Haberler

Baykal: "Öcalan'a İki Defa Sayın Diyen Bir İnsan Cumhurbaşkanı Olmamalıdır"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı Olmaması Gerektiğini Söyleyerek, "30 Bin Kişinin Ölümüne Sebep Olan Bir Kişiye, İki Defa Sayın Diyen Bir İnsan Cumhurbaşkanı Olmamalıdır.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini savunarak, "30 bin kişinin ölümüne sebep olan bir kişiye iki defa sayın diyen bir insan cumhurbaşkanı olmamalıdır. Sadece cumhurbaşkanının önünde Türk bayrağı eğilir. Öcalan'a sayın diyen bir insanın önünde Türk bayrağı eğilemez" diye konuştu.

Baykal, partisinin grup toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde belediye hesaplarının toplandığı Vakıfbank Valide Sultan Şubesi'nde şube müdürü olarak görev yapan Maksut Serim'in, Vakıfbank Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirilmesi ve ardından "sahte diploma" sahibi olduğunun anlaşılmasına ilişkin sürece değindi. Serim'in "resmi evrakta sahtecilik" suçlamasından mahkum olmasına rağmen Başbakanlık örtülü ödeneğinin başına getirildiğini yineleyen Baykal, AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik'in "bunları kanıtlamayan namerttir, belgesini çıkarın" sözlerine, "Bu arkadaşlarımıza istedikleri belgeleri göstermek istiyorum" yanıtını verdi.

VALİLİK YAZISINI GÖSTERDİ: İŞTE BELGE

Dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır'ın Başbakanlık makamına yazdığı 9 Nisan 1999 tarihli yazıyı kürsüden gösteren Baykal, şunları kaydetti:

"Sayısı 99-YZ.28'dir. Bu yazıda İstanbul'un valisi diyor ki; 'kasıtlı olarak devlete ödenmesi gereken verginin ödenmediğini, günlük bilgisayar veri çıkışlarının raporlarının alınmadığını, böylece her ay yaklaşık 3-4 trilyona yakın paranın partiye yakın firmalar tarafından havuz hesaplarına aktarıldığını, bu hesaplardan adı geçen partinin kuryeleri vasıtasıyla paranın partiye ve Recep Tayyip Erdoğan'a gittiğini içeren dosyanın araştırılması' istenmektedir. Havuz hesabının ilk resmi belgeye geçişinin örneğidir."

Söz konusu yazının gereği için Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı'na, bilgi için İçişleri Bakanlığı'na gönderildiğini kaydeden Baykal, "Al sana belge" dedi. İstanbul Valisi'nin söz konusu uyarısı üzerine konunun Mülkiye müfettişleri ve hesap uzmarları tarafından incelemeye alındığını belirten Baykal, şöyle devam etti:

"Hesap uzmanları vergi kaçakçılığını tespit ediyor. Mülkiye müfettişleri bu konunun takip ettirilmesini ve konunun yargıya intikal ettirilmesini karar altına alıyor. Konu yargıya intikal ettiriliyor. Çeşitli kararlar çıkıyor. Mesela, Danıştay'dan sanıklar Recep Tayyip Erdoğan, Mustafa Açıkalın aynı yerde genel sekreter, İdris Naim Şahin yardımcısı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kuruluşların çeşitli ajanslar vasıtasıyla başta falan televizyon kanalı olmak üzere çeşitli televizyon kuruluşlarına kaynak oluşturmak amacıyla spot filmler yapılmasına ilişkin ihalelerin mevzuata aykırı olarak yapmışlardır. Bu nedenle bunların hakkında dava açılmasına diye karar alınmıştır, işte belge."

İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 21 Haziran 2001 tarih ve 34-7/3955-17 sayılı görev emri doğrultusunda tevdi raporlarının düzenlendiğini belirten Baykal, şunları bildirdi:

"Bu raporlarda İstanbul Büyükşehir eski Belediye Başkanı Erdoğan'ın siyasal ve sosyal bir görüşten kaynaklanan bir amaçla, cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturduğu ve bu teşekkülün liderliğine belediye başkanı seçildiği 1. 4.1994 tarihinden 6.11 1998 tarihine kadar fiilen ve aktif bir şekilde, söz konusu tarihten bugüne kadar ise perde arkasından sürdürdüğü diye söylüyor ve yargıya intikal ettirilmesini öneriyor. Bu arada DSP affı çıkıyor, iktidar değişikliği oluyor. Yargı süreci doğru dürüst işletilip sonuçlandırılamıyor."

SENİN SÜTÜNE EMANET EDİLMİŞ

Serim hakkında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği 2 yıl ağır hapis cezası kararını da anımsatan Baykal, "AKP yetkililerine soruyorum. Bunu ispatlamayan namerttir diyordu. Peki ispatlarsak sen nesin? Böyle iddialı sözlerle meydan okumak güzel ama bir dayanağı olacak. İspatlarsa o zaman senin mertliğin kuşkulu hale gelir. Bu bir AKP fotoğrafıdır. Başbakansın diye senin sütüne emanet edilmiş. Yoksul milletin trilyonlarca lirasının başına koca 70 milyon içinde bula bula evrakta sahtecilik mahkum olmuş birini mi getiriyorsun niye getiriyorsun. Başbakan ne yaptığını biliyor. Bile bile yapıyor" dedi.

