Haberler

Başbakan Davutoğlu, Davos'ta (2)

Görüntü Dökümü : -Davutoğlu'nun konuşması Başbakan Davutoğlu, Davos'ta Davutoğlu: (1) "Haklar ve sorumluluklar çerçevesinde ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye, istikrarlı bir bölge olmaya devam etmekte ve yeni bir saydamlık paketi göndermekteyiz meclise. Bütün mekanizmalar üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi konusunda, bununla birlikte yolsuzluklarla mücadele konusunda yeni reformlar ortaya koyma aşamasındayız. İnanıyorum ki Türkiye'deki sistem daha fazla özgürlükler temelli olmaya dönüşecektir" Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Haklar ve sorumluluklar çerçevesinde ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye istikrarlı bir bölge olmaya devam etmekte ve yeni bir saydamlık paketi göndermekteyiz meclise. Bütün mekanizmalar üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi konusunda, bununla birlikte yolsuzluklarla mücadele konusunda yeni reformlar ortaya koyma aşamasındayız. İnanıyorum ki Türkiye'deki sistem daha fazla özgürlükler temelli olmaya dönüşecektir" dedi.

Görüntü Dökümü :

-Davutoğlu'nun konuşması Başbakan Davutoğlu, Davos'ta

Davutoğlu: (1)

"Haklar ve sorumluluklar çerçevesinde ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye, istikrarlı bir bölge olmaya devam etmekte ve yeni bir saydamlık paketi göndermekteyiz meclise. Bütün mekanizmalar üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi konusunda, bununla birlikte yolsuzluklarla mücadele konusunda yeni reformlar ortaya koyma aşamasındayız. İnanıyorum ki Türkiye'deki sistem daha fazla özgürlükler temelli olmaya dönüşecektir"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Haklar ve sorumluluklar çerçevesinde ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye istikrarlı bir bölge olmaya devam etmekte ve yeni bir saydamlık paketi göndermekteyiz meclise. Bütün mekanizmalar üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi konusunda, bununla birlikte yolsuzluklarla mücadele konusunda yeni reformlar ortaya koyma aşamasındayız. İnanıyorum ki Türkiye'deki sistem daha fazla özgürlükler temelli olmaya dönüşecektir" dedi.

Davutoğlu, Rixos Flüela Oteli'nde THY ve Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın katkılarıyla, WEF Kıdemli Danışmanı Cüneyd Zapsu tarafından verilen yemeğine katıldı. Yemeğe davet edilenler arasında akademisyenler, ekonomistler, siyasiler, yatırımcı, iş adamı, yazar, uluslararası kuruluşların başkan ve yöneticileri yer aldı. Başbakan Davutoğlu, yemeğin ardından davetlilerin sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, Türkiye'nin son 13 yılda önemli bir ilerleme kaydettiğini belirtti. Türkiye'nin son dönemde 7 Haziran ve 1 Kasım'da iki seçim atlattığını ve özellikle son seçimde çok fazla katılım sağlandığını aktaran Davutoğlu, "Son seçim sadece bizim kazanmamız değil, Türkiye'deki demokrasinin olgunlaşmasını ortaya koydu" diye konuştu.

1 Kasım seçiminde yaklaşık yüzde 85'lik bir katılım sağlandığını ve her oyun parlamentoya yansıdığını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz yeterli ilerleme ortaya koymamış olsaydık, demokratikleşme konusunda, hukuk üstünlüğü konusunda, ekonomik kalkınma konusunda, bu çerçevede bir durum söz konusu olmazdı. Türkiye'de 12 Eylül 1980 sonrası doğrudan ya da dolaylı olmayan bazı müdahaleler sonrası Türkiye'yi demokratikleşme konusunda 13 yılda katetmiş olduğu yolu takip edenler bilmekte"

Başbakan Davutoğlu, bazı konulardaki sınırlamaların, engellemelerin kaldırıldığını ve özellikle sivil asker ilişkileri ile ilgili olarak sivil kontrolün etkin olduğunu ifade etti.

