Haberler

Asmmmo: Gelir Vergisi Yasası'nın Yenilenme Zamanı Geldi

ASMMMO Başkanı Ali Metin Polat, yaklaşık 50 yıl önce yürürlüğe giren, Gelir Vergisi Kanunu artık günümüz ihtiyaçlarına yanıt veremediğini belirterek, "Üzerinde yapılan yüzlerce değişiklik, mevcut kanunu yenilemek şöyle dursun daha da karmaşık bir hale getirmiş ve bütünlüğünü bozmuştur.

ASMMMO Başkanı Ali Metin Polat, yaklaşık 50 yıl önce yürürlüğe giren, Gelir Vergisi Kanunu artık günümüz ihtiyaçlarına yanıt veremediğini belirterek, "Üzerinde yapılan yüzlerce değişiklik, mevcut kanunu yenilemek şöyle dursun daha da karmaşık bir hale getirmiş ve bütünlüğünü bozmuştur. Yeni bir anlayışla Gelir Vergisi Kanunu'nun yeniden ele alınıp yazılması zamanı gelmiştir. Bu nedenle pek çok kişi yeni bir gelir vergisi kanununa ihtiyaç olduğu konusunda hemfikirdir." dedi.

Polat 20. Vergi Haftası etkinlikleri çerçevesinde Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı ile ortaklaşa düzenlenen "2008 Yılına Ait Şahsi Gelirlerin Vergilendirilmesi ve Beyanı" konulu seminerin açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Yeni kanun, özetle, yatırım ve istihdamı artıran, vergi yükünü düşürerek mükelleflerin vergiye olan uyumunu artıran, tüm gelir unsurlarını kavrayan, mükellefler arasında vergi adaletini gözetecek nitelikte vergi güvenlik önlemleriyle destekli, ancak beyan esasını zedelemeyen bir anlayışı ortaya koymalıdır.

Yeni kanunda gelirin tanımı ve dolayısıyla vergilendirmenin felsefesi ortaya konmadan yapılacak çalışmalardan olumlu bir sonuç beklenmemelidir."

Polat, yeni bir vergi haftası ve gelir vergisi beyanname dönemine girildiğini hatırlatarak, "Bu dönem tüm dünya için olduğu gibi ülkemiz açısından yaşanan küresel kriz nedeniyle oldukça önem arz etmektedir." Dedi.

Polat şunları söyledi:

"Küresel kriz, dünya ekonomilerinde küçülmeye yol açtığından, özellikle dolaylı vergi gelirlerinde önemli bir azalmaya yol açmaya başlamıştır. Maalesef ülkemiz açısından da aynı durum karşımıza çıkmaktadır. Anayasanın 73 ncü maddesinde de belirtildiği üzere herkesin kamu harcamalarını karşılamak için mali gücüne göre vergi ödemesi ilkesinin, vergi hukuku açısından dolaysız vergiler ile sağlanabilmesi mümkündür."

Polat, Türkiye'de 2001 yılında 1 milyon 768 bin 653 kişi faal gelir vergisi mükellefi iken 2009 yılı Ocak ayı itibariyle bu sayının 1 milyon 696 bin 627'e düştüğüne dikkat çekerek şunları söyledi:

"Diğer taraftan 2007 yılı itibariyle gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı da % 22,2'dir. Bu gelirlerin de önemli bir kısmının kaynakta kesinti suretiyle elde edildiğinden, beyanname veren mükelleflerin vergi gelirlerine olan katkısı çok düşük kalmaktadır.

Öte yandan, 2009 yılı Merkezi Bütçe Kanunu'nda da 2009 yılı için genel bütçenin gelirleri 244.170.907.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir. Toplam gelirin içinde de gelir vergisinin payı 46.598.274.000 TL olup, bu tutarın da 2.413.017.000 TL'si beyana dayanan vergilere ilişkindir.

Yukarıdaki kısa istatistiki bilgilerden de görüldüğü üzere gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı ülkemizde artırılmamıştır. Bunun da sebeplerine baktığımızda, Gelir Vergisi Kanunu'nda yeterli vergi güvenlik önlemlerinin olmayışı, kayıt dışı ekonomi ile mücadelede olan başarısızlık, kaynakta kesinti suretiyle yapılan vergilemeye önem verilmesi gibi bir çok neden sayılabilmektedir."

-ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER-

Polat, "Küresel finansal krizin her geçen gün biraz daha derinden hissedilmeye başlandığı ülkemizde; hükümet tarafından alınmakta olan tedbirlerin krize karşı yetersiz olduğu, daha radikal tedbirler alınması gerektiği ortadadır." diyerek alınması gereken tedbirleri de şöyle sıraladı:

- Başta KDV olmak üzere tüm vergilerde oranlar düşürülmeli, gelişmiş ülkelerde uygulanmakta olan oranlar uygulanmalıdır. Bu şekilde fiyatlarda bir indirim meydana geleceği için tüketim talebi canlanacaktır.

- Küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ) faizsiz olarak verilmesi düşünülen finansal destekten serbest meslek mensupları da yararlandırılmalıdır. Nihayetinde Serbest meslek mensupları da hizmet üreten küçük işletmelerdir.

- Serbest meslek mensupları yanında çalıştırılan stajyerlerin sigorta primleri ve vergi kesintileri ya devlet tarafından karşılanmalı ya da bunlar için muafiyet getirilmelidir. Bu şekilde destek verilmemesi, bu elemanların işine son verilmesine seyirci kalınması, hem stajyerler açısından hem de devlet açısından çok daha büyük maliyetler doğuracaktır.

- Tahsilat sorununun çözülmesi için Serbest meslek ücretleri finans kurumları aracılığı ile tahsil edilmelidir.

- Serbest meslek sözleşmelerindeki Damga Vergisi tahsilinden vazgeçilmelidir.

- Gelir Vergisi Kanunu'ndaki tahsilat esası dikkate alınarak, KDV Kanunu'nda da bu paralelde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

- Geçici Vergi 3 Dönem olarak belirlenmelidir. Çünkü dördüncü dönemde verilen geçici vergi beyannameleri tamamen lüzumsuz olup meslek mensuplarının iş yükünü çoğaltmaktan kırtasiyeciliği artırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Bu nedenle geçici vergiye ait dördüncü beyanın kaldırılması hem meslek mensubu açısından hem de içinde bulundukları aşırı iş yükü nedeni ile vergi daireleri açısından büyük bir yükten kurtulma anlamına gelecektir. Zaten bu beyanname ile alınması gereken vergi en geç bir ay sonra yıllık beyannameler ile alınmaktadır." (ANKA)

(EMR/BÜN)

Kaynak: ANKA / Ekonomi

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title