Haberler

Başbakan Erdoğan'dan İstanbul'a İlişkin Açıklamalar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Vize Uygulaması Yapılması Gerektiğini Vurgulayarak, "Plaka Sayısını Belirleyerek Dondurmamız Lazım, İstanbul'a Plaka Sayısı Kadar Araba Girmeli" Dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da vize uygulaması yapılması gerektiğini vurgulayarak, "Plaka sayısını belirleyerek dondurmamız lazım, İstanbul'a plaka sayısı kadar araba girmeli" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk Kızılayı'nın "Afet Zararlarını Azaltma ve Toplumu Harekete Geçirme Projesi"nin tanıtım toplantısına katılmak üzere Grand Cevahir Oteli'ne geldi. Toplantıya, Erdoğan'ın yanı sıra Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, Kızılay Derneği Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ve çok sayıda davetli katıldı.

Ahmet Mete Işıkara yaptığı konuşmada, deprem gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek, "Ülkemiz bir deprem ülkesi deprem gerçeğini kabul etmek ve büyüklüğü ne olursa olsun bir depremin can kayıplarını en aza hatta hiçe çekmek mümkün. Ekonomi kaybını da en aza indirmek mümkün. Koruma bilinicine sahip çıkmalıyız. Koruma bilinci siz bireylerden başlar. Biz ne yapıyoruz diye kendimize sormalıyız. Dere yatağına ev yaparsak sel aldı götürürse bunun sorumlusu kim. Bu projeye sahip çıkmalıyız. Bu proje çok önemli. Deprem sırasında ve sonrasında zarar görülebilirliği en az indirmek için biz bireylere önemli görevler düşer. Bireylere depremden korunma bilincini öğretmek gerekir. Can ve mal kayıplarını en aza çekilebilir. Siz toplum liderleri olarak biz bireylere ilk yardımı öğretirseniz kanamalı bir hastanın kanamasını durdurmanın yanı sıra bir hayat da kurtarılabilir. Deprem olduğunda İstanbul'da ilk 72 saat bir yardım beklemeyebilirsiniz" dedi.

Daha sonra sözü alan Kızıla Genel Başkanı Tekin Küçükali, "138 yıllık Türk Kızılay'ı camiası adına ilk defa böyle bir toplantı yapıldı. Tük Kızılay'ı ulusal bir kuruluştur. Ulusal olduğu kadar küresel bir kuruluştur. Türk Kızılay'ı afet öncesi, afet anı ve sonrasında görevleri vardır. Afetten öncesinde, anında, sonrasında toplum liderleriyle birlikte neleri yapmak konusunda bir dizi program hazırlamıştır" diye konuştu.

Tusunami felatinin vurduğu bölge olan Güneydoğu Asya'ya yapılan yardımlarla ilgili bilgi veren Küçükali, "Onlarla aynı dili konuşmaya biliriz, aynı duyguları paylaşıyoruz. Bir kutsal bir kampanya başlattık ciddi paralar topladık Türk insanın merhamet elini okyanusun diğer ucundaki insanlara gönderdi. Bize emanet ettiğiniz paralar, oradaki ihtiyaç sahipleri insanlara birebir takdim edilerek, namusuz kadar önem verdiğimiz o paralar orda harcandı" ifadelerini kullandı.

Hazırlanan programın en riskli bölge olan İstanbul'da başta olmak üzere Türkiye'nin bir çok yerinde uygulanacağını söyleyen Küçükali, programın uygulanması için valiler, belediye başkanlarıyla birlikte koordineli bir şekilde çalışılmasını gerektiğini, afetten önce, afet anı ve sonrası çalışmalarda vatandaşların zararlarının en aza indirebileceğini inandıklarını söyledi.

Daha sonra kürsüye çıkan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün burada milletimizi için çok önemli bir kampanyanın startını veriyoruz. Afet zararlarının en aza indirilmesi kapsamında bu proje sadece İstanbul için ülkemizin tamamımı bilinçlendirilmesi bakımından önemli. Doğal afetlere açık bir bölgede bulunuyoruz. Gerçekleri kabullenmek ve tedbirler almak zorundayız. Bir çok doğal afetle karşı karşıya kaldık. Ülkemiz de iki büyük depremle iki acı olaya tanık olduk. Geçen yılın ilk aylarında Edirne son 22 yılın en büyük felaketine maruz kaldı. Bir çok yerde sel felaketi yaşandı. Hepimizin yüreğini yakan can ve mal kaybı oldu. Edirne'den Hakkari'ye kadar nasıl bir doğal afet tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımızı gördük. Toplumun bilinçlendirilmesine yönelik kampanyalarına sadece gönül vermek yetmiyor. Taşın altına elimizi koyarak desteklememiz gerekiyor. Sebeplerden ziyade sonuçlar üzerinde durulması hala bir eksiklik. Siyasi, ekonomik, doğal afetler konusunda da bu böyle" dedi.

Afetlerden önce alınacak önlemler yerine sonrasına yönelik çalışmalar yapıldığını belirten Erdoğan, "Zamanında bir çok düzenleme yapılmış. Ancak üzücü olan bu düzenlemelerin kağıt üzerinde kalması uygulamaya geçilmemiş olması. Bunun en temel kaynağı ihmalkarlıktır. Gölcük depreminde yerleşim bölgesinin yanlış bir yere kurulduğunu söylediler. Yapının yanlış olduğunu söylediler. Burada hükümetlerin yerel yönetimler, herkesin sorumluluğu var. Senin benim sorumluluğum yok mu var. Bu sadece cahillerin yaptığı bir konu değil ilim sahibi olan da bu yapıyor. Para sahibi olan da bunu yapıyor. Geleceği düşünerek değil o anı düşünerek o anı yapıyor. Dere yatağına ev kurarsanız dere hakkını bir gün alır. Bakınız şu 4 yıl içinde meydana gelen doğal afetler nedeniyle 77 bin konut iş yeri ve ahırın hasar tespit çalışmaları tamamlandı. Bayındırlık ve İskan Bakanlığımız konuyla ilgili çalışmalar yapıyor. Asıl yapılması gereken afet öncesi tedbirleri artırmak" diye konuştu.

