AK Parti TBMM Grup Toplantısı

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Saddam Hüyesin'in idam görüntüleri ve buna yönelik tepkilerin bu yöndeki kaygılarını doğruladığını belirtti.

Erdoğan, "Gelecek açısından bakıldığında bu olayın Irak'ın istikrar, birlik ve bütünlüğüne katkıda bulunmak yerine hem Irak'ta hem de Arap dünyasında tehlikeli kutuplaşmaların daha da derinleşmesine yol açmasından endişe ediyoruz" dedi. Erdoğan, Türkiye başta olmak üzere komşu ülkeleri hesaba katmayan oldu bittilerin Irak'ı istikrara kavuşturmayacağı uyarısnda da bulunarak ABD başta olmak üzere küresel aktörlerin bu sorumluluk içinde hareket etmesi gerektiğini kaydetti.

AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, geride bırakılan 4 yılı nasıl Türkiye'nin kazanç yılları haline getirdilerse, içinde bulundukları yılı da oluşturulan güven ve istikrarlı çizgiyi genişletmek için azami dikkatle geçireceklerini ifade etti. 2007 perspektiflerinin, bu yılı içerde ve dışarda Türkiye'nin bir kazanç yılı haline getirmek olduğunu kaydeden Erdoğan, Hükümet olarak irade ve hazırlıklarının bu doğrultuda olduğunu belirtti. Erdoğan, "Milli çıkarlarımızı en üst düzeyde temsile devam ediyoruz. Ülkemizi zaafa düşürecek, milli birlik ve beraberliğimizi tehdit edecek hiçbir girişime izin vermeyeceğiz. İktidar ve muhalefet olarak her zamankinden daha çok özen göstermemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Bu noktada siyaseti duygular üzerinden değil, hamasetle değil, milletimizi millet yapan değerleri aşındırarak değil aksine güçlendirerek yapmak zorundayız" diye konuştu. Gelecek perspektiflerinin Türkiye'ye aldırdıkları mesafeleri daha ileriye taşımak olduğunu anlatan Erdoğan, gerek Türkiye'nin gerekse komşularının uluslararası ticaretten aldıkları payın ortada olduğuna işaret etti. Erdoğan, AB ile, Asya. Afrika, Amerika ile çok yoğun ve atak bir diplomasi süreci başlattıklarını kaydetti. Türkiye'nin hemen yanıbaşındaki Ortadoğu ülkeleri ile sıkı bir temas trafiği içinde olduklarını dile getiren Erdoğan, bugün dünya ülkeleri içinde Ortadou'yu en iyi anlayabilecek, en iyi analiz edebilecek ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekti. Bölgedeki bütün ülkelerle açık irtibat kanalları bulunduran ve barışı zorlayan en önemli ülkenin de Türkiye olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, bu bölgenin tarihinin nasıl oluştuğunu, bugünlere nasıl gelindiğini, çatışmaların, ayrışmaların nasıl oluştuğunu, çözümlerin ne olacağını anlamak için gerekli tarihi birikime Türkiye'nin sahip olduğunu belirtti.

Geçmiş dönemlerde de büyük acılar yaşayan Lübnan'ın bugünlerde son derece kritik bir süreçten geçtiğine işaret eden Erdoğan, bu sürecin sadece Lübnan'ın kendisi için değil bölgenin kaderi için de belirleyici bir faktör haline geldiğini dile getirdi. Erdoğan şöyle konuştu: "Bunun için taşıdığımız tarihi ve insani sorumluluk bilinci bu güzel ülkenin kaderiyle ilgilenmeyi bizim için bir zorunluluk haline getirmektedir. Orada ecdadımızın, şehitlerimizin mezarları var. Bunları görmezden gelemeyiz. Yaşadığı savaşta büyük yaralar alan Lübnan bugün siyasi bir bunalımla karşı karşıyadır. Bölge ve ülke için kutuplaşma riski taşıyan bu gelişme karşısında sessiz kalamazdık. Kalmadık. Türkiye Lübnan için ülkedeki gruplar tarafından bir güven unsuru olarak görülmektedir. Lübnan'a yaptığımız ziyaret de ilgiyle karşılandı. Türk askeri bölgedeki farkılılığını daha ilk günlerde belli etmiş, UNIFIL tarafından örnek bölük seçilmiştir. Mehmetçiğin başarılarıyla dün olduğu gibi bugün de iftihar ediyoruz. Lübnan'a 70 kalıcı prefabrik okul ve sağlık merkezi kazandırmak için çalışmalarımız sürüyor. Şu ana kadar 18 okulu bu ülkeye kazandırdık. Umuyorum ki bu temaslar ve bundan sohraki girişimlerimiz, Lübnan'da istikrarın korunmasına, bölgemizde barışın muhafazasına önemli katkılar sağlayacaktır".

