Anasiad'dan 301. Madde Açıklaması

Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği (ANASİAD), Hrant Dink cinayetiyle tekrar tartışmaya açılan 301. madde ile ilgili görüşlerini açıkladı. Dernekten yapılan yazılı açıklamada, ANASİAD'ın 301. maddenin kaldırılması bir yana değiştirilmesine bile şiddetle karşı olduğu, cezai hükümlülüklerin caydırıcı olmadığı ve arttırılması gerektiği ifade edildi.

ANASİAD'dan yapılan açıklamada, son günlerde Hrant Dink cinayetiyle birlikte tekrar tartışmaya açılan 301. madde değerlendirildi. Dernekten yapılan yazılı açıklamada, "TCK'daki 301. maddenin bırakın kaldırılmasını, değiştirilmesine bile karşıyız. Hatta cezai hükümlülüklerin caydırıcı olmadığı ve arttırılması gerektiği görüşündeyiz. Dünyada kendi kültürel ve tarihi değerlerine hakaret etmeyi, onu aşağılamayı serbest bırakan bir ülke yokken, Türk kimliği ve Türklük kavramından neden rahatsız olunduğunu anlayabilmiş değiliz. Buradan Türk halkına ve onun devletini yönetenlere sesleniyoruz. Türkiye, bugün küresel efendilerin daha fazla pazar bulabilmek amacıyla dünyaya yaymaya çalıştıkları mikro milliyetçilik belası ile karşı karşıyadır. Tüm sorunlar gibi bunun da çözümü, Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi Anadolu topraklarında yaşayan insanların mutabakatı ile ortaya çıkan Atatürk ilke ve devrimlerine koşulsuz sahip çıkmaktan geçmektedir. Bu konuda taviz verenleri uyarıyor, Atatürk ilkelerinden sapan yöneticilerimizi de uyanmaya davet ediyoruz" denildi.

Açıklamada, "AB'ye üye ülkelerin tamamına yakınında ulusal bütünlüğü koruyan 301. maddeye eşdeğer cezai yasalarının var olduğu Adalet Bakanı tarafından açıklanmıştır. Anayasamızın 66. maddesinde Türk kimliği açıklanmıştır. Bu tartışılamaz. Bunu kendilerince tartışmaya açanlar bilmelidirler ki; İÖ. 3000 yıldan günümüze kadar yaşamış kültürlerle biçimlenmiş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan yurtseverler tarafından affedilmeyeceklerdir. Türk ulusunun iç ve dış düşmanlarına, kendilerini entellektüel gören bazı aydın ve yazarlarına, ulusal kimlikleri oluşmamış siyasetçilere, yurdunu seven sağcısı ve solcusuyla, alt kimlikleri ne olursa olsun tüm yurttaşlarımız tarafından Türklüğe hakaret ettirilmeyecektir. Herkes şunu çok iyi bilmelidir; Kurtuluş Savaşı sonucunda imzalanan Lozan Barış Antlaşması'na imza atan Türk heyeti, imzayı Türk milleti adına atmıştır. Lozan'da düşman devletler Türk milleti ile barış imzalamıştır. Biz onlarla barış yapmadık. Çünkü savaşı biz kazanmıştık. Şöyle bir durup düşünelim. 301. madde kaldırılırsa kim yararlanacak? Sevr sevdalısı ve sürekli bize, AB'ye üye olmak istiyorsanız, laikliği Avrupa ülkelerinden örnek alınız, kökten dincilik korkusundan arınınız, Kemalizm'den vazgeçiniz hatta duvarlardaki Atatürk portrelerini indiriniz, sözde Ermeni, Pontus ve Süryani soykırımını kabul ediniz ve bu konuda duygusal davranmayınız, Fener Rum Patriği'nin ekümenikliğini kabul ediniz, Heybeliada Ruhban Okulu'nu açınız, ordu ve üniversitelerin ülke üzerinde etkisini azaltınız, Lozan Antlaşması'ndaki azınlıklar maddesini geniş bir şekilde algılayın, yani Lozan'ı yok sayın, Kıbrıs'ı Rum'a teslim edin şeklinde telkinlerde bulunan iç ve dış ülke düşmanları yararlanacaktır. Açıkçası istekleri de bitmek bilmiyor" ifadeleri kullanıldı.

