Başoğlu'ndan Türk-iş Başkanı Kumlu'ya 'Arka Bahçe' Tavsiyesi
Sağlık-iş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Medyaya Yansıyan İddialar Üzerine Sık Sık, 'Ben Hükümetin Arka Bahçesi Değilim' Açıklaması Yapan Arkadaşı Türk-iş Başkanı Mustafa Kumlu'ya, "Sayın Kumlu, 'Biz Hükümetin Arka Bahçesi Değiliz' Demekten Vazgeçmeli ve Sorunlarımızı Çözmek İçin İşi İcraata Dökmelidir" Tavsiyesinde Bulundu.
Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, medyaya yansıyan iddialar üzerine sık sık, 'Ben hükümetin arka bahçesi değilim' açıklaması yapan arkadaşı Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu'ya, "Sayın Kumlu, 'Biz hükümetin arka bahçesi değiliz' demekten vazgeçmeli ve sorunlarımızı çözmek için işi icraata dökmelidir" tavsiyesinde bulundu.
Başoğlu, gündeme ilişkin konuları İHA'ya değerlendirdi. 80 ihtilalinin Türkiye'de sendikacılığa büyük bir darbe vurduğunu ileri süren Başoğlu, o gün bugün sendikaların bir daha toparlanamadığını savundu. Hükümetin işsizliği önlemeyi özel sektöre havale ettiğini söyleyen Başoğlu, ancak 5 yıllık süreçte bunun gerçekleşmediğini kaydetti. Hükümetin işsizliği önlemek için ciddi yatırımlar yapması gerektiğini ifade eden Başoğlu, "Anayasaya göre biz sosyal hukuk devletiyiz. Dolayısıyla devlet yatırımlardan
elini çekecek, bunu bazı destekler vererek özel sektöre devredecek. Böyle işsizlik çözülemez. Çünkü özel sektör yatırımı daha çok kar amacıyla yapar ve kimse bunu yadırgayamaz. Yani bir işyeri kurar orada azami kadro tasarrufunda bulunur, az adamla çok iş yapmak ve para kazanmak ister. Eski hükümetler döneminde işsizlik bu kadar yoğun değildi. KİT'ler kaldırıldı ve kamuda işçi sayısı hızla azaldı. Neticede 2007 yılında da işsizler iş bulamadı" değerlendirmesinde bulundu.
Başoğlu, Mustafa Kumlu'nun Türk-İş Genel Başkanlığı'na seçilmesiyle birlikte başlayan 'arka bahçe' tartışmalarına değindi. Kumlu'nun göreve geldiği günden beri 'hükümetin arka bahçesi olmadıklarını' anlatmaya çalıştığını hatırlatan Başoğlu, bağlı oldukları konfederasyonun genel başkanı ve arkadaşı Kumlu'ya şu tavsiyelerde bulundu:
"Mustafa Kumlu 8 yıldır Türk-İş yöneticisidir. 4 yılı mali sekreterlik, 4 sene genel sekreterlik yaptı ve şimdi başkan. Kumlu başkan seçildiği günden beri şunu anlatmaya çalışıyor. 'Biz AK Parti'nin arka bahçesi değiliz.' Bana göre Türk-İş Başkanı'nın böyle bir tutum izlemesi doğru değil. Tabi ki koskoca Türk-İş hiç bir siyasi partinin arka bahçesi olamaz. Ama 'Sayın Kumlu'yu AK Parti başkan seçtirdi' şeklinde genel bir hava var. Kumlu da bunu silmeye çalışıyor, bu böyle silinmez. Yapacağı şey şudur;
sorunlarımız vardır, hükümet ile bunu çatır çatır pazarlık yapacaktır, tartışmaya açacaktır. Böylece hükümetten korkmadan işçinin hakkını koruduğunu kanıtlayacaktır. Yoksa, 'Ben hükümetin arka bahçesi değilim' demekle olmaz. Bana göre icraatlarıyla bunu kanıtlaması lazım. Bana göre işsizlik, Sosyal Güvenlik Reformu, sağlıkta yaşanan sorunlar Kumlu için önemli bir fırsattır. Türk-İş Genel Başkanı bunları toparlayıp, oturup sayın Başbakan'a anlatacak. Yiğitçe sesini çıkaracak. Bu hükümetle kavga etme anlamına
gelmiyor. Böylece, kamuoyunda 'Demek ki Kumlu'nun AK Parti'ye bir alakası yok' izlenimi doğacak. İcraat olmadan bu izlenim silinemez. Bana sorarsanız Salih Kılıç'ın yerine Mustafa Kumlu'nun gelmesi için bir neden yok. Bunlar aynı ekibin içinde çalışıyorlardı. O gitti, bu geldi. Bazı kesimler diyor ki, 'Bunu hükümet yaptı.' Ben bu tartışmalara girmiyorum. Ama sayın Kumlu'nun açıklamaları da sanki böyle olmuş gibi bir izlenim veriyor. Ben Kumlu'yu tebrik ettim. 6 ay bir yıl bekleyeceğiz, eğer sorunlarını
çözüm getirirlerse elbette kalırlar, çözüm getiremez ve işçi haklarını koruyamazlarsa demokratik haklarımızı kullanırız. Neticede benim Kumlu'ya tavsiyem şudur: 'Biz hükümetin arka bahçesi değiliz' demekten vazgeçmeli ve sorunlarımızı çözmek için işi icraata dökmelidir."
Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Başoğlu, zaman zaman basında yer alan, 'Artık gitmeli' şeklindeki haberlere sert tepki gösterdi. "İşçi bana görev veriyor ben yapıyorum. Ben bu koltuğa zorla oturmuyorum" diyen Başoğlu, kendisini yıpratmaya yönelik bu tür haberlere itibar etmediğini söyledi. Başoğlu, şöyle devam etti:
"Ben bu sendikanın kurucusuyum, 50 yıldır sendikacıyım. Bana bazıları, 'Neden bu koltukta bu kadar oturuyorsun' diyorlar. Ben oturmuyorum, millet beni seçiyor. Bu koltukta zorla oturmuyorum. Ben 27-28 yaşında sendika genel başkanı oldum. Ben bugün sahip olduğum bütün imkanları önce Allah'a sonra işçiye borçluyum. İşçi bana görev veriyor ben yapıyorum. 'Beni seçmeyin' diyemem. Birilerinin 'git' demesiyle gitmem, bu benim inancıma aykırıdır, ben mücadele adamıyım. Sanatçıların veya yazarların 50. hatta 60.
sanat yılı kutlanıyor. Peki onlar 50-60 yıl kalabiliyorlarsa seçilen bir adam neden kalmasın?"
(YZE-MAY-NÇ-Y)