2007 yılının Irak için bir kader yılı olacağını vurgulayan Erdoğan, şu ana kadar Irak'ta sadece etnik ve mezhepler arası çatışmalarda ölüm sayısının 650 bin civarında olduğuna dikkat çekti. Koalisyon güçlerinde ise kayıp sayısının 5 bini bile geçmediğini söyleyen Erdoğan, "Ortada sadece insan kaybı noktasında böyle bir fatura var. İşin maddi boyutu kimse tarafından açıklanmıyor" dedi. Irak'ın petrol kaynakları ile ilgili tasarrafun hangi istikamette geliştiğini herkesin izlediğini belirten Erdoğan şunları kaydetti: "Irak geçmişte kötü yönetildiği için bu noktaya geldi. Bugünün de dünden daha iyi olduğunu kimse iddia edemez. Hergün katliam haberleri geliyor. Yarın nasıl bir Irak görmek istiyoruz? İçerdeki ve dışardaki bütün aktörler bu soruya doğru cevap veremezse yarın bugünleri de arayabiliriz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Biz böyle tespiti ve derinliği yanlış bir sözle kendimize görev biçemeyiz. Tam aksine yanıbaşımızda bir komşumuz var, bağlarımız çok farklı. Her türlü bağımız var. Akrabalık bağlarımız var, kardeşlik bağımız var. Öyle bir yangın var ki bu yangın bizi her an rahatsız ediyor. Saddam Hüyesin'in idam görüntüleri ve tepkiler bu yöndeki kaygılarımızı doğrulamıştır. Gelecek açısından bakıldığında bu olayın Irak'ın istikrar, birlik ve bütünlüğüne katkıda bulunmak yerine hem Irak'ta hem de Arap dünyasında tehlikeli kutuplaşmaların daha da derinleşmesine yol açmasından endişe ediyoruz. Irak'ta etkin ya da mezhep grupları arasında bir kan davası meydana getirilmemelidir. İçerdeki ve dışardaki herkesi kin ve nefreti tahrik edecek her türlü söz ve davranıştan uzak durmaya çağırıyorum. Hangi mezhebe ve etkin kimliğe mensup olurlarsa olsunlar Irakd'f0ini, çatışmaların, lı kardeşlerimizi sukunete, komşu ülkeleri yapıcı katkıya, başta ABD olmak üzere bütün küresel aktörleri birlikte çalışmaya davet ediyorum. Bu olayın Arap dünyasındaki tramvatik izlerini silmek için çok çaba göstermek gerekecektir. İçerdeki aktörler kadar çevre ülkeler de, ABD başta olmak üzere küresel aktörler de bu sorumluluk içinde hareket etmek zorunda. Türkiye başta olmak üzere komşu ülkeleri hesaba katmayan oldu bittiler Irak'ı istikrara kavuşturmayacaktır. Bunu herkesin, bütün tarafların bilmesi, görmesi ona göre hareket etmesi lazım. Özellikle mezhep grupları ve etkin unsurlar bu uyarımızın üzerinde ciddiyetle düşünmelidir. Bugün önlerindeki en önemli soru şudur. Kendi içinde ve komşu ülkelerle ihtilaflı bir Irak huzur ve sükun bulabilir mi? Bu sorunun cevabı Irak'ın geleceği açısından tayin edici bir öneme sahiptir. Özellikle Irak'ın bölünmesi ve Kerkük'te oldu bitti peşinde koşanların niyetlerine yönelik olarak bu uyarıyı bugünden yapmak zorundayım".

