CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen:
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Ekonomik Kalkınma İçin Öncelikle Güvenlik Ortamının Yaratılması, İç Güvenliğin Sağlanması Gerektiğini Söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, ekonomik kalkınma için öncelikle güvenlik ortamının yaratılması, iç güvenliğin sağlanması gerektiğini söyledi.
Türk-Alman Ekonomi Kongresi'nin ikinci gününde düzenlenen ''Seçime Doğru Türkiye-Siyasi Partilerin Ekonomi Politikaları'' konulu panelde konuşan Onur Öymen, ekonomik kalkınma için öncelikle güvenlik ortamının oluşturulması, iç güvenliğin sağlanması gerektiğini, bunun sürdürebilir bir ekonomi için şart olduğunu belirtti.
CHP olarak piyasa ekonomisine ve küreselleşmeye karşı olmadıklarını dile getiren Öymen, "Biz AB üyeliğini savunuyoruz. Bizim AB'ye karşı olduğumuzu söylüyorlar bu doğru değil. 1963 yılında AB'ye üyelik sürecini başlatan bizim o zaman ki Genel Başkanımızdır. O yüzden kimsenin bizi AB'ye karşı parti olarak gösteremez. Biz, bizi AB'ye üye olmamızı engellemeye çalışanlar ile mücadele mücadele ediyoruz" dedi.
AB ile CHP arasında değerler birliği olduğunu dile getiren Öymen, ''Türkiye de en Avrupalı parti CHP'dir. Bundan dolayı kimse bize AB'ye karşı parti olarak bakmamalıdır" diye konuştu.
AB'nin Türkiye'den çok haklı taleplerinin olduğunu, bunların yüzde 95'nin kendi seçim programlarında olduğunu aktaran Öymen, AB'nin istediklerini kendilerini bir iki yada tamamlayacakları söyledi.
Türkiye'nin dünyanın en zengin ekonomilerinden birine sahip olduğunu ve dünyada 19. sırada Avrupa da ise 6. sırada bulunduğuna işaret eden Öymen, "Türkiye kişi başına düşen milli geliri ile dünyada 99. sırada yer alıyor. Demek ki Türk vatandaşları zengin bir ülkenin fakir vatandaşlarıdır" dedi.
Türkiye'nin cari açığının çok yüksek rakamlara ulaştığını söyleyen Öymen, enflasyon yüzde 10 indirmenin başarı olduğunu fakat diğer ülkeler ile karşılaşıldığında çok iyi yerde olmadıklarını ifade etti.
Öymen sözlerine şöyle devam etti:
"Hükümete geldiğimizde, enflasyonu yüzde 5 altına indireceğiz. Cari açığın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı yüzde 4 olacak. Kalkınmayı yüzde 6 üzerine çıkarcağız. İssizliği yüzde 7'nin altına indireceğiz"
IMF ile bundan sonraki ilişkilere nasıl baktıklarına ilişkin bir soru üzerine, Öymen, "IMF'yi ve diğer uluslararası mali kuruluşları hasım gibi görmüyoruz, kriz zamanlarında bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye'nin de ihtiyaç duyduğu IMF'nin bazı reçetelerinin acı reçete oldu.Ama kriz dönemlerini aşmak için bu zorunluluktu. Biz IMF'yi bir itfaiye aracına benzetiyoruz. Yangın çıktığı zaman itfaiye aracını çağırırsınız yangını söndürürsünüz. Ama yangın söndükten sonra günlerce, haftalarca su sıkmaya
devam ederse siz bir daha o evde oturamazsanız. IMF'nin kriz dönemi için öngördüğü politikaları sürekli politika haline getirirseniz ekonomiyi yürütemezsiniz, kalkınmayı, sosyal dengeyi sağlayamazsınız. Türkiye artık kendi politikalarını yürütecek güce ulaşmıştır" açıklamasını yaptı.
IMF ile Türkiye'nin anlaşmasının zaten sona ereceğini hatırlatan Öymen, 'Ondan sonra Türkiye ile daha makul ilişkiler kurmasını sağlayacağız. Yüzde 6.5 düzeyinde faiz dışı fazla gibi hiçbir ülkenin kabul etmediği koşulları kabul etmeyeceğiz. Kriz dönemi ilişkileri sürdürmeyeceğiz" dedi.
Yabancı sermayeye ilişkin bir soru üzerine de Öymen, yabancı sermayeye karşı olmadıklarını gerçek üretime ve ileri teknolojiye yönelik olan yabancı yatırımların gelmesini istediklerini söyledi.
"Eğer yabancı sermaye üretime ve ileri teknolojiye yönelik yatırım yaparsa şimdikinden daha çok teşvik alacak" diyen Öymen, enerji ve bankacılık alnında daha dikkatli olacaklarını Ziraatbankası özelleştirmeyeceklerini, Halkbankasını ise KOBİ bankacılığı haline getireceklerini söyledi.
(CHT-ÖK-E)