Haberler

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’de terör olayları karşısında 3 farklı tavır sergilendiğini söyledi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de terör olayları karşısında 3 farklı tavır sergilendiğini söyledi. Davutoğlu, "Bir, bu acıyı sahiplenenler ve sorumluluk üstlenenler. İki, acının sebebini başkasının üstüne atarak bir kutuplaştırma yapmak isteyenler ve acıyı çalanlar. Bu HDP'nin sürdürdüğü politika. MHP'nin belli ölçülerde sürdürdüğü politika. Üç, sorumluluktan kaçan, gözlemci olarak dışarıdan yorum yapan yaklaşım. Bu da CHP'nin Özellikle de Sayın Kılıçdaroğlu'nun sürdürdüğü yaklaşım" dedi.

Başbakan Davutoğlu, TGRT Haber canlı yayınında "Başbakan Özel" programında TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan ile İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol'un gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

99 kişinin hayatını kaybettiği Ankara Garı'ndaki patlamanın ardından muhalefetten gelen "Patlamanın arkasında devletin olduğu" iddialarına yanıt veren Davutoğlu, "Türkiye contra gerillanın olduğu 70'lerin Türkiyesi değil ya da 80'lerin, 90'ların Türkiyesi, JİTEM'in Ergenekon'un olduğu bir Türkiye değil. Dikkat ediniz AK Parti döneminde faili meçhul kalmış hiçbir olay yoktur. Failinin tespiti konusunda çok etkin bir politika yürütülmüş ve failleri mutlaka hukuk önüne çıkarılmıştır" dedi.

"BENZER BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

Danıştay saldırısının yaşandığı dönemde de devletin suçlandığını hatırlatan Davutoğlu, "Şimdi unuttuk bunların hepsini. Nasıl o gün devlet suçlanmıştı, AK Parti suçlanmıştı, oraya giden bakanlarımıza ağır hakaretler yapılmıştı. Ne çıktı Danıştay saldırısının arkasından? 2006 yılında AK Parti mi çıktı yoksa AK Parti'yi zayıflatmak isteyen aktörler mi çıktı? Şimdi benzer bir durumla karşı karşıyayız" ifadesini kullandı.

"7 HAZİRAN ÖNCESİ DİYARBAKIR SALDIRISI KİME YARADI?"

Geçmişte yaşanan olaylara bakıldığında 1 sene sonra gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemek için başlatılan bir terör silsilesinin arka planında Hrant Dink olayının yaşandığını anımsatan Davutoğlu, "Bir takım kişiler yine meydana çıktı yine devlet ve AK Parti'yi suçlayan açıklamalar yaptılar. Anlaşıldı ki şimdi baktımızda geriye 2007'de bir AK Partili'nin Cumhurbaşkanı olmaması için yani E-muhtıra'ya falan baktığınızda ülkede bir kaos ortamı çıkarıp bir takım gizli odaklar bunu yaptılar. Şimdi de birçok olayda da biz bunu yaşadık. 7 Haziran öncesi Diyarbakır saldırısı, devleti suçladılar değil mi? Peki 7 Haziran öncesi Diyarbakır saldırısı kime yaradı? Çok açık" diye konuştu.

"15 GÜN SONRA SEÇİME GİDİYORUZ, AK PARTİ'NİN BİR KAOSTAN MENFAATİ OLABİLİR Mİ?"

"Devlet" kavramının herkesi içine alan bir mekanizma olduğunu belirten Davutoğlu, "Muhalefet partileri de devlet dediğimiz yapının içinde protokolde yeri olan, anayasal konumları olan yapılardır. Hiç kimse bu anlamda devleti kendisinin dışında bir yapı gibi göstermemeli. Demokratik toplumlarda devlet, halkın seçtiği meşru hükümetin güç kullandığı ortak kamunun otoritesini temsil eder. 'Derin devlet' gibi bir yapı olarak görmemek lazım. Peki 7 Haziran öncesi Diyarbakır saldırısında AK Parti'nin menfaati var mı? Şimdi herkese soruyorum, 15 gün sonra seçime gidiyoruz, AK Parti'nin bir kaostan menfaati olabilir mi? Hadi en kötü senaryoyu teorik olarak masaya koyalım -hani bunların iddia ettiği- devletin bunda ne menfaati olabilir, ne elde edebilir devlet denilen yapı ya da AK Parti bundan bir menfaat elde edebilir mi? Niye yapmış olsun. Bir eli kanlı insanlar değiliz. Hadi onlar bir takım şeylere inanıyorlar. Demirtaş'ın dünkü açıklamasında vurguladığı şey 'katil devlet' diye. Aynaya konuşması lazım" ifadelerini kullandı.