Bütün sivillerin hukukun karşısında sorumluluk içerisinde hareket etmek durumunda olduklarını aktaran Davutoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Kürt konusunda, biz göreve geldiğimizde hapishanede Kürtçe konuşamıyordu bir anne. Biz yönetime geldikten sonra bu konuda yasaları değiştirdik. Şu aşamada herhangi bir dilin engellenmesi gibi bir durum söz konusu değil. Bu dillerde propagandaların gerçekleştirilmesi ile ilgili sınırlamalar söz konusu değil. Türk demokrasisi ile ilgili olarak farklı dillerde propagandaların serbestliği 2010 yılında verilmiş olan bir hak. 2011 yılında seçimlerde bu uygulandı. Son kampanyamızda da yine bazı noktalarda Kürtçe propaganda söz konusu oldu. Yine azınlık haklarıyla ilgili olarak bazı varlıkların azınlık gruplarına geri verilmesi söz konusu. Hristiyan ya da yahudi azınlıklar, eski dönemle karşılaştırıldığında bizim zamanımıza göre çok fazla haklarını aldılar."

Basın özgürlüğü

Basın özgürlüğü ile ilgili soruya değinen Davutoğlu, şunları belirtti:

"Eski bir akademisyen olarak ve akademik hayatın içerisinde bir gazetede köşe yazarı olarak basın özgürlüğü karşısında herhangi bir engellemenin olmaması gerektiğini savunmaktayım. Şayet bir sınırlama söz konusuysa gerekli adımları atabiliriz. Bazen yanlış anlamalar söz konusu olabiliyor. Bazı fazla ihlallerin olduğu gibi. Şayet herhangi bir şekilde ifade özgürlüğü ile ilgili olarak ihlaller söz konusuysa bana ulaşılsın, ben kişisel olarak bunun takipçisi olacağım. Bu konudaki hassasiyetimi ifade etmek istiyorum. Bazı tutuklamalarla ilgili olarak bu durumları yakından izlemekteyiz. Bunların büyük bir çoğunluğu şu aşamada 17 kişinin hiçbiri, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu değil. Bazı PKK ve DHKP-C'lilerle ilgili olarak bazı durumlar söz konusuydu. Süreci demokratikleşme anlamında yakından takip etmekteyiz."

Anayasal anlamda bazı sınırlamların söz konusu olduğu alanlarda reformlar gerçekleştirmekte olduklarının altını çizen Davutoğlu, "Dar bir şekilde ele alınmış ve modern bir toplumun şartlarına hitap etmeyen unsurlar söz konusu. Bununla ilgili olarak da adımlar atıldı ve atılacak" değerlendirmesinde bulundu.

Öğrencilik yıllarından bir örnek anlatan Davutoğlu, yüzde 92 oranında kabul edilen darbe anayasası için yapılan reformda kendisinin "Hayır" oyu kullandığını belirterek, kullanılan oyun içi görünen zarflarla gerçekleştiğini kaydetti.

Türkiye'nin böyle süreçlerden geçtiğini dile getiren Davutoğlu, "Şimdi Türkiye'de çok daha açık bir toplum, çok daha bireysel haklar ve sorumluluklar üzerine temellendirilmiş bir sistem, sadece sorumluluklar değil, yine bu çerçevede haklar üzerinden hareket eden bir sistem söz konusu" diye konuştu.

"Batı ve Orta Avrupa'da güvenlik ön planda"

Yeni anayasanın sağlanmasıyla güçler ayrımının ortaya konulmasının anayasanın özünü oluşturacağını söyleyen Davutoğlu, bu çerçevede ifade özgürlüğü ile ilgili olarak da çok daha fazla yol kat edilebileceğini bildirdi.

