" İhracat yapan firmaların markalarını yurt dışında tescil ettirmesini de tavsiye eden Yamankaradeniz, günümüzde herşeyin taklit edilebildiğini, en çok gıda ve elektronik sektöründeki markaların taklitlerinin yapıldığını ifade etti. Firmaların, markamızı kiraya vererek de para kazanabileceğini hatırlatan Yamankaradeniz, yurt dışında markalarını tescil ettiren firmalara, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın 100 bin dolar destek verdiğini açıkladı. Yurt dışında markayı tescil ettirmenin 1999 yılından sonra yapılan anlaşmayla kolaylaştığını da dile getiren Kemal Yamankaradeniz, "Türk firmaları, markalarını yurt dışında koruma altına almadan markalı ürün ilan etmesi son derece sakıncalıdır. Ürünler üzerine koydukları bu markaları bir başkasının tescil ettirerek, o ülkelere Türk mallarının girmesini engelleme ihtimali var. Türk firmaları, öncelikle ihracat yaptıkları ülkelerde markalarını mutlaka koruma altına almalı. Bunun için Madrid Protokolü sistemi önemlidir. Çok küçük maliyetlerle bu sistemden yararlanılması, sanayicilerimiz için gelecekleri bakamından son derece yararlı olacaktır. 76 ülkede 15 bin dolar gibi bir maliyetle markalarını koruma altına almaları mümkün olabilir. Önceden her ülkeye bin dolar veriliyordu" şeklinde konuştu.

(OMR-RA-E)

Haberler