Basın Konseyi Başkanı Ekşi: -"301. Madde Demokratikleşme ve İfade Özgürlüğü Yönünde Yeniden Düzenlensin. Bu Maddenin Gecikmeden Siyasi İktidar Tarafından Düzeltilmesi Şarttır"
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Türk Ceza Kanunu'nun (Tck) 301. Maddesinin İfade Özgürlüğü ve Demokratikleşme Yönünden Yeniden Düzenlenmesi Gerektiğini İfade Ederek, "Bu Maddenin Gecikmeden Siyasi İktidar Tarafından Düzeltilmesi Şarttır" Dedi.
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinin ifade özgürlüğü ve demokratikleşme yönünden yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek, ''Bu maddenin gecikmeden siyasi iktidar tarafından düzeltilmesi şarttır'' dedi.
Ekşi, düzenlediği basın toplantısında, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın 301 ve 288. maddelerinin ifade özgürlüğünü sınırladığı için daha önce çeşitli değerlendirmeler yaptıklarını ve Türkiye'nin ''dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi'' olarak anılacağını vurguladıklarını hatırlatarak, daha o tarihte en az 70 dava açıldığını söyledi.
Ekşi, ''şimdi ise haklarında şikayet olan ve dava açılanların sayılarını bile takip edemediklerini, çünkü Anadolu'da yaşananları tam olarak bilemediklerini'' belirtti.
Birçok ülkede yasalarda benzer maddeler olduğunu, ancak bu maddelerin uygulanmadığını dile getiren Ekşi, şunları kaydetti:
''Bizim görüşümüz 301. maddenin tamamen kaldırılması yönünde değil. Bu maddeyle korunmasına yönelik değerler vardır. Yeter ki, bu madde demokratikleşme ve ifade özgürlüğü yönünde yeniden düzenlensin. Bu maddenin gecikmeden siyasi iktidar tarafından düzeltilmesi gerekir. Değişiklikte 'Türklük' yerine 'Türk Ulusu', 'Cumhuriyet' yerine 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti' deyimlerini kullanmak ve 'alenen aşağılayanlar yerine 'kamu barış ve güvenini bozacak ölçüde alenen hakaret edenler' vurgusunu yapmak ve soruşturmayı izin sistemine bağlamak bir ferahlık sağlayabilir.''
Oktay Ekşi, 288. madde yönünden de aynı sıkıntıların yaşandığını, gazeteciler Haluk Şahin, Murat Belge, Erol Katırcıoğlu, İsmet Berkan ve Hasan Cemal haklarında açılan davayı hatırlattı.
TCK'da 301 ve 288. madde dışında 10'dan fazla maddede ifade ve iletişim özgürlüğü açısından tehlikeler olduğuna dikkat çeken Ekşi, ''Tehlikelere dolu bu maddeler henüz uygulanmamaktadır. Bunlar uygulanmaya başladığında 'dünyanın en güyük gazeteci hapishanesi' olarak tekrar anılmak zorunda kalacağız'' diye konuştu.
Ekşi, yeni Terörle Mücadale Kanunu'nun inanılmaz kurallar ve cezalar kabul ettiğini vurgulayarak, bu yasada basın-yayın organı sahipleri ile yayın sorumlularının, suça iştirak etmemiş olsalar bile suçlu sayılıp 10 bin güne kadar adli para cezasına, para cezasının ödenmemesi halinde ise 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasına ilişkin madde olduğunu anlattı.
Ayrıca, bu yasa ile savcılara gerekli görmeleri halinde gazateleri bir aya kadar kapatabilme yetkisinin verildiğini ifade eden Ekşi, bu maddeler için Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Anayasa Mahkemesine dava açıldığını hatırlattı.
Oktay Ekşi, ''yargının tam bağımsız olmadığını'' savunarak, bu durumun da ''özgürlükleri sınırlayıp otosansüre yol açtığını'' söyledi.
-KONYA EREĞLİSİ'NDEKİ GAZETECİ HAKKINDA ŞİKAYET KONUSU-
Bazen sanatçı ve gazeteci içir tazminatın miktarının ''öldürücü'' boyutlara ulaşabildiğini, bazen de şikayetlerin şikayetçinin konumuna göre gazeteciler için korku dolu serüven yaşatabildiğini dile getiren Ekşi, bunun son örneğinin Konya Ereğlisi'nde yaşandığını belirtti.
Ekşi, 70 yaşındaki gazeteci Hasan Can'ın, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in Ereğli'ye gelişinde hakkında çeşitli davalar açılmış bir avukatla kolkola gezdiğini görünce bunu gazetesinde haber yaptığını dile getirerek, bu haber üzerine Adalet Bakanı Çiçek'in şikayetçi olduğunu, savcının da tutuklama istemiyle gazeteciyi mahkemeye sevk ettiğini söyledi.
Mahkemenin tutuklama isteğini reddetmesine rağmen bu olayın Türkiye'de ifade özgürlüğünü kullanmanın ne kadar zor olduğuna yettiğini göstermek açısından önemli olduğunun altını çizen Ekşi, Anadolu'da bu tür hakkında şikayet olan veya dava açılmış birçok gazeteci bulunduğunu kaydetti.
Ekşi, İstanbul ve Ankara'daki gazetecilerin Anadolu'daki meslekdaşlarının başlarına böyle bir durum gelmesi halinde bunları bildirmelerini istedi.