11 Eylül sonrasında Batı ve Orta Avrupa'da daha fazla güvenlik merkezli politikaların, güvenlik temelli yaklaşımların ortaya konulduğunu belirten Davutoğlu, demokratik temelli yaklaşımlardan daha fazla güvenliğin ön plana çıktığı bir dönemin söz konusu olduğunu aktardı.

Bu çerçevede Türkiye'nin yakın çevresinde önemli bir kriz süreci yaşandığını ifade eden Davutoğlu, "Haklar ve sorumluluklar çerçevesinde ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye istikrarlı bir bölge olmaya devam etmekte ve yeni bir saydamlık paketi göndermekteyiz meclise. Bütün mekanizmalar üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi konusunda bununla birlikte yolsuzluklarla mücadele konusunda yeni reformlar ortaya koyma aşamasındayız. İnanıyorum ki Türkiye'deki sistem daha fazla özgürlükler temelli olmaya dönüşecektir."

Başbakan Davutoğlu, Davos'ta

Davutoğlu: (2)

"Güneydoğu Anadolu'da tam anlamıyla, her yerde çok büyük sorunlar varmış gibi ortaya konulmakta ve hayatın çok katı bir şekilde engellendiğiyle ilgili bir propaganda ortaya konulmakta"

"Hayat hakkı en birinci önceliktir ve bu öncelik içerisinde en önemli haktır. Bu çerçevede biz her kasabada, her noktamızda, her şehirde, her sokakta kamu düzeninin olacağını ifade ediyoruz"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Güneydoğu Anadolu'da, tam anlamıyla, her yerde çok büyük sorunlar varmış gibi ve hayatın çok katı bir şekilde engellendiğiyle ilgili bir propaganda ortaya konulduğunu" belirterek bunun gerçeği yansıtmadığını bildirdi.

Davutoğlu, Rixos Flüela Oteli'nde THY ve Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın katkılarıyla, WEF Kıdemli Danışmanı Cüneyd Zapsu tarafından verilen yemeğe katıldı. Yemeğe davet edilenler arasında akademisyenler, ekonomistler, siyasiler, yatırımcı, iş adamı, yazar, uluslararası kuruluşların başkan ve yöneticileri yer aldı. Başbakan Davutoğlu, yemeğin ardından davetlilerin sorularını İngilizce olarak yanıtladı.

Toplantıya katılanları Türkiye'ye davet eden Davutoğlu, davetlilerin, bütün şehirleri ziyaret edebileceklerini söyledi.

Her türlü eleştiriye açık olduklarını dile getiren Başbakan, bütün dünyada terör tehdidinin söz konusu olduğunu belirtti.

"Güneydoğu Anadolu'da tam anlamıyla, her yerde çok büyük sorunlar varmış gibi ortaya konulmakta ve hayatın çok katı bir şekilde engellendiğiyle ilgili bir propaganda ortaya konulmakta" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Sizler Paris'teki saldırıdan sonraki gelişmeleri takip etmişsinizdir diye düşünüyorum. Biz bu süreçteki saldırıları kınadık, dayanışmamızı ortaya koyduk. Paris'teki saldırılardan sonra Sayın Hollande, Paris'te sivil hakları koruması için orduyu göreve çağırdı. Şayet kamu düzeni söz konusu değilse sivil haklardan bahsedemezsiniz ve kamu düzeni olmalı ki sivil haklardan da bahsedebilelim. Bu çerçevede, herhangi bir yer, bir terör grubu tarafından domine edilmeye çalışılıyorsa sivil hakların korunması için kamu düzeninin gerçekleşmesi gerekir."

Cizre'de doktorların faaliyet gösterdiği bir hastanenin "roketlerle nişan alındığını" aktaran Davutoğlu, "Şimdi biz demokratik toplumlarda yaşıyoruz ve hukukun üstünlüğü, kamu düzeni ön koşuldur. Herhangi bir özgürlük için ve hiçbir demokratik ülke, herhangi bir grubun silahlı bir şekilde bu eylemleri ortaya koymasını tolere edemez" diye konuştu.

