Haberler

Bakanlar Kurulu Açıklaması (2)

Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Terör Olayları ile Cumhurbaşkanlığı Seçimi Arasında Bağlantı Kurmanın Doğru Olmadığını Belirterek, "Bununla Terör Arasında Bağlantı Kurmak ve Bu İki Konuyu Yan Yana Getirmek Bence Vatandaşın Zihnini Karıştırır" Dedi.

Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, terör olayları ile cumhurbaşkanlığı seçimi arasında bağlantı kurmanın doğru olmadığını belirterek, "Bununla terör arasında bağlantı kurmak ve bu iki konuyu yan yana getirmek bence vatandaşın zihnini karıştırır" dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda bir kanun tasarısının görüşüldüğünü, bunun bankacılık işlemi yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan İmar Bankası'nca devlet iç borçlanma senedi satışı adı altında toplanan tutarların ödenmesi ve kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkındaki kanun tasarısı olduğunu ifade etti. Toplantıda özellikle dış politika ve güvenlik konularını konuştuklarını ifade eden Çiçek, Türkiye'nin dış politikada öncelikli konularının başında Irak konusunun geldiğini söyledi. Hükümetin Irak konusuna bakışı ve bunu sürekli gündem maddesi olarak ele alışının sebebinin başka ülkelerden farklı olduğunu kaydeden Çiçek, "Biz Irak'ın zenginliği veya oradaki bir kısım iştah kabartan imkanları dikkate alarak Irak meselesiyle ilgilenmiyoruz. Sömürgeci bir anlayışla biz Irak meselesine bakmıyoruz. Etnik bir noktadan hareketle de bakmıyoruz. Irak meselesine bakışımızın birinci temel nedeni, bu ülke bizim komşumuzdur. Orada meydana gelen her türlü olumsuz gelişme Türkiye'yi yakından ilgilendirmektedir ve rahatsız etmektedir. İster olaylar, ister açıklamalar. Biz orada savaşa girmedik. Doğrudan oradaki ihtilafın tarafı değiliz. Ama en çok vatandaşı orada hayatını kaybeden ve oradan beslenen terör sebebiyle en çok rahatsız olan ve bunun bedelini ödeyen bir ülkedir" diye konuştu.

Türkiye'de can alan etnik terörün beslenme kaynağının Irak olduğunu ve bunu artık bilmeyen kimsenin kalmadığını dile getiren Çiçek, kimsenin bu noktada şu veya bu şekilde beyanda bulunmasının hiçbir anlamı olmadığını vurguladı. Türkiye'nin kendi milli hudutları içinde huzuru, asayişi, dirliği ve düzeni sağlaması noktasındaki tehdit Irak'tan geldiği için bu meseleyle ilgilenmek mecburiyetinde olduklarını ve sonuna kadar da ilgileneceklerini belirten Çiçek, başbakanın ve Dışişleri Bakanlığı'nın bazı açıklamalarla ilgili Türkiye'nin görüşlerini ifade ettiklerini, Bakanlar Kurulu'nun da bu görüşlerin arkasında olduğunu kaydetti. Çiçek, bugün Dışişleri Bakanlığı'nın Irak'a terörle mücadele konusundaki sorumluluklarını hatırlatan bir notayı verdiğini söyledi.

Çiçek, toplantıda güvenlik konuları üzerinde de durduklarını kaydederek, baharın yaklaşması ve başkaca sebeplerle terör olaylarında meydana gelen gelişmelerin bugün Bakanlar Kurulu'nda bütün boyutlarıyla konuşulduğunu ifade etti. Konunun yarın da Milli Güvenlik Kurulu'nda gündeme geleceğini bildiren Çiçek, ondan sonra ilave alınması gereken tedbirler neyse bu adımları atmaya kararlı olduklarını dile getirdi. Çiçek, "Terör konusunda hükümet, siyaseten yapılması gereken şey neyse hepsini yapmakta kararlıdır. Bunun bilinmesinde fayda var. Terör olaylarının arkasında dış boyut olmasa zaten bu örgütler yaşamaz. Meselenin büyüklüğü ve karmaşıklığı dikkate alınarak Türkiye kendi imkanları içinde alınabilecek tedbirler neyse bunları yeni baştan gözden geçiriyor. İlave tedbirler almak gerekecekse bunları da alacaktır" dedi.

