Haberler

Antmen: "8 Mart Türkiye İçin Kutlama Değil, Ağlama Günüdür"

Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, 8 Mart tarihinin bir kutlama günü değil, özellikle Türkiye için ağlama günü olduğunu belirterek, "Kadınlarımız halen toplumda bir yer edinmek için mücadele etmekte iken ve tüm bu mücadeleye rağmen haklarını elde edememişken kutlanacak bir şey yoktur" dedi.

Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla açıklama yapıldı. Baronun Mersin Adliye Sarayı'ndaki Avukatlar Odası'nda gerçekleştirilen açıklamaya Mersin Barosu Başkanı Antmen de katıldı. Antmen, burada yaptığı açıklamada, 8 Mart'ın bir kutlama günü olmadığının, özellikle Türkiye için ise bu günün ağlama günü olduğunun altını çizdi. Bu günün, 8 Mart 1957 tarihinde ABD'nin New York kentinde yaşanan ve çoğu kadın 129 işçi can verdiği bir trajedinin yıldönümü olduğunu ifade eden Antmen, "Güzel ülkemizde, bugün kadınlarımız için kutlanacak bir ortam yoktur. Gün kutlama değil, mücadele günüdür. Kadınlarımız halen toplumda bir yer edinmek için mücadele etmekte iken ve tüm bu mücadeleye rağmen haklarını elde edememişken kutlanacak bir şey de yoktur" dedi.

Türkiye'de kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri oranının yüzde bin 400'lere ulaştığına dikkat çeken Antmen, "Her gün bir veya daha fazla kadın cinayeti, taciz, tecavüz haberleri medyanın üçüncü sayfalarında yer almaktadır. Ama en acısı, en alçakçası 'çocuk gelinler' denilerek sevimli kılınmaya çalışılan, bilimsel tabir olarak 'pedofili' denilebilecek küçük yaştaki kız çocuklarının bu ülkede halen evlendirilmeye çalışılmasıdır. Artık hiç kimse çocuk gelin tabirini kullanmamalıdır. Bu durum çocuğun nitelikli cinsel istismarıdır. Yine üzüntü ile bakıyoruz ki, Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu'nun 134 ülkeyi kapsayan yıllık kadın-erkek eşitliğini ölçen 'Dünya Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi'nin 126. sırasında yer alan bir ülkedir" ifadelerini kullandı.

30 Mart seçimlerinde de siyasi partilerin kadınları gereken itibarı göstermediklerinin altını çizen Antmen, kadın kotası sözünün de çok çirkin ve gereksiz bir söylem olduğunu belirterek, "Kadından cansız bir varlıktan bahseder gibi bahsedilmesi kabul edilemez. Kadın kotası yerine fermuar sistemli eşit temsilin egemen olması gerekir" diye konuştu.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un hukuk alanında atılmış çok büyük bir adım olduğuna da işaret eden Antmen, "Ama tüm bu yasal düzenlemeler bile kadın cinayetlerini ve aile içi şiddeti önleyememektedir. İşin çözümü erkeklerin eğitimi ve toplumsal anlayışımızın değişmesinden geçmektedir" şeklinde konuştu.

"YERYÜZÜNDE HER ÜÇ KADINDAN BİRİ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR"

Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Seher Yalçınkaya Çetin de halen tüm toplumlarda kadınların daha az eğitim aldıklarını, okuma yazma öğrenmelerinin engellendiğini, yoksulluğa mahkum kılındıklarını, aynı işi yaptıkları halde daha az para kazandıklarını söyledi. Bugün yeryüzünde her 3 kadından birinin şiddetin değişik biçimlerine, ekonomik, sosyal, psikolojik, fiziksel şiddet ve tacizlere maruz kaldığına dikkat çeken Çetin, "Kadına yönelik ayrımcılık ve bunun uzantısı şiddet; bir insan hakları ihlalidir, münferit değil, sistematiktir. Bu nedenle, engellenmesi de ancak sistemli ve etkin bir mücadele ile gerçekleşebilir" dedi.

Çocuk gelinler sorununa da değinen Çetin, sorunun, yoksulluk, ataerkil zihniyet, çok çocuklu aile yapısı, kadının eğitimsizliği, kadının statüsünün düşüklüğü, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı gibi çok yönlü nedenlerden kaynaklandığını vurguladı. Erken yaşta evliliklerin kız çocuklarının cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarını ihlal ettiğine ve anne-bebek ölümlerine yol açtığına işaret eden Çetin, şöyle devam etti: "2012 yılında 18 yaş altında evlendirilen, resmi kayıtlarda yer alan kız çocuk sayısı 40 bin 428'dir. Bu toplumsal soruna kalıcı çözüm için okul öncesi eğitimden başlayarak çocukların küçük yaştan itibaren bilgilendirmesi ve bilinçlendirmesi için uzun soluklu çalışma yapılmasında yarar vardır. Evlilik yaşı 18 yaşın doldurulması koşuluna bağlanmalı, TCK'da cinsel istismar mağduru çocuk yaşı 15 yaştan 18'e çıkarılmalı, çocuğa karşı işlenen suçlara verilecek cezalarda haksız tahrik indirimi yapılmamalıdır. Çocuk gelinler sorunu her yönüyle ele alınmalı, kız çocukların eğitimi, okula devamları, istihdama katılımları desteklenmeli, ülkemizde sürdürülebilir kalkınmanın etkin bireyleri haline gelmeleri sağlanmalıdır."

Gerçek demokrasinin temel kriteri olan kadın erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi gerekirken, kadın sorunlarının görmezden gelinmesine, kadın sorunların çözümü için kurulmuş olan kurumların, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun kaldırılmasına yönelik girişimlere son verilmeSİNİ İSTEYEN Çetin, sözlerini şöyle tamamladı: "Ülkemizin ve dünyamızın daha eşitlikçi, daha yaşanabilir hale gelmesi için erkeklerle yan yana çalışmayı hedefleyen biz kadınlar; eşitliği, özgürlüğü, hakça bir yaşamı, onurlu çalışmayı, eğitim, sağlık ve soysal güvenlik hakkından eşit bir şekilde yararlanmayı savunmaya devam edeceğiz." - MERSİN

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Yerel

Alpay Antmen Türkiye Mersin Yerel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title