"Örneğin Fransa, İngiltere, Almanya olsun yasal bir şekilde göreve gelmiş hükümetler size göre bir gruba, ya da herhangi başka bir grubun bir kasabayı, bölgeyi kontrol etmesine, kendi yaklaşımlarını empoze etmesine izin verir mi? Bariyerler ortaya koyarak, belli engeller ortaya konularak... ve hükümet 'Tamam, devam edin' mi der? " sorusunu gündeme getiren Davutoğlu, "Burada gerçeklere bakmak gerekir. Bu sorunun cevabı 'hayır'dır ve biz de bunu gerçekleştirmekteyiz" dedi.

Suriye ve Irak arasında halihazırda bir sınırın söz konusu olmadığına dikkati çeken Davutoğlu, "Suriye ve Irak arasındaki sınırda bir kontrol söz konusu değil. Silahlar geçebilmekte, teröristler serbest bir şekilde orada hareket edebilmekte" şeklinde konuştu.

Diyarbakırın Çınar ilçesinde gerçekleştirilen terör saldırısında çocukların da hayatını kaybettiğini anımsatan Davutoğlu, terör örgütü PKK'nın bu saldırıyı gerçekleştirdiğini söyledi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Siz Türkiye'nin başbakanı olduğunuzu düşünün, bu görev babamdan miras kalan bir görev değil, ben vatandaşın oyuyla geldim, sizin bu görevde olduğunuzu düşünün ve teröristlerin insanları öldürdüğünü ve saldırdığını düşünün, siz bunun devam etmesini mi istersiniz ve sokağa çıkma yasağının gerçekleşmemesini mi ortaya koyarsınız? Siz öncelikle neyi söylersiniz? Hayat hakkı en birinci önceliktir ve bu öncelik içerisinde en önemli haktır. Bu çerçevede biz her kasabada, her noktamızda, her şehirde, her sokakta kamu düzeninin olacağını ifade ediyoruz. Kürt vatandaşlarımıza da, bu terör örgütü tarafından baskı altına alınmış vatandaşlarımıza da verdiğimiz söz bu şekilde ve onlar tarafından zarara uğratılan vatandaşlarımıza olan sözümüz, ülkemizde kim olursa olsun onlara vermiş olduğumuz söz."

Parlamentoda her türlü şeyin ifade edilebileceğini ve herhangi bir fikrin ortaya konulabileceğini, herhangi bir partinin her şeyi ifade edebileceğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Burada hiçbir sınır söz konusu olmaz. Federalizm veya bununla ilgili her şey konuşulabilir ancak hiçbir demokratik ülkede, hiçbir şekilde defakto, yeni bir düzen ortaya koyduğunu iddia edemez. Şayet burada bir fikir söz konusuysa parlamentoda her şey konuşulabilir, hiçbir sınır yok. Fikirlerin ortaya konulmasıyla ilgili olarak birçok örnek verebilirim. Türkiye'deki herhangi bir bölge içerisinde anayasal düzenin dışında herhangi bir düzenin ortaya konulduğu iddia edilemez. Burada polislerin, doktorların saldırıya maruz kalmasına elbetteki ses çıkaracağız, hükümet olarak. Bunu gerçekleştiremezler. Şayet bunu gerçekleştirirlerse, suç işlemektedirler ve onlar başka insanların haklarını sınırlamaktadırlar."

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin herhangi bir mezhep veya etnik grup üzerine kurulmuş bir cumhuriyet olmadığını, Türkiye'de makro veya mikro ayrımlar üzerinden hareket edilemediğini belirtti.