"BAŞBAKAN HAFTA SONUNDA ALMANYA'DA BU KONUYU KONUŞACAK"

Türkiye ne zaman içe dönük meseleleri gerektiğinden çok daha fazla tartışsa dışarıda önemli gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Çiçek, dışarıda olup bitenlerin dikkatlerden kaçmaması gerektiğini söyledi. AB'nin bir çerçeve karar taslağı hazırladığına işaret eden Çiçek, taslağın bu ayın 18-19'unda gündeme geleceğini hatırlattı. Bu taslağın soykırım inkarını ceza hükmüne bağlayan bir düzenleme olduğunu ifade eden Çiçek, öngörülen cezanın 1 ila 3 yıl olduğunu belirtti. Son 5-6 aydır Türkiye'nin gündemini en çok meşgul eden hususun ifade özgürlüğünün kısıtlandığı eleştirileri olduğuna işaret eden Çiçek, bu getirilen taslağın hem ifade özgürlüğünü, hem de bilimsel özgürlüğü temelinden ortadan kaldıran bir taslak olduğunu açıkladı. Çiçek şunları kaydetti:

"Geliyorlar Ankara'da, İstanbul'da veya Brüksel'de 'ifade özgürlüğü AB'nin temelidir' diyorlar. Sizin tarihi olayları araştırma imkanınız bunun sonucunda ortadan kalkacaktır. Çünkü siz bu yasaya aykırı bir çalışma yapıyorsanız onu yapma şansızın yok. Yapsanız bile bunu ifade edemeyeceksiniz. Ben geçen hafta Almanya ile bu konuyu konuştum. Dışişleri Bakanımız konuştu. Sayın başbakanımız bu hafta sonu Almanya'ya gittiğinde konuşacak. Bu konuya kamuoyunun ilgisini çekmek istiyoruz. Hükümet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Bu son derece yanlış bir tasarıdır. BM sözleşmesini dışlayan bir taslaktır."

Bugüne kadar tarihte meydana gelen olayların soykırım olarak kabul edilip edilmemesine Uluslararası Adalet Divanı'nın karar verdiğini hatırlatan Çiçek, getirilen bu taslakla uluslararası mahkeme kararı aranmaksınız bir devlet kurumunun bir tarihi olayı soykırım kabul etmesinin bu taslağın kapsamı içine girebileceğini söyledi. Çiçek, hükümet olarak bunun yanlışlığını, ilişkilerde meydana getirebileceği sakıncaları, yeni tartışmaların Avrupa açısından gündeme gelebileceğini ifade etmek istediklerini belirtti.

Çiçek, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Çiçek, terör olaylarının artmasının nedenleri arasında Cumhurbaşkanlığı seçiminin bulunup bulunmadığı sorusu üzerine, "Terör olayları ile içerdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi arasında bağlantı kurmak ne kadar doğru olur? Keçi can derdinde, kasap et derdinde gibi birşey. İnsanların hayatı herşeyin üzerindedir. Cumhurbaşkanı seçilecekse bunun usulü belli, zamanı belli, yöntemi belli. Bununla terör arasında bağlantı kurmak ve bu iki konuyu yan yana getirmek bence vatandaşın zihnini karıştırır. Bunu çok doğru bulmam. İkisi ayrı şeylerdir. Bunun usulü, kimlerin aday olabileceği belli. Bunu günlerce tartışmak ve terör olayları ile arasında bağlantı kurmak doğru olmaz. Anladığım kadarıyla öyle bir süreçten geliyoruz ki bunları yan yana getirebiliyoruz" şeklinde konuştu.

Çiçek, Cumhurbaşkanı Sezer'in Atatürkçü Düşünce Derneği'ne Cumhurbaşkanlığı bütçesinden yüklü miktarda para gönderdiği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine, bu haberi okumadığını kaydetti. Cumhurbaşkanının böyle bir tasarrufta bulunup bulunmadığını bilmediğini dile getiren Çiçek, Cumhurbaşkanlığı'ndan bir açıklama gelmediği sürece de yazılan haberlere göre bir değerlendirme yapmanın makamın saygınlığı açısından doğru olmayacağını söyledi. Zaman zaman basında yer alan haberlerin eksik olduğunu bildiklerini kaydeden Çiçek, "Herhalde bu yazılan haberler yüksek makamca da okunmuştur. Kendileri kamuoyuna bir açıklama yapacaklardır. Zaten bahsedilen bir dernekle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı'nın bir incelemesi vardır. Varsa o incelemenin sonucunda ortaya çıkabilir" dedi.

Çiçek, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı emekli Oramiral Örnek'in günlüğüne ilişkin olarak başbakanın savcıları göreve davet ettiğine ancak savcıların henüz harekete geçmediğine ilişkin bir soruya ise şu karşılığı verdi:

"Adalet Bakanı olarak bu konuyu değerlendirmem söz konusu olmaz. Eskiden kamuoyunda bir konu gündeme gelir, savcılar o konuyla ilgili dava açmazlarsa Adalet Bakanı'nın yetkisi vardı. O yetki artık yok. Savcıların bir işlem başlatmadığı yönündeki bilgi eksiktir. Evvela Bakırköy Başsavcılığı'na bir müracaat var. Bir siyasi parti başkanı Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurmuş. O da işin gereğini yapıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bu iddia edilen hususlarla ilgili bir soruşturma yapıyor. Sonucunu hep beraber göreceğiz. Hazırlık soruşturmaları gizli olduğu için birşey yapılmıyormuş gibi gözüküyor olabilir. Başsavcılık takdir ederse bu konuyla ilgili bir açıklama yapılır, kendileri izah edebilirler. Ama bir soruşturma var."