İstanbul'da binaların yüzde 18'inin ağır ve yüksek hasarlı olduğunu dile getiren Erdoğan, mevcut binaların güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. "Bazı yerlerde açık ve net olarak söylüyorum. İstanbul'un genelinde yeni bir yapılanma sürecine giriyoruz" diyen Erdoğan, "Plansız bir yapılanma oldu mu oldu. Kaçak binalar var. Şehrin en önemli noktasında kaçak binalar var. Ülkemizde kuvvetler ayrılığı prensibinden desteklenen yapılar var. Bunlar oradan güç alarak yapılıyor. Bakıyorsunuz ki vatandaş yolun ortasına bina yapıyor. Yollar sokaklar daracık. İtfaiye yangın çıktığında sokaklar dar olduğu için yangına müdahale etmekte zorluk çekiyor. Suçlu kim denildiğinde belediye deniliyor. Belediye mi buraya yapın dedi. Belediye bunlara müdahale ettiğinde vatandaş çatılara çıkıyor. O zamanlar medya bunlara destek veriyordu. O zamanlar vize uygulaması yapalım dediğim zaman beni topa tuttular. Şimdi yine söylüyorum. Bundan dolayı beni oy kaybına mahkum etmek için çalışabilirler. Ben yine de söylüyorum" ifadelerini kullandı.

Bunu sadece hükümet değil toplum olarak birlikte yapılması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Medya sivil toplum da destek vermeli. İstanbul için bu söylenmek zorunda. Her gün 653 tane yeni araç trafiğe giriyor. Plaka sayısını belirleyerek dondurmamız lazım. İstanbul'a plaka sayısı kadar araba girmeli. Bundan sonra yeni ilave bir araç İstanbul'a giremeyecek. Yeni araçların girmesi için ulaşım alt yapısı güçlendirilecek, öyle giriş yapılacak. Bunu İstanbul için yapmak zorundayız. İstanbul'u Türkiye'yi seviyorsak. Bunu yapmalıyız. Halkım bunu inanmalı. Otoriter, totaliter bir rejim içinde değiliz. Demokrasiyi yapmalıyız ama İstanbul için bir çok şeyi düşünmeliyiz" dedi.

Başbakan Erdoğan Londr'da, Tokya'da bunun değişik uygulamasının yapıldığını söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunun alt yapısını medya, Sivil Toplum Kuruluşu hep birlikte yapacak. Halk buna inanacak. Belediye başkanımız bu dönem için de 103 tane katlı ve köprülü kavşak bitirdi. Ancak çalışmalar yetmiyor. Türk nüfus süreli artıyor. İstanbul'a giriş çıkış serbest İstanbul'a göç var. Yapılanlar yetmiyor. İsteyen istediği gibi İstanbul'a girip çıkıyor. Bundan sonran bir deprem felaketiyle karşılaştığımızda ne yapacağız sorusunun cevabını bulmak zor. Kaçak yapıları, binaları yıkalım depreme dayanaklı sağlam konutlar yapalım. Halkımız mağdur edelim demiyoruz. Halkımızı oraya taşıyalım. Vatandaşlarımız zabıtaya kiremit sallamasın. İstanbul'da bunu yapalım ki İstanbul'da daha güvenle yaşayalım. Yarın sabah ne olacak diye düşünmeyelim. Doğal afet ifadesi yanlış sanki alınacak bir tedbir yokmuş gibi bir şey ortaya çıkıyor. Çürük bina yapılırsa başa gelecek felakete doğal afet diyemeyiz Felaketin faturasını Allah'a kestik. Allah kuluna zulüm eder mi. Biz tedbirlerimizi aldık mı? Allah biz 'oku' diye hitap etti. İlmi bu yolda kullanacağız. Su akıp gidiyor. Fay hattı üzerindeki bir bölgeye bir bina inşaat etmeye kalkışırsanız sonuç felaket olur. Bize düşen tabiatı korumak. Yıllardır İstanbul olabilecek bir depremin endişesini yaşıyor. Büyük bir fay hattını geçtiğini öğrendik. Bununla ilgili vaktinde çalışmalar yapılsaydı. Durum şimdi farklı olurdu. İstanbul'da ilk deprem haritasını belediye başkanlığı döneminde biz yaptık. 99 depreminde bizim yaptığımız haritalardan yararlanıldı. Kentleşme politikası uygulanmadığı için bu sorunları yaşıyoruz. Kıyı bölgelerine dolgu zeminde yapılan yapılar çökme tehlikesi var. Bir kaç yıldır İstanbul'da binaların depreme dayanıklı bir hale getirilmesi için çalışmalar yapılıyor. Bu sadece devletin yapabileceği bir şey değil. Bireylere, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya vatandaşlara büyük görevler düşüyor".

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını ardından servetinin tamamını Kızılay'a bağışlayan Kadriye Alpagot'a plaket verdi.

Başbakan Erdoğan daha sonra AK Parti İstanbul'a Hesap Veriyor" konulu toplantıya katılmak üzere otele gelen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le görüştü.

(RC-RA-ÖK-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title