Haberler

Bahçeli: AKP Sadaka Kültürünü Yaygınlaştırdı

AKP'nin Dış Açıkları Borçla ve Sıcak Parayla Finansman Etmeye Çalıştığını Söyleyen Bahçeli, Bunun Hastalığı Uyuşturucuyla Tedavi Etmeye Benzediğini Belirtti. AKP Uygulamalarının Sadaka Kültürünü Yaygınlaştırdığını Kaydeden Bahçeli, Bu Durumun Vatandaşın Ezilmesine Neden Olduğunu Anlattı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2008 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Tasarısı Görüşmeleri'nde hükümete yüklendi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2008 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Tasarısı Görüşmeleri'nde yaptığı konuşmada, AKP'nin 5 yıldır ülke yönetiminde olduğunu, bu süreçte AKP hükümetlerinin "millet öncelikli siyaseti" şiar edindiklerini, "büyüme ve adaletli kalkınma hedeflerini gerçekleştirmeyi" ve "Türkiye'yi bir hukuk devleti haline getirmeyi" amaçladıklarını söylediklerini kaydetti. "İçerde siyasi ve ekonomik güven ve istikrar ortamı, dışarıda da güçlü ve itibarlı bir Türkiye, AKP hükümetleri tarafından bir klişe slogan olarak kullanılmıştır" diyen Bahçeli, Türkiye'nin gerçekleri ve yaşanan gelişmelerin bu sloganların içinin doldurulamadığını, izlenen politikaların fiili sonuçlarının bunların boş bir iddia olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. Bahçeli, "Karşımızdaki gerçek Türkiye tablosuyla, AKP'nin çizmeye çalıştığı pembe tablolar arasındaki fark, gece ve gündüz farkı kadar büyüktür" dedi.

Bütçenin başarısının, mali disiplinle birlikte yapısal reformların gerçekleştirilmesine, vergi geliri performansının artırılarak sürdürülmesine ve kayıt dışı ekonominin azaltılmasına bağlı olduğuna değinen Bahçeli, dar ve sabit gelirlilerin yükünü artıracak adil olmayan tedbirlerden kaçınılmasının bir zaruret olduğunu dile getirdi.

-"HORTUM İSTİSMARI"

"AKP'nin 'hortum edebiyatı ve istismarı' hakkında bir noktaya dikkat çekmek isterim. 22 Temmuz seçimleri öncesinde başta Sayın Başbakan olmak üzere AKP sözcüleri, bu dönemde bankalardaki hortumların önü kesilerek batık bankaların fona devredilmiş olmasını, bunların 57'nci Hükümet döneminde hortumlandığı gibi takdim ederek, en hafif tabiriyle siyasi etikle bağdaşmayan bir saptırmadan medet ummuşlardır" diyen Bahçeli, bu konuda bir karalama kampanyası başlatan AKP'nin, 57'nci hükümet döneminde yolsuzluk operasyonları ile tutuklanan ve mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulan birçok hortumcunun vergi borçlarını vergi barışı kapsamında affetmesinin, kendileri açısından hazin bir ibret vesilesi olarak hatırlanacağını kaydetti.

-KENDİ BAŞARISI ZANNEDİYOR

AKP'nin yeni bir program hazırlamak bir yana devraldığı ekonomik programı dahi hakkını vererek uygulama basiretini gösteremediğini ifade eden Bahçeli, "Hükümet, alması gereken önlemleri zamanında almamıştır. Bunun yerine uluslararası piyasalarda faizlerin düşmesi ve likidite bollaşması gibi dış konjonktür gelişmelerinin ekonomide yarattığı bazı olumlu etkileri kendi başarısı zannederek, sürdürülebilirliği şüpheli başarıları gerçek ekonomik gelişme ve kalkınmaya tercih etmiştir. Türkiye ekonomisi bütün bu yanlış anlama ve uygulamalar neticesinde yeniden aşırı değerlenmiş Türk Lirası, çok yüksek dış açıklar, bunca özelleştirme ve yerli şirketlerin yabancılara satışına rağmen artan iç ve dış borçlar, işsizlik ve yoksulluk sorunlarıyla karşı karşıya kalmıştırÂ…Dış konjonktürün sonsuza kadar olumlu sürmeyeceğini idrak edemeyen Hükümet, uygulaması önceden başlatılan dalgalı kur rejimini de yanlış anlamış ve dalgalı kurun ülkemizi ödemeler dengesi krizlerinden koruyacağını zannetmiştir" dedi.