TERÖR OLAYLARINDA SERGİKLENEN ÜÇ TAVIR

Türkiye'de yaşanan terör olayları karşısında üç tavır sergilendiğine dikkat çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bir, acıyı sahiplenenler ve sorumluluk üstlenenler. Nerede olursa olsun acıyı sahiplenen ve sorumluluk üstlenenler. Diğer ekstrem nokta, acının sebebini başkasının üstüne atarak bir kutuplaştırma yapmak isteyenler ve acıyı çalanlar, 'Acı benim acım' deyip o acıyı hissedecek her çevreyi karşıya koyup bir provokasyonlar yapanlar. Bu da HDP'nin sürdürdüğü politika. MHP'nin belli ölçülerde sürdürdüğü politika. Çünkü bir şehit cenazesi oluyor, biz oradayız ve acıyı paylaşıyoruz. Hiçbir şehidimiz yok ki biz acıyı paylaşmayalım. Biz acıyı paylaşıyoruz MHP acıyı çalmaya çalışıyor. Bu olayda ölen kim olursa olsun, hangi partiye mensup olursa olsun, HDP'li de olsa Türkiye'de en aşırı sol yapıdan da gelmiş olsa biz o acıyı paylaşıyoruz ve 'O acı bizim acımızdır' diyoruz, HDP ise o acıyı çalıyor. ve kendisine mal ederek kendisi dışındaki herkesi, devleti öyle görüyor. Karşı tarafta siyasal olarak kim varsa onu suçlayarak acıyı kendisine mal etmeye çalışıyor, istismar ediyor. Birisi şehit cenazelerimizin acısını diğeri bu tür toplumsal olaylarda işte Suruç'ta ya da Ankara'da kaybettiğimiz vatandaşlarımızın acısını... Bir başka üçüncü yaklaşım var, o da sorumluluktan kaçan, gözlemci olarak dışarıdan yorum yapan yaklaşım. Bu da CHP'nin özellikle de Sayın Kılıçdaroğlu'nun son dönemde.

Tamam, 'şu yapılsın, bu yapılsın' peki şu soruyu ben sorma hakkında sahip değil miyim? Anayasa size bu hükümete katıl emri verdi, yemin ettiğiniz Anayasa söyledi. MHP ve CHP niye bu olayların içinde bu sorumluluğu almadı, bu da sorumluluktan kaçan tutum. Genel doğruları söyleyeceksiniz, elinizi taşın altına koymayacaksınız ve sorumluluktan kaçacaksınız. Peki biz ne yapıyoruz, bakın şu ana kadar hiçbir AK Partili herhangi bir acıyı dışlamadı, 'Bu onların acısıdır, bizi ilgilendirmez' demedi, kimin acısı varsa onu sahiplendik ve hiçbir zaman da sorumluluktan kaçmadık. Seçimlere doğru giderken en sorumlu, en birleştirici açıklamalar kimden geliyor? Biz bu açıklamaları yaparken sanki ortada şuanda bir AK Parti hükümeti ki ben bu hükümetin sorumluluğunu Başbakan olarak üstleniyorum. 'Bu hükümet AK Parti hükümeti değildir' derken sorumluluktan kaçmak için değil diğerlerinin bu sorumlulktan kaçtığını göstermek için. Öyle bir tavır sergiliyorlar ki şimdi iki bakan hakkında yorum yapıyorlar. Öyle bir hava vermek istiyorlar ki bu iki bakan AK Partili bakan. Hayır, bu iki bakan tarafsız -bu da bakanlarımızı tenkit etmek için değil hukuki konumlarını söylemek için- ve anayasal sorumluluğunu gereğini yapmış, devlet görevi yürüten bakanlar. Siz niye yapmadınız anayasal sorumluluğun gereğini, neden bu hükümette bir CHP'li bir bakan yok, neden gönderdiğimiz mektuplara... Bir mektubu özellikle zikredeyim, bir CHP'li bakana yazdığım. Her satırında şunu demeye çalışıyor: 'Aslında ben bunu kabul ederdim, bu bir görevdir ama ne yapayım ki Genel Merkez'in böyle bir kararı var.' Bu mahalle baskısıyla sorumluluktan kaçtınız, seçime ülkeyi götürme sorumluluğunu biz üstlendik. Şimdi kenardan yorum yapıyorsun. Ben bunu Kılıçdaroğlu ile buluştuğumuzda da söyledim. 'Keşke bu hükümette siz de olsaydınız da bu konuları beraber konuşuyor olsaydık.' Ama yok, gelmeyecekler, hükümete katılmayacaklar, dışarıdan yorum yapacaklar, en kötüsü de ortak acımızı unutturacaklar."

