Haberler

Bakan Babacan Fransa'ya Gitti

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'yi AB'ye Üyelik Sürecinde Yıldırmak İsteyenler Olduğunu Belirterek, "'Ah Türkiye Kendi Kendine Vazgeçse de Biz de Rahat Etsek' Diyenler Var. Ancak Bu Tür Yaklaşımlar Bizi Kesinlikle Yıldırmayacaktır. Kararlılığımızdan da Asla En Küçük Bir Taviz Bile Vermeyeceğiz" Dedi.

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'yi AB'ye üyelik sürecinde yıldırmak isteyenler olduğunu belirterek, "'Ah Türkiye kendi kendine vazgeçse de biz de rahat etsek' diyenler var. Ancak bu tür yaklaşımlar bizi kesinlikle yıldırmayacaktır. Kararlılığımızdan da asla en küçük bir taviz bile vermeyeceğiz" dedi.

Babacan, yarın yapılacak Filistin'e Bağışçılar (Donörler) Konferansı'na katılmak üzere Fransa'ya gitti. Hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda bir basın toplantısı yapan Babacan, Türkiye'nin Ortadoğu barış sürecine yön veren ülkelerin başında geldiğini belirtti. Fransa'daki bu toplantının amacının 90 uluslararası kuruluş ve ülkenin katılımıyla Filistin'in sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturulması olduğunu ifade eden Babacan, barış süreciyle ilgili bazı kaygılarının da olduğunu söyledi. Bu

kaygıların başında İsrail'in Doğu Kudüs'te ilave yerleşimlerin iskana açılmasıyla ilgili tek taraflı açıkladığı konunun geldiğini ifade eden Babacan, ikinci kaygılarının ise Gazze'deki son gelişmeler olduğunu söyledi. Bu kaygılarını en üst düzeyde muhataplarına bildirdiklerini kaydeden Babacan, "Barış sürecine kimsenin gölge düşürmemesi gerekiyor" dedi. Türkiye'nin 1995'den beri Filistin'e yardım ettiğini ve bu yardımların 30 milyon doları aştığı söyleyen Babacan, yarınki konferansta Türkiye'nin ne kadar

ilave yardım yapacağını açıklayacaklarını dile getirdi.

Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde yaşanan son gelişmelere de değinen Babacan, Cuma günü Brüksel'de yapılan AB Zirvesi'nde 10 Aralık Pazartesi günü Bakanlar Konseyi'nde alınan kararların tekrar tartışmaya açılmadan aynen onaylandığını hatırlattı. Bununla ilgili dün akşam Zirve ile ilgili bildiri ellerine geçer geçmez yazılı bir açıklama yaparak Türkiye'nin bu kararla ilgili tepkisini ortaya koyduklarını belirten Babacan, şunları kaydetti:

"AB süreci bir sabır sürecidir, bir sebat sürecidir. Bu süreçte hamasete yer yok, fevri hareketlere yer yok. Yine bu süreçte duygusal tepkilerin yeri yok. Her adımda her an mutlaka rasyonel hareket etmemiz, rasyonel tepkiler vermemiz gerekiyor. Tabii bizi bu süreçte yıldırmak isteyenler var. 'Ah Türkiye kendi kendine vazgeçse de biz de rahat etsek' diyenler var. Ancak bu tür yaklaşımlar bizi kesinlikle yıldırmayacaktır. Kararlılığımızdan da asla en küçük bir taviz bile vermeyeceğiz."

"AB ÜLKELERİ 'BÜYÜK ÜLKE' GİBİ DAVRANSIN"

Bugünlerde AB konusu üzerinden popülizm eğilimleri olduğunu belirten Babacan, hiç kimsenin bunu yapmaması gerektiğini söyledi. Babacan, "Benim bu mesajım, hem bizim sürecimizle ilgili sıkıntı çıkaran ülkelere hem de kendi içimizde Türkiye'deki bazı çevrelere. Hamaset siyaseti bugünün dünyasında artık bir siyaset tarzı değildir. Her an akıllı hareket etmeliyiz. Biz büyük bir ülke nasıl davranırsa, büyük bir ülkeye yakışan bir davranış, bir tarz içerisinde olmak zorundayız. Ve bunu bazı AB ülkelerine de

özellikle tavsiye ediyoruz. Biz büyük ülke ne demek biliriz. Tüm AB ülkelerinin de büyük ülkelere yakışan şekilde hareket etmeleri gerektiğini vurgulamak istiyorum" diye konuştu. Devlette devamlılığın esas olduğunu vurgulayan Babacan, "Hükümetlerin değişebilir, ancak devlette devamlılık esastır. Hiç kimsenin 'Bu taahhütler önceki hükümet döneminde verilmiştir, beni bağlamaz' diyemez. Dolayısıyla hükümetlerin değişmesi hiçbir Avrupa Birliği ülkesinin daha önce verilen tavizlerin bozulacağı anlamına

gelmez, gelmemelidir" dedi.

