Haberler

Ankara: Anavatan Partisi Grup Toplantısı

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, YÖK'ün kaldırılmasını isteyerek, YÖK üzerinden yapılan tartışmanın aslında devleti ele geçirme tartışması olduğu iddiasında bulundu. Mumcu, ''Cumhuriyet'in ihtiyacı yüceltilmek ve yaşatılmaktır. Bu ülkede türlü biçimlerde, aralıksız durmadan, 'Türkiye laiktir, laik kalacak' sloganları atanların, Cumhuriyeti yaşatmak ve yükseltmek adına gerçek bir katkıda bulundukları ne yazık ki kuşkuludur'' dedi.

Anavatan Partisi Grubu, bugün TBMM'de toplandı. Genel Başkan Mumcu, parti grup toplantısına gelirken lisedeyken edebiyat öğretmeni olan Ayfer Benzet'in elini öperek, ''Benim Türkçe'mi övüyorlar. Övünülecek olan ben değil, beni yetiştirenler'' diye konuştu. Bu arada konuşması sırasında mikrofonda yaşanan bir aksaklıktan dolayı Mumcu, ''Arıza olsun da sabotaj olmasın. Alıştık sabotajlara. Önemli değil. Biz imkanlarla değil, imanla yola çıktık'' diye espri yaptı.

Dünya Çocuk Hakları Günü'nü hatırlatan ve insan hakları ve çocuk haklarının önemini vurgulayan Mumcu, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 1989 yılında partisinin imzaladığını, ancak asıl rahmet ve minnetle anılacak olanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğunu ifade ederek, ''Çünkü Atatürk, hem egemenlik kavramını, hem de cumhuriyeti gençlere ve çocuklara emanet etti'' ifadelerini kullandı.

Milli Eğitim Şurası'nda yaşanan tartışmaların, "akıl, bilim, sağduyu, soğukkanlılıktan uzak" olduğunu belirten Mumcu, son zamanlarda Türkiye'nin giderek derinleşen bir kamplaşmanın, kutuplaşmanın içine sürüklenmek istendiğini savundu.

''Ya dinden yana olacaksınız, ya da laiklikten yana olacaksınız'' dayatmasının yapıldığını öne sürerek, Mumcu, şöyle konuştu:

''Camilerde, şuralarda, 'Türkiye laiktir, laik kalacak' sloganı atılıyor. Birileri kendisini laikliğin ve Cumhuriyet'in koruyuculuğuna ve kollayıcılığına adıyor. Öte yandan başka bir köşeye sıkıştırılmış olanlar, zaman zaman sessizlikle zaman zaman tepkisellikle zıttına davranışlar ortaya koyuyor. Son derece sağlıksız, son derece tehlikeli bir kamplaşma var. Cumhuriyeti koruma ve kollama vazifesini tartışmasız, başka hiç kimseye bırakmayacak şekilde kendi vazifesi olarak görenlere sesleniyorum. Cumhuriyet'in ihtiyacı korunmak ve kollanmak değildir. Cumhuriyetin ihtiyacı yüceltilmek ve yaşatılmaktır. Cumhuriyetin ihtiyacı bütün değerleriyle bütün idealleriyle yaşatılmak, yüceltilmektir. Bu ülkede türlü biçimlerde, aralıksız durmadan (Türkiye laiktir, laik kalacak) sloganları atanların, bu ülkede Cumhuriyeti yaşatmak ve yükseltmek adına gerçek bir katkıda bulundukları ne yazık ki kuşkuludur. İnsanları korkuyla bir kamplaşmanın içine sürüklemenin hiçbir değeri yoktur. Cumhuriyete sarılmak lazım, onun değerlerini içine sindirmek lazım.''

Milli Eğitim Şurası'nın bir katsayı tartışmasına hapsedildiğini de ifade ederek, ''İpin bir tarafında CHP, diğer tarafında Hükümet. Tartışmanın ifade edilen veya edilmeyen bir tek başlığı var, imam hatipler. İpin bir tarafından birisi, bir tarafından öteki çekiyor. İşte kamplaşmanın en net fotoğrafı'' diyen Mumcu, Türkiye'nin akıl dışı tartışmayla boşuna vakit kaybettiğini kaydetti. Mumcu, ''Katsayı uygulaması neresinden bakarsanız bakın, adaletsizliktir'' diye konuştu. Mumcu, bilimsel yeterliliği ölçen bir sınavda, bilimsel yeterlilik kriterleriyle yetinmeyip, bilimsel olmayan, ideolojik bir takım kriterlerle yeniden hesaplanmasının zulüm olduğunu söyledi.

Adaletine güvenilmeyen bir sistemin ayakta duramayacağını anlatan Mumcu, adalete sırt dönerek hiçbir sistemin ve rejimin ayakta tutulamayacağını belirtti. Mumcu, ''Bu ülkenin çocuklarını kamplara bölerek, bu ülkenin değerlerini, cumhuriyetin değerlerini yüceltmiş olmazsınız'' açıklamasında bulundu.

Herkesin kafasında bir imam hatip saplantısının bulunduğunu savunan Mumcu, ''Yanlış olan üniversite sınavının kendisidir. Yanlış olan merkezi yerleştirmenin ta kendisidir. Niye biz üniversitelere merkezi yerleştirme sınavı yapıyoruz? Niye bir katsayı uygulaması yapıyoruz. Bunun arkasındaki mantık şudur. Özellikle devlet kademelerine görev yapacak kişilerin zihniyetine tesir etmek. Yani bütün bu kavganın arkasında şu soru vardır: Devlete hangi zihniyet hakim olacak. 50 yıldır yaşanan kavganın arka planında yatan gerçek budur. Durun ve kendi kendinize itiraf edin. Bugün CHP'nin AK Parti'nin temsil ettiği 2 zıt kutbun kavgası aynı kavgadır. Devlete hangi zihniyet hakim olacak. Niye devlete kişilerin hakimiyeti veya kişilerin temsil ettiği şu ya da bu zihniyetin hakimiyeti gibi bir kaygı duyuyorsunuz. Nereden çıkıyor hukuk devletinde, demokratik devlette devlete hangi zihniyetin hakim olacağı belli değil midir? Devlete hukuk ve adalet, demokrasi hakim olacak. Asıl mesele, zihinlerin gerisinde devleti ele geçirme arayışıdır. Eğitimi bir ideoloji öğretme, ideolojik kalıba dökme müessesesi olarak görme saplantısının ürünüdür'' değerlendirmesini yaptı.

Dünyada üniversiteler için merkezi yerleştirme sınavı yapan ülkenin bulunmadığını dile getiren Mumcu, ''Biz bu çağ dışı zulme ne kadar daha boyun eğeceğiz. Bu işin çözümü belli. Türkiye'de vatandaşların yüzde 80'inin de karşı durduğu bir merkezi denetim sistemi olarak YÖK'ü ortadan kaldırmaktır'' dedi.

Türkiye'de sağda duranların da solda duranların da YÖK'ün karşısında olduğunu belirten Mumcu, parlamentoda YÖK'ü ortadan kaldıracak çoğunluğun bulunduğunu kaydetti. CHP ve AK Parti'nin seçim bildirgesinde YÖK'ün kaldırılacağına yönelik vaatlerinin bulunduğunu hatırlatan Mumcu, ''Ama bu kavga devleti ele geçirme kavgasıdır. Bu kavga bir hak hukuk mücadelesi değildir. Onun için Türkiye zaman kaybediyor'' diye konuştu.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title