Bahçeli, gelişmiş ülkelerde yaşanan faiz oranı artışlarının gelişmekte olan ülkelerden sermaye kaçışlarına sebep olacağı ve bu durumun ekonomik istikrarı yok edebileceğinin unutulmaması gerektiğini kaydederek, TL'nin aşırı değerlenmesinden kaynaklanan sanal büyüme, enflasyon düşüşü ve bütçe iyileşmeleri uğruna dış açıklar, artan borçlar, işsizlik ve yoksulluk yaratan hükümetin, döviz kurlarında yaşanacak dalgalanmalar sonucu bütün bu sanal başarıların tehlikeye gireceğini ve gerçekle yüzleşmek zorunda kalacağını bilmesi gerektiğini ifade etti.

DIŞ AÇIKLARIN BORÇLA FİNANSMANI UYUŞTURUCUYLA TEDAVİ GİBİDİR

Bahçeli, AKP döneminde yaşanan ekonomik büyümenin istihdam yaratmadığını anlattı ve şöyle devam etti:

"Türkiye'de ekonominin sıcak paraya ve dış borca bağımlı kılınması bu Hükümetler döneminde dış politikamızın da bir finansman aracı haline gelmesine sebep olmuştur. Hükümetin 2004 yılından itibaren sıcak para girişlerini denetleme yoluna gitmemesi ülkemiz ekonomisini kur hareketlerine aşırı derecede duyarlı hale getirmiş ve Hükümetin elini kolunu bağlamıştır. Yanlış anlaşılan ve uygulanan enflasyon hedeflemesi ülkemizde örtülü bir kur hedeflemesi sistemine dönüşmüştür. Bugün ülkemizde yaşanan enflasyon düşüşü ve büyüme baştan sona aşırı değerlenen TL ve kısa vadeli sermaye girişlerinin bir sonucudur. Bütün bunlardan daha vahim olanı Sayın Başbakanın durumu anlamamakta ısrar ederek TL'nin aşırı değerlenmesinden mütevellit Dolar cinsinden GSMH hesaplarıyla kişi başına gelirin 7 bin Dolarlara çıktığını iddia etmesidir"

-TARIM ÜRÜNLERİNDE BİLE DIŞ TİCARET AÇIĞI VAR

Bahçeli, tarım ürünlerinde bile dış ticaret açığı vermeye başlandığını söyledi. Bahçeli, "Öte yandan Hükümet yoksul kesimlerin gelirlerini artırmadığı halde, zaman zaman yoksulluğun düştüğünü iddia etmektedir ki bunun da temelinde aşırı değerlenen TL vardır. İstihdam yaratmayan, tarımı çökerten, yoksulluğu, dış açıkları ve borçları artıran ekonomik politikaları daha uzun süre sürdürmek isteyen Hükümet, ülkemizin önündeki ekonomik riskleri gerektiği gibi değerlendirememekte ve hatalı politikalarda ısrar etmektedir. Uygulanan ekonomik politikaların bugüne kadar çökmemiş olması bir 'peso problemi' vakasına işaret etmektedir. Önümüzdeki süreçte Türkiye düşük kur yüksek faiz politikalarından vazgeçmediği ve ihracata ve ülkenin döviz cinsinden gelirlerini artırıcı politikalara yönelmediği sürece ne işsizliğin ve yoksulluğun azaltılması, ne borçların ödenmesi ne de dış açıkların kapatılması mümkün olacaktır. Büyük dış açıkların, borçla ve sıcak parayla finansmanı uyuşturucu ile tedavi gibidir ve bu süreçte hastalık tedavi edilmemekte aksine ilerlemektedir." dedi.

-SADAKA KÜLTÜRÜ YAYGINLAŞTI

Son yıllarda ortalama yüzde 7'nin üzerinde gerçekleşen büyümenin nimetlerinin vatandaşa yansımadığını anlatan Bahçeli, 2002 yılında 2 milyon 464 bin kişi olan işsiz sayısının, 2006 yılı itibariyle 2 milyon 446 bin kişi olup, sadece 18 bin kişi azaldığını anlattı. Bahçeli, gerçekte, yoksulluğun son yıllarda nereden nereye geldiğini açıklayan en önemli göstergenin "harcama esaslı göreli yoksulluk oranı"olduğunun altını çizdi. Bahçeli, vatandaşları yoksulluktan kurtaracak politikaların uygulanmadığını, sadece bir kısım ihtiyaçlarının ayni ve nakdi yardımlarla geçici olarak giderildiğini kaydetti. Bahçeli, "Muhtaç durumda olan insanlara dönük uygulamaların, toplumda 'sadaka kültürü'nün yaygınlaşmasına ve 'veren el'e her zaman için sadakat ve minnet borcu psikolojisinin oluşmasına yol açmaktadır. Geçmişte, 'veren el'in devlet olduğu 'alan el' tarafından açıkça bilindiği için, yardım alan kişi 'Allah devlete zeval vermesin' söylemiyle her zaman için sadece devletine bağlılık duygusu içinde olmuştur. Ancak AKP döneminde, yardımı veren el her zaman için AKP ile aynileştirilmiştir. Yüce İslam dininin sosyal dayanışma felsefesini yansıtan 'sağ elin verdiğini, sol el bilmemeli' anlayışı maalesef AKP tarafından yok sayılmış, devlet bütçesinden finanse edilen yardımlar parti kimliğiyle bütünleştirilerek, yoksul insanların minnet duygusu altında ezilmesine yol açılmıştır" diye konuştu.