Çiçek, hükümetin Barzani sorununu ortadan kaldırmak için somut bir planı olup olmadığının sorulması üzerine, başbakanın ve Dışişleri Bakanlığı'nın bir açıklama yaptıklarını, bu açıklamaların satır aralarına iyice bakılması gerektiğini söyledi. Irak'a bir nota verildiğini kaydeden Çiçek, "Bunlar hemen defaten olacak şeyler değil. Devlet soğukkanlı olarak yapılması gereken neyse gereğini yapıyor. Yavaş yavaş. Bugün nota verildiğini söyledim. Arkasından başka gelişme olursa onu da göreceğiz. Ona bir cevap vereceklerdir herhalde" diye konuştu.

"KİMİN NE BİLGİSİ VARSA SAVCIYA SÖYLER"

Çiçek, Dışişleri Bakanı Gül'ün darbe planını önceden bildiklerini açıkladığının hatırlatılması ve 'Sizin de bu teşebbüslerden haberiniz oldu mu, olduysa önlemeye yönelik ne gibi adımlar atıldı?' sorusunun yöneltilmesi üzerine şunları kaydetti:

"Bu soruşturma konusu olduğuna göre kimin ne bilgisi varsa ilgili savcıya söyler. Savcılar da gerekli soruuşturmayı yaparlar. Artık soruşturma safhasına girdiğimize göre artık bu konuda konuşacak olan, iddianamesiyle, yaptığı işlemlerle konuşacak olan bence ilgili savcılıktır. Onun çalışmalarını, soruşturmasını beklememiz lazım."

Çiçek, basın mensuplarının İmar Bankası ile ilgili tasarı hakkında daha ayrıntılı bilgi istemesi üzerine, devlet iç borçlanma senedi ile alakalı olarak daha önce mahkemelerce verilen sayısız kararlar bulunduğuna işaret etti. Bu kararların gereğini yerine getirmek üzere açılmış davalar bulunduğunu kaydeden Çiçek, bunların sayısının binleri bulduğunu belirtti. Çiçek, bu kararlar çerçevesinde devlet iç borçlanma senedi satışı adı altında toplanan tutarların ödenmesi hakkında kanun tasarısının hazırlandığını söyledi. Çiçek, "Bir ödeme yapılacaksa bunun hukuki altyapısının gerçekleştirilmesi gerekir. Kanunun düzenlenmesine esas olan husus, mahkemelerin verdiği kararlardır. Bu kararların gereği yerine getirilecek. Neticede 5 kişinin alacağı da olsa kanuni bir düzenleme yapmak gerekiyor" diye konuştu.

Çiçek, terörle mücadele konusunda alınacak ek tedbirlere ilişkin soru üzerine, hükümetin yapılması gereken ne varsa her türlü adımı atmaya kararlı olduğunu vurguladı. Geri kalan kısmın ilgili birimlerin biraraya gelip yapacakları toplantılarda değerlendirileceğini kaydeden Çiçek, açıklanması gereken hususların karar haline geldiğinde açıklanacağını duyurdu.

Çiçek, ana muhalefet partisinin cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 aranmaması halinde Anayasa Mahkemesi'ne gideceği yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, bu sorunun daha önce de kendisine sorulduğunu, kendisinin de bunun çok postmodern bir yorum olduğunu söylediğini anımsattı. Çiçek, "Bugün hukuk zorlanarak bir yorum getirilmeye çalışılıyor. Bu çok postmodern bir yorumdur. Hukuki bir yorumdan ziyade ideolojik ve siyasidir. İdeolojik ve siyasi yorumlara hukuku gerekçe kılmak bence çok doğru olmaz. Bu, hukukun istismarıdır. 16 Nisan'da bu süreç başlıyor. Türkiye her zamanki gibi cumhurbaşkanını seçecektir" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin enerjisini başka konulara harcaması gerektiğini ifade eden Çiçek, 301. maddenin ifade özgürlüğünü kısıtladığını söyleyen dış çevrelerin önemli bir kısmının şimdi 'soykırım yapılmamıştır' denilmesini hapis cezasına bağlayan bir taslak üzerinde çalıştığını hatırlattı. Çiçek, Türkiye'nin bu konulara biraz daha fazla dikkat kesilmesi gerektiğini vurguladı.

Çiçek, Bakanlar Kurulu'nun önümüzdeki hafta Pazartesi günü yapılamayacağının hatırlatılması ve 'Başbakan, Bakanlar Kurulu üyelerine veda etti mi?' sorusu üzerine, "Pazartesi günü sayın başbakan, Almanya'da başbakan sıfatıyla bulunacak. Yapılmamasının sebebi odur. Yoksa yapılmayacak değil" dedi.

(ZÇ-OK-OK-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title