Ankara: Genelkurmay Başkanlığı'nda Devir Teslim Töreni...(1)

Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devreden Orgeneral Hilmi Özkök, Türkiye'nin artık büyük ve güçlük bir ülke olarak uluslararası camiadaki yerini aldığını belirterek, "Neden kendimizi, devletimizi, ülkemizi, yöneticilerimizi yerden yere bu kadar çok vurduğumuzu anlamıyorum" dedi. Orgeneral Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devretmesi sırasında duygulu anlar yaşandı. Orgeneral Özkök'ün eşi Özenç Özkök gözyaşlarını tutamadı.

Yüksek Askeri Şura kararı ile emekliye ayrılan Orgeneral Özkök, Genelkurmay Başkanlığı görevini bugün Genelkurmay Karargahı'nda düzenlenen törenle Orgeneral Büyükanıt'a devretti. Devir teslim törenine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Abdüllatif Şener ve Mehmet Ali Şahin, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, kuvvet komutanları ve çok sayıda davetli katıldı.

Törende bir konuşma yapan Orgeneral Özkök, 4 yıl önce bugün devraldığı, büyük bir şevk, heyecan ve onurla sürdürdüğü Genelkurmay Başkanlığı görevinin sonuna geldiğini belirterek, 52 yıldır şerefle ve kıvançla taşıdığı üniformasına, 47 yıllık subaylığına ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) kutsal görevine veda ettiğini söyledi. Geriye dönüp baktığında, görevini bitirmiş bir insanın duyduğu huzuru hissetmekte olduğunu ifade eden Özkök, "Beni izleyecek olan bütün komutanların bu görevi benden daha iyi yapacaklarına olan inancım bu huzuru daha da derinleştiriyor. Arkama bakmadan, onlara güven dolu olarak ayrılıyorum" dedi.

Göreve başladığı tarihten bugüne kadar geçen 4 yıllık süre içinde dünyada ve özellikle de Türkiye'nin yakın çevresinde çok önemli gelişmelere tanık olduklarını kaydeden Orgeneral Özkök, bu gelişmelerin önemli bir bölümünün Türkiye'nin güvenliğiyle de yakından ilgili olduğunu kaydederek, geride bırakılan 4 yıllık sürenin birçok bakımdan yönetilmesi zor bir kriz ve değişim dönemi olarak tarihteki yerini alacağını belirtti.

Dünyada oluşan yeni ortamın, daima ihtiyatlı olmayı gerektirdiğini kaydeden Özkök, "Kendi özel şartlarımızı dikkate almadan sırf herkes böyle yapıyor veya bizden böyle isteniyor diye köklü ve geri dönüşü olmayan değişimler yapmak, ileride ülkemizin yararına olmayan birtakım sonuçlar doğurabilir. Genel eğilimleri takip edebiliriz, hatta bazı uygulamaları içselleştirebiliriz. Ancak, yeni güvenlik ortamında aklımızla hareket etmek, duygularımızın etkisiyle yanlışlar yapmamak ve özgün davranmak zorundayız" diye konuştu.

Etkilerini artık herkesin çok daha iyi anlamaya başladığı küreselleşmeyle beraber, ülkelerin etki ve ilgi alanlarının sınırlarında da önemli değişimlerin olduğunu dile getiren Orgeneral Özkök, artık ülkelerin etki ve ilgi alanlarının neredeyse birbiri üzerine binmiş durumda olduğunu belirtti.

"ÜLKEMİZ ARTIK GEÇMİŞTEKİ TÜRKİYE DEĞİLDİR"

Türkiye'nin karşısında geleneksel tehdit yaratan bu oluşumların yanında, dışarıdan da ciddi şekilde desteklenen ancak büyük ölçüde Türkiye'nin kendi iç dinamikleriyle ilgili olan, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan bölücü tehdit ile, Cumhuriyet'in kurulduğu yıllardan itibaren laik rejimi sürekli tehdit eden ve zaman zaman da rejime meydan okumaya cüret eden irticayı da büyük bir dikkatle takip etmek ve gerektiğinde ilave tedbirler almak zorunluluğu bulunduğunu vurgulayan Özkök, bu iki konunun daha uzun bir süre Türkiye'nin gündeminde ağırlıklı olarak yer bulmaya devam edeceğini kaydetti. Orgeneral Özkök şöyle devam etti:

"Çünkü her ikisi de akıllı hasımlarımızın sosyal bünyemize dayattığı dahiyane iki hastalık unsurudur. Maalesef yurtiçindeki maşaları da çoktur. Ancak her iki konuda da Türk halkına büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü anayasal bütünlüğün ve laik rejimin gerçek koruyucusu ve sahibi Türk ulusunun kendisidir. Türk halkı olayları yakından takip etmeli, bölücü ve irticai hareketlere karşı demokratik tepkisini sürekli olarak ortaya koymalıdır. Zaten çağdaş bir toplum olmanın en temel özelliklerinden birini de gelişmiş bu toplumsal bilinç oluşturmaktadır. Çünkü bu iki tehdit ancak bu şekilde hareket etmekle sonlandırılabilir. Bütün bu gelişmelerin ışığında ve bütün zorluklara rağmen ülkemiz de artık geçmişteki Türkiye değildir. Ülkemiz günümüzde, büyük ve güçlü bir ülke olarak uluslararası camiada yer almaktadır. Nitekim ben bu hususu yurt dışına çeşitli vesilelerle yaptığım seyahatlerimde Türkiye Genelkurmay Başkanı olarak bana yapılan muameleden daha iyi görme fırsatını buldum. Oysa ki bu konuda nedense kendimizi aşırı bir küçümseme, hatta çoğu kez kendimize karşı acımasız bir tutum içinde görmekten büyük üzüntü duyuyorum. Neden kendimizi, devletimizi, ülkemizi, yöneticilerimizi yerden yere bu kadar çok vurduğumuzu anlayamıyorum. Bazen medyada çıkan haberler ve yapılan programların içeriği, ülkemizin bu gerçek gücünü ve seviyesini fark edemeyen çok sayıda insanın var olduğunu gösteriyor. Halbuki, Türkiye öyle bir ülkedir ki, içinde yer aldığı ittifaklar ile çeşitli bölgesel ve hatta küresel oluşumlar için bir güç katlayıcıdır. Türkiye; Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya'yı etkileyen jeopolitik ve jeostratejik konumuyla, çağdaş değerleriyle, demokratik yapısıyla, kültürel değerleriyle, insan potansiyeliyle ve ekonomik gücüyle dünya üzerindeki kilit ülkelerden birisi durumundadır. Bu sebeple, yapacağımız değerlendirmelere öncelikle 'ülkemizin her bakımdan güçlü bir ülke olduğu' gerçeğine temel alarak başlamamız ve halkımızı bu yönde bilinçlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Türkiye'nin Trakya'daki küçük yurt parçası, Danimarka kadar büyüktür. İstanbul'un nüfusu, Norveç'in üç katıdır. Ankara'dan Hakkari'ye kadar olan mesafe, Ankara'dan Kahire'ye kadar olan mesafeye eşittir. Edirne'den Ardahan'a kadar olan mesafe ise, Karadeniz'den Baltık Denizi'ne kadar olan mesafeye eşittir. Türkiye bu bölgede muazzam bir ülkedir. Diğer bir çok ülkenin birkaç asırda gerçekleştirdiği bir değişimi, çok kısa bir zamanda, pek az acı çekerek gerçekleştirmiştir. Tabii problemleri de büyüktür. Ama kimin problemleri büyük değil ki?"

Dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşayan Türk vatandaşların ve yatırımcıların güvenliğini tehdit edebilecek bir olayın artık Türkiye'yi de çok yakından ilgilendirdiğine işaret eden Orgeneral Özkök, TSK'nın bugün gelinen noktada Balkanlardaki, Kafkaslardaki, Afganistan'daki ve Afrika'daki çeşitli barışı destekleme harekatlarına hesaplı riskleri göze alarak birlik göndermesinin sebebinin, dünya barışına katkıda bulunmanın yanında, Türkiye'nin milli menfaatlerini korumak ve desteklemek olduğunu ifade etti.

