Haberler

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2)

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, özellikle son dönemde Kudüs'te Mescid-i Aksa civarında yaşanan hadiselerin son derece rahatsızlık verici gelişmeler olduğunu belirterek, "Güvenlik ya da terörle mücadele gerekçesiyle özellikle Mescid-i Aksa'nın Harem-i Şerif'in etrafının sarılması,...

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, özellikle son dönemde Kudüs'te Mescid-i Aksa civarında yaşanan hadiselerin son derece rahatsızlık verici gelişmeler olduğunu belirterek, "Güvenlik ya da terörle mücadele gerekçesiyle özellikle Mescid-i Aksa'nın Harem-i Şerif'in etrafının sarılması, metal dedektörler konması, Filistinli Arap ve diğer Müslüman bireylerin girişinin bu şekilde perdelenmesi ya da engellenmeye çalışılması kabul edilebilir bir durum değildir." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

DEAŞ teröründen kurtarılması konusunda geçen hafta önemli bir gelişmenin yaşandığı Musul'un, DEAŞ'tan tamamen temizlendiğini ve bundan memnuniyet duyulduğunu dile getiren Kalın, dün Başbakan Binali Yıldırım'ın Irak Başbakanı Haydar el-İbadi ile telefon görüşmesinde tebriklerini ilettiğini bildirdi.

Kalın, telefon görüşmesinde önemli bir hususun altının çizildiğini belirterek, Musul'un yeniden inşası sürecinde Türkiye'nin uluslararası toplumla beraber üzerine düşen sorumluluğu yüklenmeye hazır olduğunu ifade etti.

Musul'un yeniden inşası, güvenliğinin sağlanması, alt ve üst yapı yatırımlarının tamamlanması için ciddi bir uluslararası iş birliğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kalın, Türkiye'nin bu sürece hazır olduğunun ifade edilmesi üzerine İbadi'nin de bundan memnuniyet duyacağını söylediğini aktardı.

Kalın, gelecek süreçte Irak makamlarıyla bu konularda yakın temas içerisinde olacaklarına işaret etti.

"Kuzey Irak Kürt yöneticileri bu kararı gözden geçirmeli"

DEAŞ terörüyle mücadelede diğer önemli durağın da Telafer olduğuna dikkati çeken Kalın, DEAŞ tehdidinin orada devam ettiğini belirtti.

Kalın, Irak ulusal güçlerinin Telafer'e dönük operasyonlarını sürdürdüğünü hatırlatarak, "Biz orada Irak ulusal güçlerinin ve diğer Irak güvenlik birimlerinin Telafer'e girmesinin, Haşdi Şabi'nin oraya sokulmamasının önemini bir kez daha bu vesileyle ifade etmek istiyoruz." dedi.

Kuzey Irak Kürt yönetiminin bağımsızlık referandumu konusuna da değinen Kalın, referandum kararının yanlış olduğunu, bunun geri dönülemez birtakım sonuçlara yol açabileceğini hatırlattı.

Kürt bölgesel yönetimi yetkililerine karardan geri dönmeleri gerektiğini söyleyen Kalın, bu referandumun bir yere varmasının mümkün olmadığını belirtti. Kalın, tamiri mümkün olmayan hataların yapılmaması için Irak Kürt yöneticilerinin bu kararı gözden geçirerek karardan vazgeçmeleri temennisinde bulundu.

- "Suudi Arabistan'ın bu süreçte oynayacağı yapıcı rol önemli"

Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hafta sonu Katar krizi bağlamında bazı Körfez ülkelerini ziyaret edeceğini vurgulayarak, Erdoğan'ın önce Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile görüşeceğini, daha sonra Kuveyt'e geçerek Kuveyt Emiri ile Katar'da ise Katar Emiri ile görüşme yapacağının bilgisini paylaştı.

İbrahim Kalın, krizin başından beri Türkiye'nin yapıcı bir tutum içinde olduğunu anımsatarak, sorunun müzakere yoluyla çözülmesi için çağrıların yapıldığını, Erdoğan'ın bu konuda yoğun bir telefon diplomasisi olduğunu aktardı.

Bunun neticelerinin görülmeye başlandığını belirten Kalın, 13 maddelik listenin 6'ya indirilmesi, Türk üssünün kapatılması maddesinin listeden çıkarılmasının memnuniyet verici gelişme olduğunu söyledi.

Kalın, bundan sonra diğer konularda ne tür adımlar atılabileceği çalışmalarının da devam edeceğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suud Kralı'nın rolüne özel bir önem atfettiğini dile getiren Kalın, bölgenin en güçlü ülkesi Suudi Arabistan'ın bu süreçte oynayacağı yapıcı rolün önemli olduğunun altını çizdi.