Irak meselesinin Türkiye için AB sürecinden daha öncelikli bir hal aldığını söylediğini hatırlatan Erdoğan, bunu durup dururken söylemediğini vurguladı. Gelişmelerin, kendilerini bunu söylemeye zorladığını ifade eden Erdoğan, "Bundan kastımız Irak'taki gelişmelerin çok tehlikeli bir biçimde ivme kazanmış olmasına iç ve dış kamuoyunun dikkatini çekmiştir" diye konuştu. AB sürecinin teknik olarak nasıl işlediği belli olan bir süreç olduğuna dikkat çeken Erdoğan, buna mukabil Irak'taki gelişmeler, Saddam Hüseyin'in idamı ve Kerkük'te bir referandum oldu bittisine tevessül edilmesinin, gerek Irak'ta gerekse Irak'a komşu ülkeler başta olmak üzere bütün bölgede çok tehlikeli gelişmeleri tetikleyebileceğini söyledi. Erdoğan, ifadelerinin özellikle medyanın gündem belirlerken bu öncelikli konuyu gözden kaçırmamasına yönelik olduğunu belirtti.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Hamilton raporu ve onu takip eden Uluslararası Kriz Grubu raporunun, Türkiye'nin yıllardır sürdürdüğü kaygı ve uyarılarını yansıtır mahiyette olduğunu kaydeden Erdoğan, önümüzdeki yılın Irak bağlamında bütün bölgesel ve küresel aktörler için ciddi bir sınav ve dönüm yılı olacağını ifade etti. Erdoğan şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ortak çabalarımızla Irak'ın istikrar, güvenlik ve siyasi birliğinin tesis edilmesi, bu ülke sınırlarının çok ötesinde etki yapacaktır. Kerkük'te bir demografik yapının değiştirilmesi gayreti vardır. Buna seyirci kalamayız. Bu çabadan sonra orada yapılacak bir referandumun neticesi şimdiden bellidir. Aynen Yukarı Karabağ'da 'biz yaptık oldu' mantığının burda da işlenmesi olayıdır. Bunlara seyirci kalınamaz. Aksi halde Irak'ın daha yoğun bir iç savaşa, hatta bölünmeye sahne olması bölgesel ve küresel barış açısından tamiri güç sonuçlar doğuracaktır. Bu vesileyle bir kez daha Irak politikamızın ve Irak vizyonumuzun ana hatlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye olarak biz Irak'ın siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Irak'ta güvenlik ve istikrarın tesisi, Irak'ı oluşturan gruplar arasında bozulan dengenin yeniden kurulması, mezhep çatışmalarının önlenmesi, sünni ve şiilerin aynı devlet yapısı altında birarada yaşayabilecekleri bir uzlaşıya varmaları, Iraklı gruplarkd'f0ini, çatışmaların, ın Iraklılık bilincinin gerektirdiği asgari paydaa buluşabilmeleri, Irak'ın petrol kaynaklarının denetimi ve gelirlerinin paylaşımında merkezi hükümetin ağırlığının korunması, Irak'ın tüm sınırlarının ve sınır kapılarının merkezi yönetimin kontrolünde olması, Irak Anayasası'nın bölücü ve zayıflatıcı unsurlardan temizlenmesi, Kerkük sorununun Kerkük'ü oluşturan gruplar arasında bir uzlaşıyla çözülmesi, terör örgütünün Irak'taki varlığının ve etkinliğinin sona erdirilmesi, bu konunun ilişkilerimizde sorun yaratan konumdan çıkarılması, Irak'taki Türkmen varlığının korunması, Türkiyeve Irak arasındaki ticari işbirliğinin geliştirilmesi istikametindeki hassasiyetimizi devam ettiriyoruz. Bu anlayış doğrultusunda Türkiye savaş öncesinden başlamak üzere Türkiye tutarlı bir Irak politikası sürdürmüştür, bundan sonra da sürdürecektir. Irak'ta yapılması gerekenler konusunda özellikle ABD ile gerekli telkin ve uyarıları da kapsayan açık bir diyalog içinde olduk. Bundan sonra da olmaya devam edeceğiz".

Erdoğan, cumartesi günü Irak Cumhurbaşkanı 1. Yardımcısı Tarık El Haşimi ile İstanbul'da biraraya geleceğini ve bu konuları ayrıntılarıyla görüşeceklerini açıkladı.

"HAMAS VE EL FETİH'E 'KENDİNİZİ ÇEK EDİN' ÇAĞRISI"

Başbakan Erdoğan konuşmasında, Filistin'de Hamas ve El Fetih arasında yaşanan kavgaya da değindi. Filistin sokaklarında son günlerde görülen manzaranın Filistin halkına, Filistin'e, Hamas'a ve El Fetih'e asla yakışmadığını ifade eden Erdoğan, "Tarihleriyle, kültürleriyle, inançlarıyla asla bağdaşmayan görüntüler ortaya çıktı. Bunu islamla, müslümanlıkla bağdaştırmamız mümkün değil. Gerek El Fetih, gerek Hamas'ın kendilerine çek etmesi gerekir. Bir durum muhasebesi yapmaları gerekir. Bu kin, bu nefret nerden kaynaklanıyor, bunun üzerinde durmaları gerekiyor. Şu anda atılan adımlar asla doğru adımlar değil. Biraraya gelmek suretiyle elele, omuz omuza vermeleri gerekirken neye hizmet ettiklerinin farkında değiller. İç çekişmeleri, bu sokak çatışmalarını acıyla, derin üzüntüyle izliyoruz. Türkiye olarak Filistin'de bu çatışmaların sona ermesini, sorunların demokratik yollarla çözülmesi için taraflar nezdinde girişimlerimizi sürdürüyoruz. Filistinli kardeşlerime bir kez daha sesleniyorum. Bu anlamsız kardeş kavgasına son vermeye, güçlü, demokratik ve müreffeh bir Filistin için birlik olmaya davet ediyorum" şeklinde konuştu.

(ZÇ-ÖK-ÖK-Y)

Haberler