Babacan, bütün AB ülkelerinden devlet adına atılmış imzalar varsa, bunların arkasında durmalarını istediklerini de kaydetti.

"HEDEFİMİZİ AŞINDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR"

Hukuki açıdan bakıldığında Türkiye'nin tam üyelik hedefinin sapasağlam durduğunu belirten Bakan Babacan, "Tam üyelik hedefinde hukuki açıdan herhangi bir gevşeme, herhangi bir zayıflama yoktur. Bizim AB müzakere sürecimiz işlemektedir. Bunun hedefi de tam üyeliktir. Zaten alınan kararlarda, Müzakere Çerçeve Belgesi'ne yapılan atıflar da, bunu hukuki açıdan sapasağlam ortaya koymaktadır. Burada konu hukuki değil, siyasi bir meseledir. Ve bizim AB'ye tüm üyelik hedefimizin aşındırmaya çalışan bazı çabalar

vardır. Ancak bu çabalar başarılı olamamıştır. Bizim kararlılığımda en ufak bir gevşemeye sebep olmamıştır, olamayacaktır. Tabi biz gerektiği zaman çok daha farklı tepkiler de ortaya koyarız. Bunu koyduk da zamanında. Hatırlarsanız 3 Ekim 2005 Müzakere Çerçeve Belgesi'nin kabulü günü, 'ayrıcalıklı ortaklık' alternatifi de belgelerde göründüğü için akşam saat 6-7'ye kadar uçağımız bekledi. Buradan hareket etmedik. 'Bu kelimeler çıkmadıkça biz bu işe başlamayız' dedik. O duruşumuz aynen geçerlidir. Yani tam

üyelik hedefimizle ilgili hukuki herhangi bir gevşeme olduğu anda Türkiye, gerçek anlamda çok farklı bir tepki ortaya koymasını bilir. Bunu defalarca yaptık."

"TÜRKİYE'NİN MÜZAKERE SÜRECİ RAYINDADIR"

Akil Adamlar konusuna da değinen Babacan, Ekim ayında 2 faslın açılması gerektiğini, bu fasılların açılmasıyla ilgili Fransa'nın farklı bir tutumu olduğunu hatırlattı. Önce Akil Adamlar Grubu'nun kurulmak istendiğini daha sonra bunun Düşünce Grubu halini aldığını belirten Babacan, Cuma günü bu grubun görev tanımının netleştiğini söyledi. Bu Düşünce Grubu'nun görev alanının Avrupa'nın sınırları ve Türkiye'nin üye olup olmaması konusu olmaması gerektiğini açıkça ifade ettiklerini belirten Babacan, "Eğer bu

Düşünce Grubu'nun görev tanımı Türkiye konusunu tekrar tartışmaya açmak haline gelirse, bizim artık o fasılları açmakla ilgili falan bir derdimiz olmaz. O zaman bizim tutumumuz çok daha farklı olur. Biz bunu tekrar tekrar tartışmaya açacak herhangi bir sürece kesinlikle karşıyız. Bu bizim için vazgeçilmez bir konudur. Onun için bu grup ancak ve ancak AB'nin geleceğiyle ilgili farkı şeyler konuşabilir. Ama sınırlar ya da Türkiye konuşulur ise o zaman bu bizim için kabul edilmez' dedik ve sonuçta da bu

Düşünce Grubu'nun görev tanımı olsun, çalışma şekli olsun bizim arzu ettiğimiz istikamette netleşmiştir" diye konuştu.

Son dönemde AB'de çok enteresan bir tabloyla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Babacan, kurucu iki ülkeden biri olan Almanya'nın, Alman Şansölyesi'nin açık açık Türkiye için ayrıcalıklı ortaklık tercihi olduğu ifade ettiğini hatırlattı. Fransa'nın Cumhurbaşkanı'nın da Türkiye'nin üye olup olmamasıyla ilgili çok keskin görüşleri olduğunu belirten Babacan, "Fakat buna rağmen de süreç devam etmektedir. Türkiye'nin tam üyelik hedefi orada durmaktadır. Türkiye'nin müzakere süreci rayındadır. Bu sürecin

devam etmesini sağlıyor olmak, bütün bu zorluklara bu siyasi engellemelere rağmen açıkçası kolay bir gelişme değildir. Bu, hükümetimizin ve Türk diplomasisinin verdiği mücadelenin sonucudur" şeklinde konuştu.

(MÜG-MAY-NÇ-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Dünya

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title