Baykal'dan Andıç TSK'nın İç Değerlendirmesi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genelkurmay Tarafından Hazırlandığı Belirtilen "Basın Yayın Organları Hakkında Değerlendirme Raporu"nun Bir İç Değerlendirme Raporu Olduğunun Anlaşıldığını Belirterek, "Bunu Dışa Yönelik, Kurumları, Kişileri Nitelemeye ve Suçlamaya Yönelik, Topluma Bu Konuda Bir Mesaj Vermek Amacıyla Yapılmış Bir Çalışma Olarak Anlamak Doğru Değildir" Dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genelkurmay tarafından hazırlandığı belirtilen "basın yayın organları hakkında değerlendirme raporu"nun bir iç değerlendirme raporu olduğunun anlaşıldığını belirterek, "Bunu dışa yönelik, kurumları, kişileri nitelemeye ve suçlamaya yönelik, topluma bu konuda bir mesaj vermek amacıyla yapılmış bir çalışma olarak anlamak doğru değildir" dedi.
"DEİK Türk-Avrasya İş Konseyleri Toplantısı" öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, "Basın yayın organlarındaki değerlendirme raporu"na ilişkin bir soru üzerine Baykal, "Yayınlanan belgenin iç değerlendirme olduğu anlaşılıyor. Kamuoyuna yönelik bir suçlama, değerlendirme oluşturmak amacıyla değil. Medya ve basın dünyasıyla ilişkilerini düzenlemek için kendi kurumları çerçevesi içinde yaptıkları bir iç değerlendirme olduğunu görüyorum" dedi.
Baykal, "Bu bakımdan bunu bir dışa yönelik, kurumları, kişileri nitelemeye ve suçlamaya yönelik, topluma bu konuda bir mesaj vermek amacıyla yapılmış bir çalışma olarak anlamak doğru değildir. Bir talebe bağlanmış değildir. Bir yaptırıma yönelik değerlendirme olmadığı anlaşılıyor, ama medya dünyası ile ilişkilerini bu değerlendirme çerçevesi içerisinde oluşturdukları görülüyor" diye konuştu.
"Türkiye'de pek çok kamu kurumunun böyle bir anlayışla bir düzenleme yaptığı uzun bir sürenin uygulamasında çıkan bir sonuçtur" diyen Baykal, şöyle konuştu: "Biliyorsunuz Başbakanlık uçağına herkesin girmesi mümkün değil. Gazetelerin kimlikleri, tirajları ya da belli noktalarda görev yapmış olması, bir devlet uçağında Başbakan'ın yapacağı ziyaretlerde yer tutma hakkını vermiyor. Kişisel bir seçimin uygulandığı anlaşılıyor. Bazıları yasaklanıyor, yaklaştırılmıyor, bazıları sürekli olarak orada bulunuyor. Bu konuda çok subjektif, çok özel, keyfi bir takdirin uygulandığı biliniyor. Nitekim bugün de bir gazetede bu tip ziyaretlerde kim ne yapıyor, ne yiyor, ne içiyor onun kaydının tutulduğu anlaşılıyor. Bu tabi üzüntü verici bir manzara. Gönül ister ki kamu kurumları, Türkiye'de hukuka uygun, saygılı, bütün kurumların, kuruluşların elbette önem sırasına göre toplumdaki ağırlık sırasına göre ama yine objektif ölçüler içinde kamu hizmetlerinden yararlanması, haber olanaklarının kendilerine açık olmasını sağlayacak bir çerçeveye, düzene Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu bizim çok yaygın bir şikayet konumuzdur. Önemli olan nokta kurumlar elbette kendi içlerinde bir değerlendirme yaparlar ama bu değerlendirmenin toplumun genel ölçüleriyle bağdaşır, makul, adaletli ve dengeli biçimde oluşmasıdır."