Haberler

Albrıght: "Asıl Zenginlik Petrol Değil, Yetişmiş İnsan"

ABD Eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Bir Ülkenin En Büyük Zenginliğinin Petrol veya Doğal Kaynakları Değildir, Profesyonel Bürokratları, Hukuka İnanan Hukukçuları ve İşadamları Olduğunu Vurgulayarak, "Sorumluluğunu Bilen, Hoşgörülü ve Şeffaf Davranan Ülkeler Kesinlikle Daha Zengin Olacaklardır" Dedi.

-ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, bir ülkenin en büyük zenginliğinin petrol veya doğal kaynakları değildir, profesyonel bürokratları, hukuka inanan hukukçuları ve işadamları olduğunu vurgulayarak, "Sorumluluğunu bilen, hoşgörülü ve şeffaf davranan ülkeler kesinlikle daha zengin olacaklardır" dedi.

-Gerek iş hayatında, gerek hükümetlerde bu riskleri minumum hale getirecek, başarıyı ise maksimuma çıkaracak liderlere ihtiyaç olduğunu ifade eden Albright, "Önümüzdeki seçimlerin ötesine bakabilecek, tarihin dönüşümlerini görebilecek ve ortak paylaşılan hedeflere bizi götürebilecek liderlere ihtiyacımız var" dedi.

-Albright, Türkiye'nin son yıllarda büyük ilerleme sağladığını, enflasyon ve faizler konusunda önemli başarılara imza attığını dile getirerek, "Geleceğe baktığımızda, modern Türkiye'nin karşısında çok mesele var. Ama bu meseleler, şu veya bu şekilde her ülkenin sorunları" diye konuştu.

İSTANBUL(ANKA) – ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, bir ülkenin en büyük zenginliğinin petrol veya doğal kaynakları değildir, profesyonel bürokratları, hukuka inanan hukukçuları ve işadamları olduğunu vurgulayarak, "Sorumluluğunu bilen, hoşgörülü ve şeffaf davranan ülkeler kesinlikle daha zengin olacaklardır" dedi.

Madeleine Albright, 5. Dünya Odalar Kongresi'nde yaptığı "Küresel Risk Yönetimi" konulu konuşmasına, Türkiye'nin en sevdiği ülkelerden biri olduğunu söyleyerek başladı. Soğuk Savaş döneminde Orta Avrupa'dan ABD'ye göçmüş bir ailenin mensubu olarak Türkiye'nin NATO'daki varlığının her zaman çok önemli olduğunu düşündüğünü ifade eden Albright, "Balkanlardaki etnik arındırma ve Kosova'daki kitle katliamları sırasında Türkiye'nin yardımlarını hatırlıyoruz. Türkiye'nin demokratik kurum ve ideallere ne kadar bağlı olduğunu biliyoruz"dedi.

"BİR TARAFTAN YAKLAŞIRKEN, BİR TARAFTAN UZAKLAŞIYORUZ"

Türkiye'nin son yıllarda büyük ilerleme sağladığını, enflasyon ve faizler konusunda önemli başarılara imza attığını dile getiren Albright, "Geleceğe baktığımızda, modern Türkiye'nin karşısında çok mesele var. Ama bu meseleler, şu veya bu şekilde her ülkenin sorunları" diye konuştu. Teknoloji ile kültürel gelenekler, ulusal egemenlik ile küreselleşme ve birey ile toplum arasındaki olguların bugün bütün ülkeler için sorun teşkil ettiğini dile getiren Albright, "Bir taraftan birbirimize yaklaşırken, bir taraftan uzaklaşıyoruz. Birbirimize bağımlıyız ama ayrı ulusal ve kimliğimizi korumaya çalışıyoruz" dedi.

Bu sorunlarla başa çıkabilmek için herkese dönük "daha tatminkar bir hayat" kurmak gerektiğine işaret eden Albright, "Burada toplanmamızın sebebi bir kültürün, bir inancın diğerleri üzerinde hakim olması değil. Hepimiz için kazançlı bir ortam sağlamak için buradayız. Burada özellikle hoşgörü, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü öne çıkarmak gerekir" diye konuştu.