BAŞBAKAN'A: ÖZÜR DİLE

Başbakan Erdoğan'ın Avustralya'da bir radyo programında Abdullah Öcalan'dan "sayın" diye söz etmesine tepki gösteren Baykal, şöyle devam etti:

"Belki rahmetli Ecevit gibi herkese sayın diyordur. Bir defa ağzından kaçırmış olabilir. Ancak herkese karşı saygın ve nazik bir ifade kullandığını söyleyemeyiz. Şikayet eden vatandaşa, ananı al da git diyor, yeni yeni de laflar. Nerden buluyor, çıkarıyor bu lafları. Türkçemizde böyle laflar da yok. Askerlik yan gelip yatma yeri değil diyor. 30 bin kişinin kanı üzerinde olan bir kişi hakkında sayın diyor. Sayın demekle kalmıyor. O katil tarafından şehit edilen insanlara kelle diye nitelemede bulunuyor. Bu neyin yansımasıdır? Bir psikolojinin mi, kişiliğin mi, bir siyasetin mi? Ya da rastlantı mı? Kesinlikle rastlantı değil. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın ağzına bunu söylemek hiçbir biçimde yakışmıyor. Şehitlerimize, yaşayan 72 milyona saygısızlık sayıyorum. Başbakan derhal milletten özür dilemelidir. DTP'nin yöneticileri aynı söylemi dile getirdiler diye mahkum oldular. Başbakan, söyleyince ne oluyor?"

ÖCALAN'A SAYIN DİYEN CUMHURBAŞKANI OLMAMALI

Baykal, Cumhurbaşkanlığı seçiminin kırılma ve gerginlik konusu olmaması için uyardıklarını belirtirken, şunları kaydetti:

"Başbakan'ın planının olduğu anlaşılmıştır. Başbakan'ın cumhurbaşkanı olması doğru bir plan değildir. Bir cumhurbaşkanının Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü savunması, anayasaya inanması, özünü benimsemesi, anayasal kurumları birbiri ile uyum içinde işletme anlayışında olması gerekir. Anayasaya, anayasanın özüne inanmayan bir insanın cumhurbaşkanı olması doğru değildir. Anayasaya inanan insanların cumhurbaşkanı olması lazım. Hikmetyar'ın önünde diz çökmüş bir insan cumhurbaşkanı olamaz, olmamalı. Yasin El Kadı'ya kefilim diyen bir insan cumhurbaşkanı olmamalıdır. 30 bin kişinin ölümüne sebep olan bir kişiye iki defa sayın diyen bir insan cumhurbaşkanı olmamalıdır. Sadece cumhurbaşkanının önünde Türk bayrağı eğilir. Öcalan'a sayın diyen bir insanın önünde Türk bayrağı eğilemez. Hangi vicdan eğebilir o bayrağı?"

ÖZEL İSTİHBARATIM YOK, ERDOĞAN GEREĞİNİ YAPACAK

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmamasının demokrasiye aykırı olmadığını savunan Baykal, şöyle devam etti:

"Olmaması demokrasinin özüne en uygun olandır. Demokrasi biçimden ibaret mi? Böyle bir yanlışlık Türkiye'de olamaz, olmayacaktır. Bunu söyleyince neye dayanarak söylüyor diyorlar. Hiçbir özel istihbarata dayanarak değil, sağduyuya, akla mantığa dayanarak, Türkiye siyasetini özümsemiş olmama dayanarak böyle bir şey olmayacak diyorum. Beni anlayan insan Başbakan Erdoğan'dır. Cumhurbaşkanı olmamalıdır diye yaptığım bu değerlendirmeleri en iyi anlayacak olan kişi Başbakan'ın kendisidir. O da onun gereğini yapacaktır. 1 aylık süre umarım bekleyişimizin haklı olduğunu gösterecek açılımlarla gelişecektir. Başbakan'ın cumhurbaşkanı olma ısrarı, inadı hiçbir biçimde yararlı olmaz."

ANKARA GEÇİLMEMELİ

Cumhurbaşkanlığı konusundaki parti politikalarını, "1 Mart tezkere sürecinde verdikleri mücadeleye" benzeten Baykal, şunları kaydetti:

"Laik, demokratik cumhuriyetimizi ebediyen yaşatacağız. Çanakkale geçilmez, tamam da Ankara da geçilmemelidir. Çanakkale'yi geçemeyenlerin Ankara'ya uzanabilmeleri kabul edilemez. Çanakkale'yi savunduk, Ankara'yı da savunacağız. Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var. Satıh da bütün vatandır, bütün Türkiye'dir." (ANKA)

Kaynak: ANKA / Güncel

Haberler

title