AK Parti'li Ergün: "Demokrasi ve Hukuk, Güvence Altında Olduğu Sürece İlerlemeyi Besler"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, "Hiç kimse anayasada yazan hükümleri farklı amaçlar için kullanamaz. Anayasada 'eğitim hakkı engellenemez' deniyor. Ama başörtüsü yüzünden eğitimleri engellenen insanlar var. Bu sorunu istismar ettirmeyelim" dedi.

Gebze Ticaret Odası'nda düzenlenen toplantıda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Nihat Ergün, "Devletin yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç temel organı vardır. Bu organlar millet için çalışır. Bu organlar çalışmazsa hizmet olamaz. Ancak millet de her işi devletten beklememelidir" diye konuştu.

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de sorunlar olduğunu ifade eden Ergün, "Bugüne kadarki gelişmelerden çıkan sonuç şu; iktisadi, siyasi, ekonomik ve uluslararası ilişkilerde bir ülkenin arzu ettiği noktaya gelebilmesi o ülkenin siyasi istikrarına bağlıdır. Eğer istikrar varsa, güven varsa tüm zorluklar aşılır" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin tek partili dönemlerde kalkındığını, istikrar yakaladığını belirten Ergün, "Siyasi istikrar isteniyorsa, bu 1920-30'lu yıllarda tek partili dönemlerde sağlanmıştır. Yine 65-69 dönemi, Adalet Partisi'nin iktidara geldiği dönem. Türkiye bu dönemlerde ilerleme kaydetmiştir. Sonra kayıp yıllar, 70'li yıllar. Siyasi istikrarsızlığın beraberinde ekonomik istikrarsızlık gelir. Muhtıralar, siyasi kargaşalar bize çok şey kaybettirdi. Sonra Özal dönemiyle tekrar ayağa kalktık. Sonra 90'lı yıllarda yine

kayıp yılları yaşadık. Ve şimdi 2002, yeni siyasi istikrar dönemi. Geçtiğimiz 5 yıl içinde eleştirecek şeyler var. Ama AK Parti dönemi siyasi istikrar açısından çok şey kazandırdı. Ekonomik istikrar da beraberinde geldi. Büyüme hızı yüzde 5'in üzerinde oldu" dedi.

Ekonominin özel sektör eliyle kalkındığını, artık devlet merkezli değil piyasa merkezli üretim yapılması gerektiğini savunan Ergün şöyle konuştu:

"Dünya savaşlarından çıkan Türkiye'de İstiklal Harbi kazanıldı, yeni bir devlet kuruldu. O günün şartları ile ekonomik yapı devletçi, siyasi yapı merkeziyetçi olmak zorundaydı. 1923 yılında İzmir İktisadi Kongresi düzenlendi. Atatürk önderliğinde Türkiye'nin karma ekonomik modelle yoluna devam etmesine karar verildi. Bu sistem içinde özel sektörü barındıran, ama günün şartları itibarı ile devlet ağırlıklı bir ekonomik modeli öngören bir yaklaşımdır. O günün şartları bunu gerektiriyordu. Fakülte

açılacaksa devlet, fabrika yapılacaksa, ayakkabı yapılacaksa devlet yapacak. Şimdi ayakkabı üretmek devletin işi olamaz. Bu piyasa hizmeti, artık kamu hizmeti değil. Bizim piyasa gücümüz, müteşebbis gücümüz, sermaye gücümüz buna yeter. O nedenle bugün kalkınma modelimiz elbette farklı olacaktır. Bugünkü kalkınma modelimiz özel sektör eliyle kalkınma modelidir. Türkiye özel sektör ile gelişebilir. Son 5 yılda büyümenin motoru özel sektör olmuştur. Müteşebbise önem vermeliyiz. Yer altında kaynağımız çok

olabilir, ancak işleyecek, üretecek güç yoksa ne işe yarar? Onun için müteşebbise önem vermeliyiz. Türkiye dışa açık bir ekonomik model uyguladığı sürece başarılı olacaktır."

Demokrasi ve hukukun güvence altında olduğu sürece kalkınma ve ilerlemeyi besleyeceğini ifade eden Nihat Ergün, "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir internet sitesinde bir açıklama yayınlandı. Bir anda sarsıldık. Bugün trajikomik bir tartışma devam ediyor. Hiçbir anayasal ve hukuki dayanağı olmayan başörtüsü tartışması. Bunu yasaklayan bir madde yok. Sadece bir mahkeme kararı var. Hiç kimse anayasada yazan hükümleri farklı amaçlar için kullanamaz. Anayasada eğitim hakkı engellenemez diyor. Ama başörtüsü

yüzünden eğitimleri engellenen insanlar var. Bu sorunu istismar ettirmeyelim. Laikliğin bu toplum için bir vazgeçilmez haline geldiğini görmeliyiz ve bilmeliyiz. Bu insanlar laikliği kabullendi artık. Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Türkiye bu sorunları çözebilecek bir ülke. İlerlememiz için bir birimizi kırmadan bu işi çözmemiz lazım" diye konuştu.

(MEA-MŞ-ÖZ-Y)

Haberler