Söylem, eylem ve çeşitli oyunlarla; etnik ve mezhep temelli farklılıkların siyasal kimlik kazanması ve kültürel haklar kapsamında ayrışmanın ve nihayetinde bölünmenin gerçekleştirilmesinin amaçlandığı savunulan açıklamada, "Sırf bu amaca ulaşabilmek için de etnik kışkırtıcılık sürekli gündemde ve sıcak tutuluyor. Ne yazık ki bu oyunlar bazen amacına da ulaşıyor. Daha birkaç gün önce Türk milletinin her zamandan daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bir dönemde, ne acı ki iki güzide kentimizin insanları bir spor müsabakasında karşı karşıya gelebiliyor. Maalesef bugünkü oyunlar ve dayatmalarla Türkiye, AB'ye üye yapılmak istenmiyor, Yugoslavya örneğinde olduğu gibi parçalanmak isteniyor" ifadeleri yer aldı.

Açıklamada ayrıca, "Böyle bir süreçte Hrant Dink cinayetinin sorumlusu olarak 301. maddenin gösterilmesi ve bu maddenin kaldırılması büyük bir hata olacaktır. Çünkü maddenin tamamen kaldırılması halinde 'Kanunsuz suç ve ceza olmaz' ilkesi gereği, milli değerlerimize yapılan saldırı ve hakaretlerin cezalandırılabilmesi mümkün olmayacaktır. Bu gibi durumların yaptırımsız kalması sonucu toplumsal tepkiler kendiliğinden gelişeceğinden, düzeninin sağlanmasının imkansız hale geleceği düşüncesindeyiz. Devletlerin en önemli görevi toplumsal düzenin sağlanmasıdır. Bunun yanı sıra Türk kimliğine ve Türk milletine hakaretin cezasız kalması kamu vicdanını derinden yaralayacaktır. Madde metninde değişiklik yapılması halinde ise; maddenin kaldırılması veya cezaların azaltılması yerine caydırıcılığının daha da artırılması gerektiği düşüncesindeyiz. Nitekim maddenin 4. fıkrasında 'Eleştiri amaçlı yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz' hükmüne yer verilmiştir. Bu çağdaş hüküm, dünyanın en gelişmiş vatandaşlık hakkının tanındığı Türkiye'ye, '301'i kaldırın' telkininde bulunan AB ülkelerinde bile yoktur. Üstelik Alman, Avusturya, Hollanda, İtalyan, Polonya ve İspanyol ceza kanunlarında yer alan benzeri maddeler ortada iken, Türkiye'den nasıl böyle bir talepte bulunabiliyorlar bunu anlamak da mümkün değil. Bakın Avusturya'da 2003 yılında 1, İtalya'da 2004 yılında 5, Hollanda'da ise 2005 yılında 274 kişi 301 benzeri maddeler sebebiyle mahkum olmuştur. Bırakalım bunları, Fransa'ya giden bir Türk vatandaşı, Cezayir soykırımından ve sözde Ermeni soykırımından bahsetse veya Fransız halkını tahkir ve tezyif edici sözler sarf etse ceza alır, hakkında dava açılır. Yargı süreci tamamlanan kişiye de 5 yıl hapis cezası ile 45 bin Euro para cezası kesilir. Yine, sırf tarihi gerçeklerden bahsettiği gerekçesiyle Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Hallaçoğlu hakkında İsviçre'de açılan davalar da devam etmektedir" cümleleri de yer aldı.

(EŞ-SN-SN-Y)

Haberler