"HÜKÜMETLER İLE ÖZEL SEKTÖR ARASINDA DÜZENLEYİCİ BİR ORTAM KURULMALI"

Albright, ortak bir uygarlık yaratmak için hükümetler, işdünyası ve kamuya önemli görevler düştüğünü kaydetti. Öncelikle, hükümetlerle özel sektör arasında düzenleyici bir ortam kurmanın ve iş çevrelerinin görevlerini yapmasını sağlamanın hükümetlerin görevi olduğuna dikkat çeken Albright, "Hükümet fazla baskı yaparsa iş çevrelerini sıkar. Ama çok da gevşek davranırlarsa, halkın aleyhine bir takım gelişmeler olabilir. Burada iş hayatı için teşviklerin ve kamu düzeninin bulunduğu bir ortam istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"ULUSLARARASI İŞ ÇEVRELERİNİN ORTAKLIĞI TÜM HALKLARA YARAR SAĞLAR"

İkinci olarak, iş dünyası içinde kurulan ilişkilerin önemine vurgu yapan Albright, uluslararası iş çevrelerinin yapacağı işbirliklerinin tüm toplumlara yarar getireceğini, insanların yoksulluktan kurtularak kendi toplumlarına daha fazla katkıda bulunacak hale geleceğinin altını çizdi. Albright, son olarak kamu ve özel sektör aasındaki ortaklığın geliştirilmesi gerektiğine işaret ederek, "Bu alanlarda halkın ihtiyaçlarına cevap verecek bir ortam yaratılması herkesin yararına olacaktır. Böylelikle, yoksul ile zengin arasındaki uçurum çok derinleşmeyecektir" dedi.

"GİTTİĞİM HERYERDE ENDİŞELİ İNSANLAR VAR"

Albright, son zamanlarda çok seyahat etiğini ve gittiği heryerde endişeli insanlar gördüğünü belirterek, "Irak, Afganistan, İran'daki sorunlar ve terörist saldırılarla pek çok insan umudunu yitirmiş. Hukukun üstünlüğü kurallara inanmayan insanlar tarafından yerine getirilmiyor. İnsanlar terörizm, savaş, iklim değişikliği, hastalıklar, doğal afetlerden korkar hale gelmiş" diye konuştu. Gerek iş hayatında, gerek hükümetlerde bu riskleri minumum hale getirecek, başarıyı ise maksimuma çıkaracak liderlere ihtiyaç olduğunu ifade eden Albright, "Önümüzdeki seçimlerin ötesine bakabilecek, tarihin dönüşümlerini görebilecek ve ortak paylaşılan hedeflere bizi götürebilecek liderlere ihtiyacımız var" dedi.

Küreselleşmenin yararları ile birlikte zararlarının da bulunduğuna dikkat çeken Albright, pek çok yerde pek çok insanın küreselleşme fikrinden aslında hoşlandığını, ancak küreselleşmenin getirdiği yararlarının dağıtım şeklinin insanlarda memnuniyetsizlik yarattığını kaydetti.

"KÜRESEL KRİZLER GEÇMİŞTEN DAHA İYİ YÖNETİLMEK ZORUNDA"

Albright, insanlarda "Küreselleşmeden yararlananlar hep zengin ülkelere gidiyorlar, yoksul ülkelere gitmiyorlar" şeklinde bir görüş olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"Pek çok ülke belli bir yoksulluk düzeyinin altında yaşıyor. Dolayısıyla yatırım ve ticarette yapacak çok şey var. Tarihte ticaret zenginliğin ve gelişmenin yayılmasına neden olmuştur. Günümüzde bunu önleyici bir takım önlemler artık çare değil. Zenginlik artık teknolojiye dayalı. Bilgi bu işin yakıtı, desteği. Geriye dönüş olamaz. Küresel piyasaların büyük bir rekabeti var. Başarılı olmak için akıllı ve haklı olmak gerekir. Küresel krizler geçmişten çok daha iyi yönetilmek zorunda. Daha zengin ülkelerin gelişmekte olan ülkelere daha fazla yardım etmeleri gerekir. Aynı zamanda ülkelerin hukukun üstünlüğünü korumaları ve uygulamaları gerekiyor."

"SİSTEMİN İYİ ÇALIŞTIĞI MESAJINI VERMELİYİZ"

Albright, bir ülkenin en büyük zenginliğinin petrol veya doğal kaynakları değildir, profesyonel bürokratları, hukuka inanan hukukçuları ve işadamları olduğunu vurgulayarak, "Sorumluluğunu bilen, hoşgörülü ve şeffaf davranan ülkeler kesinlikle daha zengin olacaklardır" dedi. Dünya üzerindeki tüm insanların geleceğe dair endişeler taşıdığını ve küreselleşme olgunu artık daha iyi bir hayatın gerçeğine dönüştürmek gerektiğini ifade eden Albright, "Bunun için sadece bir takım çabalar yetmiyor. Demokrasi, serbest ticaret, hukukun üstünlüğü mutlaka öne çıkarılmalı. Hükümetler ile iş çevreleri işbirliği yaptıkları zaman, bu açık bir işbirliği olmalıdır. Sistemin iyi çalıştığı mesajını vermeliyiz. İşte ilerleme ancak böyle kaydedilir. Böyle belirsiz zamanlarda, belki de bizi kurtaracak formül budur" diye konuştu. (ANKA)

Kaynak: ANKA / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title