Haberler

Başbakan Yıldırım, Canlı Yayında

Başbakan Binali Yıldırım, halk oylamasına ilişkin bugün yayımlanan bir ankette yüzde 60 oranında "evet" çıktığının açıklanmasına ilişkin olarak, "Allah ne verdiyse. Milletimiz neyi takdir ederse, iyi bir şey tabii. Ne kadar fazla olursa o kadar güzel. Buradaki esas şudur, 50 artı 1'dir. Bu işin meşruiyeti 50 artı 1 'evet'se 'evet' kazanmıştır. Elli artı bir 'hayır'sa 'hayır' kazanmıştır. Fazlası ballı börek. Fazlasından bir ziyanı yok." dedi.

Yıldırım, Beyaz TV canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Anayasa değişikliği halk oylaması öncesinde, bugün yayımlanan bir ankette, yüzde 60,8 oranında "evet" çıkacağı yönündeki sonuçlara ilişkin değerlendirme yapması istenen Yıldırım, ellerinde çeşitli anketler bulunduğunu, kendilerinin de yaptırdığı anketler olduğunu söyledi.

Bu konuda bir prensibi olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Gerçek anket sandıktakidir. Sandık olacak, sayım yapılacak, anketin sonucu ortaya çıkacak. Bir seçim olsun, halk oylaması olsun, sonuçlanmadan tahminlerim olabilir ama tahminlerimi paylaşmam çünkü bu, oy verecek vatandaşlarımızın iradesine saygısızlık olur. Ben böyle görüyorum." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, ilk günden itibaren "evet" konusunda sıkıntı olmayacağını dile getirdiğini anımsatarak, bu konuda rahat olduklarını ve millete güvendiklerini, yaptıkları işin doğru olduğunu söyledi.

Çok titiz çalışmayla milletin önüne getirilen değişikliğin milletin ufkunu açacağını, geleceğini aydınlatacağını, ekonomiyi şaha kaldırarak yeni iş imkanları sağlanacağını ve terörle mücadelede Türkiye'nin daha güçlü hale gelerek bölgesel sorunlardaki etkinliğinin daha da artacağına dikkati çeken Yıldırım, böyle bir değişikliğe milletin olumsuz bakmayacağından emin olduğunu vurguladı.

"Fazlası ballı börek"

"Anket sonuçlarından yüzde 60,8 çıkması size ne düşürdürdü? şeklindeki soruya ise Yıldırım, "Allah ne verdiyse. Milletimiz neyi takdir ederse iyi bir şey tabii. Ne kadar fazla olursa o kadar güzel. Buradaki esas şudur, 50 artı 1'dir. Bu işin meşruiyeti 50 artı 1 'evet'se 'evet' kazanmıştır. 50 artı 1 'hayır'sa 'hayır' kazanmıştır. Fazlası ballı börek. Fazlasından bir ziyanı yok." diye cevap verdi.

Başbakan Yıldırım, sahayı gördüğünü ve iki aydır vatandaşlarla iç içe olduğunu dile getirerek, "Fotoğraf benim açımdan çok net." ifadelerini kullandı.

Referandum sürecinin nasıl geçtiğinin sorulması üzerine Yıldırım, gayet coşkulu geçtiğini ve vatandaşı çok istekli ve heyecanlı gördüğünü söyledi. Vatandaşların kendilerine güç verdiğini ifade eden Yıldırım, meydanlardaki yankıların halk oylaması için çok ciddi moral olduğunu, bunun meyvelerini Pazar günü toplayacaklarını belirtti.

Kararsızlarla ilgili soruyu Yıldırım, "Bana göre vatandaşlardan kararını vermeyen yok. Herkes kararını verdi. Kararını paylaşanlar var. Kararını paylaşmayanlar var ama bu 'karar vermediler' anlamına gelmez. Vatandaşlarımız Pazar günü sandığa gitsinler. Vatandaşlık görevini yapsınlar. 18 tane anayasa değişikliği yapıldı. Bunların bir kısmı halk oylamasına gitti, bir kısmı gitmedi." diyerek yanıtladı.

Anayasa değişikliği halk oylamasının dünyanın gündeminde olduğuna işaret eden Yıldırım, "Almanya'da, İsviçre'de Türkçe gazete çıkarıyorlar. Başlığı da 'Hayır', 'Diktatörlüğe Hayır', 'Tek Adamlığa Hayır'. Zavallılar bir de Türkçe öğrenmek mecburiyetinde kaldılar. Bu kadar zahmete ne lüzum var? Sizden oy istemiyoruz. Kendi memleketinizin işlerine bakın. Bizim işimize ne burnunuzu sokuyorsunuz?" diye konuştu.

