Ankara: Aso 2005 Yılı Başarı Ödülleri Töreni...(4)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ekonomide yaşanan dalgalanmanın ardından hükümet olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını, Merkez Bankası'nın da üzerine düşeni yaptığını belirtti.

Proaktif davranılmadığı gibi yaklaşımlara tepki gösteren Erdoğan, "Acaba öyle yaklaşılsaydı, orda olumsuz bir netice doğsaydı ne diyeceklerdi. Bunlar bizim sabahlara kadar uykularımızı kaçıran olaylardır" dedi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) 2005 Yılı Başarı Ödülleri, Sheraton Oteli'nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Törene Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanları Ali Babacan, Kürşad Tüzmen, Mehmet Aydın, Beşir Atalay ve Nimet Çubukçu, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşmalara geçilmeden önce ilginç bir gösteri gerçekleştirildi. Törenin sunucusu Erkan Tan, kürsüye 4 yaşındaki Suğra Bal isimli kızı davet etti. Suğra Bal'a Başbakan'ın ismini ve hükümetin anlamını soran Erkan Tan, "Bilmiyorum" cevabını alınca, küçük kızın kulağına Başbakan'ın ismini fısıldadı. Tan, daha sonra Suğra Bal'a hükümetin anlamını açıklamaya çalıştı. Kürsüde İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını ezbere okuyan Suğra Bal, tören salonunda bulunanlara duygulu anlar yaşattı. Bazı bakanları gözyaşlarını tutamadıkları gözlendi.

Başbakan Erdoğan daha sonra minik kızı kucağına alarak öptü. ASO Başkanı Zafer Çağlayan da Suğra Bal ve annesi Fatma ve babası Hüseyin Bal'a çeşitli armağanlar verdi. Suğra Bal, daha sonra Erkan Tan'ın isteği üzerine Sakarya şiirinin bir kıtasını da okudu.

Törende bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, vatandaşlığın en önemli kriterlerinden birinin vergisini ödemek olduğunu ifade etti. Petrol gibi önemli kaynakları bulunmayan bir ülke olan Türkiye'nin bu nedenle ağırlıklı olarak vergi kaynaklı yaşadığına işaret eden Erdoğan, iktidarın, toplanan vergiyi en ideal şekilde nasıl değerlendireceği üzerinde durduğunu belirtti. Erdoğan, Ankara'nın, vergisini ödeyen sanayiciler sayesinde yönetimin ve bürokrasinin merkezi olmakla kalmayıp her geçen gün güçlü bir sanayi şehri haline geldiğini anlattı. Türkiye'nin yüksek ve belirsiz enflasyon dönemlerinden geçtiğine dikkat çeken Erdoğan, yatırımın durduğu, büyümenin eksi 9'lara düştüğü, yüksek faizli günlerin geride bırakıldığını hatırlattı. Siyasi istikrar ve güven ortamının, ekonomik alanda gelişme için ne kadar önemli olduğunu gördüklerini dile getiren Erdoğan, artık Türkiye'nin, uluslararası diplomasinin bir merkezi haline geldiğini ifade etti. Bugün Türkiye'de özel sektör odaklı bir büyümenin söz konusu olduğuna işaret eden Erdoğan, ihracatın 2002 yılından 2005 yılı sonuna kadar ikiye katlandığını, sanayicilerin istikrarla, verimlilikte, kapasite kullanımında üzerine düşeni hakkıyla yerine getirdiğini belirtti. Bunların yeterli olmadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, reel sektörün büyümeye, istihdama, ihracata katkılarını birer başlangıç olarak gördüklerini söyledi.

"EVELALLAH GEMİ SAĞLAM ELLERDEDİR"

3.5 yıldır iktidar olarak üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirdiklerini anlatan Erdoğan, "Bazı yanlış anlamalara mı vesile oluyoruz bilmiyorum" diyerek vergi konusundaki eleştirilere sitem etti. İktidara geldikleri günden bu yana vergi reformu konusunda bir çok hususu başardıklarını dile getiren Erdoğan, KDV'de bir çok kalemde düşüş yaşandığını, kurumlar ve gelir vergisinde indirime gidildiğini kaydetti. "Bunlar vergi reformunun birer uygulaması değil mi?" diye soran Erdoğan, bu yolculuğun kısa bir yolculuk olmadığını, kalkıp hepsini birden yaptıklarında bu ülkenin nereye gideceğinin hesaplanması gerektiğini belirtti. Ekonomide yaşanan dalgalanmalarla ilgili yapılan değerlendirmelerde proaktif davranılmadığı gibi yaklaşımlar olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Acaba öyle yaklaşılsaydı, orda bir farklı olumsuz netice doğsaydı ne diyecektik. Bunların hepsi sya yazı yazmak gibi bir şey" diye konuştu.

Müzakerelerle, istişarelerle, bakanlar ve Merkez Bankası ile sürekli biraraya gelmek suretiyle bu konularda değerlendirmelerin yapıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, uluslararası piyasalarla bunların görüşmelerinin yapıldığını ve buna göre hangi adımların atılabileceğinin konuşulduğunu bildirdi. Bunlar ölçülerek bazı adımların atıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, Hükümet olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını, Merkez Bankası'nın da üzerine düşeni yaptığını belirtti. Erdoğan şöyle konuştu:

"Bundan sonraki süreçte de bu hassasiyetimiz devam edecektir. Yani biz dünyada oluşan bu küresel dalgalanmalara asla seyirci değiliz. Bunlar bizim sabahlara kadar uykumuzu kaçıran olaylardır. Biz bu işleri yakın takibe aldık. Evelallah gemi sağlam ellerdedir. Mürettebat işine sahiptir. Onun için de gemi su almıyor. Nerelerden nerelere geldik. Şu anda bu süreci çok daha farklı şekilde atlatan ülkeler var. Biz daha az hasarla atlatmanın gayreti içinde olduk. Şu anda ayakta durabiliyoruz. Niye? Artık güçlü bir ekonomiye sahip olan Türkiye var. Bitti mi bu dalgalanmalar, tabii ki bitmedi. Dün yok muydu? Vardı. Ama dün olduğu zaman Türkiye bunun bedelini nasıl ödedi. Bugün olduğunda nasıl ödedi veya ödeyecek. Yarın olmayacak mı? Yarın da olacak. Bu noktada bizim kendi konumumuzla dünyanın konumunu karşılaştırıp bunun değerlendirmesini ona göre yapmamız lazım. 13.5 gibi bir faize düşünce, oradan da 20'ye çıkınca hemen feveran başladı. Peki kardeşim, 2002'de neredeydik. Nominal faiz yüzde 69'du. 69'dan 13.5'e inince o tabi güzel oluyor. 13.5'i bile fazla yüksek faiz diye telakki edenler oldu. Şimdi 20'ye çıkınca tabi onu daha fazla buluyorlar. Sanki sıfırdan başlayıp yukarı çıkıyormuşuz gibi bir değerlendirme yapılıyor. Tadını aldıktan sonra tabi hoş oluyor. Biz de bundan memnun değiliz. Bizim hedefimiz bunun 13.5'in altına indirmek. Mücadelemizi yine sürdüreceğiz."

Haberler