"HALK SOKAĞA DÖKÜLSEYDİ 'KATİL DEVLET' SÖYLEMİNİ DEVAM ETTİRİRDİ"

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eleştirilerine yanıt veren Davutoğlu, "Olay olmuş, benim o anda düşündüğüm 'Bu olayın sonucunda ne kazanır, ne kaybeder' değil hangi hastanede kan var, hangi hastanede yaralı nereye gidecek. Cenazeleri nasıl derleyeceğiz... Bizim düşündüğümüz bu. Bir an dahi AK Parti bundan ne kazanır ne kaybeder diye düşünmedik ama aynı dakikalarda o vatandaşlarımızın cenazesi yerde yatarken Demirtaş ve avanesinin düşündüğü 'Ben buradan nasıl siyasi rant elde ederim, AK Parti'yi nasıl suçlarım, devleti nasıl suçlarım.' Herkes dedi. Gün geçince 128 kişi diye şey açıkladılar, sonra özür dilediler. Şimdi 'Devlet demedik, şunu dedik.' ya açık, her şey konuşulmuş, belli. Herkes dedi. Peki ben o dakikalarda ise acaba Sayın Kılıçdaroğlu'nu, Sayın Bahçeli'yi, Sayın Demirtaş'ı toplayabilir miyim diye onun telaşı içindeyim, bir araya gelir miyiz diye" ifadelerini kullandı.

"SENİN TANIDIĞIN DEVLET DEMİRTAŞ, 90'LI YILLARIN DEVLETİ DEĞİL"

"Bu kadar ucuz bir siyaset olabilir mi?" diye soran Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Devleti suçlayacak, bizler kelepçelenecekmişiz. Kendisi teröre verdiği destek dolayısıyla hukuk önünde de halk önünde de nasıl hesap vereceğini düşünmeli. Bizim her konudaki açıklamamız da tutumumuz da ayan beyan ortada. Dolayısıyla bu geri adımlar tamamıyla halkı aldatmaya dönük hamleler. O anda onun düşündüğü olsaydı yani 'katil devlet' dedi ya. 'Katil devlet' dedikten sonra binlerce, onbinlerce insan sokağa dökülseydi, Diyarbakır'da, Van'da, İstanbul'da, Ankara'da eski söylemini devam ettirirdi. Fakat bizim halkımız öyle basiretli bir halk ki bunun bu provokasyonuna, bu oyununa gelmedi. Şimdi provokasyonu tutmayınca geri adım atmaya çalışıyor. O senin tanıdığın devlet Demirtaş, 90'lı yılların devleti değil ama o senin bildiğin PKK aynı kanlı örgüt, bebek cinayeti işleyen aynı kanlı örgüt. Çık ona karşı önce kelepçelenecek birileri varsa bu halka bu zulmü yapan terör örgütünün unsurları ve kelepçelenecekler. O terör örgütünün unsurları birer birer kelepçelenip halkın önüne çıkıp hesap verecekler. Sen onlara soramadığın hesabı bana sormaya kalkarsan, beraber yaptığımız alanda provokasyon yapmaya kalkarsan cevabı halktan alırsın. Geri adım atmasının sebebi bu yoksa samimiyetinden ve iç muhasebe yaptığından, doğru söylediğinden değil. Açık söylüyorum, 9 dakika sonra 10.04'te olay olur, 9-10 dakika sonra onların ne konuştukları ortada. Şimdi herkesin burada sorumlu davranması lazım." - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika

Kemal Kılıçdaroğlu Ahmet Davutoğlu Ak Parti Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

title