Başbakan Davutoğlu, Davos'ta

Davutoğlu: (3)

-"Biz DAEŞ'in karşısındayız. 'Türkiye doğrudan ya da dolaylı bir şekilde tolere ediyor' şeklinde yaklaşımlar söz konusu. Bu bize hakarettir, bu şekilde anlıyoruz. Biz, bütün terör gruplarına karşıyız"

-"DAEŞ gibi ki bu örgüt İslamın yanlış anlaşılmasına sebebiyet vermekte, onlara tamamen karşıyız. Biz hükümet olarak DAEŞ'in terörist örgüt olduğunu, bu ismin uluslararası toplum tarafından daha bilinmediği zaman da ilk olarak terör örgütü olduğunu ifade eden ülkeyiz 2013 yılında"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biz DAEŞ'in karşısındayız. 'Türkiye doğrudan ya da dolaylı bir şekilde tolere ediyor' şeklinde yaklaşımlar söz konusu. Bu bize hakarettir, bu şekilde anlıyoruz. Biz, bütün terör gruplarına karşıyız" dedi.

Davutoğlu, Rixos Flüela Oteli'nde THY ve Başbakanlık Türkiye Yatırım, Destek ve Tanıtım Ajansı'nın katkılarıyla, WEF Kıdemli Danışmanı Cüneyd Zapsu tarafından verilen yemeğin ardından, davetlilerin sorularını yanıtladı.

"Sultanahmet'teki saldırı sonrasında İstanbul'da güvenlik için asker göremezsiniz Paris'te olduğu gibi" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Bu çerçevede güvenliğin arttırılmasıyla ilgili olarak da Paris'te biz otoriterliğin arttığını mı ifade ediyoruz? Hayır, öncelikle kamu düzeni ve herkesin başkalarının hakkına saygı göstermesinden bahsediyoruz. Ancak herhangi bir şehirde siz bazı küçük şehirler dışında Cizre, Silopi bu operasyonların ortaya konulduğu yerlerde, Diyarbakır'ın küçük bir parçası olan Sur bölgesi ve Yüksekova, sınırdaki kasabalarda söz konusu. Ancak şehirlerimizde bu güvenliğimizi askeri unsurlarla değil polis unsurlarıyla sağlamaktayız" diye konuştu.

Suriye ve Türkiye sınırının şehirler arasından geçen tren yolu çerçevesinde çizildiğine işaret eden Davutoğlu, "Bu nedenle bu sınırların gerçekleştirilmesi sürecindeki bu yaklaşımlarla da birlikte burada elbette ki kontrollerin zor olduğunu ifade etmeliyim. Bizler demokrasimizi, hukukun üstünlüğünü korumak için kamu düzeninin korunması için adımlar atmaktayız ve bu tam anlamıyla demokrasi sürecinin korunması süreciyle ilgili olarak gerçekleşmekte" değerlendirmesini yaptı.

DAEŞ'e karşı Türkiye'nin politikalarının detaylarının sorulması üzerine Davutoğlu, "DAEŞ insanlığa karşı en büyük tehdit. Bölgemiz için en büyük tehdit ancak İslam'a yönelik en büyük tehdit. Çünkü bu ideolojik bir tehdit ve İslama yönelik negatif bir imaj ortaya koymakta" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de İstanbul'da ve başka birçok şehirde cami, sinagog ve kiliselerin bir arada görülebileceğini, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde bu çoğulculuğun yaşatıldığını vurgulayan Davutoğlu, "Bu çerçevede bakacak olursak azınlıkların haklarını savunmak çok çok önemli. Çünkü onlar toplumun bir parçası" dedi.

Memleketi Konya'dan Mevlana'nın "Ne olursan ol gel" ifadesini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"(Senin yerin kalbimizdedir) şeklinde bir yaklaşım söz konusudur bizim ülkemizde. Kapımız ümitsizlik değil, ümit kapısıdır. Bizim ve 13. yüzyılda böyle birçok kültürlülük söz konusuydu Anadolu'da, İstanbul'da. Mısır'da kiliseler ve camiler yan yanadır. Bu grup nereden türedi? Bu ideolojik bir tehdit ve bu nedenle bazı yayınlarında Erdoğan ve Davutoğlu'nun en önemli düşmanları olduklarını da ifade edebilmekteler. Çünkü ideolojik yaklaşımlarını engellemekte Türkiye. Ancak baktığımızda Suriye'de geniş alana yayılabilmekteler ve Esed'le herhangi bir sorunları söz konusu değil. Bizim için ideolojik bir tehdit DAEŞ ve biz de onları engelliyoruz . Burada DAEŞ tarafından insanlığa saldırı söz konusu, kültürel mirasa saldırı söz konusu. Burada da ele aldık."

