Baykal: "Başbakan'ın Yaptıklarının Daha Fazlasını Biliyorum"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'Telefon Dinleme Bakımından Yeni Bir Düzenin Türkiye'de Gerçekleştirilmiş Olduğunun İlk Kez Fark Edildiğini' İleri Sürdü. Baykal, "Başbakanın Yaptıklarını, Kamuoyuna Yansıyanların Ötesinde Biliyorum. ve Bunların Hesabının Mutlaka Sorulacağından Hiç Kuşku Duymuyorum Başbakan, Altından Kalkamayacağı Pek Çok Hesabının Kendisine Sorulacağını Çok İyi Biliyor. Bunu Söylemekle Yetiniyorum" Dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''telefon dinleme bakımından yeni bir düzenin Türkiye'de gerçekleştirilmiş olduğunun ilk kez fark edildiğini'' ileri sürdü. Baykal, "Başbakanın yaptıklarını, kamuoyuna yansıyanların ötesinde biliyorum. Ve bunların hesabının mutlaka sorulacağından hiç kuşku duymuyorum Başbakan, altından kalkamayacağı pek çok hesabının kendisine sorulacağını çok iyi biliyor. Bunu söylemekle yetiniyorum" dedi.
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında, ''Telekulak'' tartışmalarını değerlendirdi.CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın odasında yaptığı bir görüşmenin, olaydan iki gün sonra iktidarın ''militan gazetesinde kelime kelime'' yayınlandığını belirten Baykal, bu olayın kendi başına suç oluşturduğunu söyledi. Baykal, ''İki kişi arasındaki bir görüşmenin, onların bilgisi ve izinleri olmadan, bir gazetede, nasıl elde edilirse edilsin yayınlanmış olması çok ciddi bir suçtur. Bu suç çok açık şekilde işlenmiştir'' dedi.
Olaydan sonra yaşanan süreci anımsatan Baykal, konunun şu an yargıya intikal ettiğini ve Meclis gündemine geldiğini anımsattı. Baykal, şöyle konuştu:
''Sayın Genel Sekreter, kendisini ziyaret edecek valiye saat 10.00'da randevu veriyor. 10.03'te bir telefon çalıyor ve 44 dakika boyunca o görüşme kayda alınıyor. Bunların iddiası 'Biz, ortadaki telefondan aldık.' Biz, bunu kuşkuyla karşılıyoruz. Bunun çok haklı nedenleri var. Telefonlar kapalı olsa dahi açıkmış gibi dinlenebiliyor. Dışardan, sizin farkına bile varmayacağınız şekilde cep telefonunuza bir mesaj yükleniyor. Siz, o cep telefonu kapalı olarak tutsanız dahi o cep telefonu bir mikrofon gibi o merkeze aynen intikal ettiriyor. Günün teknolojisi bu... Bu mümkün, oluyor. 44 dakikalık görüşmenin 'tek bir kelimesi dahi duyulamıyor, anlaşılamamıştır' denilmeden, tümü doğru bir tutanağa bağlanıyor.''
Baykal, ''Danıştay cinayetinde çok önemli rol oynamış olan militan gazetenin CHP'yi ve Genel Sekreterini manşete taşımak istediği günlerde böyle bir tesadüfün ortaya çıktığını'' iddia ederek, ''Gazeteci arkadaşlarıma soruyorum: Bugüne kadarki meslek yaşamınızda sizinle görüşmek istemeyen birisine açtığınız telefon sonucunda böyle bir fırsata kavuşmadınız mı? Herhangi birinize böyle bir kısmet nasip olmadı mı? Bu tarihi şans, ilk kez bu gazeteye nasip oluyor'' dedi.
Bu tablonun incelenecek çok yönü olduğunu ileri süren Baykal, ''mahkemenin, görüşmenin nasıl kayda alındığı konusunda gazeteden bilgi isteyeceğine işaret etti.
Baykal, ''Türkiye'de dinleme konusunda yeni, şaşırtıcı, hukuk dışı, olağanüstü kapsamlı, 70 milyona yönelik bir düzeninin olduğunun ilk kez ortaya çıktığını'' savundu.
CHP lideri Baykal, Meclis'te 23 Temmuz 2005'te kabul edilen bir yasayla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının kurulduğunu, üçlü kararname olmadan Başbakana bu kuruma başkan atama yetkisi verildiğini söyledi. Baykal, 5 bin kişinin dinlediği muazzam bir dinleme sisteminin Başbakanın kontrolünde oluşturulduğunu iddia ederek, bu kuruluşun teknik birim başkanlığına da ''çok özel atama'' yapıldığını ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde provokasyonlar olabileceği gerekçesiyle Emniyete verilen dinleme yetkisinin süresinin daha sonra uzatıldığına işaret eden Baykal, şimdi herkesin izlendiğini iddia etti.
Baykal, ''Ne jandarmaya ne Emniyete böyle topyekün, toptancı, bütün ülkeyi hedef alan bir izleme imkanı tanımaz'' diyerek, bunun derhal ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti. Baykal, ''Bu konuda, CHP olarak bütün gücümüzle hukuk mücadelesi açacağız'' dedi.
Bu konudaki mücadelelerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı rahatsız ettiğini ileri süren Baykal, Erdoğan'ın kendisi hakkında söylemedik laf bırakmadığını ifade etti. Baykal, ''Diyor ki 'Kaçtıkça kovalayacağım.' Dur orada. Kim kaçıyor? Ben, bugüne kadar hiçbir şeyden kaçmadım ama sen mahkemeden kaçtın, mahkemeden kaçıyorsun. Ben, bugüne kadar hiç saklanmadım. Sen, dokunulmazlıkların arkasına saklanıyorsun. Ben, hiç kaçmadım. Sen, kendinden kaçıyorsun. Geçmişinden kaçıyorsun. Ben, geçmişimle iftihar ediyorum'' diye konuştu.
Bu sözleri uzun süre ayakta alkışlanan Baykal, Erdoğan'ın kendisine ''yalancı'' dediğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye'de kendisine yalancı denildiği halde mahkemeye gidip, mahkemede 'evet, sana yalancı denilebilir' kararı alınmış bir tek başbakan var, o da sen. Öyle laflar söyledi ki üzülerek burada 'Yalan söylüyorsun' dedim. Mahkemeye gitti. Mahkeme dedi ki 'Söyler, söyler.' Böyle bir Başbakanla karşı karşıyayız. Bu üslup bozukluğu, Tayyip Bey'e yakışabilir, ama Türkiye'ye yakışmıyor. Bu üslup bozukluğuyla bir yere varması, içindeki sıkıntıyı da boşaltması mümkün değildir. Türkiye'ye de hiçbir yarar getirmesi mümkün değildir. Bunun altında kimse kalmaz. Milletin önünde siyaset yapıyoruz. Her şeyimizle ortadayız. Ve Başbakan da kendi hesabını vermek durumundadır. Bir kötü söz söylemek istemiyorum ama Başbakanın yaptıklarını, kamuoyuna yansıyanların ötesinde biliyorum. Ve bunların hesabının mutlaka sorulacağından hiç kuşku duymuyorum. Başbakan, bu tartışmaları bıraksın da kendisinden sorulacak olan hesaplara hazırlansın. Başbakan, altından kalkamayacağı pek çok hesabının kendisine sorulacağını çok iyi biliyor. Bunu söylemekle yetiniyorum.''