-MİLLETVEKİLİ DOKUHULMAZLIKLARI

Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda verilen sözler bugüne kadar yerine getirilmediğini söyleyen Bahçeli, "AKP'nin, teftiş kurullarını kaldırma girişiminde bulunarak yolsuzlukla mücadelenin en önemli araçlarından biri olan ve devletin temel fonksiyonları arasında yer alan denetim işlevini yok etmeye kalkışması, yolsuzlukla mücadele konusunda samimiyetsizliklerini açıkça göstermektedir" dedi.

AKP hükümetleri döneminde Türkiye'nin suç ve suçlular cenneti haline geldiğini kaydeden Bahçeli, "Elbette, hiç suç işlemeyen bir toplum düşünülemez. Ancak suç oranları toplumda güven ya da korku duygusunun hakimiyeti konusunda önemli ipuçları vermektedir. Bu rakamlar suç ve suçluların adeta toplumu kuşattığını, vatandaşın can, mal ve namus emniyetinin sürekli bir tehdit altında bulunduğunu, devlet otoritesine olan inancın zedelendiğini ve sokaklarda suçluların hakim olduğunu göstermektedir" dedi.

-DIŞ POLİTİKA İÇLER ACISI

Dış politikada yaşananların içler açısı olduğunu kaydeden Bahçeli, AKP'nin Türkiye'nin milli çıkarlarını ve hassasiyetlerini gözetmediğini, milli davaları Türkiye'nin sırtında bir yük olarak gördüğünü ve dış politikayı "ver-kurtul", "taviz" ve "teslimiyet" anlayışıyla yürüttüğünü anlattı.

Bahçeli şöyle devam etti:

"Kıbrıs'ta gelinen nokta ortadadır. Kıbrıs sorununun çözümü ve Kıbrıs Türklerinin geleceği Rumların etkisi ve kontrolü altındaki Avrupa Birliği'ne havale edilmiştirÂ… Türkiye'nin Avrupa Birliği tam üyeliği nihai hedef olmaktan çıkmış, süreç Avrupa Birliği'nin yörüngesinde kalacağı özel ilişki modeline yönlendirilmiş ve bu bile Kıbrıs dahil bir dizi ön şart ve dayatmaya bağlanmıştır.

-MİLLİ GÜVENLİK BARZANİ'YE TESLİM

AKP hükümetinin Irak politikası da her yönüyle bir iflas tablosudur. Kuzey Irak'ta Türkiye'ye muhasım etnik devlet yapılanmasında son aşamaya gelinmiş, Barzani'nin himayesinde bu bölgede yuvalanan PKK'nın terör tehdidi had safhaya ulaşmış ve Türkmen kardeşlerimizin varlığına kastetmeyi ve Kerkük'ü zorla ele geçirmeyi amaçlayan stratejik planın son perdesi açılmıştır. Türkiye'ye her vesileyle meydan okuyan Barzani karşısında sessiz ve tepkisiz kalan AKP hükümeti inisiyatifi her alanda peşmergelere bırakmakla kalmamış, Türkiye'nin milli güvenliğini de Barzani'ye havale etmiştirÂ… Milli birliğimizin ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temelleri yıkmayı amaçlayan topyekün bir saldırı başlatılmıştır. Tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek dil ilkeleri sorgulanmakta ve yıkılmak istenmektedir. Böyle bir ortamda, siyasi çözüm çağrıları yoğunluk kazanmış, Türkiye'nin bölünme modelleri parti kongrelerinde ve ABD Büyükelçisinin resmi konutunda Sayın Başbakan'ın yakın çevresinde yer alan AKP Milletvekillerinin de katıldığı etnik davetlerde alenen tartışılmaktadırÂ… Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sınırötesi operasyon yetkisini vermesinden altı hafta geçtikten sonra askeri makamlarımıza siyasi direktif verilmesi ve kış şartlarının gelmesi, sınırlı bir bölgede nokta operasyonlarıyla yetinileceğini ve PKK'yı gerçek anlamda tasfiye edecek çapta bir askeri müdahalenin gündemde bulunmadığını ortaya koymuştur. (ANKA)

(MLT/ZG)

Kaynak: ANKA / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title