Kuveyt Emiri'nin bu süreçte oynadığı ara buluculuk rolünün de önemine işaret eden Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kuveyt Emiri ile konuya ilişkin birkaç defa telefon görüşmesi yaptığını, pazar günü akşam yapılacak görüşmede de bu konunun daha detaylı ele alınacağına değindi.

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Katar krizinin yanı sıra ikili ilişkileri, Irak ve Suriye gibi bölgesel konuları, terörle mücadelenin diğer boyutlarını, Filistin ve Mescid-i Aksa konularını da bölge liderleriyle ele alacağını söyledi.

"Filistin halkı yalnız değildir, Mescid-i Aksa yalnız değildir"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şöyle devam etti:

"Özellikle son dönemde Kudüs'te Mescid-i Aksa civarında yaşanan hadiselerin bizim için son derece rahatsızlık verici gelişmeler olduğunu ifade etmeliyim. Güvenlik ya da terörle mücadele gerekçesiyle özellikle Mescid-i Aksa'nın Harem-i Şerif'in etrafının sarılması, metal dedektörler konması, Filistinli Arap ve diğer Müslüman bireylerin girişinin bu şekilde perdelenmesi ya da engellenmeye çalışılması kabul edilebilir bir durum değildir.

Biz bunları aynı el-Halil Camii'nde olduğu gibi, 1994 ve sonrasında yaşanan hadiselerde olduğu gibi Mescid-i Aksa'nın statüsünün adım adım değiştirilmesinin bir parçası olarak görüyoruz ve bundan büyük endişe duyuyoruz. Mevcut statünün korunması, Filistinlilerin sahip olduğu uluslararası haktan doğan en temel haklarıdır. Buradan geri adım atılması söz konusu değildir. Zira Filistin halkı, yalnız değildir, Mescid-i Aksa yalnız değildir. Mescid-i Aksa, İsrail'in bir mülkü değildir, orası Filistinlilerindir, bütün Müslümanlarındır. Uluslararası hukukun yanı sıra, ibadet özgürlüğü açısından da Mescid-i Aksa'ya, Harem-i Şerif'e giriş çıkışlarda bu tür kısıtlamalara gidilmesi kabul edilebilir bir şey değildir. Tersinden bir uygulama yapılsaydı, herhangi bir İslam ülkesinde Hristiyanların veya Yahudilerin dini mabetlerine, kutsal mekanlarına giriş çıkışlarda böyle kısıtlamalar acaba getirilseydi o ülkelerin tepkisi, Batılı ülkelerin tepkisi ne olurdu? Bunu hep birlikte düşünmemiz gerekir. Burada Avrupa ülkelerinin, Amerika Birleşik Devleti'nin sessizliğini de bozması gerektiğini düşünüyoruz."

Kalın, yarın özellikle cuma namazı münasebetiyle orada yeni hadiselerin, çatışmaların yaşanmasını da arzu etmediklerini belirtti.

Bütün tarafların, uluslararası kamuoyunun bu konuda seslerini yükseltmesi ve İsrail'in bu politikadan vazgeçmesi çağrısında bulunan Kalın, "Şunun da altını çizmek isterim ki, bu tür hadiseler yaşanırken Müslüman ülkelerin başka konuları birbirleriyle ihtilaf ederek enerjilerini heba etmeleri de aslında şu anda içinde bulunduğumuz hazin tabloyu ortaya koyması açısından üzüntü verici bir durumdur." ifadesini kullandı.

"Avrupa Birliği daha yapıcı olmalı"

Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler konusuna da değinen Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Brüksel'de yaptığı görüşmelerde AB ile ilişkilerin yeniden canlandırılması konusunda mutabakata varıldığını, bir yol haritası çıkarıldığını hatırlattı.

Kalın, 25 Temmuz'da bakanlar ve komiserler düzeyinde bir Türkiye-AB zirvesi yapılacağını, burada bu yol haritasının ne şekilde ilerleyebileceğine ilişkin müzakerelerin gerçekleştirileceğini bildirdi.

İbrahim Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz Avrupa Birliği'ne tam üyeliği, stratejik bir hedef olarak görüyoruz. Türkiye'nin de, Avrupa Birliği'nin de güvenlik, ekonomi, bölgesel istikrar noktasında menfaatine olduğunu düşünüyoruz. Ama tam üyelik dışında bir alternatifi de kabul etmemizin mümkün olmadığını ifade etmek isteriz. Bunun olabilmesi için de Avrupa Birliği'nin atması gereken adımlar var. Özellikle Türkiye'nin güvenlik kaygıları konusunda. Avrupa Birliği'nin daha yapıcı ve yardımcı bir tutum içerisinde olmasını beklediğimizi de ifade etmek isterim."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Kudüs Irak Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title