"Çılgınlık yapmaya kalkan bedelini öder"

Başbakan Yıldırım, "evet"in ne anlama geldiği yönündeki soruyla ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:

"Evet, 'evet' anlamından çok daha fazlasını ifade ediyor. Burada iki yönlü kampanya var. Birinci kampanya, 'evet' kampanyasının amacı, hedefleri belli. Türkiye'nin geleceğini garanti altına almak. Teröre karşı, ekonomik krizlere karşı garanti altına almak, darbe, muhtıra gibi devlet içindeki paralel yapılanmalara karşı geleceğimizi garantiye almak. 'Evet'in anlamı, esas itibarıyla bu.

'Hayır'ın anlamı ne? 'Hayır'ın anlamını çözmek için kimin söylediklerine bakalım. PKK terör örgütü 'hayır' verin diyor. Kandil'den bağırıyor, 'hayır' çıkmalı aksi halde biz biteriz. Bu gayet açık, değil mi? 'Evet' çıkarsa bize hayat hakkı yok. Türkiye, daha güçlenecek ve terörle mücadelesine artık gündeminden düşürecek."

15 Temmuz akşamı Kandil'den sahadaki teröristlere, "Askerlere saldırmayın" anonsları yapıldığını ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"16 Temmuz sabahı tekrar bir anons, 'Darbe başarısız oldu, saldırı serbest, ateş serbest.' Bu terör örgütleri birlikte çalışıyor. Bunlar aynı vücudun iki kolu, iki eli gibi. Bunları yöneten tek merkez var. Bu merkez de Türkiye'nin dostu değil, iyiliğini isteyenler değil. 'Türkiye iç meseleleri ile uğraşarak enerjisini tüketsin. Türkiye gelişmesin, büyümesin' hedef budur. FETÖ her gün bir dedikodu, milleti endişeye sevk edecek haberler yayıyorlar. Amaç taraftarlarına moral vermek, milleti huzursuz etmek. 'Acaba bir şey olacak mı?' diye sürekli huzursuz, tedirgin olmalarını sağlamak. Milletimiz rahat olsun.

Milletimiz 15 Temmuz'da görevini yaptı. Sokağa indi, bayrağı düşürmedi, ezanları dindirmedi ve vatanı hainlere teslim etmedi. Şimdi artık görev bizim. Biz onların rahatı için uyanık kalmaya mecburuz. Milletimiz rahat etsin, bir daha çılgınlık yapmaya kalkan olursa, en ağır şekilde bedelini öder ama sonucunu da bilmesi lazım."

Başbakan Yıldırım, "Tek adamlık meselesi konuşuluyor, tek adamlık nereden kaynaklandı?" sorusu üzerine, tek adam meselesinin çok işlendiğini söyledi.

Bugüne kadar hiçbir ülkede iki cumhurbaşkanı, belediye başkanı ve iki muhtar olmadığına işaret eden Yıldırım, "Demokrasi ile yönetilen her ülkede tanımlanmış bir göreve bir tane insan getirilir. Bizde var, bizde çift başlılık var. Çift başlılık, bizde sorunun kaynağını oluşturuyor." dedi.

Cumhurbaşkanı ve başbakanlar arasındaki krizlere de değinen Yıldırım, 1946'da ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile dönemin Başbakanı Recep Peker arasında atamalar ve ülkenin yönetimi konusunda anlaşmazlık yaşandığını hatırlattı.

Söz konusu anlaşmazlık sonucunda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu tarihten itibaren ilk devalüasyonu gördüğünü ve Türk parasının dolar karşısında değer kaybettiğine dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:

"Tek parti dönemi, ikisi de aynı partinin elemanı. Üstelik cumhurbaşkanı da aynı zamanda parti başkanı. En yakına gelelim. 2001'de cumhurbaşkanı kim? Ahmet Necdet Sezer. Başbakan kim? Merhum Bülent Ecevit. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, MGK'da Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlattı. Ecevit'in kafasına vurmadı ama milletin kafasına balyoz gibi indi. 2001 krizi oldu. 23 banka battı, Türkiye'nin zararı 50 milyar dolar. Daha sonra onu AK Parti ödedi, faizleriyle 638 milyar lira ödedi. Nereye kadar? 2011'e kadar. Türkiye'nin bugün milli geliri 11 bin dolar, 14 bin dolar olacaktı. Kim kaybetti? Millet kaybetti."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Politika

Binali Yıldırım Bülent Ecevit Beyaz TV Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title