Haberler

BM Kadın Hakları Ortak Programı

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Kadın Hakları Konusunun, "Demokrasinin Bir Hayat Tarzı Olarak Kabul Edilmesiyle Paralel Giden Bir Mücadelenin Adı" Olduğunu Belirterek, "Bütün Çaba ve Gayretlerimiz, Kadınlarımızın Toplumumuzda Hak Ettiği Yere Gelmesi İçindir" Dedi.

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, kadın hakları konusunun, "demokrasinin bir hayat tarzı olarak kabul edilmesiyle paralel giden bir mücadelenin adı" olduğunu belirterek, "Bütün çaba ve gayretlerimiz, kadınlarımızın toplumumuzda hak ettiği yere gelmesi içindir" dedi. Aksu, BM Nüfus Fonu, İçişleri Bakanlığı, VAKSA ve KA-DER tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen "BM Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı"nın Sabancı Center'de düzenlenen değerlendirme toplantısına katıldı. Türkiye'nin de taraf olduğu "BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi"nde, kadınlara karşı her türlü eşitsizliğin önlenmesi konusunda yükümlülüklerin ortaya konulduğunu dile getiren Aksu, şunları kaydetti: "Kadın hakları konusu, demokrasinin bir hayat tarzı olarak kabul edilmesiyle paralel giden bir mücadelenin adıdır. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması, toplumsal adaletin olmazsa olmaz bir şartı olarak görülmektedir. Bu tespitin farkında olan hükümetimiz, kadınlarımızın erkeklerle birlikte her alanda toplumsal sorumluluğu yüklenecek konuma getirilmesini temel hedef olarak benimsemiştir. Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadın ve kız çocuklarımızın diğer çağdaş ülkelerdeki gelişmeleri fazlasıyla hak ettiğini biliyor ve ileri ülkelerdeki hayat seviyesine ulaştırılması, karar alma mekanizmalarına katılımının desteklenmesi konusunda canla başla gayret ediyoruz. Özellikle kadın haklarının korunması ve güçlendirilmesine yönelik çok sayıda yasal düzenleme yaptık ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi ile getirilen ilkeleri bir an evvel uygulamaya koyduk."

YASAL DÜZENLEMELER

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, AK Parti hükümeti döneminde kadın haklarına ilişkin yaptıkları yasal düzenlemelerden örnekler verdi. Aksu, "4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun"un çıkarıldığını, Anayasa'da yapılan değişiklikle kadın ile erkeğin her alanda eşit haklara ve eşit imkanlara kavuşması için düzenlemeler yapmakla devletin hükümlü kılındığını vurguladı. İş Kanunu'nda yapılan düzenleme ile cinsiyet ayrımcılığına son verildiğini, yeni TCK'da kadına yönelik aile içi şiddetin "eziyet" başlığı altında suç olarak düzenlendiğini, namus ve töre cinayetlerine verilen cezaların ağırlaştırıldığını anlatan Aksu, ayrıca kadın haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak üzere "Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Teşkilat Kanunu"nun çıkarıldığını hatırlattı.

SABANCI: "KADINLARIN VE KIZLARIN MESELESİ, ASLINDA BİR İNSAN HAKLARI MESELESİDİR"

Hacı Ömer Sabancı Vakfı (VAKSA) Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, kadın ve kızların meselesinin, aslında bir insan hakları meselesi olduğunu ve en geniş anlamıyla toplumun her kesimini ilgilendirdiğini söyledi. Sabancı, bu yıl yayınlanan "BM Kalkınma Fonu İnsani Gelişme Raporu"nda Türkiye'nin insani gelişme endeksinde 177 ülke arasında 92'nci, "cinsiyete göre insani gelişme endeksinde" de 136 ülke arasında 71'inci sırada yer aldığını söyledi. Güler Sabancı, "Kadınların ve kızların meselesi, aslında bir insan hakları meselesidir. Bir insan hakları meselesi olarak da en geniş anlamıyla tüm toplumun her kesimini ilgilendirmektedir" dedi.

Geçtiğimiz günlerde Dünya Ekonomik Forumu'nda açıklanan "cinsiyet ayrımı endeksine" göre Türkiye'nin 115 ülke arasında 105'inci sırada yer aldığına da işaret eden Sabancı, "Konu çok yönlü ve karmaşıktır. Gerek küresel düzeyde, gerekse ulusal düzeyde geri kaldığımız ve eksikliklerimiz olduğu ortadadır" diye konuştu.

Karşılaşılan sorunlara hızlı çözümler olmadığı gibi bunların çözümüne bir kişinin, kurumun, program veya projenin yeterli olamayacağının da açık olduğunu anlatan Sabancı, çok katılımlı bir programa ihtiyaç bulunduğunu ifade etti. Güler Sabancı, VAKSA'nın bugüne kadar Türkiye'nin toplumsal gelişimine yönelik eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel alanlarda ülkenin birçok yerinde projeler gerçekleştirdiğini ve bölgelerde kamunun yükünü hafifletmeye yönelik

eğitime ilişkin önemli yatırımlar yapıldığını dile getirdi. Sabancı, "Bugün içinde bulunduğumuz dünyanın gerçekleri ve ülkemizin şartları dikkate alındığında artık çok boyutlu ve çok taraflı projeler yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu sebeple bu projeyi vakfımız, hizmetlerinin geniş kitleler üzerinde daha kalıcı ve yaşamlarında fark yaratacak bir proje olarak görüyor, vakıf olarak programda yer almaktan gurur duyuyoruz" dedi.

Toplantı çıkışında basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Güler Sabancı, "töre cinayetleriyle" ilgili bir soru üzerine, Türkiye'de kadın haklarıyla ilgili birçok STK'nın çalışma yapmasının sevindirici olduğunu söyledi. Sabancı, her yörenin farklı sorunları bulunduğunu belirterek, "Töre cinayeti, Şanlıurfa'da öncelikli bir sorun olabilir. İzmir'de başka öncelikli sorunlar var. Bu projenin en önemli özelliği, seçilmiş 6 ilde yerel yönetim ve STK'ların öncelikli sorunun hangisi olduğuna karar vermesi. Birlikte karar vermek ve 'Bizim öncelikli sorunlarımız budur' demek çok önemli. Bu işin yarısından fazlasını hallediyor" diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title