CHP Grup Toplantısı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sosyal Güvenlik Reformu'nun, Sosyal Güvenlik Anlayışını Sosyal Devlet Anlayışının Dışına Çıkarmaya Yönelik Bir Düzenleme Olduğunu Söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sosyal Güvenlik Reformu'nun, sosyal güvenlik anlayışını sosyal devlet anlayışının dışına çıkarmaya yönelik bir düzenleme olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan'ın, her ailenin en az 3 çocuk yapması yönündeki çağrısını yorumlayan Baykal, "Her çocuğun bereketiyle geleceği iddiası, herhalde kendi kişisel deneyiminden çıkardığı bir sonuçtur. Türkiye'de çocukların pek de öyle bereketiyle gelmediği sokaktaki çocukların görüntülerinden ortada" dedi.
CHP Genel Başkanı Baykal, CHP Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada yarın İstiklal Marşı'nın kabul edilmesinin yıldönümü olduğunu hatırlattı. Zaman zaman İstiklal Marşı'na yönelik eleştirel yaklaşımlar sergilendiğine işaret eden Baykal, bu marşın hiçbir şekilde tartışılmayı haketmediğini vurguladı. İstiklal Marşı'nın öneminin, en karanlık günlerinde Türk milletinin bağımsız yaşama iradesine tercüman olmasından geldiğini kaydeden Baykal, İstiklal Marşı'nın, Türk milletinin milli mücadele iradesinin koparılamaz bir parçası olduğunu ifade etti.
TBMM'nin gündeminde önemli kanun tasarıları bulunduğuna dikkat çeken Baykal, bunlardan birisinin İl Özel İdareleri ve Belediye Gelirleri Kanunu Tasarısı olduğunu söyledi. Hükümetin, ekonomi politikalarının zaaflarını bertaraf etme sorumluluğunu il özel idarelerinin, belediyelerin ve vatandaşın sırtına yüklemek istediğini savunan Baykal, bu tasarı ile emlak vergisini iki katına çıkarma yetkisinin Bakanlar Kurulu'na verildiğini anlattı. Emeklilerin evlerinden vergi alınma noktasına gelindiğini, kooperatiflerin desteklenmesi politikasından vazgeçildiğini, Bakanlar Kurulu'nun emlak vergisinde indirim yapma yetkisinin kaldırıldığını, kahvehanelerin bile vergilendirilen birer hedef haline geldiğini kaydeden Baykal, köylerde yaşayanların gaz ve elektrik tüketim vergisi ödemelerinin öngörüldüğünü söyledi. Elektrikte TRT katılım payının verilen söze rağmen kaldırılmadığını ifade eden Baykal, turizme yönelik işletmelerde konaklama vergisi alınacağını, bunun da turizme ağır darbe vuracağını belirtti.
Baykal, TBMM'deki görüşme sürecinde tasarıya karşı en etkin mücadeleyi yapacaklarını vurguladı.
Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı konusunda toplumda yeni bir ilginin yükseldiğini ve toplumsal mücadelenin başladığını gördüklerini belirten Baykal, sendikaların ortak bir eylem planı ortaya koyduklarına işaret etti. "Bu yasa, sosyal güvenlik anlayışını sosyal devlet anlayışının dışına çıkarmaya çalışan bir yasadır" diye konuşan Baykal, sosyal devletin gözden çıkarıldığını, erozyona uğratıldığını, 'gücü yeten gücü yetene' anlayışının hakim kılındığını, sosyal devlet anlayışının tasfiye edildiğini, yeni bir sosyal güvenlik modelinin ortaya konduğunu söyledi. Bu tasarıyla emekli olabilme şansını yakalayanların sayısının azaltılmasının amaçlandığını öne süren Baykal, tasarının, emekli olacak insan sayısını asgariye indirmeyi öngören bir mantıkla ortaya çıktığını, prim ödeme gün sayısını artırdığını kaydetti. Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve çalışma yaşamı koşullarında 9 bin iş gününü tamamlayabilecek bir ömrü yaşama olanağının olağanüstü sınırlı olduğunu ifade eden Baykal, "9 bin işgünü prim ödeyerek çalışmayı başarmak her babayiğidin harcı değildir. O nedenle çalışanlar mezarda emeklilik diyor. Emeklilik, Türkiye'de çalışanlar için bir hayal haline dönüştürülmektedir" dedi.
Tasarı ile prim borcu olana hizmet vermeme anlayışının getirildiğini kaydeden Baykal, o prim borcu olanın gelecekte borcumu ödemesinin sözkonusu olduğuna işaret ederek, "Ayıp sana bakmam diyen bu devlete. Bu devlet sosyal devlet değildir" diye konuştu. Baykal, sigorta kapsamı içindeki çalışanına güvenmeyen, kredi açamayan, esneklik gösteremeyen, acımasız, gaddar bir zihniyetle, sağlık gibi en zorunlu ihtiyaca mecbur kalmış bir insana sırtını dönen bir devlet anlayışı ile sosyal devlet olunamayacağını belirtti. Hükümetin tasarıyı, 'sizin için geçerli değil, bir süre sonra geçerli olacak, size ne, siz karışmayın' sözleriyle savunduğunu anlatan Baykal, "En kötüsü de bu düzenlemeyi bir ihanete çağrı, gelecek kuşaklara ihanet etmeyi öğütleyen bir yaklaşım içinde savunuyor olmalarıdır. Bu da devletin bir başka ayıbıdır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın son dönemde yaptığı açıklamalarla kamuoyunun gündemine geldiğine işaret eden Baykal, Erdoğan'ın, her ailenin en az 3 çocuk yapmasının önemini dile getirdiğini hatırlattı. Başbakan'ın konuşmasında 'her çocuk kendi bereketiyle gelir' diye eklediğine işaret eden Baykal, Erdoğan'ın gerekçesinin ise Türk milletinin kökünü kazımak isteyenlerin bulunması olduğunu belirtti. Baykal şunları söyledi:
"Her çocuğun bereketiyle geleceği iddiası, herhalde kendi kişisel deneyiminden çıkardığı bir sonuçtur. Türkiye'de çocukların pek de öyle bereketiyle gelmediği sokaklarda yaşayan çocukların görüntülerinden ortadadır. Başbakan, Türk milletinin kökünü kazımak isteyenlerle mücadele etmek istiyorsa milletimizin çocuk yapma gücüne güvenmek yerine kendi sorumluluklarını yerine getirmelidir." Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, katilin af yetkisinin maktulün ailesinde olduğu yönünde bir iddiayı gündeme getirdiğine işaret ederek, "Bu sözüne bakınca zannedersiniz ki bu hükümetin af çıkarma uygulamasıyla hiçbir ilgisi yok. Sanki Türkiye'nin gelmiş geçmiş en çok af çıkarmış iktidarlarından birinin başı konuşmuyor. Sanki Maliye Bakanı'na 4 defa af yasası çıkarmış olan bir Başbakan konuşmuyor. Sanki PKK'lılara af yasası olan eve dönüş yasasını çıkarmış bir Başbakan konuşmuyor. Sanki Öcalan'ın affını dahi öngören Terörle Mücadele Yasası'nın 6. maddesini bu Meclis'e teklif etmiş olan bir insan konuşmuyor. Sen 30 bin insanın katilinin affedilmesini öngören düzenlemeyi getiriyorsun. Bu çelişkilerin ötesinde Başbakan'ın zihniyeti anlaşılıyor" şeklinde konuştu.
(ZÇ-NÇ-Y)