-"Hepimize karşı bir tehdit ve zorluk"

Suriye'de Palmira'ya saldırıların söz konusu olduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

" Suriye'de Palmira bölgesi öyle bir yer ki her taşının korunması gerekir ancak onu imha ettiler. Biz DAEŞ'in karşısındayız. 'Türkiye doğrudan ya da dolaylı bir şekilde tolere ediyor' şeklinde yaklaşımlar söz konusu. Bu bize hakarettir, bu şekilde algılarız. Biz, bütün terör gruplarına karşıyız. DAEŞ gibi ki bu örgüt İslamın yanlış anlaşılmasına sebebiyet vermekte. Onlara tamamen karşıyız. Biz hükümet olarak DAEŞ'in terörist örgüt olduğunu, bu ismin uluslararası toplum tarafından daha bilinmediği zaman da ilk olarak terör örgütü olduğunu ifade eden ülkeyiz 2013 yılında. Suriye tarafında ve Irak'ta yayıldığı görülmekte. Biz o süreçten beri mücadele etmekteyiz.

Ankara, İstanbul'da, Suruç'ta saldırıları söz konusu oldu. Onlara karşı bir çok operasyon söz konusu oldu ve Türkiye'nin bombardımanıyla Suriye'de birçok noktaları vuruldu ve Türkiye'nin tutumu bu konuda çok açık ve bizim Musul'un çevresinde askeri varlığımız söz konusu ve DAEŞ'e karşı mücadele için oradalar. DAEŞ'e karşı varlığımızı sorgulayıp eleştiriyorlar. Burada anlaşılmayan bir yaklaşım da söz konusu. İslam'a, Müslümanlara yönelik en büyük tehdit DAEŞ ve Türkiye'ye karşı büyük bir tehdit. Bir de hepimize karşı bir tehdit ve zorluk."

Türkiye'de 2,5 milyon Suriyeli mültecinin bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin 100 yıldan bu yana mültecilerin sığındığı bir ülke olduğunu vurguladı.

Konuya ilişkin örnekler veren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"1900'lerin başında Polonya'dan Türkiye'ye gelen mülteciler söz konusuydu. Şimdi İstanbul'da bizim Polonya köyümüz var, Polonezköy. Macaristan'tan gelen göçmenler söz konusuydu. Kütahya'da halen Macar tarzı evler söz konusu köyde. Bu süre içerisinde 1490'lı yıllardan bu yana Türkiye'ye Yahudiler göçüp gelmiş durumda, oradaki baskılardan gelmiş olan Yahudiler söz konusu. Boşnaklar Miloseviç'in zulmünden sonra Türkiye'ye geldi ve Kürtler Saddam'ın zulmünden sonra Türkiye'ye sığınmışlardı. Bu bizim kültürümüzün bir parçası Anadolu, Türk kültürünün bir parçası. Elbette ki bu çerçevede Türkiye'nin mültecilere ev sahipliği yapan en önemli ülke olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye'de bu kadar mülteci varken, herhangi bir mülteci karşıtı gösteri söz konusu olmadı. Bunu ifade etmeliyiz her zaman. Çünkü kültürümüz, baskılara maruz kalmış olan insanları kendi içerisine alma konusunda bir geçmişe, bir kültüre sahip ve entegrasyonu gerçekleştirmek konusunda."

Kaynak: AA / Güncel

Ahmet Davutoğlu İstanbul Suriye Paris Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title