"TÜRKİYE BÖLGEDE MUAZZAM BİR ÜLKEDİR"

Etkili bir devlet profili yakalayan toplumların başarısında, toplumu oluşturan bireylerin aynı ülkü doğrultusunda hareket etmesinin ve liderleri tarafından bu yönde yönlendirilmesinin etkisinin büyük olduğunu dile getiren Orgeneral Özkök, özellikle, her konuda sürekli kavga eden, en basit konularda bile kendi içinde uzlaşamayan, temel değerleri savunacak toplumsal bilinçten yoksun, kurumlarını devamlı hırpalayan ve geleceği göremeyen, görse de görmemekte direnerek yeni tür bir irtica yaratan toplumların çağdaş normları yakalamalarının hayal bile edilemeyeceğini belirtti. Orgeneral Özkök, bu nedenle bir ulusun refahı, istikrarı, geleceği, bağımsızlığı için iç barışın öneminin altını çizdiğini kaydetti. Son yıllarda, devletler arasında bir gruplaşma veya sınıflandırmanın gün geçtikçe daha belirgin bir hale geldiğini dile getiren Orgeneral Özkök, özellikle de güçlü devletlerin, her alanda kendi aralarında gittikçe artan oranda ortak bir anlayış ve işbirliğine yönelmiş durumda olduklarını vurguladı. Bu ülkelerin eski düşmanlıklarını bir tarafa bırakarak aynı kaptan karın doyurduklarına dikkat çeken Özkök, "Bu devletler arasında kurulan etkili işbirliği, meyvelerini günümüzde vermeye başlamıştır. Bugün sahip olunan teknolojinin, bilginin ve hatta güvenliğin çoğu bu ülkeler tarafından el birliğiyle üretilmektedir. Bu ülkeler ve bu ülkelerle yakın işbirliği içindeki diğer ülkeler dünya üzerinde 'işleyen merkez' olarak adlandırılmakta, geri kalan ülkeler ise 'bütünleşememiş boşlukta' gösterilmektedir. Ve ikinciler için gelecek bir kabustan ibarettir. Her biri kısırlaştırılarak, etkisizleştirilerek dünya kovanının işçi arıları yapılmaktadırlar" değerlendirmesinde bulundu.

4 çarpı 100 metre yarışında 400 metreyi 4 rekortmen koşucunun 38 saniyede koşabildiğine, aynı mesafeyi tek rekortmen koşucunun ise 45 saniyede koşabildiğine i şaret eden Orgeneral Özkök, "Bu bakımdan kurumlarda da makul süreler sonunda yöneticilerin bayrak koşucuları gibi değişmesinde faydalar vardır. TSK'da komuta değişikliklerinin süreye bağlanmış olmasının ardında da bu mantık vardır. Süresini dolduran, bayrağı ardından gelene devreder ve yeni komutan onu daha hızlı taşır. Bugün ben de bayrağı güvenle, kıvançla ve gururla Orgeneral Büyükanıt'a devrediyorum. Orgeneral Büyükanıt, TSK'nın üniversitesi dediğimiz Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda, iki defa benim emrimde olmak üzere, birçok değişik görevlerde başarılı hizmetler yaparak kendini kanıtlamıştır. Bütün bu tecrübeleri, nitelikli kişiliği, yüksek ahlaki değerleri ve engin genel kültürüyle birleştiğinde Orgeneral Büyükanıt TSK'yı kendisinin çizdiği yolda, 21. yüzyıla başarıyla taşıyacak bir Genelkurmay Başkanı olacaktır. Kendisine ve çalışma arkadaşlarına bu zorlu görevde başarılar, aile fertleriyle birlikte sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim" dedi.

Orgeneral Özkök, konuşmasının sonunda duygulu anlar yaşadı. Veda cümlelerini sesi titreyerek okuyan Orgeneral Özkök, görev süresi boyunca TSK'ya daima destek veren Cumhurbaşkanı Sezer'e, Meclis Başkanları'na, üç hükümetin başbakan ve bakanlarına, Yüksek Yargı organlarının başkanlarına teşekkür etti. Orgeneral Özkök, "En iyi dileklerimle hepinize saygılarımı sunuyor, arzı veda ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.

Özkök, konuşmasının sonunda uzun süre alkışlanırken, eşi Özenç Özkök ise gözyaşlarını tutamadı. Orgeneral Özkök, Genelkurmay Başkanlığı amblemini Orgeneral Büyükanıt'a taktı. Görevini Orgeneral Büyükanıt'a devreden Özkök, Orgeneral Büyükanıt'ı sarılarak kutladı. Orgeneral Büyükanıt ise Özkök'e Genelkurmay Başkanlığı şildini ve forsunu sundu.

Haberler